Home Blog Page 160

Reuters, Myanmar’da Tutuklu Olan Gazetecilerin Çalışmalarını Yayımladı

Reuters, Myanmar’da tutuklu iki gazetecinin tutuklanmasına sebep olduğu düşünülen araştırmaları yayımladı. Myanmar askerlerinin ve köylüleri tarafından öldürülen Rohingyalar’ın durumuna ilişkin haber yapan gazeteciler, Myanmar’da devlet sırları kanunu ihlal etmekle suçlanıyor.

Reuters yayımladığı, Rakhine eyaletinde Inn Din köyünde 10 Rohingyalı adamın katledilmesi, toplu mezara gömülmesi ile ilgili haber sonucu ABD Dışişleri Bakanlığı soruşturulma açılmasını istedi. Ölenlerin bazılarının ordu tarafından vurularak, bazılarının ise Budist köylüler tarafından keskin aletlerle öldürüldüğü araştırmada yer alan bilgiler arasında. ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, “ Toplu mezarlar ile ilgili önceki raporlarda olduğu gibi, bu raporda da Kuzey Rakhine’deki zulüm iddiaları sebebi ile Burma yetkililerinin güvenilir ve bağımsız soruşturma için iş birliği yapmasının acil ihtiyaç olduğunu” vurguluyor.  Ayrıca, bu kişilerin kimlik tespiti ve insan hakları ihlallerinden sorumlu kişilerin tespiti için bu araştırmanın gerekliliği üstünde duruyor.

Myanmar Hükümeti ise, ölen on kişiyi “Bangladeşli teröristler” olarak tanımlamıştır. Reuters’ın haberi yayımlama sebebi ise, gazetecilerin kamu yararı adına çalıştıklarını gösterme istediğinden kaynaklanmaktadır. Hükümet Sözcüsü Zaw Htay,“İnsan hakları ihlalleri ile ilgili suçlamaları inkâr etmediklerini” açıklayarak, suçlamalara kanıt bulunması halinde gereğini yapacaklarını söylerken, askeri operasyonun doğruluğundan emin olduğunu da sözlerine ekledi.

PINAR ŞAHİN
o-Staj 2018 APAM Stajyeri

Kaynakça:

Togo’da Binlerce Kişiden, Hükümet Karşıtı Gösteri

0

Togo Devlet Başkanı Faure Gnassingbe’nin, anayasayı değiştirme girişimi son iki gündür Başkent Lome’de, binlerce kişinin sokaklara dökülmesine neden oldu.

Binlerce insanın sokağa dökülerek düzenledikleri gösterilerde, Devlet Başkanı Faure Gnassingbe ve hükümetini protesto ediyor. Yerel basından elde edilen bilgilere göre, 14 partiden oluşan muhalefet koalisyonunun çağrısı üzerine toplanan binlerce kişi, Lome sokaklarını doldurmuş vaziyette. Koalisyonun Lideri Jean-Pierre Fabre,yaptığı konuşmada,gösterilerin anayasal hak olduğunu ifade ederek, Togolulara protesto çağrısında bulundu. Göstericiler, Devlet Başkanı Faure Gnassingbe’nin anayasayı değiştirme girişimini protesto ediyor.

Faure Gnassingbe, 2005 yılından bu yana iktidarda bulunuyor. Bu görevi, ülkeyi 38 yıl yöneten babasından devralmıştı. Gnassingbe, anayasada değişiklikler yapmak istiyor. Bu isteminin amacı ise, devlet başkanlığında iki dönem sınırlamasını kaldırmak. Muhalefet ise,sınırlamanın korunmasını istiyor. Cumhurbaşkanlarını en fazla iki, beş yıllık görev süresi ile sınırlamak ve iki turlu bir oylama sistemi kurmak istiyorlar. Bu yüzden 2017 yılının Ağustos ayından bu yana, ülke çapında gösteriler düzenliyor. Bu gösteriler eylül ayından bu yana neredeyse haftalık bir olay haline geldi.

Gana Devlet Başkanı Nana Akufo-Addo ve Gine Devlet Başkanı Alpha Conde, muhalefet ile iktidar arasında arabuluculuk yapıyorlar. Devlet başkanlarının bu hafta içinde yaptıkları açıklamada,  muhalefetin 6 aydan uzun süredir düzenlediği protestolara ara vermeyi kabul ettiğini bildirmişti. Ara bulucular, iktidar ile muhalefet arasında anayasa değişikliğinin ele alınacağı müzakere sürecinin 15 Şubat’ta başlayacağını duyurmuştu.

Kossi Djivo’da, protestoculardan biri, “Yaklaşmakta olan müzakere sürecinden herhangi bir olumlu sonuç beklemiyorum çünkü mevcut rejim dürüst değil.” diyerek düşüncelerini ifade etti.

Muhalefetteki koalisyon, tutukluların serbest bırakılması ve güvenlik güçlerinin geri çekilmesini kapsayan “tırmandırmaya karşı tedbirler” talep ediyor.

Gnassingbe, 2010 ve 2015 yıllarında iki seçim kazanmıştı. Her ikisi de muhalefet tarafından kınandı ancak Togo’nun önde gelen uluslararası borç vericisi, Avrupa Birliği 2015 seçimlerini “Togo halkının demokrasiye olan bağlılığını kuvvetlendiren bir seçim” olarak nitelendirdi. Ayrıca Afrika Birliği ECOWAS’da, oylamanın özgür ve şeffaf olduğunu söyledi. Muhalefet grupları, seçim yasasında yapılan değişikliklere karşı protesto yaptıklarını ifade ettiler ve cumhurbaşkanının kaç defa görev yapabileceği konusunda bir sınır uygulanmasını talep ettiler.

Uzun zamandan beri meydana gelen bu protestoların, 15 Şubatta başlayacak olan müzakere süreciyle olumlu bir sonuç doğurması halinde Togo halkı ve muhalefet koalisyonu demokrasi zaferini kutlayacak gibi gözüküyor.

Merve ACAR
o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

Kaynakça:

İspanya-Belçika İlişkileri Eski Katalan Lider Tarafından Zarar Görebilir

Geçtiğimiz aylarda Katalonya’nın eski lideri Carles Puigdemont, Katalan parlamentosundaki 13 milletvekiliyle birlikte sorgu için Madrid’e çağrılmış, ancak kabul etmemişti. İspanya’nın, hakkında arama kararı çıkardığı Puigdemont, Belçika’ya gitmişti. Belçika’ya giderek orada basın toplantıları düzenlemiş ve davasına destek çağrısında bulunmuştur. Puigdemont, iki seçeneğinin olduğunu, ya cezaevine girip insanlarla iletişim kuramayacağını ya da özgürce ve güvenli bir şekilde davasına devam edeceğini dile getirmişti.

Belçika Mülteci ve Göç Bakanı Theo Francken’ın, Katalonya Özerk Yönetimi Başkanı Carles Puigdemont’a sığınma hakkı verilebileceğini açıklamıştı. Belçika Başbakanı Charles Michel ise, Puigdemont’un siyasi sığınma talep etme olasılığıyla ilgili “Kesinlikle gündemde değil.” demişti.

İspanya Dışişleri Bakanı Alfonso Dastis, görevinden azledilen eski Katalan lider Charles Puigdemont’un Katalan Bölgesi’ni uzaktan idare etme planının, Madrid ve Brüksel arasındaki dostane ilişkileri zedeleyebileceği konusunda uyarıda bulundu. Dastis,”Teorik olarak, Belçika’da normal bir hayat yaşayabilir. Ancak Katalonya’yı uzaktan yönetmek istiyorsa, bir noktada bunun, iki ortak ülkenin dostça ilişkilerini etkilemeksizin ne kadar sürebileceğini sorgulamayız. Politik olarak açıkça görülüyor ki, İspanya hükümeti ya da Belçika için rahat bir durum değil.” dedi.

Ebrar GENC
o-Staj AÇAM 2018 Stajyeri

Kaynakça:

Almanya’da Büyük Koalisyona Parti Tabanlarından Tepki

Almanya’da 24 Eylül’den beri süren görüşmeler neticesinde koalisyon için anlaşma sağlandı. Bild gazetesinin haberine göre, Merkel’in liderliğindeki Hristiyan Demokrat Birliği içişleri, savunma ve ekonomi bakanlıklarını aldı. Dışişleri, maliye ve çalışma bakanlıklarını ise Martin Schulz liderliğindeki Sosyal Demokrat Parti(SPD) aldı.

Öte yandan Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel, yeni hükümette de koltuğunu korumayı umuyordu ancak SPD’nin lideri Martin Schulz’un da söz konusu koltuk için adı geçiyor.

Dün Funke Medya Grubu’na yaptığı açıklamada Bakan Gabriel, “Dışişleri bakanlığı görevini seviyorum ve halkın gözü önünde de belli ki iyi ve başarılı bir şekilde yaptım. Yaptığım işe kamuoyunun biçtiği değerin, SPD yönetimi açısından bütünüyle önemsiz olmasından açık bir biçimde üzüntü duyuyorum.” ifadelerini kullandı. Bunun üzerine Dışişleri Bakanlığı görevine talip olduktan sonra eleştirilerle karşılaşan SPD lideri Martin Schulz, koalisyon hükümetinde görev almayacağını açıkladı.

Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in parti yönetimini topa tutmasının yankıları sürerken, büyük koalisyona her iki partinin tabanından da tepkiler büyüyor. Hristiyan Birlik (CDU/CSU) partilerinin gençlik örgütü Genç Birlik(Junge Union) Başkanı Paul Ziemiak, parti yönetiminin yenilenmesi gerektiğini savunuyor. Hrıstiyan Demokratlar Birliği’nde tepki, özellikle koalisyon uzlaşmasında Sosyal Demokrat Parti’nin önemli bakanlıkları devralmış olmasına odaklanıyor. Bu durum Hristiyan Demokrat Birliği’nin hükümet içerisinde zayıflayacağını ve etkisini kaybedeceğini gösteriyor.

Diğer yandan, Merkel ile koalisyona sıcak bakmayan SPD’nin gençlik örgütü Genç Sosyalistler(Jusos), aralık ayında “NoGroKo” adını verdikleri “Büyük Koalisyona Hayır” kampanyası başlatmıştı. Genç Sosyalistler’in Başkanı Kevin Kühnert bu kez seslerini duyurmaya kararlı olduklarını ifade etti.

Koalisyon sözleşmesi 20 Şubat-2 Mart tarihleri arasında SPD üyelerinin onayına sunulacak. Yaklaşık 460 bin SPD üyesinin oy kullanacağı oylamanın sonucu 4 Mart’ta açıklanacak.

Aybüke Rabia HALİL
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

Başkan Morales Görevine Devam Etmek İstiyor

Bolivya Devlet Başkanı Evo Morales, görev dönemi bu seçimlerde bitmesine rağmen yine de başkanlığa devam edeceğini açıkladı. Rene Paucara, gelecek dönem Morales kazanırsa görevini devretmeyeceğinden korktuğunu belirtti ve 2016 referandumunu hatırlattı. 2016 yılında yapılan referandumda Evo Morales’in, dört dönem daha başkanlığa devam etmesi fikrine halk hayır demişti. Eğer oylamada evet çıksaydı, Morales 2025 yılına kadar başkanlık koltuğunda kalabilecekti. Muhalefet Yasama Üyesi Samuel Doria Medina, hayır kararının tek parti rejimine karşı bir zafer olduğunu ve otoriterliğe gidişin önünün kesildiğini söylemişti. Ancak şimdi Morales’in, göreve devam etme kararı tekrar tepkileri toplamaya başladı.

Son dönemlerde bölgedeki diğer demokratik devletlerde de çatlaklar oluşması bazı tartışmaların önünü açtı. Ekvator’da yolsuzluk skandalı ortaya çıkması, Brezilya’da suçlamalar karşısında başkanın görevden alınması ve Venezuela’da Nicolás Maduro Hükümeti, üç büyük muhalefet partisini engelleme kararı alması, Latin Amerika’da demokrasilerin bozulmaya başladığının habercisi olarak görülmeye başlandı.

Oliver Stuenkel gibi uluslararası ilişkiler profesörleri, Latin Amerika’da otoriter eğilimlerin arttığını ve bunu sağ veya sol partilerle sınırlanamayacağını söyledi. Inter-American Dialogue analistleri, bölgedeki ekonomik çalkantıların bu duruma neden olabileceğine değindi. Analist Ben Raderstorf, ekonomiler düşüşe geçtiğinde politik mekanizmaların tutuculuğa yöneldiğini söyledi. Şimdi de Morales’in koltukta kalmak istemesi bunlardan biri olarak görülüyor.

Evo Morales, 2005 yılında Bolivya’nın ilk yerli devlet başkanı olarak seçilmişti. Onun öncesinde beş yıl içinde beş farklı başkanın değişmesi ve Morales’in görev yapmaya başladığı dönemde ülkeye istikrar getirmesi, yaşam şartlarını iyileştiren projeler yapması tekrar tekrar seçilmesine neden olmuştu. Ancak, son dönemlerde hükümetin kamu fonlarını kötüye kullandığı, medyayı kısıtladığı yönünde haberler yayıldı ve halk Morales’in gücü kötü yönde kullanmaya başladığını düşünmeye başladı. Bu haberlere rağmen, hala daha Bolivya’da muhalefetin çok zayıf olduğunu ve Morales devam etmezse onun yerine başka birinin geçemeyeceğini düşünen bir kesim de bulunmakta. Tüm bu tartışmalara rağmen, Morales’in görevine devam edip etmeyeceği henüz kesin değil.

Selcan Buse DORA
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

Kaynakça:

Malezya, Meksika’da Petrol Ve Doğal gaz Arayacak

Malezya’nın ulusal petrol şirketi Petronas, Meksika’da gerçekleştirilen toplam 4.2 milyar varil rezerve sahip 19 petrol ve doğal gaz arama sahaları ihalesinin altı tanesini kazandı. Bu altı ihalenin iki tanesini Petronas’ın alt birimi Carigali tek başına kazanırken, diğer dördünü de Konsorsiyum olarak kazandı.

İhalelerin tümü Meksika’nın kuzeydoğu kıyısındaki Tamaulipas eyaletinde bulunuyor. Meksika yetkilileri, açık artırmanın, 2014 yılında ülkenin enerji sektörünün yabancı firmalara açılmasından bu yana, en önemli ihale olduğu kaydediliyor. Son ihalelerle ülkeye 93 milyar ABD doları yatırım yapılacak. Ayrıca, 19 sahanın 9’unu da Hollanda menşeili petrol devi Shell’in alması da dikkat çekti.

Başbakan Yardımcısı Aldo Flores, “Bu, Meksika’daki petrol sektörü için bir başka başarılı gün.” dedi.

Flores, projelere yatırım yapılması beklenen 93 milyar doların, ilk 15 yılda 230.000 iş yaratabileceğini belirtti. Üretim, en geç 2028’de başlayabilir.

Çarşamba günü açık artırma yapılan bloklar, 2032 yılına kadar günde 1,5 milyon varil (bpd) ham petrol ve 4 milyar metreküp doğal gaz gazı pompalayabiliyor. Meksika, şu anda yaklaşık 1,9 milyon bpd üretiyor.

Alperen  İÇLİ
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

Kaynakça:

 

ABD Öncülüğündeki Koalisyon, Suriye’de Rejim Güçlerine Hava Saldırısı Düzenledi

Suriye’de ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon, Esad yanlısı güçlere hava saldırısı düzenledi. Saldırının gerçekleşme sebebi, Esad rejiminin Suriye’de önemli petrol yataklarının bulunduğu Deyrizor kentindeki ‘Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) düzenlediği saldırıydı. ABD koalisyon gücü, Esad’ın düzenlediği bu saldırıya misilleme ile yanıt verdi.

Koalisyondan gelen açıklamaya göre, SDG merkezine saldırı düzenlendiği sırada, bölgede Amerikan askerleri de mevcuttu. Hiçbir ABD’li asker yaralanmadı ve öldürülmedi ancak bir SDG üyesi yaralandı. ABD’li bir yetkili,olay ardından koalisyonun Esad rejimi yanlısı güçlere yönelik saldırısında en az 100 kişinin hayatını kaybettiğini iddia etti.

Olay, bölgede hala varlığını sürdüren terör örgütü DEAŞ üzerinden ABD, Rusya ve Esad rejimi arasında güç mücadelelerinin devam ettiğini yeniden ortaya koyması açısından önemlidir. Bir yanda DEAŞ ile mücadele ederken bir başka terör örgütü PYD/PKK’yı destekleyen ABD varken -ki SDG, PKK terör örgütünün bu kentte kullandığı isimdir; diğer yanda, tartışmalı Esad rejimi ve destekçisi Rusya vardır. Ancak Rusya da bölgede şartlar doğrultusunda ikili oynayabilmektedir. Rusya, ABD liderliğindeki koalisyonun Esad rejimine hava saldırısı düzenlemesine sert tepki göstermesine rağmen, saldırı gerçekleşmeden önce haberdar olması bunun ispatı niteliğindedir. Nitekim, bölgede istikrarı sağlamak kolay olmayacaktır. Gelişen olaylar neticesinde Suriye’nin parçalanma sürecinin hızlanması muhtemeldir.

Aybala LALE
o-Staj 2018-ORTAM Stajyeri

Kaynakça:

Artan Yıkım Sonucu Ateşkes Çağrısı

Suriye’deki kriz, en son gelişmeler ile birlikte tepe noktaya tırmandı. İlk olarak, Türkiye’nin düzenlediği “Zeytin Dalı Operasyonu” nedeniyle tüm gözler Afrin’e çevrilmişti. Bunun ardından, daha önce de kimyasal silah kullandığı için uyarılan ve bu silahları teslim edeceğine dair anlaşma imzalayan Esad rejiminin, tekrardan kimyasal silah kullanmaya başladığına yönelik iddialar gerilimi iyice arttırdı. Hava saldırılarının da artması sonucu, son 4 gün içinde İdlib ve Doğu Guta bölgelerinde 200 sivil hayatını kaybetti. Bu durum uluslararası mecraları harekete geçirdi.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Sözcüsü Heather Nauert, ülke genelinde bir ay boyunca geçerli olacak ateşkes için adım atacaklarını belirtti. Ateşkes ile birlikte, bölgedeki sivillerin tahliyesini ve insani yardım ulaştırılmasını hedeflediklerini de ekledi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) da otuz günlük bir ateşkesi göz önünde bulundurduklarını ve savaş suçlarını inceleme komisyonunun kimyasal silah kullanıldığına dair iddiaları inceleyeceğini açıkladı. Ayrıca, taraflardan da askerlerini acilen çekmelerini istedi.

Rusya’nın ateşkes çağrısını reddetmesi sonucu plan iptal oldu. Rusya’nın Birleşmiş Milletler Daimî Temsilcisi Vasily Nebenzya, çağrının gerçekçi olmadığını ve bölgedeki teröristlerin faaliyetleri nedeniyle ateşkes olamayacağını vurguladı.

Mevcut gidişata bakılacak olursa, Suriye’de yakın bir zamanda bir ateşkes ya da barış söz konusu olamayacak gibi gözüküyor.

Deniz İNCE
o-Staj 2018 ORTAM Stajyeri

Kaynakça:

Estonya, Finlandiya ile X-Road Geliştiriyor!

Bu hafta Estonya ile Finlandiya arasında veri alışverişine izin verecek teknik bir çözüm bulundu. Neredeyse bir yıldır sürmekte olan hazırlıklar şimdi tamamlandığını ve iki ülke arasındaki ilk veri değişiminin sabırsızlıkla beklendiği aşamaya gelmiş bulunmakta olduklarını ifade eden Bilgi Sistem Otoritesi (Information System Authority (RIA)), bilgi sistemleri müdürü Andrus Kaarelson, veri alışverişinde sınır ötesi e-hizmetlerin uygulanması için şartlar oluşturulduğunu sözlerine ekledi.

X-Road bilgi sistemlerinde veri tabanlarının ve kayıt defterlerinin güvenli bir şekilde iletişim kurmasını sağlayan bir veri alışverişi tabanıdır. X-Road kullanılması durumunda evrak işlerinin azalacak olması ve buna bağlı olarak iki ülke arasındaki idari prosedürlerin çok daha kolay ve hızlı bir şekilde işleyebilecek olması söylendi. Veri alışverişi yapmaya hazır olan ilk aktif kurumlar arasında iki ülkenin sağlık sigortası fonları, vergi ve gümrük komisyonları belirtildi.

Sunulacak olan ilk hizmetler arasında bu veri değişiminin Finlandiya’da yaşayan ve Finlandiya’da çalışan Estonyalı vatandaşların Finlandiya vergi dairesi tarafından talep edilen dökümanlara başvurmak için Estonya’ya gitmelerini engellemesi yer almaktadır. Finlandiya vergi memurları X-Road kullanarak bilgileri kolayca elde edebileceklerdir.

Kaarelson’a göre bu projenin amacı Finlandiya Körfezi boyunca sık sık seyahat edenlerin hayatlarını kolaylaştırmaktır. Kaarelson düşüncesini “Bu gelecekte sınırın her iki tarafından dijital reçeteli ilaçlar satın alarak desteklenecektir.” sözleriyle destekledi.

Eda Subaşı
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

 

Haradinaj’ın Amerika Ziyareti

0

Kosova’nın Arnavut asıllı Başbakanı Ramush Haradinaj, Kosova’nın bağımsızlığının 10. yıl dönümü nedeniyle, Washington Büyükelçiliği’nin düzenlediği resepsiyona katılmak ve bir dizi görüşmelerde bulunmak üzere geçtiğimiz günlerde ABD’yi ziyaret etti. Başbakan Haradinaj, gerçekleştirdiği buluşmalar sonrasında, Kosova’nın, ABD ile dost olmasından gurur duyduğunu söyledi. Resepsiyondaki konuşmasında, Kosova ve ABD’nin sayısız alanda stratejik ortak olduğunu ancak güvenlik alanındaki iş birliğinin bunların en önemlisi olduğunu söyledi. Konuşmasına, Kosova’nın uluslararası arenadaki tanınırlığının sağlanmasında, ülke içinde ekonomik ve demokratik gelişmelerin yaşanmasında, AB üyeliği yolunda ve devlet kurumlarının güçlenmesinde, Amerikan desteğinin elzem olduğunu söyleyerek devam etti.

Kosova’nın bağımsızlığının, Kosova halkı ve ABD’nin ortak gayretleri sonucu gerçekleştiğini belirten Haradinaj, bu durumun ikili ilişkileri daha da özel kıldığını söyledi. Haradinaj, Amerika temasları boyunca Savunma Bakanlığını ziyaret ederek, ABD Ulusal Güvenlik Muhafızları Komutanı General Joseph L. Lengyel, Ulusal Güvenlik Danışmanı Herbert Raymond McMaster, Dışişleri Bakan Yardımcısı Laura Cooper, CIA Direktörü Mike Pompeo, Avrupa ve Avrasya İşlerinden Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Wess Mitchell ile ikili görüşmelerde bulundu.

Amerika ziyareti sonrası, Kosova Başbakanlığı internet sitesinden yapılan açıklamada Kosova ve ABD arasındaki iş birliğinin ve ABD’nin, Kosova’daki askeri ve diplomatik varlığının hem bölge hem de Kosova’da barış ve istikrarın sağlanması açısından önemine vurgu yapıldı. Görüşmelerin ilişkilerin iyileştirilmesi yönünde oldukça verimli olduğu belirtilirken, ABD’nin sürekli desteğine ayrıca teşekkür edildi. Açıklamada dikkat çeken ayrıntı ise, Haradinaj’ın Kosova Güvenlik Gücünün artık Kosova Silahlı Kuvvetlerine dönüşmesi gerektiğini düşünüyor oluşuna yer verilmesiydi.

Kosova’da, Özel mahkemenin reddedilmesi ve AB üyeliği için herkese mavi boncuk dağıtan bir dışişleri yaklaşımı ABD’yi rahatsız etmiş olacak ki geçtiğimiz ay yapılması planlanan ziyaret ABD’nin Haradinaj ve eşinin vizelerini onaylamaması nedeniyle ertelenmişti. Tüm bu yaşananlara rağmen, ziyaret sonrasında yapılan olumlu açıklamalar Kosova’da patronun kim olduğunun bir kez daha hatırlandığının ve ikili ilişkilerin tekrar rayına oturtulduğunun habercisi. Gelişmelerin AB- Kosova- Sırbistan üçgenindeki ilişkilere nasıl yansıyacağı ise önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak.

Yusuf MEHMET
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça: