Home Blog Page 150

İran’dan İsveç’e Vatandaşlık Tepkisi

İran’da casusluk ve nükleer fizikçilerin öldürülmesinde parmağı olduğu nedeniyle idam cezasına çarptırılan akademisyen Ahmet Rıza Celali’ye İsveç tarafından vatandaşlık verilmesinin akabinde İsveç’in, Tahran’daki Büyükelçisinin Dışişleri Bakanlığına çağrıldığı beyan edildi.

İsveç’in Başkenti Stockholm’deki Karolinska Enstitüsü’nde tıp doktoru ve öğretim görevlisi olarak görev yapan Ahmet Rıza Celali, Nisan 2016’da İranlı nükleer fizikçilerin öldürülmesinde İsrail İstihbarat Örgütü Mossad’a casusluk yapmaktan idam cezasına çarptırılmıştı.

İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Behram Kasımi tarafından yapılan yazılı açıklamaya göre, İsveç’in, İran’da hem casusluk hem de bir akademisyenin öldürülmesinde etkisi olan Ahmet Rıza Celali’ye İran İslam Cumhuriyeti’nin ana yasasına göre vatandaşlık vermesinin kabul edilemez olduğunu ve bu durumun “İran’ın içişlerine müdahale” olduğunu belirterek İran’ın sert tepkisini dile getirdi. Bunun yanı sıra İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Kasımi: ‘’Bahsi geçen kişinin işlemiş olduğu suçunu itiraf ederek cezasını çektiği belirtilerek, hapiste olan birisine hiçbir şekilde çifte vatandaşlık verilmesinin asla kabul edilemez olduğunu’’ belirtti.

İsveç Dışişleri Bakanlığı cumartesi günü, Tahran’daki Cezaevi’nde bulunan Ahmet Rıza Celali’ye vatandaşlık hakkı verdiğini açıklamıştı. Tahran Başsavcısı Abbas Caferi Devletabadi de, Ahmet Rıza Celali’nin casusluk yaptığını açıklamıştı. Tüm bu veriler sonucunda geçen yıl Aralık ayında Ahmet Rıza Celali’nin idam kararı, karar ve hükümlerin son inceleme mercii yeri olan temyiz mahkemesi tarafından onanmıştı.

Halil ÇANKAYA
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

İngiltere’de İşsizlik Oranı Yükseldi

İngiltere, 2016 Brexit referandumundan bu yana işsizlik oranındaki ilk yükselişini kaydetti.

İngiliz Ulusal İstatistik Ofisi’nin (ONS) yaptığı açıklamaya göre, İngiltere’de işsizlik oranının geçen yılın ekim, kasım ve aralık aylarını kapsayan son üç aylık dönemde bir önceki dönemde kaydedilen yüzde 4,3 ten yüzde 4,4’e yükseldiği görüldü. Toplam işsizlik sayısının bir önceki döneme kıyasla (temmuz, ağustos, eylül) 46 bin artarak toplam 1,47 milyona ulaştığı ifade edildi.

Ortalama gelir endeksi aralık ayında %2,5 seviyesini korudu.  İngiltere’de işsizlik oranı aralık ayında  %0,1 oranında arttı. Resmi rakamlar, Birleşik Krallık’ın işsizlik seviyesinin beklenmedik bir şekilde neredeyse beş yıldaki en büyük oranda arttığını gösteriyor.

İşsizliğin artmasına rağmen, çalışan kişi sayısı 2017 yılının son üç ayında 32.15 milyona yükselmeye devam etti, ancak 88.000’lik artış beklenenden çok daha küçük oldu.

İngiliz işçilerin yaşam standartlarının düştüğü belirtildi. İngiltere’de çalışan AB vatandaşlarının sayısındaki artış yavaşladı ve Doğu Avrupalı ​​işçilerin sayısı azaldı.

Bazı analistler, istihdam verilerindeki çelişkili sinyallerin, bankanın faiz ayarlama komitesinin mayıs ayında yaptığı toplantıda oranları % 0,25’ten  % 0,75’e çıkarıp çıkartamayacağını tahmin etmeyi zorlaştırdığını söyledi.

Gamze  AZMAN
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

AB Komiseri Johannes Hahn, “AB Komisyonu, Makedonya ve Arnavutluk’la Müzakerelerin Başlamasını Önerecek”

AB’nin Genişleme ve Komşuluk İlişkilerinden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn, AB Komisyonunun AB’nin Batı Balkanlara doğru genişlemesini desteklemeye yönelik Makedonya ve Arnavutluk’un, AB müzakerelerinin başlamasını önereceğini söyledi. Hahn, Avrupa Komisyonunun yaz bitimine kadar Arnavutluk ve Makedonya ile müzakerelerin başlamasını önereceğini belirtti ve iki ülkenin geçmiş dönemde önemli reformlar yaptığını bu yüzden de bu adımı hak ettiklerini sözlerine ilave etti.

Makedonya Cumhuriyeti’nin Avrupa Birliği üyelik süreci, 2005’ten beri Avrupa Birliğine aday ülke olması ile başlamıştır ama henüz üye olamamıştır. Avrupa Birliğine girmek için ilk adımı 2004 yılında atmıştır. Arnavutluk’un  Avrupa Birliği üyelik süreci ise, 28 Nisan 2009 tarihinde Avrupa Birliğine üye olmak için başvuruda bulunması ile resmen başlamıştır. AB yolunda temasları o zamandan  beri devam eden Arnavutluk’a, 23 Haziran 2014 tarihinde, Yunanistan’ın AB Dönem Başkanlığı kapsamında, Avrupa Birliği Konseyi,  aday statüsü verilmesini kabul etmiştir.

Makedonya’nın, Yunanistan ile 1991 bağımsızlıktan bu yana devam eden isim sorununun çözümüne yönelik önemli adımlar attığına ve Arnavutluk’un da şimdiye kadar organize suçla mücadele için birçok şey yaptığını belirtti.

 Makedonya için 2005’te,  Arnavutluk için 2009’da başlayan AB’ye üye olma serüveni daha önceleri de gündeme gelmiş ve hali hazırda bir çözüme kavuşamamıştır. İki ülkenin yakın gelecekte AB’e üyeliğe kabulü çözüm bulamayacak gibi görünse de; AB Komiseri Hahn’ın açıklamaları yüzleri güldürecek düzeydi.

AB Komiseri Hahn, “Makedonya ve Arnavutluk’un, 2012 ve 2014 yıllarında üyelik müzakerelerine başlayan ve en erken 2025’te Birliğe üye olabilecek Karadağ ve Sırbistan’a katılması gerekiyor.” dedi. Aday ülkelerin, AB üyelik yolundaki durumuyla ilgili raporun 17 Nisan ‘da Avrupa Komisyonu tarafından  açıklanması bekleniyor.

Zehra SİVRİ
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Karadağ Avrupa İşleri Bakanı Aleksandar Andrija Pejovic İstifa Etti

Karadağ Avrupa İşleri Bakanı Aleksander Andrija Pejovic istifa etti. Pejovic, ahlaki bazı nedenlerden dolayı görevini bıraktığını açıkladı ve  bu kararı Başbakan Dusko Markovic’e de yazılı olarak bildirdiğini belirtti.

Karadağ’da 16 Ekim 2016’da yapılan genel seçimin ardından, hükümeti kurmakla görevlendirilen Demokratik Sosyalist Parti (DPS) Genel Başkan Yardımcısı Dusko Markovic, Aleksandar Andrija Pejovic’i Avrupa İşleri Bakanı olarak yeni kabinede görev yapacağını açıklamıştı.

Yolsuzluğu Önleme Ajansında (ASK) hem bakan hem de başmüzakereci olarak görev yapmaktaydı ve bu durumun çıkar çatışması gibi konulara neden olduğunu düşünen Pejovic, Karadağ kurumlarının faaliyetlerine saygı duyduğunu, sorumluluk ve vicdan sahibi bir vatandaş olarak hem hükümeti hem kendisini ASK kararından sonra oluşan baskıdan korumak istediği için böyle bir karar aldığını sözlerine ekledi. Alexannder Andrija Pejovic’in, çıkar çatışması iddialarının üzerine gelen istifası öncelikli olarak kendisine ve sonrasında işine gösterdiği saygıdan alınmış bir karar olsa bile Karadağ Hükümetini olumsuz yönde etkileyeceği aşikardır.

ASK, Pejovic’in geçen yılın mayıs ayından beri üstlendiği başmüzakerecilik görevinden ayda 3 bin 168 avro ek gelir elde ettiğini tespit etmiş olup, Pejovic’in hem bakan hem başmüzakereci olarak görev yapmasında çıkar çatışmasına neden olduğunu açıkladı. Bu yolsuzluk iddialarına karşılık olarak ise, Pejovic, “Karadağ Hükümetinin, Hırvatistan ve Sırbistan örneklerine uygun olarak hazırladığı kanunlara göre, hem bakan hem de başmüzakereci görevlerini aynı anda yürütmesinde bir sakıncası yoktur.” diye belirtti.

Zehra SİVRİ
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Kosova’da Yolsuzlukla Mücadele İyiye Gidiyor

Transparency International tarafından yapılan, yolsuzlukla mücadelenin puanlandığı ve yıllık olarak yayınlanan bir rapor olan “Yolsuzluk Algı Endeksi”ne göre Kosova geçen yılki puanından 3 puan daha fazla toplayarak 85. sırada yer aldı.

Uluslararası bir izleme örgütü olan Transparency International her yıl yaptığı ve yolsuzlukla mücadelenin ölçüldüğü anketini 21 Şubat’ta yayınladı. Ankete katılan 180 ülke içerisinde Kosova 85. oldu. Bu sonuca göre, Kosova 10 sıra birden yükseldi ve geçen yıl 95. sırada yer aldığı sıralamada bu sene 85. sıraya yükseldi. Rüşvet ve yolsuzlukla mücadelede 2016 yılında 36 puan toplayabilen Kosova, geçtiğimiz yılda puanını 39’a çıkardı.

Kosova’da yolsuzluğa karşı verilen ve iki koldan yürüyen bir mücadele mevcut. Bir taraftan AB baskısı ile hükümet tarafından hukuki reformlara ağırlık verilirken diğer taraftan da bu durumdan yılan ve öfkesini idarecilere derin bir şekilde hissettiren toplum sayesinde yolsuzlukla mücadele hususunda ufak da olsa adımlar atılıyor.

Balkanların tamamında hayli yaygın olan yolsuzluk, rüşvet, özgür basına baskı ve sansür gibi uygulamalar Balkan ülkelerinin neredeyse tamamının bu sıralamada puanının düşmesine veya düşük kalmasına neden oluyor. Yayınlanan raporda bir önceki yıla göre Balkanlarda puanını artırabilen sadece iki ülke var: Kosova ve Bulgaristan. Balkanlarda diğer ülkelerin 2017 yılı raporuna göre toplayabildiği puanlar ise şöyle: Slovenya 61, Slovakya 50, Hırvatistan 49, Yunanistan 48, Romanya 48, Karadağ 46, Macaristan 45, Bulgaristan 43, Sırbistan 41, Türkiye 40, Arnavutluk 38, Bosna- Hersek 38, Makedonya 35.

Raporda puanlama 0 ile 100 arasında yapılıyor. Yolsuzlukla mücadelenin en yüksek ve şeffaf olduğu ülkeler 100 alırken, yolsuzluk ve rüşvetin en yüksek olduğu ülke 0 puan ile değerlendiriliyor. Rapor ayrıca ülkelerin, bireylerin haklarını ve ifade özgürlüğünü ne derecede koruyup güvence altına aldıkları, idarede ve ticarette şeffaflık, sivil toplum örgütlerinin korunması gibi farklı konular hakkında uzmanların görüşlerini incelemek suretiyle yolsuzluğu ölçmektedir.

Yusuf MEHMET

o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Belçika’nın Yeni Partisi: Be.One

0

Eski Yeşiller Partisi Senatör’ü  ve Be. One parti kurucusu Meryem Kaçar, Belçika’da artan yabancı düşmanlığı ve anti-Islamist çözümlemelerin Belçika’daki pek çok partinin politikalarının değişmesine neden olduğunu açıkladı. Örneğin, başörtüsü ve Kurban Bayramında kurban kesimine karşı getirilen yasaklarla Müslümanlara karşı yapılan ayrımcılığın demokratik olmadığını ve Temel Hak ve Özgürlüklerin herkesi kapsaması gerektiğini açıkladı. Sivil haklar eylemcisi ve yazar olan Be. One Party kurucusu Lübnan asıllı Dyab Abou Jajah, Belçika politikasının Islamofobi karşı mücadele etmediğini ve herkesin teoride eşit fakat pratikte ayrı tutulduğunu bu şekilde Islamofobinin beslendiğini açıkladı. Parti, Belçika’nın Türkiye ile daha iyi ilişkiler kurmasını hedefliyor. Özellikle Belçika’nın Türkiye’nin Terörle Mücadele ve Türkiye’deki 15 Temmuz Darbe girişimine karşı ikili yaklaşımını eleştirdiler. Avrupa’nın Türkiye’deki darbe girişimini kınayan ve Türkiye’ye bu konuda destek niteliğinde politika geliştirmesi gerektiğini açıkladılar.

Belçika nüfusunun %20 si yabancı kökenli olması nedeniyle Belçika’da azınlık hakları sorunu bugünkü mülteci krizinden çok daha önce başlamaktadır. Belçika’da azınlık oluşumu 2.Dünya Savaşı sonrasında Avrupa’nın gelişmiş sanayi ülkelerinde oluşan işçi gücü ihtiyacıydı. Özellikle Fas ve Türkiye’den pek çok işçi Belçika’ya çalışmaya gitmiştir. Kongolular ise 1960’da Belçika kolonisi olmaktan çıkıp bağımsızlığını kazanması ile göç Belçika’ya artmıştır. Bu üç ülke daha sonra 1970 petrol krizinden dolayı Avrupa’da kalmış ve Family Reunification(Aile Birleşimi) ile zamanla Belçika azınlığını oluşturmuşlardır. Belçika’da Ticaret Birliği(1970ler) ve AB ni kuran Maastricht Anlaşmasına kadar sadece Belçika vatandaşları oy kullanma hakkına sahipti. 1992-AB nin kurulması ile azınlıklara yerel seçimlerde oy kullanma hakkı tanındı. Belçika’da azınlıklar ancak Temsilciler Meclisinde Belçika vatandaşı olurlarsa yer alabilirler; Senatoda yer alamazlar. Ancak genel partilere örneğin Yeşiller Partisi gibi katılarak Senatoda yer alabilirler. Genel Partiler oylarını artırmak amacı ile azınlıklara partilerinde yer verirler. Azınlıkların parti kurup Senato’da yer almamasının nedeni azınlıkların demografik sorun olarak görülmesidir ve milletvekilleri grup temsilciliğinin kariyerlerini zedeleyeceğini(bakan olmak gibi) düşünerek azınlık haklarını savunan bir parti kurmamalarıdır.

Günümüzde Belçika vatandaşlığı kazanmak için kısıtlamalar artmaktadır. Örneğin asgari ücret 1,450 Euro civarında maaş gücü olan bir yerde çalışmak gerekir. Artan milliyetçilik ile Avrupa’da vatandaşlık için belgeleriniz tam olsa bile süreç 5 yıldan uzun sürebiliyor. Be.One Partisi 2019 da yerel seçimlere katılacak ve bu kısıtlamaları yumuşatmayı hedefliyorlar.

Asude UYSAL
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

Macron’a Diktatör Suçlaması

0

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ana muhalefet lideri Laurent Wauquiez tarafından diktatörlükle suçlandı.

Ana muhalefetteki Cumhuriyetçi Parti’nin lideri Wauquiez, Lyon kentinde ki bir İşletme Okulu’nda ses kaydı alınmaması ve paylaşılmaması koşulu ile ders verdi. Fakat derste alınan gizli kayıt Cuma günü TLC kanalında yayınlandı ve büyük tepki çekti. Wauquiez konuşmasında, Cumhurbaşkanı Macron’un tüm gücü elinde topladığına dikkat çekerek, Fransa’nın diktatörlükle yönetildiğini ve güçler dengesinin olmadığını dile getirdi. Aynı zamanda ülkede ki meclis üyelerinin, Macron ve temsil ettiği çevreler karşısında söz hakkı olmadığını iddia eden Wauquies, Yürüyüş Hareketi mensuplarının da kukla olduğunu ifade etti. Fransa’nın güvenliği konusuna değinerek, ülkenin üç-dört yıl içinde kötü bir sürece gireceğini ve yıkıntılar yaşayacağını söyleyerek, eski Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin Bakanlar Kurulu toplantısı öncesinde tüm bakanların telefonlarını dinlemeye aldığını belirtti.

Fransa, sürekli terör tehdidi altında yaşadığı iddiasıyla 2015’den 2017 yılında kabul edilen Terörle Mücadele Yasası’na kadar Olağanüstü Hal ile yönetilmişti. Kabul edilen bu yasa ile OHAL kapsamında ki bazı uygulamalar kalıcı hale getirilmişti.

Candan BAYRI
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’dan Sırbistan Ziyareti

0

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Sırbistan ziyaretinin ikinci gününde, Sırp mevkidaşı İvica Dacic ile ortak basın toplantısı düzenledi. Görüşmede, iki ülkenin birçok uluslararası meselede aynı fikirde olduğu vurgulandı.

Toplantıda konuşan Lavrov, Kosova Cumhurbaşkanı Thaçi’nin Kosova’nın tanınması konusunda yaptığı açıklamalarının ardından Rusya’nın herhangi bir tutum değişikliğine gitmeyeceğini söylerken, Thaçi’nin ve Priştine’de bulunan siyasilerin kendi işlerine odaklanması gerektiğini ifade etti. Lavrov, bloklaşmayı arttırdıkları iddiasıyla bazı NATO ve AB üyesi ülkelerin Avrupa’daki ortamı bozduğunu ifade ederken, Karadağ’ın NATO üyesi olmasının ve Bosna-Hersek ile Makedonya’nın da aynı hedefe sahip olduğunun altını çizdi.

Lavrov’un ardından söz alan Sırbistan Dışişleri Bakanı İvica Dacic, “Büyük Arnavutluk” ideolojisinin Balkanlar için büyük bir tehlike olduğunu belirterek, ABD ve İngiltere’nin bu duruma engel olmak adına Kosova’yı tanımaktan vazgeçmelerinin yerinde bir hamle olacağını söyledi. Dacic, Sırbistan ile Rusya’nın stratejik bir ilişki içerisinde bulunduğunu söylerken, Rusya’ya, Sırbistan’ın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine verdiği destek dolayı teşekkür etti. Dacic, Sırbistan’ın, soykırımla suçlanması konusunda ve Kosova’nın tek taraflı bağımsızlığı konusunda aldığı tavırdan dolayı Rusya’dan destek bulduğunu ifade etti.

Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, temaslarının son gününde, Aziz Sava Kilisesini ziyaret etti ve bu eserin iki ülke arasındaki manevi ve kültürel bağın bir göstergesi olduğunu, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in de bu projeye büyük önem verdiğini dile getirdi.

Bu ziyareti Rusya açısından değerlendirdiğimizde, Rusya’nın da birçok Avrupalı devlet gibi Sırbistan ile iyi ilişkiler içerisinden bulunduğunu söyleyebiliriz. Balkanlar’da etkisini arttırmak isteyen her devletin Sırbistan ile ilişkilerini iyi tutmak istemesi gerçeğinden yola çıkarak Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel gibi Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un ziyaretinin de bu doğrultuda olduğunu söyleyebiliriz. Ziyarete Sırbistan açısından baktığımızda ise, Sırbistan’ın bölgede yükselen güç ve otorite olmak isteme arzusundan ötürü Avrupa’nın önde gelen devletleriyle yakın ilişkiler kurma çabası içerisinde olduğunu ifade etmek gerekir.

 Cihan DUMAN
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Bulgaristan ve Yabancı Düşmanlığı: Lukov Yürüyüşü

0

Bulgaristan’ın Başkenti Sofya’da aşırı sağcı bir örgüt olan Bulgaristan Ulusal Birliği (BNS) tarafından faşist lider Hristo Lukov’u anmak için bir yürüyüş düzenlendi.

Yerel makamlar tarafından engellenmeye çalışılmış olsa da organizatörler tarafından vatandaşlık haklarının kullanıldığının ispatlanması üzerine yürüyüş yapıldı. Provokasyona son derece açık bir eylem olan bu yürüyüş karşıt görüşlü bir grubun da aynı gün bir eylem düzenlemesi nedeniyle herhangi bir soruna ve çatışmaya mahal vermemek adına yoğun güvenlik önlemleri altında gerçekleşti. Yürüyüşe katılan 1000 kadar kişinin “Özgürlük ya da ölüm!” ve “Tüm komünistler mahkemeye!” şeklinde sloganlar atarak yaktıkları meşalelerle Sofya’nın şehir merkezine kadar yürüdü. Yaklaşık 3 saat süren yürüyüşe ve gösterilere Avrupa’nın farklı ülkelerinde faaliyet gösteren aşırı sağcı gruplar da katılım gösterdi.

Yürüyüşe başta Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı olmak üzere çeşitli çevrelerden yüksek tonda kınamalar geldi. Buna karşın BNS lideri Plamen Dimitrov yaptığı açıklamada kendilerinin anti- semitik, İslam ya da yabancı düşmanı olmadıklarını, sadece aşırı milliyetçi olduklarını söyledi. Ülkelerin insan hakları üzerine neler yaptığını inceleyen bir grup olan Helsinki Komisyonu’nda uzmanlık görevinde bulunan Bulgar asıllı Radoslav Stoyanov ise BNS’nin düzenlediği yürüyüşün kanuna aykırı bir durum teşkil etmediğini belirtti. Sözlerine ayrı bir parantez açan Stoyanov “Kanunsuz bir durum yok ancak bu tarzdaki yürüyüş ve oluşumlar dünyada yükselen akımlarla beraber ülke içinde de yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığı, homofobik görüşlerde ve nefret suçlarında 15 yıldan beri ciddi oranda artışa neden oluyor.”  diyor.

Hristo Lukov 1930 ve 1940’larda, faşist ve anti-semitist bir organizasyon olarak görülen Bulgar Ulusal Lejyonları Birliği’ni yönetti ve aynı yıllarda Bulgaristan’ın savunma bakanlığını da yaptı. 1943’te komünist bir grup tarafından suikasta uğrayan aşırı milliyetçi lider ölümüne dikkat çekmek için 15 yıldan beri yürüyüş yapılarak anılıyor.

Yusuf Mehmet
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Jacinda Ardern, LGBT Onur Yürüyüşü’ne Katılan, İlk Yeni Zelanda Başbakanı Oldu

Jacinda Ardern, ülkedeki Gay Onur Yürüyüşü’ne katılan ilk Yeni Zelanda başbakanı oldu. Cumartesi akşamı, Auckland’da gerçekleşen yürüyüşü 25.000’den fazla kişi izledi ve İşçi Partisi lideri de bu renkli etkinliğe katılanlardan biri idi.

Ardern, yürüyüşü “bilhassa özel” bir deneyim olarak değerlendirdi. Başbakan, çok canlı tarza sahip olanların arasına karışmasa da dans ederek festivale katıldı. İsteyenler ile özçekim yaptı ve kalabalığın üyelerinden bazıları ona sarılacak kadar şanslı idi. Ardern, Yeni Zelanda’da yaşayan LGBT bireylerin hala zorbalık, zihinsel sağlık sorunları ve ayrımcılık gibi birçok problem ile yüzleşmek zorunda kaldıklarını ifade etti. Sözlerine nihayetinde bu yürüyüş kapsayıcılık ve çeşitlilik hakkında ve TVNZ’ye verdiği demeçte, ekibinin yıllar içinde bunun gerçekleştirmek adına yaptıkları çalışmalardan gurur duyduğunu söyledi.

Gösterinin düzenleyicisi olan Shaughan Woodcock, başbakanın yürüyüşe katılmasını ileriye dönük büyük bir adım olarak değerlendirdi. Woodcock, “ Bence genel mesaj, ilerici bir hükümetin liderliği altında olduğumuz, sadece bir grup değil, tüm grupları temsil eden.” dedi. Sözlerini “ Yeni Zelanda’nın dışına çok açık bir mesaj olduğunu ve Yeni Zelanda’nın temel insan hakları ve Gökkuşağı Komitesinin insan hakları alanında öncülük ettiğini ve diğer ülkelerin de adım atmasının zamanın geldi.” diyerek sürdürdü.

Pınar ŞAHİN
o-Staj 2018 APAM Stajyeri

Kaynakça: