Home Blog Page 158

Yunanistan’da Novartis Skandalı

0

Yunanistan Meclisi, içinde sekiz eski bakanın ve iki eski başbakanın da isimlerinin geçtiği davayı görüşmek üzere olağanüstü toplantı yaptı. Dava dosyasında, Novartis ilaç ve eczacılık şirketinin, politikacılara ve kamu görevlilerine rüşvet vererek manipülasyonla ilaç fiyatlarını yükselttirerek kazanç artırma yoluna gittiği iddiası yer alıyor. Davada bulunan isimlerden bazılarının halen dokunulmazlığı olduğu için dava soruşturulurken dokunulmazlıklarının kaldırılması öngörülüyor.

Bu rüşvet skandalında, eski Başbakan Antonis Samaras, eski maliye bakanı ve şu anda Merkez Bankası Başkanı görevini yürüten Yanis Stournaras, eski Sağlık Bakanı Dimitris Avramopoulos’un isimleri geçiyor. Genel sekreterler, komite üyeleri, danışmanlar, kamu görevlilerinden sorumlu valiler gibi birçok ismin olaya karıştığı söyleniyor. Ayrıca, paranın bavullarla iletildiğini söyleyen tanıklar da var.

Samaras, Stournaras ve Avramopoulos bütün bunlarla ilgili ‘iftira’ dediler. Samaras, ‘’ Dosyanın açılmasıyla, komplo ve komplocular ortaya çıktı. Bu şimdiye kadar tasarlanmış en acımasız ve gülünç komplodur. Yarın, Yargıtay’da Tsipras, Papangelopoulos, şu anda Syriza Adalet Bakanı ve onların ortakları hakkında dava açacağım.’’ dedi.

Ana Muhalefet Partisi, Yeni Demokrasi (ND), hükümeti gündemi değiştirmek amacıyla bunları yaptığını söyleyerek suçladı.

Daha önce farklı ülkelerde de aynı suçlamalarla karşılaşan Novartis’ten bir açıklama gelmedi. Son zamanlarda, Makedonya ile isim sorunu hakkında görüşmeler yapan Yunanistan’da hassas bir ortam da var. Her ne kadar muhalefet, Makedonya ile devam eden isim sorununun ışığında bu davayı bir gündem değiştirme aracı olarak görse de birçok kez aynı suçlamaların ortaya çıkması da akılda soru işaretleri bırakıyor. Ayrıca, sağlık gibi önemli ve büyük bir sektörde bu tür olayların olması da halkın ve devletlerin tepkisini çekiyor. Bu tür yozlaşma ve rüşvet davalarının göz ardı edilmemesi gerekir.

Nur İNAN
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Ekvador’da Cumhurbaşkanlığı Referandumu

Güney Amerika ülkesi Ekvador’da halk, devlet başkanının görev süresini iki dönemle sınırlamayı öngören anayasa değişikliğini onayladı. Devlet Başkanı Lenin Moreno tarafından yürütülen, “evet” kampanyasında dün yapılan, cumhurbaşkanının görev süresini iki dönemle sınırlamayı öngören referandumun sonuçları açıklandı. Seçim Kurulu, kesin olmayan sonuçlara göre anayasa değişikliğine seçmenin yaklaşık yüzde 64’ünün evet, yaklaşık yüzde 36’sının hayır oyu verdiğini bildirdi.

Referandumda, devlet başkanına ülkenin önde gelen yargı ve bürokrasi kurumlarının başına yapılan atamalarda daha fazla yetki verilmesi, yolsuzluktan yargılanan siyasilerin cumhurbaşkanı seçimlerine girmesinin yasaklanması ve madenciliğe kısıtlamalar getirilmesi de oylandı. Referandum sonuçlarına göre, eski Devlet Başkanı Rafael Correra’nın yeniden aday olmasının da önü kesilmiş oldu. Moreno ile Correa arasındaki siyasi ihtilafın ürünü referandumla Moreno, cumhurbaşkanının görev süresini sınırlayarak 2007-2017 arasında iki dönem görev yapmış,Correa’nın yeniden aday olmasının önünü kesmeyi amaçlıyordu. Correa, ilk sonuçların açıklanmasının ardından sosyal medya hesabından referandumun anayasaya aykırı olduğunu ifade ederek, “Kavga devam ediyor.” cümlesini paylaştı. Moreno ise, Twitter’da:”Demokrasi zafere ulaştı.” dedi.

Correa, sosyal programlara verdiği destek ve ülkedeki yoksulluk ve eşitsizliğe karşı söylemleriyle, 2007 yılında oldukça popüler olmuş ve Ekvador seçimlerini kazanmıştı. Fakat görevinin son dönemlerinde ekonomik bunalımlar ve yolsuzluk iddialarıyla karşılaşmış, halkın tepkisini çekmişti.

Sinem DAY

o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

KAYNAKÇA:

İsveç’te Aşırı Sağcı Liderden “Başörtüsü” Açıklaması

0

İsveç’te göçmen karşıtı politikalarıyla bilinen İsveçli Demokratlar Partisi (SD) Lideri Jimmie Akesson, genel anlamda burka ve başörtüsü yasağına karşı olduğunu söyledi.

İsveçli gazeteci ve televizyoncu Sven Melander’e özel röportaj veren Akesson, Danimarka hükümetinin iki gün önce meclise sunduğu burka ve başörtüsü yasağına karşı olduğunu ve bu yasağın problemlere yol açacağını savundu. Akesson, ” Genel anlamda başörtüsü ve burka yasağının problem çıkaracağını düşünüyorum. Bu yüzden yasağa genel anlamda karşıyım.” ifadelerini kullandı.

Aşırı sağcı Akesson’un bu açıklaması, İsveç kamuoyunda büyük şaşkınlığa neden oldu. Muhalifler, Akesson’un bir yıldan az bir süre kalan seçimler için sempati toplamaya çalıştığını iddia ederken, kendisine partili seçmenlerinden de büyük eleştiri geldi.

Ancak aldığı tepkiler üzerine geri adım atan Akesson, İsveçli Demokratlar Partisi’nin (SD) internet sayfasından yeni bir açıklama yayımladı. Yaptığı açıklamada kamu alanlarında burka ve başörtüsü yasağının arkasında olduğunu bildirdi.

Öte yandan, 2010 yılında yaptığı bir açıklamada, Fransa’nın burka yasağını desteklemiş ve teröristlerin kimliklerini burka giyerek sakladığını öne sürerek, burkanın yasaklanmasını istemişti.

Aybüke Rabia HALİL
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

Sofya’da, Bulgaristan – Türkiye Ekonomik Ortaklığı Görüşüldü

0

Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ve Bulgaristan Başbakanı Boyko Borisov, Sofya’da bir araya gelerek iki ülke arasındaki ekonomik ilişkileri değerlendirerek, bu ilişkileri daha da genişletmek adına fikir alışverişinde bulundular. Görüşmede, ekonominin bazı sektörlerindeki ikili ilişkilerin son derece işlevsel olduğu kaydedilirken, iki ülke arasındaki iyi komşuluk ilişkilerinin ticaret hacminin ve ekonomik ilişkilerin artmasında önemli rol oynadığı belirtildi. Türkiye ile Bulgaristan arasında geçen yılın ilk 9 ayında ticaret hacminin yüzde 17,4 arttığı belirlenirken, bu dönemde 58,8 milyon avro Türk yatırımı olduğu belirtildi.

Nihat Zeybekçi ve Boyko Borisov, gelinen aşamada ticareti, iş birliğini ve yatırımı arttırma adına yapabileceklerinin bitmediğini, bunları arttırmaya yönelik potansiyelin devam ettiğini söylediler. Görüşmede, Türk şirketlerinin daha çok Bulgaristan’ın ulaştırma ve enerji altyapısı alanlarında ki projelerine yönelik ilgilerinin bulunduğu belirtilirken, gıda, tekstil ve kimya alanlarında da ciddi yatırım olanaklarının bulunduğu kaydedildi. Görüşmede, Türkiye’nin güçlü bir geleneğe sahip olduğunun ve dünya üretiminde payı olan otomotiv endüstrisinde faaliyet gösteren daha fazla firmanın Bulgaristan pazarına girmesi adına mevcut potansiyelin bulunduğunun da altı çizildi. Ayrıca, her iki ülke adına ortak çalışacak işletmelerin kurulması yönelik çalışmaların devam etmesi kararlaştırıldı.

Görüşmenin son bölümünde, enerji alanındaki ikili iş birlikleri için konuşan Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, her iki ülkenin enerji politikalarının da hem kendileri adına hem de Avrupa adına stratejik açıdan son derece önemli olduğunun altını çizdi.  Görüşmede ayrıca, Türkiye için enerji kaynaklarının ve tedariklerinin çeşitlendirilmesi gerektiğinin önemi belirtildi.

Cihan DUMAN
o-Staj 2018  BALKAM Stajyeri

Kaynakça :

Hollanda Ankara Büyükelçisini Geri Çekti

Bir yıldır maslahatgüzar seviyesinde yürütülen Hollanda-Türkiye ilişkileri, Hollanda’nın Ankara Büyükelçisini resmi olarak geri çektiğini açıklamasıyla tekrar gerildi.

Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nın resmi internet sitesinden yapılan açıklamada, Türkiye ile diplomatik ilişki düzeyinin düşürülmesi kararı alındığını, iki ülke arasında yaşanan krizi çözmek için yapılan görüşmelerden sonuç alınamadığı kaydedildi. Aynı zamanda, Türkiye’nin Hollanda’ya yeni bir Büyükelçi atamasına izin verilmeyeceği ve bu kararın Lahey’deki Türk maslahatgüzarına resmen iletildiği de yapılan açıklama da yer aldı.

Türkiye ile ilişkileri dondurma kararı alan Hollanda, geçtiğimiz yılın Mart ayında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya’nın Rotterdam’daki Türk konsolosluğuna girişine izin vermemiş ve sınırdışı etmişti. Yine referandum çalışması için Hollanda’da ki Türk vatandaşlarıyla görüşmek isteyen Çavuşoğlu’nun uçağına iniş izni verilmemişti. İki ülke arasında bu şekilde başlayan diplomatik kriz, Hollanda güvenlik güçlerinin, durumu protesto eden Türk vatandaşlarına sert müdahalesi sonucu tırmanmaya devam etmişti. Bu gelişmeler üzerine, Hollanda’nın Ankara Büyükelçisi Cornelis Van Rij, Ankara tarafından “bir müddet Ankara’ya dönmemesi için” uyarılmıştı.

Candan BAYRI
0-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

Hırvatistan-Slovenya Sınır Anlaşmazlığı

0

6 Şubat tarihinde AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Hırvatistan-Slovenya sınır anlaşmazlığının çift taraflı bir anlaşmazlık olduğunu ve iki ülkenin de bu sorunu çözmesi için sorumlu olduğunu dile getirdi. Balkan ülkelerinin aralarındaki sınır anlaşmazlıklarını çözmediği müddetçe AB üyesi olamayacağını da söyledi.

Juncker’ın bu konuşması üzerine Slovenya Dışişleri Bakanı Karl Erjavec şaşkınlığını dile getirdi çünkü Erjavec’e göre bu sorun çift taraflı bir sorun olmak yerine AB’nin ve hukukun üstünlüğünün problemi.

Hırvatistan’ın Hakemlik Anlaşması’nı uygulamaya koymadığını söyleyen Erjavec, bu durumun devam etmesi halinde Slovenya’nın AB Adalet Mahkemesi’ne başvuracağını ifade etti. Sözlerine Hırvatistan’ın, Macaristan hariç tüm komşularıyla çözülmemiş sınır sorunları varken Slovenya’nın ise sadece Hırvatistan ile olduğunu da ekledi.

Yugoslavya’nın dağılmasıyla birlikte Yugoslavya’dan ayrılan devletler arasında sınır sorunları oluştu. Bu sorunlardan biri de Hırvatistan ve Slovenya arasındaki Piran Körfezi’ndeki deniz sınırı sorunu. İki ülke arasındaki sınır anlaşmazlığı 1993 yılında Hırvatistan’ın bölgede sınır geçiş noktasını genişletmesiyle başladı. Sloven nüfusun bu bölgede fazla olması ve BM Deniz Hukuku’na göre Slovenya, bölgede hakimiyetini istiyor. Hırvatistan ise, BM Deniz Hukuku’nun Hırvatistan’dan yana olduğunu iddia ediyor. Karşılıklı yapılan misillemeler nedeniyle çözülmesi gereken sorunun daha da büyümesinden dolayı 4 Kasım 2009’da “Hakemlik Anlaşması” imzalandı. Ancak her iki ülke de bu anlaşmanın karşı tarafa avantaj sağladığını düşünmekte.

Nuray KARAGÖZ
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Yunanistan ve Makedonya Arasında İsim Krizi

Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, merkez sol Yunan gazetesi Ethnos’a yaptığı açıklamada “Makedonya isminin Makedonya Cumhuriyeti’ni tanımlamada bir sorun olmayacağını” belirtmesi üzerine Yunanistan’da halk ayaklanması yaşandı. Binlerce kişi Çipras hükümetini protesto için Yunan Parlementosu’nun bulunduğu Singmant Meydanına akın etti. Protestolarda Yunan komunist parti sempatizanları ve Altın Şafak  ve sol Syrizan gibi faşist partiler de yer almaktaydı.

Yunanistan-Makedonya arasındaki isim krizi tarihlerden beri devam eden bir sorundur. Soğuk Savaşın sona ermesi ile Yugoslavya dağılmış ve Makedonya da 1991 de referandum ile bağımsızlığını ilan etmiştir. Makedonya, Yunanistan’ın kuzey toprakları ile aynı adı taşımaktadır. Makedonya Büyük İskender’in kurduğu bölgenin ismidir.

Makedonya yeni hükümeti isim krizinin giderilmesi için Yunanistan ile anlaşmıştı. Buna karşın Üsküp’teki havalimanının ismi olan Büyük İskender değiştirilmişti. İsim krizi nedeniyle Yunanistan Makedonya’nın AB ve NATO üyeliğini veto etmektedir. Makedonya, Rusya’nın Balkan hakimiyetini önlemeye çalışan ABD ile bu sorunu çözmeyi umuyor. Çipras euro krizinden dolayı AB’nin çözümlerine odaklanmış, ABD ise Makedonya konusunda Yunanistan’ın ılımlı davranmasını istemekte, halk ise Çipras’a karşı isim krizi ile ayaklanmış durumda. Çipras bu üçlü arasında denge bulmaya çalışıyor.

Yunanistan halkı Makedonya’nın Yunanlılara ait bir toprak ismi olduğunu, Slavların kullanamayacağını belirterek “Makedonya Helendi” yürüyüşleri yapıyor.Avrupa’da yükselen milliyetçilik  ayaklanmalarının Yunanistan’a da sıçradığı görülmektedir.

Asude UYSAL
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

 

İran Devlet Televizyonu, ‘Türk Ordusu Kimyasal Silah Kullandı’ İddiasına Yer Verdi

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Zeytin Dalı Harekatı’na sesini yükselten Tahran’ı ziyaret ederken, İran devlet televizyonunda, ‘Türk ordusunun, Afrin’de kimyasal silah kullandığını’ iddia eden bir haber yayımlandı.

İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin, Türkiye’nin; Suriye’de, Afrin’e yönelik Zeytin Dalı Harekatı’nı ‘nafile’ diye niteleyip bir an önce bitmesi çağrısı yapmasının ardından, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Tahran’da temaslarda bulundu.

Devlet televizyonunun internet sitesi IRIB, iddiayı yine devlete bağlı Arapça yayın yapan El Alem’e dayandırarak yayınladı.

Bu durumu aktaran Anadolu Ajansı haberinde, ‘İran devlet televizyonunun haberinin herhangi bir delile dayanmadığını, haberin dayandırıldığı El Alem kanalında da böyle bir iddiaya yer verilmediğini, İran devlet televizyonunun, PKK kaynaklarına dayanarak böyle bir iddiayı ortaya attığını ‘ dile getirdi.

Haberin yayınlanması, Soçi’de aynı masaya oturulmasına rağmen Türkiye’nin harekatını düşmanca görenlerin olduğunu göstermiştir. Haber, İran’ın IKBY referandumunda Türkiye ile ortak tavrına rağmen, Türkiye’ye karşı PKK-PYD kozunu elinde tutmak istediğini gözler önüne sermiştir. Bundan sonra Soçi ortaklığında, Rusya taraflar arasında dengeleyici bir konumda bulunabilir.

Kerem AYSU
o-Staj 2018 ORTAM Stajyeri

Kaynakça:

Rusya; ABD’yi, Suriye’de “Agresif” Olmakla Suçladı

0

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Nebenzia, “Rusya, Suriye’ye teröristleri yenmelerine yardım etmek için meşru hükümet tarafından davet edildi ama ABD hiçbir zaman Suriye’ye davet edilmedi. Kim agresif burada söyleyin?” dedi.

Rusya’nın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia, Rusya’nın Suriye’ye meşru hükümet tarafından ”terörle mücadele” için davet edildiğini belirterek, Suriye’ye hiçbir zaman davet edilmeyen ABD’yi, ”agresif” olmakla suçladı.

Nebenzia, BM Güvenlik Konseyinde, özellikle Doğu Guta ve İdlib ‘deki insani krizin kapalı oturumda görüşüleceği toplantı öncesi gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Suriye’deki insani durumun kötü olduğu ancak bir ay öncesinden farklı olmadığını savunan Nebenzia, Rusya’nın Soçi’deki Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin başarıya ulaşmasının ardından, Rusya’nın siyasi uzlaşıya yönelik çabalarının itibarsızlaştırılmaya çalışıldığını belirtti.

Siyasi çözüm konusunda ne zaman ilerleme kaydedilse, ”birden bire kimyasal silah saldırısı ya da insani kriz dosyalarının gündeme getirildiğini” savunan Nebenzia, ”Rusya, Suriye’ye teröristleri yenmelerine yardım etmek için meşru hükümet tarafından davet edildi ve 2015’ten beri de bunu yapıyor ama ABD hiçbir zaman  Suriye’ye davet edilmedi. Kim agresif burada söyleyin?” değerlendirmesinde bulundu.

Fransa’nın BM Daimi Temsilcisi François Delattre ise, Suriye’de çatışmalarda en karanlık dönemine geri dönüldüğünü ve son bir yılda çok sayıda sivil kaybının yaşandığını söyledi.

Özellikle, İdlib ve Doğu Guta’da insani durumun giderek kötüleştiğine dikkati çeken Delattre, “Suriye rejimi kendi halkını bombalamaya ve kuşatma altında tutmaya devam ediyor. İdlib’te gözlerimizin önünde yeni bir Halep (faciası) yaşanıyor.” dedi.

Delattre, Doğu Guta’da Orta Çağ döneminden kalma bir kuşatma yaşandığını ve bu durumun kabul edilemez olduğunu söyleyerek, Suriye’ye insani yardım yapılabilmesi için acil ateşkes çağrısında bulundu.

Demet DAMYAN
o-Staj 2018 AVRAM Stajyeri

Kaynakça:

● Yürük Betül (2018) ,  RusyaABD’yi Suriye’de ‘agresif’ olmakla suçladı <,http://aa.com.tr/tr/dunya/rusya-abdyi-suriyede-agresif-olmakla-sucladi/1058328>Erişim: , 10.02.2018

● Anonim (2018) , RusyaABD’yi Suriye’de ‘agresif’ olmakla suçladı , <http://www.hukukihaber.net/genel/rusya-abdyi-suriyede-agresif-olmakla-sucladi-h145885.html >,Erişim: 10.02.2018

Sırp Savunma Bakanının Sözleri Ortalığı Karıştırdı

0

Sırbistan Başbakanı Alexander Vucic’in Hırvatistan’a gerçekleştireceği iki günlük ziyareti öncesinde Sırbistan Savunma Bakanı tarafından söylenen sözler Hırvatistan gündeminin önemli konuları arasına girdi.

Sırp Bakan Aleksandar Vulin, Ustaşa zihniyetinin ve Ustaşaların, Hırvatistan siyaseti ve günlük hayatını hiç terk etmediğini söyledi ve Vucic’in Hirvatistan’a ziyaretini gerçekleştirmesi durumunda Zagreb’in meydanlarında toplanan Ustaşalar tarafından karşılanacağını dile getirdi.

Vulin’in bu sözleri Hırvatistan Hükümeti tarafından kınandı. Parlamento sözcüsü Gordan Jandrokovic’e göre bu tanımlama, iki ülkenin birbiriyle olan ilişkileri için bugüne kadar gerçekleştirdikleri çabayı yok edebilecek bir tanımlama.

Hırvat İnşaat Bakanı Lovro Kuscevic Hırvatistan’da ne ustaşaların ne de partizanların bulunduğunu söyledi. Hırvatistan’ın güvenli bir ülke olduğunu da söyledi. Adalet Bakanı Drazen Bosnjakovic ise Vulin’in açıklamalarını oldukça abartılı buldu ve kesinlikle doğru olmadığını dile getirdi.

Ustaşa, 1930 yılında Ante Pavelic liderliğinde Hırvat milliyetçi, faşist ve terörist çeteler tarafından oluşturulan bir örgüt. 2. Dünya Savaşı’nda Naziler tarafından desteklenmiş, Balkan topraklarında katliamlar gerçekleştirmişlerdir. Amaçları ise Drina Nehri’nden Belgrad’a kadar uzanan Büyük Hırvatistan’ı kurmaktı. Şu anda böyle bir örgüt Hırvatistan’da bulunmamaktadır ancak halen Hırvat milliyetçileri tarafından örgütün ideolojisi desteklenmektedir.

Nuray KARAGÖZ
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça: