Home Blog Page 185

ABD ve Çin Arasında Gerilim

Çin Sivil Havacılık İdaresi (CAAC) tarafından, ABD merkezli dünyanın en büyük hava yolu şirketlerinden olan Delta Airlines ile ilgili çok sert bir açıklama yapıldı.

 

Delta’nın internet sitesinde Tayvan ve Tibet’in “ülke” olarak olarak gösterilmesine tepki gösteren Çinli yetkililer, firmaya “acil olarak özür dilemesi” çağrısında bulundu. CAAC 12 Ocak’ta hava yolu şirketinden olayı soruşturmasını istediğini açıkladı. Havacılık otoritesi, Çin’e uçan yabancı hava yollarının web sitelerini, uygulamalarını ve müşteriye ilişkin bilgileri bakarak benzer bir şeyin meydana gelmesini engellemek için Çin yasalarına ve düzenlemelerine kesinlikle uymalarını talep etti. 

 

Çin, Tayvan ve Tibet’in kendi toprakları içinde olduğunu ve bağımsız ülkeler olmadıklarını savunuyor. İngiltere, resmen Tayvan’ın bağımsızlığını kabul etmeyi reddeden Çin hassasiyetlerine saygı duyduğunu belirtti. Dışişleri Bakanlığı, “İngiltere Tayvan’ı bir devlet olarak tanımıyor ve Tayvan ile diplomatik ilişkisi yok.” dedi. Turistlere şu tavsiyede bulundu: “Herhangi bir protestoya karışmak veya Tibet bağımsızlığı çağrısında bulunmaktan kaçının. Böyle bir faaliyeti kayıt altına almayın. “

 

The Independent, Tibet’i ayrı bir ülke olarak tanımlaması nedeniyle Çin’in otel markası Marriott’a ateş püskürdüğünü, otel zincirinin Tibet ve Hong Kong’u ülkeler olarak listelemesinin ardından bir hafta boyunca Marriott web sitesini kapattığını bildirdi.

İpek ŞAHİN
o-Staj 2018 APAM Stajyeri

Kaynakça:

 

Batı Trakya’da Medeni Hukuk Alanında Yeni Yasal Düzenleme

Yunanistan’da Batı Trakya Türklerinin evlenme, boşanma ve miras gibi konularda müftülükler aracılığıyla kullandığı İslami Hukuk Kurallarını zorunluluk olmaktan çıkaran ve diğer bir seçenek olarak Yunan Medeni Kanunu’nu sunan yasal düzenleme Yunan Parlamentosu’nda onaylandı.

Yeni yasal düzenleme ile birlikte davanın taraflarının her birinin kabul etmesi durumunda, İslami kurallar Batı Trakya’daki davalarda kullanılmaya devam edecek ancak taraflardan en az birinin kabul etmemesi durumunda Yunan Medeni Hukuku’na başvurulacaktır. Böylece Yunanistan mahkemelerine kâğıt üzerinde ilk kez diğer yargı kurumlarına göre öncelik tanınmış olacaktır.

Eski düzenlemede; Müslüman Türk azınlığın yaşadığı Batı Trakya’da görülen evlenme, boşanma, miras gibi ailevi davalarda, müftülük aracılığıyla şeriat temelli kurallar uygulanıp kararlar alınıyordu. Daha sonra ise alınan bu kararlar Yunan mahkemeleri tarafından onaylanıyordu. Ancak Yunan mahkemeleri, şeriat temelinde alınmış olan kararları esas yönünden inceleyemiyor ve yaptıkları inceleme yalnızca usul yönünden oluyordu.

Yapılan bu yeni düzenleme kimi gruplar tarafından olumlu tepkiler alırken kimi gruplar da düzenlemenin, uluslararası anlaşmalarla azınlıkların kazandığı ‘özel hukuk’ hakkının kısıtlandığını öne sürmüştür.

Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras bu düzenleme ile birlikte, Müslüman veya Hıristiyan fark etmeksizin, tüm Yunan vatandaşlarının kanunlar karşısında eşitliğinin güvence altına alınmasını amaçladığını söyledi.

Nuray KARAGÖZ
0-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

 

Yorgo Papandreu Ödül İçin İstanbul’da

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’ye önemli katkılarda bulunan isimlere vefa ödüllerinin verildiği CHP İstanbul Beylikdüzü İlçe Örgütü II. Vefa Ödülleri Töreni, Kaya İstanbul Fair and Convention Hotel’de gerçekleşti. Törende, ilk kez verilen Uluslararası Vefa Ödülü, Türk – Yunan ilişkilerine olan büyük katkılarından dolayı Yunanistan Eski Başbakanı ve Sosyalist Enternasyonal Başkanı Yorgo Papandreu’ya takdim edildi.

2017 yılının Vefa Ödülleri’nin sahiplerini bulduğu Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanlığı’nca düzenlenen organizasyonda, Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Siyasetin temelinde insan var ve insan odaklı bir siyasi anlayış her şeyin önünde olmalıdır. Örneğin vefa. İşte CHP, insana en yakışan duygulardan biri ile siyaseti buluşturuyor. Bizler Dünya’ya barış gözüyle bakan insanlarız. Asla vazgeçmeyeceğimiz demokrat, sosyal ilkelerimiz var. İşte bu yüzden bu organizasyon çok anlamlıdır” dedi.

Papandreu, “Demokrasinin DNA’sı şehirlerdir.” diyerek yerel yönetimlerin toplumsal problemlerin çözümündeki ciddi rolünü vurgulamış, “Küresel sorunların çözümü, birlikten ve dayanışmadan geçmektedir. Sınırlarımız içerisinde ve sınırlarımızın ötesinde, dayanışma ile birlik ile anlayış ile diyalog çerçevesinde, problemlerimizi çözmeliyiz.” diye ekleyerek sosyal demokrasiye dikkat çekmiştir.

Takdim edilen bu ödülün ve Papandreu ziyaretinin, Türkiye – Yunanistan arasında süregelen Ege adaları krizinin çözüm sürecinde barışçıl bir adım atılmasına neden olması bekleniyor.

Dilek KARADAY
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

AB’den Myanmar Hükümetine Çağrı: “İnsan Hakları İhlalleri İçin Uluslararası Soruşturma Başlatılsın”

Myanmar’daki Avrupa Birliği (AB) ülkeleri heyeti, hükümete, ülkeye bağımsız bir uluslararası soruşturma ekibinin girmesine izin vermesi çağrısında bulundu. 

Myanmar ordusunun, Arakan eyaletinde yakalanan 10 Arakanlı Müslüman’ın öldürülmesi olayına askerlerin de karıştığını kabul etmesinin ardından heyet tarafından yapılan açıklamada, “Bu acımasız cinayetler, bölgedeki hak ihlalleri üzerine etraflıca ve güvenilir bir soruşturmaya acilen ihtiyaç olduğunu doğrulamaktadır.” denildi. 

Ordu tarafından çarşamba günü yayımlanan bir raporda, askerlerin ve fanatik Budistlerin 10 Arakanlı Müslümanı katlettiği ve kurbanların kalıntılarının Aralık ayında Maungdaw kasabasındaki bir köy olan Inn Din’in dışındaki toplu mezarda bulunduğu belirtildi. 

Birleşmiş Milletler’in (BM) açıkladığı en son rakamlara göre, geçen yıl 25 Ağustos’tan bu yana Myanmar’daki şiddetten kaçan 655 bin Arakanlı Müslüman Bangladeş’e geçti. Arakan’da 1970’lerde yaklaşık 2 milyon Müslüman’ın yaşadığı tahmin edilirken, sistematik saldırılardan kaçış nedeniyle bu sayı 350 binin altına geriledi. Öte yandan uluslararası insan hakları kuruluşlarının uydu görüntülerine göre, bölgede Müslümanlara ait 350’den fazla köy kundaklandı.

İpek Şahin
o-Staj 2018 APAM Stajyeri

Kaynakça:

ABD- İran Nükleer Anlaşma Krizi

Twitter üzerinden Trump’ın kararını değerlendiren Zarif, “Nükleer anlaşma, yeniden müzakereye açık değil” paylaşımında bulundu.

İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, ABD Başkanı Donald Trump’ın, İran’a nükleer anlaşma kapsamında sağlanan yaptırım muafiyetini ‘son kez’ uzatması kararına ilişkin, nükleer anlaşmanın müzakereye açık olmadığını söyledi.

Zarif, Trump’ın nükleer anlaşmaya yönelik siyasetini eleştirerek, ABD’yi, birçok muhatabı olan nükleer anlaşmanın şartlarına bağlı kalmaya çağırdı.

İran Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada da, nükleer anlaşmanın “hiçbir şart altında” yeniden müzakereye açılamayacağı vurgulanarak, “İran ne şimdi, ne de gelecekte, anlaşmada hiçbir değişimi kabul etmeyecektir” ifadesine yer verildi.

İran Dışişleri Bakanlığı ayrıca, ABD’nin nükleer anlaşma kararıyla eş zamanlı olarak açıklanan İran’da insan hakları ihlalleri, sansür ve silahlanma faaliyetlerine destek verdiği gerekçesiyle yaptırım uygulanacak şahıs ve kuruluşlar listesinde, İran Yargı Erki Başkanı Sadık Amoli Laricani’nin yer almasına tepki gösterdi.

Laricani’nin listede yer almasının, ‘uluslararası toplumda tüm kırmızı çizgilerin aşılması’ olarak nitelendirdiği açıklamada, “Yakında çok ciddi bir karşılık verilecektir ve bunun sorumlusu da Amerika’dır” denildi. Açıklamada ayrıca, ‘ABD Başkanı Trump’ın İran halkına yönelik düşmanca tutumuna devam ettiği ve birçok kez başarısızlığa uğrayan tehditlerini sürdürdüğü’ belirtildi.

ABD’nin 2015 yılında imzalanan 2015 yılında ABD’nin eski başkanı Barack Obama döneminde İran ile P5+1 ülkeleri (ABD, İngiltere, Çin, Fransa, Rusya ve Almanya) arasında imzalanan anlaşma ile İran’ın uranyum zenginleştirme programının 2025 yılına kadar ertelenmesi kararı alınmıştı. Son uzatma kararına göre, anlaşmada 120 gün içinde anlaşmada bir değişiklik yapılmazsa ABD tek taraflı olarak anlaşmadan çekilebilecek.

Sibel Şevval KAÇAR
o-Staj 2018 AVRAM Stajyeri

Kaynakça:

 

Rusya Duyurdu: Hmeymim Üssüne Saldıran Militanlar Öldürüldü

Rusya Savunma Bakanlığı, 31 Araık’ta Rusya’ya ait Hmeymim hava üssüne havan topu saldırısı düzenleyen militan grubunun öldürüldüğünü duyurdu. Bakanlık, İdlib’de teröristlere ait insansız hava aracı (İHA) deposunun imha edildiğini de belirtti.

31 Aralık’taki saldırıyı düzenleyen militanlara yönelik Rusya Özel Operasyon Kuvvetleri tarafından operasyon düzenlendiğini belirten bakanlık, “Operasyonun nihai aşamasında İdlib’in batı sınırı yakınında sabotaj grubunun konuşlandığı yer tespit edildi. Teröristlerin otobüse binmek üzere tesise gelmesinin ardından militan grubunun tamamı imha edildi” ifadelerini kullandı.

Bakanlık, operasyon sırasında Suriye’deki çok katmanlı Rus askeri istihbarat sistemindeki tüm kuvvetlerin ve araçların teyakkuza geçirildiğini de vurguladı.

Öte yandan bakanlık, Rus askeri istihbarat birimlerinin İdlib’de teröristlere ait İHA montaj ve saklama deposu tespit edildiğini ve tesisinin yüksek hassasiyetli Krasnopol güdümlü topçu mermisiyle imha edildiğini ifade etti.

Rusya Savunma Bakanlığı’ndan yapılan bir açıklamada, 31 Aralık 2017’de havanın kararması sonrası Suriye’nin Lazkiye kentinde yer alan Hmeymim hava üssüne bir grup militanın havan topu saldırısı düzenlemesi sonucu 2 Rus askerin hayatını kaybettiği belirtilmişti.

Ayrıca Suriye’deki militanların 6 Ocak gecesi Hmeymim ve Tartus üslerine 13 silahlı insansız hava aracıyla (İHA) saldırı girişiminde bulunduğunu açıklayan Rusya Savunma Bakanlığı, bu girişimlerin Rus hava savunma araçlarıyla başarısızlığa uğratıldığını belirtmişti.

Bakanlık, Rus uzmanların bu teknolojileri teröristlere temin edenler ile el yapımı patlayıcılar için kullanılan karışımların tipi ve menşeini belirlemek için çalışma yürüttüğünü kaydetmişti.

Sibel Şevval KAÇAR
o-Staj 2018 AVRAM Stajyeri

Kaynakça:

  • Anonim (2018), “Savunma Bakanlığı, Suriyeli militanların imha edilmesine ilişkin bir video yayınladı”, < http://tass.ru/armiya-i-opk/4870673>, E.T.:12.01.2018
  •  

    Anonim (2018), “Rusya: 31 Aralık’ta Hmeymim üssüne saldıran militanlar öldürüldü.”, < https://sptnkne.ws/g2mW >, E.T.: 12.01.2018

 

Kafkasya’dan Osmanlı’ya, 19.Yüzyıl’daki Köle Ticareti

Rusya’da bilim insanları, Krasnodar Devlet Arşivinde 19. yüzyılda Kafkasya’dan Osmanlı İmparatorluğu’na gönderilen kölelerle ilgili bir liste buldu. Rus uzmanlar, Rusya’nın Gelencik şehri açıklarında 1810 yılında ele geçirilen köle dolu bir gemiyle ilgili ayrıntılı bilgilere ulaştı.

Rus savaş gemisi ‘Kırım’ tarafından yakalanan bir Türk gemisiyle ilgili söz konusu belgelerin, Kafkasya’dan, Osmanlı İmparatorluğu’na götürülen kölelerle ilgili ilk ayrıntılı belge olma özelliği taşıdığı ifade edildi.

10 Ocak tarihinde Rus TASS Ajansa konuşan Rusya Uluslararası Temel Ve Uygulamalı Araştırma Merkezi’nden Aleksandr Çerkasov’un sözleri şu şekildeydi;

Bir anlamda köle tacirlerinin gemisinin içine göz atmış olduk. İlk kez bu türden belgeler bulundu, ki bunlar deniz filosu devlet arşivinde dahi yok. Daha önce bu kıyılardan Türkiye’ye kölelerin gönderildiği yönünde bir fikir vardı ama tam olarak hangi insanların götürüldüğünü anlamak için ayrıntılı örnek yoktu.

Söz konusu belgelere göre gemide 83 kişi bulunuyordu. Aralarından 9’u Türk ve 1’i Rum olmak üzere 10 kişilik mürettebat ve 7 tüccar bulunuyordu. Köleler ise 25 erkek ve 41 kadından oluşuyordu. Kölelerin 41’i Abhaz, 15’i Rus ve 10’ü Çerkes’ti. Kölelerin yarısından fazlası 16 yaş altı çocuklardı.

Gemideki kölelerin ‘değerini’ de hesapladıklarını anlatan Çerkasov, “Bu 66 kişinin, 2 bin 500 inek değerinde olduğu ortaya çıktı” dedi. Bunun yanı sıra Çerkasov, kölelerin Karadeniz limanlarından, Kafkasya Savaşı’nın bittiği 1864 yılına kadar Osmanlı’ya gönderilmeye devam edildiğini de kaydetti.

Sibel Şevval KAÇAR
o-Staj 2018 AVRAM Stajyeri

Kaynak:

Anonim, (2018) , “Kafkasya’dan Osmanlı’ya Gönderilen Kökelelerin Listesi Bulundu”,<http://qha.com.ua/tr/toplum/kafkasya-dan-osmanli-ya-gonderilen-kolelerin-listesi-bulundu/164324/> , E.T.: 11.01.2018

Saakaşvili’ye 3 Yil Hapis Cezası

Tiflis Şehir Mahkemesi, eski Gürcistan Devlet Başkanı Mihail Saakaşvili’ye bir cinayet davasında görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle 3 yıl hapis cezası verdi.

Tiflis Şehir Mahkemesince verilen kararda, Saakaşvili’nin, Birleşik Gürcistan Bankası çalışanı Sandro Girgvliani cinayetinde çıkarlarını korumak için af çıkardığı gerekçesiyle suçlu bulunduğu belirtildi. Hakim Giorgi Arevade, Saakaşvili’nin Girgvliani davasından hüküm giyenlere af çıkararak görevine kötüye kullandığının tespit edildiği ve eski Devlet Başkanı’na 3 yıl hapis cezası verildiğini belirtti. Sandro Girgvliani, 28 Ocak 2006’da Tiflis’teki bir barda İçişleri Bakanlığı’ndan üst düzey yetkililerle tartışmış, ardından cesedi Tiflis civarında bir vadide bulunmuştu. Cinayete adı karışanlar 2006’da hapse girseler de Saakaşvili’nin çıkardığı afla 2009’da serbest kalmıştı. Olayla ilgili, eski Gürcistan Başbakanı Vano Merabişvili de 2014’te, Girgvliani cinayeti davasında görevini kötüye kullanmak ve zanlıları kollamak suçundan 3 yıl hapse mahkum edilmişti. Cinayetin, İçişleri Bakanlığı’ndan üst düzey yetkililerin azmettirmesiyle işlendiği iddia edilmiş, Saakaşvili’nin de bu nedenle af çıkardığı öne sürülmüştü. Kararın ardından, Saakaşvili destekçileri ise suçlamaların asılsız olduğunu savunarak eski Devlet Başkanı’nın aktif siyaset hayatından uzaklaştırılmak istendiğini savundu.

Yıllardır hakkındaki tutuklama kararı yüzünden ülkesine dönemeyen ve Ukrayna’da yaşayan Saakaşvili, 2007’de muhaliflerin mitingini dağıtmak, İmedi televizyon kanalının kurucusu Badri Patarkaçişvili’nin mal varlığına el koymak, yolsuzluk ve görevi kötüye kullanmak ve bir milletvekilini dövdürmekle suçlanıyor. Saakaşvili, Kasım 2013’te, yeni Devlet Başkanı Georgi Margvelaşvili’nin yemin töreninin ardından Gürcistan’ı terk etmişti.

Serap MET
o-Staj 2018 AVRAM Stajyeri

Kaynakça:

ABD’den Ukrayna’ya Anti-Tank Füzeleri

ABD Dışişleri Bakanlığı, Ukrayna ordusuna “savunma amaçlı geliştirilmiş savunma kapasiteleri” temin edilmesine karar verildiğini açıkladı. Bakanlık Sözcüsü Heather Nauert, Ukrayna’ya silah satışıyla ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

Açıklamada, “ABD, Ukrayna’nın uzun vadeli savunma kapasitesi inşasına yardımcı olma, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü savunma ve muhtemel saldırganlıkları caydırma çabalarımızın bir parçası olarak bu ülkeye ‘geliştirilmiş savunma kabiliyetleri’ temin etmeye karar vermiştir” ifadelerine yer verildi.

ABD’nin, Ukrayna’ya vereceği silahların amacının “tamamen savunma” maksatlı olduğu kaydedilen açıklamada, “Her zaman ifade ettiğimiz gibi Ukrayna egemen bir devlettir ve kendini savunma hakkına sahiptir.” değerlendirmesi yapıldı. Ayrıca açıklamada, ABD’nin, Doğu Ukrayna’daki durumla ilgili olarak Minsk Anlaşmalarına bağlı olduğuna bir kez daha atıf yapıldı. Açıklamanın hemen ardından Amerikan ABC kanalında yer alan ve adı açıklanmayan Dışişleri Bakanlığı kaynaklarına dayandırılan haberde ise ABD Başkanı Donald Trump’ın, Ukrayna’ya “anti-tank füzeleri” satmaya hazırlandığı iddia edildi.

Haberde, Trump’ın bu satışı onaylaması halinde Kongrenin önünde 30 günlük bir değerlendirme sürecinin olacağı ve herhangi bir itirazda bulunulmaması durumunda satışın gerçekleşeceği belirtildi. Söz konusu anti-tank füzelerinin Amerikan yapımı Javelin sistemlerini kapsadığı bilgisi de haberde yer aldı. Aynı Dışişleri Bakanlığı kaynaklarına göre 47 milyon dolarlık satış, 210 adet anti-tank füzesi ve 35 füze fırlatma rampasını kapsıyor.

ABD kamuoyunda yapılan değerlendirmelerde, söz konusu satışın gerçekleşmesi halinde Rusya ile ABD arasında Ukrayna üzerinden yaşanan gerilimin daha da artmasının beklendiği ifade edildi.

Serap MET
o-Staj 2018 AVRAM Stajyeri

Kaynakça:

 

Buzlar Eriyor: Özbekistan-Tacikistan İlişkilerinde Yeni Bahar

Bu haftanın başında Özbek Başbakan Abdulla Aripov Tacikistan’a ziyarette bulundu. Gündemde Tacik resmilerle ve aynı zamanda Cumhurbaşkanı Emomali Rahmon ile sınır sorunları ve güvenliği, iki ülke arasındaki vize kısıtlamalarını hafifletmek konularında ikili görüşmeler yapmak vardı. Aripov’un bu ziyareti Özbekistan’ın Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev’in Mart ayında Tacikistan’a yapmayı planladığı ziyaretin ön hazırlığı olarak değerlendirildi. Planlanan Mirziyoyev’in ziyareti gerçekleşmesi durumunda 17 sene sonra Tacikistan’a yapılan cumhurbaşkanlığı düzeyinde ilk ziyaret olacak.

Özbek – Tacik ilişkileri Tacikistan’daki iç savaşı, Rogun barajının inşaası ve sınır sorunlarından dolayı  uzun bir dönem soğuk seyretmişti. En son yapılan üst düzey ziyaret 2001 senesinde Emomali Rahmon tarafından yapılmıştı. İslam Kerimov’un ölümünün ardından Özbekistan’da cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Mirziyoyev’le beraber Kerimov zamanında yaşanan sorunlara çözüm arayışları başlamıştı. Bu çerçevede Tacikistan’a yapılan uçuşlar 25 sene aradan tekrar başlatıldı, sınır sorunları ve Rogun barajının statüsü  konusu müzakerelere açıldı.

Gerçekleşmesi planlanan ziyaret hem iki ülke ilişkileri adına hem de bölgede barışın ve istikrarın inşaası, buzların erimesi adına büyük bir adım olacaktır.

Begmurat ALLABERDİYEV
o-Staj 2018 AVRAM Stajyeri

Kaynakça: