Home Blog Page 159

Tunus’tan, Avrupa Parlamentosu’na “Kara Para” ve “Terörün Finansmanı” Tepkisi

0

Belçika’nın Başkenti Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu, Tunus’un kara para aklama ve terörün finansmanıyla ilgili yüksek riskli ülkeler listesine alınmasına karar vermişti.

Tunus, Avrupa Parlamentosu tarafından kara para aklama ve terörün finansmanıyla mücadelede “yüksek riskli” ülkeler listesine alınmasına tepki göstererek bu kararı “haksızlık” olarak nitelendirdi. Dışişleri Bakanlığı, yaptığı resmi açıklamada, “Tunus, Avrupa Parlamentosunun söz konusu kararını haksız ve acele alınmış bir karar olarak görmektedir.” ifadesi kullanıldı.

Parlamentonun, kendisine bağlı özel bir mali değerlendirme mekanizması bulunmadığını ve bu yüzden Ortadoğu ve Kuzey Afrika Mali Eylem Görev Gücü (MENA/GAFI) tarafından hazırlanan bir raporu otomatik olarak kabul ettiği belirtildi.

Yapılan açıklamada, Tunus’un, MENA/GAFI ile bir eylem planı üzerinde anlaştığının ve 2018 yılı dolmadan mali ve yasama sistemini geliştirmeye yönelik birtakım taahhütler de dâhil olmak üzere bu planda önemli mesafe kat ettiğinin vurgulandı. Parlamentoda ki 357 milletvekilinin, söz konusu listeye itiraz etmesinin, Tunus’un bu konudaki çabalarının açık bir şekilde takdir edilmesi anlamına geldiği kaydedildi. Tunus Hükümeti’nin ulusal ve uluslararası yükümlülüklerini yerine getirme konusunda sarf ettiği çabalar ışığında yakın zamanda söz konusu listeden çıkarılmasının umut edildiği belirtildi.

Tunus Sanayi, Ticaret ve El Sanatları Konfederasyonu (UTICA), “ Avrupa Parlamentosu’nda alınan bu kararın, terörizm ve yolsuzlukla mücadele etmek ve ekonomik kalkınmasını sağlamaya çalışan Tunus için adil olmadığını” belirtti. Ayrıca UTICA, Avrupa Parlamentosunun oylamasının, Tunus’un imajında uluslararası kurumlarla olan ilişkilerinde ve yabancı yatırım çekme konusu üzerinde olumsuz bir etkisi olacağının da göz önüne alındığında bu karardan hoşnutsuz olduğunu belirtti.

İşveren örgütü, bu karardan vazgeçilmesi için gerekli tüm tedbirlerin alınması gerektiğine vurgu yaptı. “Tüm diplomatik ve siyasi araçları seferber etmek, ülkenin para politikasını gözden geçirmek ve Avrupa Parlamentosu’nun bu kararına neden olan tüm koşullar ve eksikliklerin açığa çıkartılması gerektiği” konusunda çağrıda bulundu.

Arap Baharı’nın başladığı ülke Tunus’ta, devrim ülkeye birçok demokratik hak kazandırmış olsa da, halkın ekonomik beklentilerini karşılayamamıştı. Ülkenin ekonomi politikalarındaki eksiklik ve iyi yönetişimin sağlanamamış olmasından dolayı Avrupa Parlamentosunda çıkan kara para aklama ve terörün finansmanıyla ilgili yüksek riskli ülkeler listesine alınma kararı, ülkenin yolsuzlukla mücadelesinde ve istikrara kavuşmasında bu karar tetikleyici bir etki olabilir. Tunus’ta yapılan açıklamalarda, önümüzdeki günlerde bu karardan vazgeçilmesi için çaba sarf edileceğini, bu durumun ise ülke için refaha giden yolların aranacağı anlamına geldiği şeklinde okumak mümkün gözüküyor.

Merve ACAR
o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

Kaynakça:

İngiliz Şirket, Honduras’a Casus Yazılım Sattı

İngiliz yasaları tarafından yasaklanmış olmasına rağmen, İngiltere merkezli bir şirket, kasım ayında Honduras’ta gerçekleştirilen cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar Honduras Hükümeti’ne yaklaşık 420.000 ABD doları tutarında yasa dışı casus yazılım sattı.

Satılan casus yazılım ekipmanı, zaten insan hakları alanında ciddi bir sicili bulunan ülkenin hükümet destekli kolluk kuvvetleri tarafından kullanıldı.

Honduras’taki tartışmalı seçimlerden hemen önce, muhalefet protestocularına ve Orta Amerika ülkesindeki aktivistlere yönelik olan ve şiddet içeren bir darbeye yol açan casus ekipmanlar ülkede büyük etki yarattı.

Kasım ayında yapılan seçimden bu yana, ülke yeni bir kargaşayla sarsıldı. Yolsuzlukla ilgili yaygın iddialara ve uluslararası gözlemcilerin yeni bir seçim çağrısına rağmen, tartışmalı seçimi görevdeki Başkan Juan Orlando Hernandez kazanmıştı.

İngiltere Dış Ticaret Departmanı, ihracat yetkisine sahip olmakla suçlanıyor ve sadece yasal satışları onayladığı konusunda ısrarcı. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’ne göre ise, İngiliz Hükümeti, Honduras vatandaşlarının insan haklarını ihlal eden hükümete sahip oldukları gerekçesiyle, Honduras’a ve bu tarz ülkelere casus yazılım satmayı yasakladı. Honduras’ta ise, ulusal kongre, sosyal medyada yayınlanan her şeyin izlenmesine ve cezalandırılmasına izin verecek olan, muhalifler tarafından “Gag Yasası” olarak adlandırılan Siber Güvenlik Yasası reformunu kabul etti.

Merve ÜN
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

 Kaynakça:

Fransa Dışişleri Bakanı:”Türkiye İle İran, Suriye’de Uluslararası Hukuku İhlal Ediyor”

BFM TV kanalına konuşan Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian, Türkiye ve İran’ın Suriye’deki eylemleriyle uluslararası hukuku ihlal eden ülkeler arasında yer aldığını belirterek Ankara’nın mevcut savaşa bir yenisini eklememesi gerektiğini söyledi.

Bu görüşten yola çıkarak, savaşın, masum sivillere de zeval verdiğini, onları toplumsal ve psikolojik anlamda olumsuz etkilediğini ve bu yüzden Le Drian’a göre, Türkiye ve İran’ın, uluslararası hukukun maddelerini yok saydığı kanaatinde olduğunu varsaymak mümkündür.

Le Drian’ın açıklamasının tarihi ise dikkat çekici. Bir hafta önceye kadar Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Ankara’ya “Afrin’e harekat Suriye’nin kuzeyinde bir işgale dönüşmemeli. Bizim için büyük bir sorun haline gelir.” uyarısı yapmasından sonra geldi.

Le Drian, “Türkiye, Şam rejimi, İran ve Doğu Guta ile İdlib’e saldıranlar, uluslararası hukuku ihlal ediyor.” dedi.

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin konuyla ilgili yüz yüze görüşme ihtimalinin bulunduğu mesajını verdi, ancak şu an bu konuda somut bir plan olmadığını belirtti.

Rusya, Türkiye ve İran’ın ortak çıkarlar doğrultusunda Suriye operasyonunda büyük rol aldığı görülmektedir. Amaçları dışında hareket ettiklerini öne süren Le Drian’ın, kendi çıkarlarına ters düştüğü için bu tepkiyi verdiği veya uluslararası hukuk kurallarına sıkı sıkıya bağlı olduğu yorumu yapılabilir.

Suna KAYA
o-Staj 2018 ORTAM Stajyeri

Kaynakça:

Kıbrıs Seçimlerinde Anastasiadis Başkanlık Yarışını Kazandı

Güney Kıbrıs seçimlerin oylamalar, ikinci tura kalmıştı. İkinci turda oyların yüzde 56’sını alan Nikos Anastasiadis Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak ikinci beş yıllık dönemini kazandı. Rakibi sol parti Akel’in adayı Stavros Malas oyların yüzde 44’ünü alabildi. 2013 seçimlerinde de iki aday liderlik için rekabet etmişti. GKRY’nin ikinci tur seçimlerinde  550 bin seçmenin %73’ünün sandığa gittiği belirlendi.

Anastasiadis, Kıbrıs’ın Yunan ve Türk topluluklarını uzlaşma amaçlı barış görüşmelerini yeniden başlatma sözü verdi. Seçim sonuçlarının açıklanmasından sonra halka seslenerek “Yarın yeni bir dönem başlıyor. İnsanlar işbirliği ve birlik ister, çünkü karşı karşıya olduğumuz sorunları çözmenin tek yolu budur.” dedi. Malas, Anastasiades’i yeniden seçilmek üzere tebrik etmesi için çağırmıştı. Seçim kampanyasındaki karargahta yaptığı konuşmada, “Halk konuştu ve kararlarına saygı duyuyoruz” dedi.

Anastasiades, önceki 5 yıllık döneminde Kıbrıs ekonomisinin düzelmesine katkıda bulunmuştu. 2013 yılında Kıbrıs ekonomisinin çöküşünün Akel’in elinden kurtarılması gerektiğini vurgulamıştı. 2016 yılında da zor ekonomik önlemler uygulamış ve üç yıllık uluslararası kurtarma programından başarıyla çıkmıştı. Böylece ekonomik kriz atlatılmış oldu.

Ebrar GENÇ
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

Korsika’dan Özerklik Eylemi!

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Fransa’ya bağlı olup Akdeniz’de bulunan Korsika Adası’na yaptığı ziyaret öncesinde Korsika halkı eylem yaptı. Korsika daha fazla demokrasi ve daha fazla bağımsızlık için sokaklara indi. Halkın isteği yalnızca özerklik statüsü değildi. İsteklerinin arasında Korsikaca’nın resmi dil sayılması, milliyetçi tutukluların Korsika Adası’ndaki hapishanelere tahliyesi, siyasi mahkumların serbest bırakılması ve ana karada yaşayan Fransızlara mülk satılmasına kısıtlama gelmesi halkın talepleri arasındaydı. Bu eyleme sendikalar ve siyasi partiler de destek verdi.

Resmi makamlara göre eylemlere beş ya da altı bin kişi katılım gösterdi. Gösteriyi düzenleyenlere göre ise katılım yirmi iki bin civarındaydı. Uzmanlar Korsika’daki bağımsızlık düşüncesinin ve isteğinin İskoçya ya da Katalonya’daki kadar kuvvetli olmadığını ifade etti. Halkın sadece yüzde on ya da on beşinin tam özerklik istediğini savundular.

Emmanuel Macron’un Korsika ziyareti geçtiğimiz aralıktaki bölgesel seçim zaferinin ertesinde gerçekleşti. Macron 20 yıl önce Ajaccio’da milliyetçi bir komando tarafından öldürülen vali Claude Erignac’ın anma törenine katıldı. Macron bu durumu “savunulamaz ve açıklanamaz” olarak değerlendirdi. Halkın isteklerine cevap verebilmek adına müzakereye açık olduklarını belirten Macron’a karşı meclisten itiraz sesleri yükseldi. Macron Korsika’nın özerklik talebini kabul etmeyeceklerini açıkladıktan sonra baharda meclise sunulacak olan reform projesiyle adanın statüsü için anayasaya özel maddelerin ekleneceği haberini verdi. Silahların bırakıldığı 2014 yılına kadar bağımsızlık isteyen militan gruplar, polis karakolları ve Fransızların mülklerini hedef alan saldırı ve suikastlar gerçekleştirdiği de ifade edildi.

Korsika Yürütme Konseyi Başkanı Gilles Simeoni  hükumet tarafından Korsikaca’nın resmi dil olarak tanınmasının anayasaya ayrıkı olduğu gerekçesiyle reddedilmesine karşın ateşle oynuyorlar dedi ve başkanın bu söylemi geçmişteki kanlı olayları ima etmesi olarak yorumlandı.

Eda Subaşı
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

Saros’tan Brexit Karşıtı Kampanya İddiası

0

George Soros ‘un, İngiltere’nin AB’den ayrılma kararını engellemeye yönelik gizli bir planın arkasında olduğu iddia ediliyor. Hatta bunu engellemek için kampanyaya 400 bin sterlin bağışladığı söylenmekte.

Daily Telegraph gazetesine göre Soros, İngiltere’de bu ay Brexit’e karşı büyük bir reklam kampanyası başlatmaya hazırlanan bir grubu destekliyor.  Soros’un desteklediği kampanyanın amacının, Brexit müzakereleri sonucunda varılacak anlaşmanın parlamentodaki oylamasında “hayır” çıkmasını sağlayarak, ülkenin AB üyeliğini ikinci kez referanduma götürmek yönünde düşünceleri olduğu söyleniyor. Gazetenin “gizli” diye nitelendirdiği kampanya kapsamında, iktidardaki Muhafazakar Partinin bağışçılarının ve milletvekillerinin etkilenmesine yönelik çalışmalar yapılacağı ve Başbakan May’in de zayıflatılacağı ileri sürülüyor.

Kampanyada “Brexit olmuş bitmiş bir iş değil. Brexit’i durdurmak için geç kalınmış değil.” mesajları üzerinde durulacak. Öte yandan Macarlı iş adamı, Macaristan’da hedef haline gelmiş durumda. Birçok ülkenin iç siyasetine müdahale etmek ve iç karışıklıkların finansörü olmakla suçlanan Soros, Soğuk Savaş döneminde Doğu Bloku’nun çözülmesinde oynadığı rolle biliniyor. Soros, geçen yıl 24,6 milyar dolar olan servetinin 18 milyar dolarını, Doğu Avrupa’daki yönetim değişiklikleri ve iç karışıklara finansman sağlamaya aracı olduğu ileri sürülen Açık Toplum Vakfı’na bağışlamıştı. İngiltere, önceki yıl yapılan referandumla AB’den ayrılma kararı almış, geçen yıl 29 Mart’ta da Lizbon Anlaşması’nın 50. maddesini işleterek 2 yıl sürecek ayrılık sürecini resmen başlatmıştı.

Gözde Nur MERAL
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

Cumhurbaşkanı Erdoğan İtalya’ya Gitti

0

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, resmi ziyarette bulunmak için gittiği İtalya’da Katoliklerin ruhani lideri Papa Francis ve İtalya Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella ile bir araya geldi.

Vatikan’da Apostol Saray’ında görüşen Papa ve Erdoğan, bir saat süren görüşme de Amerika Birleşik Devletleri’nin Kudüs kararının sakıncalarını ve uygulamaya geçirilmemesi yönünde ki telkinlerin devam etmesinin önemli olduğuna değindiler. İkilinin görüşmesinde mülteciler, Suriye ve Ortadoğu’da ki gelişmeler, terör ve dinler arası diyalog konuları da ele alındı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadele kapsamında yürütülen Suriye operasyonu ile ilgili bilgi paylaşımında bulundu. Aynı zamanda Papa Francis Cumhurbaşkanı Erdoğan’a, Kudüs konusunda ki tutumundan ve mültecilere yaptığı yardımlardan dolayı takdirlerini iletti. Erdoğan ve Francis, bölgede barış ve istikrarın sağlanması, yaşanan insani dramlara seyirci kalınmaması için uluslararası toplumu harekete geçirme konusunda ortak adımların atılabileceğini işaret etti ve gelecekte temasları sürdürme konusunda anlaştılar. Toplantı sonrasında Papa, Erdoğan’a Suriye’de yürütülen operasyon sebebiyle hediye olarak bir barış sembolü verdi. Papa, ejderha ile savaşırken dünyayı kucaklayan bir melek figürünün bulunduğu bronz madalyonun, barış ve adalete dayalı bir dünyanın sembolü olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra Roma’ya geçerek İtalya Cumhurbaşkanı Segio Mattarella ile görüştü. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda düzenlenen resmi törenle karşılanan Erdoğan, Mattarella ile 50 dakika süren bir görüşme yaptı.

Candan BAYRI
o-Staj 2018 Stajyeri

Kaynakça:

Polonya Cumhurbaşkanı, Tartışmalı Yasayı Onayladı

0

Geçtiğimiz hafta Polonya’da Senato’dan geçen ve Polonya’yı Nazilerin yaptıkları soykırıma ortak olarak gösterenlere hapis cezasını öngören yasayı, Polonya Cumhurbaşkanı’da onayladı.

Onaylanan yasaya göre, Polonya’yı Naziler ile ortak gibi gösteren söylemler ve eylemler artık suç sayılacak ve üç yıla kadar hapis cezası verilebilecek. Yasa ayrıca ‘Polonya Ölüm Kampları’ ifadesinin kullanımını da suç olarak sayacak.

Onaylanan yasa, ABD, İsrail ve Fransa’nın eleştirilerine maruz kalmıştı. İsrail Eğitim Bakanı Naftal Bennett’in Polonya’ya yapacağı ziyaret, Polonya Hükümeti tarafından iptal edildi. Ziyaretin iptal edilmesinden sonra Bennett yaptığı açıklamada, ‘’ Soykırım sırasında Polonyalıların yaklaşık 200 bin Yahudi’nin öldürülmesinden sorumlu olduğu şeklindeki açıklamam nedeniyle ziyaretim iptal edildi. Gurur duyuyorum’’ dedi.

Buna karşın, Duda yaptığı açıklamalarda, 2. Dünya Savaşı boyunca Yahudilere karşı işlenmiş suçların bireysel olarak işlendiğini ve Polonya’nın bütün olarak suçlanmasının yanlış olduğunu ifade etti. Bu yüzden, Cumhurbaşkanı Duda, Nazi işgali sırasında işlenen suçlara Polonya’yı ortak olarak gösteren ifadeleri suç sayan yasayı onayladı.

Burak YÖRÜK
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

NATO Gemileri Bulgaristan Kıyılarında

0

NATO’nun ‘Daimi Mayın Karşı Tedbirleri Görev Grubu-2’ (Standing Mine Countermeasures Group Two – SNMCMG2) Komutanı, Kraliyet Donanması Kaptanı Justin Hains, geçtiğimiz cumartesi günü, grubun amiral gemisi HMS Enterprise’da düzenlenen bir basın toplantısında, SNMCMG2’nin Karadeniz’i geçecek gemilerin güvenliği ve emniyetini sağlamak amacıyla üç geminin gönderileceğini söylemişti. Bu grup, Bulgar donanmasıyla birlikte askeri eğitim prosedürlerine tabii tutulacak.

NATO’nun, Kraliyet Donanması gemisi olan HMS Enterprise, Türk Donanmasından mayın avcısı olan TGC Akcay ve Rumen Donanmasından mayın tarayıcısı olan ROS Lt Lupu Dinescu adlı üç gemisi, 9 Şubat’da Bulgaristan’ın Burgas şehrindeki limana ulaştı. Önümüzdeki on iki ay boyunca bu üç gemi, Karadeniz ve Doğu Akdeniz’de faaliyet gösterecek. Kaptan Hains, gemilerle yapılan bu tatbikatların, bir kriz veya bir çatışma durumunda hızlı bir şekilde eğitimden askeri duruma geçilmesine olanak sağladığını belirtti.

Türk mayın avcısını kumanda eden Korgeneral Abdullah Yıldız, Romanya’daki Köstence Limanı bölgesinde yapılan bir eğitim sırasında, denizcilerin eski bir deniz tabanı mayını bulup etkisiz hale getirdiklerini söyledi. Yıldız, açıklamasında keşfedilen bu mayının, İkinci Dünya Savaşı sırasında denizaltılara karşı kullanılan mayınlarla benzer olduklarını ve çok derinde olduğundan ticari gemiler için bir tehdit oluşturmadığını ancak bazı mayınların yalnızca geçen bir geminin sesinden bile etkilenip aktif hale geçebileceğini açıkladı.

SNMCMG2’nin, 11 Şubat itibariyle Bulgaristan’dan ayrılması bekleniyor.

Dilek KARADAY
o-Staj 2018  BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Danimarka’da Sosyal Demokratlar, Batılı Olmayan Sığınmacıların Azaltılmasını İstedi

Danimarka’da ki Sosyal Demokratlar, ülkeye girmesine izin verilen “batılı olmayan” yabancı sayısının azaltılmasını önerdi.

Sosyal Demokrat Lideri Mette Frederiksen, “Danimarka’ya gelecek Batılı olmayan yabancıların sayısına sınır koymak istiyoruz. Avrupa dışında kabul merkezleri kurulmalıdır.” dedi. Frederiksen, Afrikalı sığınmacılar üzerine odaklanan 44 sayfalık bir belge hazırlanacağını ekledi. Frederiksen,“Gelecekte Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen kontenjanlar dışında, mültecilerin Danimarka’da sığınma hakkı elde etmeleri mümkün olmayacaktır.” dedi. Öneriye göre, mülteciler artık Danimarka sınırlarında veya iltica merkezlerinde “kendiliğinden” sığınma talebinde bulunma seçeneğine sahip değiller.

Frederiksen, 5,7 milyon nüfusun bulunduğu ülkede  artık daha fazla yabancıyı topraklarına entegre etme olanağına sahip olmadığını söyledi. ”Danimarka kısa vadede hızla değişti, batı kökenli olmayanlar bugün nüfusun yüzde 8’ini oluşturuyor.” dedi.

Sol muhalefette ki iki parti, öneriyi reddetti. Kızıl-Yeşil-İttifak,”Sığınmacılara olan sorumluluklarımızı Kuzey Afrika’nın üzerine yıkarak entegrasyon sorununu çözemeyiz. Öneri insan haklarına uygun değil.” dedi. Danimarka Sosyal Liberal Partisi, teklifi “Gerçekçi olmayan” olarak nitelendirdi.

Danimarka, 2015 ve 2016 yılları arasındaki Avrupa’daki göç krizi sırasında yaklaşık 30.000 kişiye ev sahipliği yaptıktan sonra sığınma koşullarını sertleştirdi ve başvuru sayısı geçen yıl 3.500’e düştü.

Gamze AZMAN
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça: