Home Blog Page 145

Hollanda’da İslamofobik Saldırıların Sonu Gelmiyor

Adını sık sık İslamofobik saldırılar ile duyduğumuz Hollanda’da sular bir türlü durulmuyor. 2018’in başlarında Hollanda’nın Zaandam kentinde Türk ailelerin evine İslamofobik ifadeler içeren tehdit mektubu bırakılmış ve bir daha camiye gittikleri takdirde ölümle tehdit edilmişlerdi. Yine 2018’in Ocak ayının sonuna doğru Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da, İslam karşıtı ırkçı bir grup, Emir Sultan Camisi’nin giriş kapısına kafası kesilmiş bir insan maketi bırakmış ve İslam düşmanlığı ve ırkçı ifadeler içeren yazılar asılmıştı.

Bu sefer de Hollanda’nın Flevoland eyaletindeki Emmeloord kasabasında, iki genç 14 yaşındaki başörtülü kız çocuğunu başörtüsünü çıkarmadığı için darp ettiler. Saat 15.45 civarında okuldan ayrılıp bisikletle evine gitmeye çalışan başörtülü kız çocuğunu darp eden 18 yaşında oldukları ve her ikisinin de sarı saçlı ve kısa siyah ceketli olduğu öğrenilen iki genci emniyet güçleri her yerde arıyor.

Kız çocuğu vermiş olduğu ifade de 18 yaşlarında olan iki gencin kendisine başörtüsünü çıkarmasını söylemesi üzerine kendisinin bunu reddedip yoluna devam etmesi sonucu saldırganlar kullanmış olduğu bisikletini yere düşürerek kafasına ve beline bir süre tekme atarak olay yerinden uzaklaştığını söyledi. Yaşanan bu olaydan sonra evine giden genç kız, polisi arayarak şikayetçi oldu.

Hastaneye kaldırılan küçük kız çocuğunun vücudunda çürük ve morluklar olduğu ve küçük çaplı beyin sarsıntısı geçirdiği bildirildi.

Halil ÇANKAYA
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

Kosova’da KFOR Hazır

1999’da BM Güvenlik Konseyi’nin aldığı karar ile, Kosova’ya girmiş olan KFOR’un komutanlığını, şu an İtalyan General Salvatore Cuoci yapmakta ve çok uluslu bir yapıya sahip olan askeri birlik, Kosova’da barışın korunması adına bölgede bulunmaktadır.

KFOR, Savaş Suçları Uluslararası Kosova Özel Mahkemesi’nin göreve başlayacak olması ile birlikte, Kosova’da olası bir gerilim meydana gelirse, bu durumda müdahale etmek için hazır olduklarını dile getirdi.

Kosova’da Özel Mahkeme’nin feshi için birçok çaba gösterilmiş ancak bu çaba yanıtsız kalmıştı. Bu yüzden, mahkeme yakın bir tarihte yargılamalarına başlayacağını söyledi. Özel Mahkeme’nin göreve başlamasına halkın cevapsız kalmayacağı, sokağa çıkıp protestolarına başlayacakları ihtimaline karşı KFOR, olası bir müdahale için hazırlıklara başladı. Askerlerinin son derece eğitimli olduğunun altını çizen General Salvatore Cuoci, protestolar gerçekleşirse olayların büyümeden ve onlara gerek kalmadan çözülmesi yönünde temennisini sunarken yine de, “Biz buradayız, ihtiyaç duyulması takdirde emniyet güçlerine destek vermekte hazırız.” ifadesini kullandı.

ABD’nin yaptığı açıklamaya göre de, önümüzdeki bahar aylarında yeni ABD askerleri Kosova’ya konuşlandırılacak ve bu askerler Türkiye, Macaristan, Polonya ve Romanya askerleriyle birleşince yaklaşık 1000 kişilik bir yeni askeri grup oluşturacak. Kosova’ya gidecek olan askerlerin çok çalıştıklarını ve gereken eğitimi aldıklarını söyleyen ABD’li Birlik Komutanı Albay Donald T. Braman, “Askerlerimle gurur duyuyorum ve NATO ile KFOR misyonunu desteklemeye hazırız.” dedi.

Kosova’da emniyet güçlerinin yetersiz kalma ihtimaline karşı sahaya çıkacak olan çok uluslu bir birlik olan KFOR, 23’ü NATO üyesi 8’i NATO üyesi olmayan toplam 31 ülke askeriyle oluşacak herhangi bir gerilimi kolayca bastırabilir durumda. Sayıca fazla ve NATO destekli olduğu için askeri teçhizat bakımından donanımlı olan ‘’Barış Gücü’’ umarız ki olaya müdahale etmek zorunda kalmaz ve önümüzdeki günlerde şiddet olayları yaşanmadan yargılama süreci başarılı bir şekilde sona erer.

Simge ŞAHİN
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Uyuşturucu Kaçakçılığı, Rüşvet ve Arnavutluk Siyaseti

İtalya’da mafya karşıtlığı ile tanınan bir savcı olan Federico Cafiero de Raho Arnavutluk’a yaptığı ziyaret sonrası, basının karşına geçti ve eskiden İtalyan mafyasının tekelinde olan kenevir ve kokain ticaretinin artık Arnavutluk orijinli organize suç örgütleri ile ortaklaşa bir şekilde yapıldığını söyledi.

Arnavutluk Başsavcısı Arta Marku ile görüştükten sonra konuşan Raho, Arnavutluk kaynaklı suç ve suçluların İtalya’nın kuzey bölgelerinde dikkat çekici oranda yaygınlaşmaya başladığını belirtti ve Arnavutluk suç örgütlerinin -İtalya’dakilerle aynı şekilde- siyasilerle iletişim kurup, rüşvet yoluyla ikna ederek ve ekonomiye çok fazla dahil olarak tehdit unsurunu da kullanarak yapılan işe göz yumulmasını sağladıklarını söyledi.

Savcının bu açıklamaları yaptığı sırada, kenevir yetiştiren ve İtalya’ya ihraç eden iki Arnavutluk polisi hakkında soruşturma başlamıştı. Açıklamanın yapılmasından bir gün sonra, Arnavutluk polisi Kolombiya’dan kalkan ve İtalya’ya da uğrayan bir geminin içinde yaptığı aramada muz yüklü bir konteynerde 613 kg kokain ele geçirdi.

Yaşananlardan çıkacak sonuca göre; yapılan görüşmeler etkili olmuş ve organize suç, rüşvet ve yolsuzluk sarmalında sıkışan Arnavutluk siyasetinde AB’ye üye olma isteği ağır basmış ve suçun her türlüsüne karşı Arnavutluk tüm cephelerde karşı atağa geçmiştir.

Yusuf MEHMET
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Bulgaristan’dan Ortadoğu’ya Yardım

Bulgaristan, önümüzdeki günlerde Suriye, Irak, Afganistan ve Yemen’e 782.000 leva değerinde yardım yapacak. Yardımlar, Uluslararası Göç Örgütü, Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi, BM Çocuklara Yardım Fonu, Uluslararası Kızılhaç Komitesi, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, bütçelerine katkı sağlayacak. Bulgaristan’ın yaptığı bu insani yardım tamamen gönüllü bir şekilde gerçekleşiyor.

Yardım ülkenin, dış işleri bakanlığı bütçesinin insani yardım ve kalkınma için ayırdığı kaynaklardan karşılanacak. Başbakanlık, toplam 782.000 levalık yardımda en büyük payın iç savaşın hızla devam ettiği Suriye’ye yapılacağını açıkladı. Afganistan ve Irak’a toplamda 195.000, Yemen’e ise 97.000 leva değerinde yardım sağlanmış olacak.

Bulgaristan tarafından sağlanan insani yardımın amacı, devam eden çatışma olaylarından son derece olumsuz etkilenen ülke vatandaşların yaşam koşullarını iyileştirme ve geliştirme amaçlı olduğu biliniyor.

Yaşanan çatışmalar yüzünden şehirlerin harabelere dönüştüğü ve sağlıklı yaşam ortamının kaybolmaya başladığı yerlerde, Bulgaristan’ın da yardımları aracılığıyla bölgelerin yeniden inşası sağlanacak ve vatandaşlara daha iyi bir yaşama ortamı oluşturulmaya çalışılacak. İstenilen ortamın tam anlamıyla sağlanması uzun zaman alacak.

Adı geçen ülkelerde özellikle çocukların, değil eğitim hayatı, sağlıklı bir yaşam sürdürmesinin bile zor olduğu bu dönemde bölgeye gelecek her türlü yardımın anlamı onlar için çok büyük. Yapılan yardımlar aracılığıyla açılan yaralar sarılmaya çalışılsa da, çatışmaların devam etmesi ve siyasi istikrarın halen sağlanamaması sebebiyle yeni yaralar farklı bölgelerde açılmaya maalesef ki devam ediyor.

Simge ŞAHİN
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev: “Dinin Siyasileştirilmesine İzin Vermeyelim.”

Başmüftüğün girişimiyle, Bulgaristan Başmüftüsü Mustafa Hacı ile Bulgaristan Cumhurbaşkanı Rumen Radev arasında bir görüşme gerçekleşti. Cumhurbaşkanlığı Basın Merkezinden verilen bilgiye göre yapılan görüşmede Radev, ”Bulgaristan Müslümanları Diyaneti, devlet tarafından yeterli derecede finanse edilmesinden başka aynı zamanda kendi geleneklerine dayanarak gelişmelidir.” sözlerini kaydetti.

Cumhurbaşkanı Radev, dinin siyasileştirilmesine izin vermemeleri gerektiğini, ancak devletin ülkemizdeki mezheplerin barışçıl ve bağımsız faaliyetlerine olan taahhütlerin yerine getirilmesi gerektiği üzerine konuştu. Cumhurbaşkanı ve Başmüftü, Bulgaristan’da ki farklı dini cemaatlerin temsilcilerinin barış içinde hep birlikte yaşamanın yüzyıllarca kanıtlandığına ve bu modelin güçlendirilmesi ve pekiştirilmesi gerektiğine dair hemfikir oldular.

Cumhurbaşkanı, “Bulgaristan Müslümanlarının toplumumuzun önemli ve ayrılmaz bir parçasıdır ve kendi içine kapanmamalı ve izole edilmelerine izin vermemeleri gereklidir.” diye konuştu. Cumhurbaşkanın, dış müdahale ve nüfuz girişimini önlemek için devletin dini görevlilerin maaşlarının ödenmesi ve Bulgaristan’da eğitim görmeleri için destek sağlaması gerektiği ise bir diğer üzerinde durduğu konu oldu.

Bulgaristan, sekiz milyona yakın bir nüfusa sahip ve bu nüfusun neredeyse dörtte birini  müslümanlar oluşturmaktadır. Bulgaristan’da ki sosyalist rejimin çökmesiyle beraber, zorla Bulgarlaştırma faaliyetleri artık devam etmiyor ve Müslümanlar eskiye göre dini hayatlarını yaşamaları açısından daha rahatlar. Bulgaristan hükümetinin başmüftülük makamını resmi olarak tanıması da, bu duruma örnek teşkil etmektedir. Tüm bunlara rağmen, Bulgaristan hükümetinin Müslümanlara karşı maddi destek konusunda yetersizliği gündemde var olan bir konuyu oluşturuyor. Dini hizmetlerin sağlanması, dini öğretecek ilim adamlarının yeterli düzeyde olmaları  öncelikler arasında yer almaktadır. Cumhurbaşkanı Rumen Radev ve Başmüftü Mustafa Hacı arasında yapılan bu görüşme bahsedilen sorunların çözümü için nitelik taşımaktadır.

Zehra SİVRİ
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça :

Bosna Hersek’in 26. Bağımsızlık Yıl Dönümü

29 Şubat – 1 Mart 1992 tarihlerinde yapılan referandum ile bağımsızlığını ilan eden ve Yugoslavya’dan ayrılan Bosna Hersek’te 26. bağımsızlık günü kutlandı. 1991 yılında bağımsızlığını kazanan Hırvatistan’da, hırvat ordusu ile Yugoslav orduları arasında yaşanan çatışmaların Bosna Hersek’e de sıçramasıyla birlikte, Yugoslav ordusunun çoğunluğu Hırvatlardan oluşan Ravno köyüne saldırmasının ardından Bosna Hersek’te iç savaş olarak başladı.

İlerleyen süreçte Yugoslav devletleri ardı ardına bağımsızlıklarını ilan ederken, Bosna Hersek’te bağımsız bir devlet olmak adına referandum kararı alındı. Bosna’nın bu kararı Sırplar tarafından büyük tepkiyle karşılanırken, Sırp Lideri Radovan Karadzic bu kararı tanımadıklarını açıkladı. Tüm tepkilere rağmen yapılan referandumda, katılanların yüzde 99.4’ü bağımsızlık lehine oy kullandı. Referandumdan çıkan sonuçla beraber, bağımsızlığını ilan eden Bosna Hersek’i zor günler bekliyordu. Nitekim savaşın başlaması çok uzun sürmedi. 3,5 yıl süren ve büyük katliamlara sahne olan bu savaşta resmi olmayan rakamlara göre 100.000 insanın hayatını kaybettiği bilinmektedir. Sırpların Balkanlar’da Müslüman devlet kurdurmamak adına başlattıkları işgalde sistematik soykırım uygulanarak toplu katliamlar yapılmış, yüzlerce Bosnalı kadına tecavüz edilmiştir. Savaş sırasında Bosna Hersek adına, ülkenin ilk cumhurbaşkanı olan ve ülkenin sembolü haline gelen Aliya İzzetbegoviç başkomutanlık görevini yürütmüş, ülkesini savunmak üzere bizzat savaş meydanında bulunmuştur.

Ülke genelinde kurulan toplama kamplarında işkencelere maruz kalan Bosnalılar, Avrupa’nın orta yerinde, üstelik Birleşmiş Milletler gözetimi altında iken, 20. yüzyılın utanç kaynağı olacak bir soykırıma maruz kalmışlardı. Avrupalı Devletler, Birleşmiş Milletler’n güvenli bölge olarak ilan ettiği Srebrenitsa’da, 8372 Bosnalı Müslüman’ın bir günde katledilişine seyirci kalmıştır. Binlerce insanı ülkeyi terk etmek zorunda bırakan bu savaş, 1995 yılında ABD’nin Ohio eyaletindeki Dayton Hava Üssü’nde imzalanan Dayton Barış Antlaşması ile sona erdi. Bu antlaşma Bosna Hersek’i son derece karmaşık bir siyasi yapıyla karşı karşıya bıraktı. Antlaşmada, Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlar ülkenin kurucu halkları olarak kabul edildi. Ülkede devletin en üst seviyede temsilciliğini Devlet Başkanlığı Konseyi üyeleri yapmaktadır. Bu konseyde Boşnak, Hırvat ve Sırp liderler 8 aylık süreyle ülkenin Devlet Başkanlığı görevini yürütmektedirler. Ülke aynı zamanda, bu antlaşmayla beraber Bosna Hersek Federasyonu (FBIH) ve Sırp Cumhuriyeti (RS) entiteleri ile özerk bir yapıya sahip Brcko Bölgesi’ne ayrıldı.

Dayton Barış Antlaşması her ne kadar silahlı mücadeleyi sona erdirsede, antlaşmanın getirdiği karmaşık siyasi yapı ülkede sorunların yaşanmasına sebep olmaktadır. Gerginliklerin, anlaşmazlıkların sürdüğü ülkede Bağımsızlık Günü, FBIH entitesinde milli bayram olarak kutlanırken, RS entitesinde yılın herhangi bir günü muamelesi görüyor. Sırplar 9 Ocak’ı “anayasaya aykırı” olmasına rağmen RS Günü olarak kutluyor.

Cihan DUMAN
o-Staj 2018  BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi Alay Konusu Oldu

Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti(KKTC) haklarını ihlal eden Doğu Akdeniz’deki doğalgaz arama girişimlerinin Türk donanması tarafından engellenmesiyle başlayan süreç, geçen hafta KKTC açısından tarihi bir görüşmenin yolunu açmıştı.

20 gündür devam eden sondaj geriliminde Türkiye’nin hamlelerine cevap veremeyen Rum Kesimi, Yunan ve Rum basını tarafından alay konusu oldu. Bazı gazeteler yayımladıkları karikatürler ile Rum yönetimini eleştiri bombardımanına tuttu. Güney Kıbrıs’ta yayınlanan Politis Gazetesi, hem Güney Kıbrıs Rum Kesimi lideri Anastasiyadis’i hem de Yunanistan Savunma Bakanı Kammenos’u eleştiren bir karikatür yayımladı. Ayrıca gazete Türkiye’nin Akdeniz’de doğal gaz arama faaliyetlerine engel olunmasının Güney Kıbrıs’ın 6 yıllık enerji planları açısından önemli olduğunu yazdı. Gazete, “Türkler krizi nasıl planladı?” başlıklı bir haber analizi de yayımladı. Türkiye’nin hamlelerinin İsrail ve Mısır gibi enerji aktörlerini de etkilediği belirtildi.

Analizde Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bölgedeki Türk baskısı ile başa çıkabilmek için savaş gemisi gönderme imkan ve kabiliyetine sahip olmadığı, enerji programının iptal edilmesi karşısında uğrayacağı zarar ile başa çıkamayacağı ve bölgedeki büyük çaplı bir krizin girdabından çıkamayacağı yorumu da yer aldı.

Aybüke Rabia HALİL
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

Bulgaristan Sofya’ da Batı Balkanlar Zirvesi

Son dönemde dünya gündemini meşgul eden konulardan biri, Balkan ülkelerinin Avrupa Birliği’ ne üye olma süreciydi. Bu süreçte yapılan görüşmelerden biri de, Sofya’ da düzenlenen toplantı oldu. Toplantıya, AB Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker, AB Komisyonu nun Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Komiseri Johannes Hann, AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Bosna Hersek Cumhurbaşkanı Dragan Çoviç, Kosova Cumhurbaşkanı Haşim Thaci, Bulgaristan Başbakanı Boyko Borissov,  Karadağ Başbakanı Duşko Markoviç, Arnavutluk Başbakanı Edi Rama ve Makedonya Başbakanı Zoran Zaev katıldı.

Juncker yaptığı açıklamasında, ülkelerin iç sorunlarına ve kendi aralarındaki sorunlara çözüm bulması gerektiğini aksi takdirde bunun AB üyeliği konusunda sıkıntı yaratabileceğini belirtti. Reformlar konusunda Balkan ülkelerinin destekleneceğini fakat önümüzdeki yıl sonuna kadar hiçbir ülkenin AB üyesi şansının olmadığını da sözlerine ekledi. Üyelik için belirlenen kriterler yerine getirildiği takdir de ise, bu sürecin hızlanacağını söyledi. Öte yandan Johannes Hann, Bulgaristan Ulusal Kanalı’ na (BNT) yaptığı açıklamada komşuları ile kavgalı ülkelerin hiçbir şekilde AB’ ye üye olamayacağını açıkladı. Batı Balkanlar Zirvesi kapsamında, Kosova Cumhurbaşkanı Thaci ve Bulgaristan Başbakanı Boyko Borissov’ da sürece yönelik açıklamalarda bulundular. Borissov, AB sürecinde Kosova’ yı yalnız bırakmayacaklarını açıklarken, Thaci Sırbistan ile aralarındaki sürecin normalleşmesi gerektiğine vurgu yaptı. Sırbistan ise bu konuda Kosova’ yı zora sokabilir.

AB’ nin tutumunun ülkelerdeki siyasi istikrara yönelik olduğunu açıklamalardan çıkarabiliriz. Komisyon başkanları yaptıkları açıklamalarla, Kosova-Sırbistan ve Yunanistan-Makedonya arasındaki gerilimleri hedef göstermişlerdir. Örnek olarak ise, Bulgaristan-Makedonya ilişkisine değinmişlerdir. Ülke liderleri ise yaptıkları açıklamalarda AB’ ye üye olabilmek için aralarındaki sorunların çözülmesi gerektiğine vurgu yaptıkları gibi bu süreci hızlandıracakları da kesindir.

Ecenaz TERZİ
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Burkina Faso’nun Başkentinde Fransız Büyükelçiliği’ne Saldırı

Afrika ülkesi Burkina Faso’nun başkenti Vagadugu’daki Fransız Büyükelçiliği’ne saldırı düzenlendi. Aynı zamanda Fransız Kültür Merkezi ve ülkenin askeri karargahı çok sayıda saldırıya hedef oldu.

İlk olarak elçiliğe bir kilometre uzaklıktaki bölgeye bomba atıldığı daha sonra ise saldırganların elçilik binasına ateş açtığı bildirildi. Güvenlik güçleri tarafından kontrol altına alınan olay sonrası görgü tanıkları saldırganların dört ya da beş kişi olduğunu ve maske taktıklarını söyledi. Fransız Dışişleri Bakanlığı tarafından bir kaynak Fransa elçiliği ve kültür merkezine yapılan saldırıların kontrol altına alındığını, Burkina Faso Hükümeti ise saldırganların dördünün öldürüldüğü bilgilerini verdi.

Fransa’nın Batı Afrika’daki büyükelçilerinden Jean-Marc Châtaigner, Twitter üzerinden yaptığı açıklamada gerçekleşen olayın bir “terör saldırısı” olduğunu belirtti.

Olay yerine çok sayıda güvenlik güçleri sevk edilerek olay mahalli güvenlik çemberi altına alındı ve güvenlik yetkilileri ile elçilikler, başkent sakinlerine olayın yaşandığı bölgeden ve yakınından uzak durmasını ve sakin kalmaları gerektiğini vurguladı.

El Kaide bağlantılı grupların hedefi haline gelen Burkina Faso, Sahra’nın güney tarafında olan ve cihad gruplarıyla savaşan kırılgan bir ülkedir.

Ebrar GENÇ
o-Staj AÇAM 2018 Stajyeri

Kaynakça:

İran’ı Eleştiren BMGK Tasarısına Rusya’dan Veto

Rusya, İran’ın Birleşmiş Milletler’in (BM) Yemen’e yönelik silah ambargosunu ihlal etmesinden duyulan endişelerin ifade edildiği BM Güvenlik Konseyi (BMGK) karar tasarısını veto etti. İngiltere tarafından hazırlanan ve BMGK’de oylanan tasarıya Rusya’nın yanı sıra geçici üyelerden Bolivya da olumsuz oy verdi.

Tasarı 11 ülkenin desteğini almasına rağmen daimi üye Rusya’nın vetosu nedeniyle kabul edilmedi. Çin ve Kazakistan ise çekimser oy kullandı.

İngiltere tarafından hazırlanan ve ABD tarafından desteklenen ilk tasarı Yemen’de Husilere füze ve silah sağlayarak BM yaptırımlarını delmekle suçlanan İran’ın kınanmasını talep ediyordu ancak Rusya’nın itirazı üzerine yürütülen görüşmelerden sonra tasarıdan ”kınama” kelimesi çıkarılmıştı. Oylamaya sunulan tasarıda İran’ın Yemen’e yönelik silah ambargosunu ihlal etmesinden duyulan endişelere yer verilmişti.

İran’a yönelik endişelerin dile getirildiği tasarıyı veto eden Rusya, konseyde kendi rakip tasarısını oylamaya sundu. İran’dan bahsetmeyen ancak Yemen’de Husi liderlerine uygulanan silah ambargosunun ve yaptırımların denetlenmesi ile raporlanmasından sorumlu panelin görev süresinin 26 Şubat 2019’a kadar uzatılmasını talep eden karar kabul edildi.

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia, ”doğruluğu kanıtlanmamış” bölgede gerginliğin artmasına neden olacak ”tehlikeli” ifadeler içeren İngiltere’nin sunduğu tasarıyı kabul etmeyeceklerini söyledi.

ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley ise yaptığı açıklamada, ”BMGK’nin Suriye’de barbar Esed rejimine karşı harekete geçmesini sürekli engelleyen” Rusya’nın, şimdi de Yemen’e yönelik silah ambargosunu ihlal eden İran’a karşı önlemler alınmasını engellediğini bildirdi.

Haley, ”Rusya, İran’ın tehlikeli ve istikrarı bozan eylemlerine karşı veto gücünü kullanacaksa, ABD ve ortakları Rusya’nın engelleyemeyeceği önlemler alacak” ifadesinde bulundu.

BM yaptırım komitesi son raporunda İran’ın balistik füzeler, askeri teçhizat ve insansız hava aracı teknolojisi dahil olmak üzere İran silahlarının Yemen’deki Husi milislerin eline geçmesini önleyemediğini belirtmişti.

Begmurat ALLABERDİYEV
o-Staj AVRAM 2018 Stajyeri

Kaynakça: