Home Blog Page 146

Yunanistan-Arnavutluk Kıta Sahanlığı Anlaşması

Arnavutluk yönetiminin cuma görüşmelerinin bu sefer ki konusu uzun süredir devam eden, Yunanistan ile Arnavutluk arasındaki deniz sınırının sınırlandırılması meselesi idi.

Arnavutluk Hükümetinin Başbakan Ilir Meta’ya sunduğu Yunanistan ile İyonya Denizi sınır belirleme müzakerelerinin devam etmesi isteğinin reddedilmesinin bir hafta ardından bu toplantı gerçekleşti. Bu isteği reddetmesinin sebebini Meta, Arnavutluk hükümetinin konu ile nasıl ve ne şekilde müzakerelere devam etmesi gerektiği hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istemesi ve daha fazla şeffaflığa ihtiyacı olması ile açıkladı.

Sınır belirleme sorununun görüşülmesinin ardından basına konuşan Başbakan Sözcüsü Tedi Blushi, Başbakan Ilir Meta’nın Yunanistan ile imzalanacak yeni bir anlaşmanın destekçisi olduğunu ve bu konu hakkında hükümet ve meclisle iş birliği yapacağını söyledi. Sözlerine, Meta’nın Yunanistan ile imzalanacak herhangi bir anlaşmada gelecekte Arnavutluk devletinin herhangi bir sorun yaşamaması için Anayasa Mahkemesi ile ters düşmek istemediğini de ekledi.

Arnavutluk Dışişleri Komisyonu Başkanı Mimi Kodheli, anlaşmanın her iki ülkenin çıkarlarını karşılaması gerektiğini ama öncelikle ve özellikle Arnavutlar ve Arnavutluk menfaatlerine yaraması gerektiğini söyledi. Yunanistan ile anlaşılması durumunda Arnavutluk’un AB’ye girişi önünde en önemli engellerden birinin kalkacağını da ifade etti.

Tarih boyunca, Yunanistan ile Arnavutluk arasında çeşitli sorunlar olmuştur. Bunlardan bazıları Yunanistan’a çalışmaya giden Arnavut mültecilerin toplanarak hapse atılması, nüfusunun çoğunluğunun Arnavut olduğu Yunanistan’ın kuzeyinde bulunan Çamerya Bölgesi’ndeki Yunan faaliyetleri ve asimilasyon çalışmalarıdır. Bu sorunların yanısıra ise iki ülke arasındaki kıta sahanlığı anlaşmazlığıdır. Uluslararası Deniz Hukuku’na göre deniz sınırlarını belirlemek isteyen iki devlet 2009 yılında, 2 yıllık görüşmelerin ardından anlaşmıştı ancak Arnavutluk Anayasa Mahkemesi anlaşmayı Arnavutluk’un çıkarlarını karşılamadığını düşünerek feshetti. Ara ara gündeme gelen bu sorun, hakkında kararlı olan Arnavutluk hükümeti artık bu anlaşmayı yapmak istiyor.

Nuray KARAGÖZ
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

AB’den Kosova’ya:” Sınırlarınızı Derhal Belirleyin, Vize Serbestisi Buna Bağlı”

Avrupa Birliği(AB) Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, Karadağ ile Kosova arasında ki sınırların yeniden belirlenerek anlaşma sağlanması gerektiğini ve vize serbestisinin bu anlaşmaya bağlı olduğunu söyledi.

AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, Kosova ziyareti amacıyla Cumhurbaşkanı Haşim Taçi, Meclis Başkanı Kadri Veseli ve Başbakan Ramush Haradinaj ile görüşmeler gerçekleştirdi. Yapılan bu görüşmeler sonrasında Cumhurbaşkanı Haşim Taçi ve Juncker ortak basın toplantısı düzenleyerek görüşülen konuları dile getirirken, gelen soruları cevaplandırdılar. Juncker, AB Komisyonu Stratejisinin tüm Batı Balkanları kapsadığını ve bu stratejinin Kosova’da yapılması gereken reformların önemine vurgu yaparak, iş birliğini geliştirmeyi amaçladığını dile getirdi. Yapılması gereken, bu reformların hukukun üstünlüğüne, adaletin güçlendirilmesine ve vatandaşların temel haklarının yerine getirilmesinde saygı gösterilmesine odaklanılmasının gerektiği belirtildi.  Kosovalıların Avrupa’da güvenli bir gelecekleri olacağını dile getiren Juncker, yolsuzluk ve organize suçlarla olan mücadelelerini Kosovalıların sürdürmesi gerektiğini açıkladı.

Kosova için Karadağ ile sınırlarını yeniden belirleyen anlaşmanın onaylanması vize serbestisine doğru giden yolda kaçınılmaz ve kilit bir adım olarak önlerine sunulmuş durumdadır. AB Komisyonu Stratejisinin de bölgedeki tüm ortaklarla iş birliğini geliştireceği amacını taşımakta olduğunu söyleyebiliriz.

Ebru ÖZTÜRK
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Danimarka’da Gettolar İçin Ayrı Yasa Hazırlığı

Danimarka hükümeti, yoksulluğun had safhada olduğu ve genellikle göçmenlerin yaşadığı gettolarda işlenecek suçlara verilecek cezaların arttırılması için yeni bir yasayı parlamentodan geçirme hazırlığında.

Sağcı partilerin koalisyonundan oluşan Danimarka hükümetinin suçun engellenmesi için reçetesi varoşlarda işlenen suçlara verilen cezaları artırmak. Adalet Bakanı Soren Pape Poulsen, “Getto Paketi” olarak adlandırılan tasarının yasalaşması halinde bazı suçlara verilecek cezaların iki kat artabileceğini söyledi.

Hangi suçlara verilecek cezaların artırılacağı henüz netleşmiş değil. Ancak Poulsen, “paralel toplum”a karşı mücadele etmek için bazı suçlara verilecek cezaları artırma hazırlığında olduğunu söyledi. Bunların vandallık, hırsızlık ve tehdit olabileceğini söyleyen Poulsen, “Bu bölgelerde tokmak ekstra güçlü vurulacak demektir” dedi.

Getto olarak adlandırılan Kopenhag’ın Mjolneparken semtinde kurulu göçmen derneğinin başkanlık görevini yürüten Muhammetd Aslam, Danimarka radyosuna hükümetin tasarısının herkesin yasalar karşısında eşit olmadığı sinyalini verdiğini söyledi.

Danimarka hükümeti 55 bin kişinin içinde yaşadığı totalde 22 bölgeyi getto olarak tanımlıyor. Bir muhitin getto olarak tanımlanması için kullanılan değişkenler ise genellikle; mukim yaşayanların çoğunlukla işçi sınıfı olması, suç oranının yüksekliği, çoğunlukla göçmenlerden oluşması, diğer bölgelerle arasında eğitim seviyesi ve gelir farkının fazla olması.

Mustafa BİLGİN
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

Çek Cumhuriyeti AB’nin Göçmen Politikasına Mesafeli

Avrupa Birliği’nin (AB) resmi anket kurumu Eurobarometer’ın araştırması, yurttaşları arasında Avrupa Birliği karşıtlığı ve birliğin göçmen politikalarına mesafeli yaklaşımın en yaygın olduğu ülkelerden birinin Çek Cumhuriyeti olduğunu gösterdi. Araştırma sonuçlarına göre Çek Cumhuriyeti’nde AB hakkında olumlu görüş belirtenlerin oranı sadece yüzde 30.

Euronews muhabirleri, 2500 civarında sığınmacının yaşadığı Çek Cumhuriyeti’nde, İçişleri Bakanlığı’nın Zastavka İltica ve Göçmenlik Bürosu’nda yetkililerle konuştu.

Çek Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı İltica ve Göçmenlik Bakanlığı’ndan Josef Sekerka; “Merkezimizdeki mültecilerin çoğu eski Sovyet cumhuriyetlerinden gelenler. Ukrayna, Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan’dan. Ortadoğu’dan gelen çok fazla mülteci yok. Vietnam ve Afrika’dan buraya ulaşanlar daha fazla. Ancak onlar da burada ağırladıklarımızın üçte birinden daha az.” açıklamasında bulundu.

Çek Cumhuriyeti ile birlikte Orta Avrupa’nın üç ülkesi Macaristan, Polonya ve Slovakya’nın oluşturduğu Vişegrad Grubu, Avrupa Birliği’nin sığınmacıların üye ülkeler arasında dağıtılmasında uygulamak istediği zorunlu kota sistemine dahil olmadı. Bu ülkeler arasında uzun dönemli entegrasyon stratejisini öne çıkaran Çek Cumhuriyeti’nde kamuoyu Avrupa Birliği’nin göçmen politikasına şüpheyle yaklaşıyor.

Çek Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı İltica ve Göçmenlik Bakanlığı’ndan Adela Jureckova: “Geçtiğimiz günlerde bu dört ülkenin entegrasyon politikaları tercihlerini karşılaştırmalı olarak raporladık ve gördük ki, Çek Cumhuriyeti, grupta, sistematik olarak uzun dönemli entegrasyondan yana olan tek ülke. Çek Cumhuriyeti gibi büyüyen ekonomiler için göçmenler bir kaynak da olabilir. İş piyasasında 180.000 kişiye ihtiyaç var. Bunlar göçmen ya da genel olarak yabancılar için şans olabilir.”

Öte yandan Çek Cumhuriyeti’nde geçtiğimiz ekim ayında yapılan parlamento seçimlerini göçmen karşıtı yaklaşımıyla öne çıkan Andrej Babis’in ANO Partisi kazandı.

Andrej Babis seçimlerden sonra yaptığı pek çok konuşmada AB’nin göçmen politikası ve kota tercihini, Çek Cumhuriyeti’nde birlik karşıtı ve müslümanlara karşı önyargılı aşırı sağı güçlendireceği iddiasıyla eleştirmişti.

Aybüke Rabia Halil
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

Bulgarlar, Türk-Yunan Krizi Çıkarmak İstemiş

Bulgaristan’da 1989 yılına kadar yönetimde olan komünist rejim, Fener Rum Patrikhanesini kundaklayarak Türkiye ve Yunanistan arasında kriz çıkarmak istemiş.

Bulgaristan’ın komünist dönemine ait arşivlerin araştırılması için Bulgaristan Meclisi tarafından kurulan Komünizm Dönemine Ait Gizli Servisleri Araştırma ve İnceleme Komisyonu, eski komünist rejimin planladığı ‘’Haç Operasyonu’’ ile ilgili belgelere ulaştı.

Operasyona ilişkin belgelerde, Dış İstihbarat (PGU) birimi genel müdür yardımcısının 19 Kasım 1970’de Fener Rum Patrikhanesi’nin kundaklanması planını masaya yatırdığı görülüyor. 1970 yılında Bulgar gizli ajanın saha araştırması yapması, operasyon için gerekli malzemenin yerleştirileceği yerlerin belirlenmesi ve son olarak iki ajanın 30 Haziran 1971 tarihinde planı gerçekleştirmesi öngörülmüştür. ‘’Sivri bir girişim’’ olarak tanımlanan operasyonun amacı, NATO müttefiki olan Türkiye ve Yunanistan arasında kriz çıkarmak ve ABD’yi saf tutma konusunda zor durumda bırakmak.

Operasyonla ilgili gizlilik ambargosu kalkmış olan belgelerde, Fener Rum Patrikhanesi’nin sürekli Yunanistan ve Türkiye arasında sorun yarattığı, böyle hassas bir konuda yaşanacak problemin iki ülkenin ilişkilerine büyük zarar vereceği yönünde ifadele yer almaktadır. Yine belgelerde görüldüğü üzere eski komünist rejimin son anda plandan vazgeçtiği görülmektedir.

Candan BAYRI
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça

Belçika’da Hayvan Partisi Kuruldu

Hayvan Partisi (DierAnimal) Belçika parlamentosunda hayvan hakları konusunda ilerlemeler sağlamayı planlıyor. Hayvan Partisi, iki dilli ulusal bir parti olarak 6 hayvansever tarafından kurulmuştur.

Parti, kurucuları tarafından “fedakarlık, merhamet, saygı ve etik değerler” ile tanımlanıyor. Hayvan Partisi ilk kez 2019’da yapılacak olan bölge ve federal parlamento seçimlerine katılmayı düşünüyor.

Parti kurucuları, Belçika Anayasası’nda hayvan haklarının yer almasını ve hayvanların deneylerde kullanılmasının yasaklanmasını amaçlıyor. Sağlıklı, sürdürülebilir, insan ve hayvanın doğasına uygun bir tarım politikası için mücadele edecekler. Ayrıca siyasi karar vericilerin kayıtsızlığını gidermek istiyorlar.

Hayvan Partisi, sürdürülebilir orman koruma, orman yönetimi ve dünya çapındaki yeniden ağaçlandırma için aktif destek istiyor.

Partinin şu an altmış üyesi var. Partinin kurucu üyeleri Peter Verhaegen, Jessy Maes, Giuseppe Polito, Constance Adonis, Larissa Baudlet ve Iman Hassanzadeh’dir.

Parti temsilcileri “Ülkemizde iki bakan ve hayvan refahından sorumlu bir devlet sekreteri olmasına rağmen, geleneksel partileri baskı altına alan ‘kölelik karşıtı’ bir hayvan partisine ihtiyaç var.” dedi.

Belçikalılar şimdi hayvanların haklarını tanıyan ve savunan bir parti seçebilirler. Bu yeni partinin hayvan hakları konusunu ilgi odağı haline getirebileceği gözüküyor.

Gamze  AZMAN
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

Güney Sudan Açlıkla Karşı Karşıya

Birleşmiş Milletler (BM), Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Dünya Gıda Programı (WFP) tarafından, Güney Sudan’da ki insani durumuna ilişkin rapor yayımlandı.

Yayınlanan raporda, 7 milyondan fazla Güney Sudanlının açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğu belirtildi. Raporda ayrıca, insani yardımın sürdürülebilir kılınması ve erişimin kısıtlanmaması gerektiğine dikkat çekildi.

Yaklaşan yaz aylarının yağışsız geçmesi beklenirken, raporda yaz döneminde açlığın en şiddetli evresinin yaşanabileceği belirtildi.

2017 yılında Güney Sudan’ın bazı bölgelerinde kıtlık ilan edilmişti. Bunun akabinde BM tarafından hazırlanan raporda, geçen ay 5,3 milyon kişinin her gün yiyecek bulmakta zorlandığına işaret edildi.

Rapora dair görüşlerini açıklayan FAO Sudan Temsilcisi Serge Tissot, “Durum son derece hasas ve yeni bir kıtlıkla karşılaşmaya yakınız. Tahminler sert. Eğer bu tahminleri göz ardı edersek, artan bir trajedi ile karşı karşıya kalacağız.” ifadesini kullandı. Tissot, çiftçilerin desteklenmesi durumunda, yerel üretim artışından dolayı ülkenin gıda güvenliği durumunda hızlı gelişme görüleceğini kaydetti.

2011 yılında Sudan’dan ayrılarak bağımsızlık kazanmış olan Güney Sudan’da Devlet Başkanı Salva Kiir Mayardit’in 16 Aralık 2013’te yardımcısı Riek Machar’ı “darbe teşebbüsü” iddiasıyla görevden almasının ardından iç savaşa sürüklenmişti. İç savaşla geçen 4 yıl boyunca ülkedeki durumun her geçen yıl daha da kötüleştiği gözlemlenmekte ve insani durumun daha ağır şartlara doğru gittiği görülmektedir.

Enes YÜCEL
o-Staj 2018  AFRAM Stajyeri

Kaynakça:

Almanya Federal Meclisinde Burka Yasağı Tartışması

Almaya Federal Meclisinde, yüzü tamamen örten giysilere genel yasak getirilmesi tartışıldı.

Aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) Partisinin Federal Meclise sunduğu, genel burka yasağını öngören yasa önergesinde, “Müslüman kadınların kişisel özgürlüğü ile iç güvenliğinin korunmasının ve toplumsal olarak birlikte yaşamın sağlanmasının istendiği” savunuldu. AfD milletvekili burkanın, insan hakları ihlali ve cinsiyet ayrımcılığına teşvik ettiğini öne sürerken, CSU Milletvekili Stephan Mayer, yüzü örten giysilerin Almanya’nın değerleriyle örtüşmediğini dile getirdi. Mayer, 2017 yılında memurların ve askerlerin yüzlerini kapatan giysileri giymelerine yasak getirildiğini, halihazır da kısmi bir burka yasağının olduğunu hatırlatarak, AfD’nin meclise sunduğu önergenin anayasaya aykırı olduğunu ekledi. SPD Milletvekili Esther Dilcher, önergede yer alan ifadelerin Nazi dönemini hatırlattığını ifade etti.

Önerge meclisteki partilerin ortak kararıyla içişleri komisyonuna havale edildi.

Almanya Federal Meclisinde tartışılan burka yasağı, bazı Avrupa ülkelerinde yasalaşmış durumdadır. Fransa ve Belçika’da uygulanan yasak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşınmış, AİHM ise her iki davada da insan hakları ihlali olmadığına, yasağın ‘’demokratik bir toplum için gerekli olan ötekilerin hak ve özgürlüklerini koruyarak sosyal uyumu garanti altına alma’’ amacıyla uygulandığını belirtmişti.

Candan BAYRI
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

 

 

Putin, Rusya’nın Yeni Nükleer Cephaneliğinin Örtüsünü Kaldırdı : Bizi Dinleme Zamanınız Geldi

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, dün Federal Meclis’te yaptığı konuşma sırasında Rusya’nın son dönemde bir dizi ileri teknoloji silah sistemleri geliştirdiğini belirtti ve ülkesinin yeni nükleer cephaneliğini tanıttı.

Putin, 18 Mart’ta yapılacak devlet başkanlığı seçimleri öncesi düzenlediği son Federal Meclis konuşmasında, Rus ordusunun ‘yenilmez’ bir füze başlıkları ve benzersiz silahlar geliştirdiğini söyledi.

Söz konusu sistemlerin ABD’nin, Rusya’nın nükleer caydırıcılığını küçümseyerek geliştirdiği tüm imkan ve kabiliyetleri hükümsüz kıldığını söyleyen Rus lider, Batı’nın Rusya’yı dinleme zamanının geldiğini vurguladı.

Putin, Rusya’nın yıllar boyunca ABD’ye yaptığı silahsızlanma anlaşmalarından ayrılmama çağrılarının karşılık bulmamasının ardından harekete geçtiğinin altını çizerek, “Rusya’nın balistik füze anlaşmasından çekilmemesi için ABD’ye yaptığı çağrılar, sınırlarına yakın Avrupa ülkelerine füze kalkanı yerleştirilmemesine yönelik çağrılar görmezden gelinmeseydi, Rusya’nın bu silahlara ihtiyacı olmazdı. Hiç kimse, bizimle sorunun kaynağı hakkında konuşmadı. Kimse bizi dinlemedi. Şimdi siz dinleyeceksiniz!” ifadelerini kullandı.

Rus liderin dikkat çektiği yeni silahlardan ilki, ‘Kinjal’ hipersonik (sesten çok daha hızlı) silahı.Putin, Rus hava güçlerinin kullanacağı Kinjal’i başarılı bir biçimde test ettiğini ve bu silahı ülkenin güneyinde yer alan güçlere gönderdiğini belirtti.

Bir diğer silah, kıtalararası füze Sarmat. Putin, Sarmat’ın ağırlığının 200 tonu geçtiğini, bu silahın füze savunma sistemlerine görünmediğini ve hipersonik olanlar da dahil olmak üzere nükleer başlıklar taşıyabildiğini söyledi. Putin, Sarmat füzelerinin denemelerinin aktif safhasına geçtiklerini de ekledi.

Putin, ülkesinin lazer silahları geliştirme konusunda da kayda değer sonuçlar aldığını belirterek, “Bu artık, teori ya da planlama aşaması, hatta üretime başlama aşaması değil. Lazer sistemleri geçen yıldan beri askerlerimize veriliyor. Bunun detaylarına girmek istemiyorum. Doğru zaman değil. Ancak işin uzmanları Rusya’nın güvenliğini sağlama kapasitesini kat kat artırdığını anlayacaktır” ifadelerini kullandı.

Putin’in konuşmasında ‘gerçek bir teknolojik buluş’ olarak söz ettiği silah, bu silahın tamamen yeni bir silah olduğunu ve bir kanatlı planör parçasıyla yapıldığını anlatan Putin, bu silahın ayırt edici özelliğinin atmosferde ve kıtalararası menzilde Mach 20’nin üzerindeki hipersonik hızlarda uçabilmesi olduğunu vurguladı.

Bu sistemlerin yana doğru ve dikey manevralar yapabildiğine dikkat çeken Rus lider, “Bu sayede tüm hava ve füze savunma sistemlerine karşı yenilmez oluyorlar. Kompozit manevraların kullanımı uzun güdümlü uçuşlara izin veriyor ve kanatlı planör parçası plazma formunda. Bir meteor gibi, ateş topu gibi gidiyor ve yüzey sıcaklığı 1600-2000 dereceyi bulabiliyor” diye konuştu.

Putin’in sözünü ettiği bir diğer silah, henüz adı konmayan sınırsız menzilli nükleer enerji güdümlü füze. Rus lider, bu yeni silahı şu sözlerle anlattı: “Bu, tıpkı havadan atılan Kh-101 ya da ABD’nin Tomahawk füzeleri gibi bir güdümlü füzenin içine yerleştirilen, küçük boyutlu bir nükleer santral. Ama bizimkinin uçuş menzili 10 kat daha fazla ve etkisi sınırsız. Bu alçaktan uçan hayalet güdümlü füzenin pratikte menzil sınırlaması yok, uçuş rotası tahmin edilemiyor ve engelleme hatlarını bypass edebiliyor.”

Putin, bu özelliklerin söz konusu sistemi tüm mevcut ve gelecek füze savunma ve hava savunma sistemlerine karşı yenilmez kıldığının altını çizdi.

Demet DAMYAN
o-Staj 2018 AVRAM Stajyeri

Kaynakça:

Ermenistan’ın Yeni Cumhurbaşkanı Belli Oldu

Yarı başkanlık sistemini ardından parlamenter sisteme geçen Ermenistan bugün yeni cumhurbaşkanını seçti. Ermenistan’ın, Britanya Büyükelçisi Armen Sarkisyan yeni cumhurbaşkanı oldu.

Ermenistan Cumhuriyetinin 4. Devlet Başkanı iktidardaki koalisyondan, Ermenistan Cumhuriyetçi Partisi ve Ermeni Devrimci Federasyonu Partisi’nden 65 vekilin aday gösterdiği Armen Sarkisyan oldu.  Kapalı oylamada  90 milletvekili Sarkisyan’ın lehine oy kullanırken, 10 milletvekili ise  ”Hayır” oyu kullandı. Oylamaya toplam 101 milletvekili katıldı. 1 oy geçersiz sayıldı.

Dün Parlamento oturumundaki konuşmasında Armen Sarkisyan ”Seçilirsem, hepinizin hayal ettiği cumhurbaşkanı olmak için elimden geleni yapacağım” demişti.

İlk kez Cumhurbaşkanı Parlamento tarafından seçilen, Ermenistan’da seçim Yerevan saatiyle saat 10.30-11.30’de gerçekleştirilecek. İktidardaki Ermenistan Cumhuriyetçi Partisi ve Ermeni Devrimci Partisi (Taşnak partisi) tarafından  cumhurbaşkanlığına Armen Sarkisyan tek aday olarak gösterildi.

6 Aralık 2015’te yapılan Ermenistan’da yapılan referandum sonucunda, kabul edilen yeni anayasa paketiyle ülkedeki yarı başkanlık olarak nitelenen sistem değişikliğe uğradı. Yeni anayasa paketine göre, parlamento ve başbakanın yetkilerinin artırıldığı belirtilmişti.

Yeni anayasaya göre cumhurbaşkanı,  milletvekilleri ve yerel yönetim birimlerinin temsilcileri tarafından oluşturulacak “Seçim Kurulu” tarafından seçilecek. Cumhurbaşkanın görev süresinin 5 yıldan 7 yıla çıkarılmasını öngören paket, göreve ikinci kez seçilme hakkını ise kaldırıyor.

İktidardaki Cumhuriyetçi Parti ve Ermeni Devrimci Partisi tarafından aday gösterilen Birtanya Büyükelçisi Armen Sarkisyan, cumhurbaşkanlığı seçimi için tek aday.  1996 yılında başbakanlığa getirilen Sarkisyan, bu görevi 4 ay sürdürmüş, sağlık sorunları sebebiyle istifa etmişti. Ermenistan’da kulislerde Sarkisyan’ın istifası, “siyaseten temiz ve Batılı” izlenimi uyandırması sonucu uygun olmadığı” şeklinde konuşuluyordu.

Ermenistan Cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan, ülkesinin Londra Büyükelçisi Armen Sarkisyan’a (65), 2 Mart’ta parlamentoda yapılacak cumhurbaşkanı seçiminde iktidardaki Ermenistan Cumhuriyet Partisinden aday olmasını önermişti.

Armen Sarkisyan kimdir?

Armen Sarkisyan 23 Haziran 1953’te Yerevan’da doğdu. Yerevan Devlet Üniversitesi Fizik ve Matematik Fakültesi mezunu. 23 yaşındayken YDÜ öğretim üyesi oldu. 1984-1985 ve 1989-1991 yılları arasında Cambridge Üniversitesi’nde ve Londra Üniversitesi Matematik Enstitüsü’nde yabancı araştırmacı ve öğretim üyesi olan Sarkisyan aynı zamanda Harvard Üniversitesi ve Kennedy Üniversitesi Yönetim Kurul üyesi olmuştu.

Sarkisyan Tetris oyunları yaratan ve satan Tetris-Wordtris şirketinin eş kurucularından biri.

1992-1995 tarihleri arasında Ermenistan’ın Londra Büyükelçisi görevine atandı. Büyükelçi görevini 1998-2000 yıllarında üstlenip Büyükelçiliği 2013’ten şimdiye kadar yönetmekte. 1996 yılında Sarkisyan Ermenistan’ın 5. Başbakanı oldu. Hükümetini 4 aya kadar yürüttükten sonra sağlık durumundan dolayı görevinden istifa ettiğini açıklamıştı.

Britanya kraliyet ailesi ile yakın dostluk ilişkileri olan Sarkisyan 1997 yılında II. İoannes Paulus tarafından Aziz George, 2008 yılında Tüm Dünya Ermenileri Katolikosu 2. Karekin tarafından Aziz Grigor Lusvaoriç madalyalarına layık görüldü.

Sarkisyan Dünya’nın bir çok ülkesinde sanayi çeşitli alanlarda faaliyet gösteren 15 şirketten ibaret olan Knightsbridge Group şirketinin kurucusudur. 2000 yılından beri Eurasia House International şirketinin kurucu başkanıdır. Sarkisyan aynı zamanda British Petroleum, Alcatel ve Telefonica gibi dünya devlerinin danışmanı.

Mehmet EROL
o-Staj 2018 AVRAM Stajyeri

Kaynakça: