Home Blog Page 141

Makedonya Yolsuzluk Skandalı Ve İsim Mitingleri İle Çalkalanıyor

Makedonya uzun zamandır Yunanistan ile arasındaki isim sorunu aşabilmiş değil. Bu süreçte eylemler devam ederken yolsuzluk skandalı da hükümeti sarsan diğer bir durum olarak ortaya çıktı.

Makedonya devletinin yolsuzlukla mücadele komisyonu başkanının da içinde bulunduğu beş üye, ortaya çıkan bir harcama skandalından dolayı istifa etmek zorunda kaldılar. Bu sürecin gelişmesi ise iç denetleme raporundaki tutarsızlığın farkedilmesiyle açığa çıktı. Rapora göre yolsuzlukla mücadele etmesi gereken komisyon üyeleri kendileri için yapılan harcamaları yol masrafı ve diğer harcamalar olarak göstermiş ve devlet bütçesinden harcama yapmışlardı. Komisyon Başkanı Igor Tantrovski’ de birkaç gün önce hükümete istifasını sundu. Tantrovski hükümet üyelerinin daha önceki istifanı sun talebini ise redddetmişti.

Savcılığın konu ile ilgili soruşturma başlatması yolsuzluk yapan üyelerin adım atması için geçerli bir neden olmuş gibi duruyor. Basının da bu gerçekçi olmayan harcamaları kamuoyuna yansıtması üyeler üzerindeki baskıyı daha da arttırmıştır. Hükümet sözcüsü Mile Boshnjakovski’ nin istifaları memnuniyetle karşıladık açıklaması meclisin istifaları hızla kabul edeceğine yönelik bir açıklama olarak anlaşılabilir. Yedi üyeden sadece iki üyenin kalması ise hükümetin komisyon üye alımı için tekrar çalışma yapmasını gerektirecek bir durum. Avrupa Birliği’ nin yürüttüğü çeşitli araştırma raporlarına göre Makedonya yolsuzluktan muzdarip olan ülkelerden biri olarak görülüyor.

Görüldüğü gibi önlemler alınmadığı, yaptırımlar uygulanmadığı ve denetim sıkı tutulmadığı takdirde hangi ülke olursa olsun bu gibi durumlar ile karşı karşıya kalabilecektir. Vatandaşların hükümete yönelik tutumları isim krizi yönünden sıkıntılı ve buna yolsuzluk da eklendiğinde tüm bu olaylar hükümetin aleyhine olacak gibi durmaktadır.

Ecenaz Terzi
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Özbekistan Cumhurbaşkanı Mirziyoyev Tacikistan’da

Özbekistan ile Tacikistan arasında uzun yıllardır tartışmalı olan sınır bölgeleri ve iki ülke vatandaşlarına karşılıklı 30 gün vize muafiyeti konularında anlaşma sağlandı. Özbekistan Cumhurbaşkanı Şavkat Mirziyoyev, ilk resmi ziyaretini gerçekleştirdiği Tacikistan’da, Cumhurbaşkanı İmamali Rahman ile Duşanbe’de ki Millet Sarayı’nda baş başa bir görüşme yaptı, ardından da iki ülkenin hükümetler arası genişletilmiş toplantısına başkanlık etti.

Görüşmede, iki ülke arasındaki siyasi, ticari-ekonomik, yatırım, maliye, ulaşım ve taşımacılık, su-enerji, turizm, kültürel ve insani alanlardaki iş birliği meselelerini ele alan taraflar, ilişkileri karşılıklı güven, dostluk ve iyi komşuluk temelinde daha da geliştirmeye çaba göstereceklerini vurguladı.

Görüşmelerin ardından, Rahman ve Mirziyoyev dostluk ve iyi komşuluğun pekiştirilmesine ilişkin Ortak Bildiri ile Özbekistan-Tacikistan devlet sınırının bazı bölgelerine ilişkin anlaşmaya imza attı.Ülkeler arasında ayrıca, vatandaşların karşılıklı gidiş-gelişleri anlaşması da dahil ticari-ekonomik, yatırım, maliye, ulaşım ve taşımacılık, transit, tarım, su-enerji, vergi, gümrük, turizm, bilim-teknik, sağlık, kültür, güvenlik ve suçlarla mücadelede iş birliğini öngören 27 anlaşma imzalandı.

İş forumunda ve Duşanbe’deki Özbek Sanayi Fuarı’nda 140 milyon dolarlık ticaret anlaşmalarına da imzalar atıldı.

Görüşmeden sonra düzenlenen basın toplantısında Mirziyoyev, tüm meselelerde olumlu sonuçlar elde edildiğini belirterek, “İki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesine engel teşkil eden hiçbir sorun kalmadı.” dedi.

Mirziyoyev, dostça, açık ve yapıcı bir ortamda geçen görüşmelerin sonuçlarından duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “İmzalanan tarihi anlaşmalar sadece iki ülke için değil, belki bölge için de büyük bir öneme sahip.” diye konuştu. Mirziyoyev, ünlü Tacik Şairi Abdurahman Cami’nin Özbekçeye çevrilen bir kitabını hediye ettiği Rahman’ı resmi ziyaret ile Özbekistan’a davet etti.

Mirziyoyev’in ziyaretini, “tarihi ve kader belirleyici” olarak nitelendiren Rahman da karşılıklı anlayış ve yapıcı bir ortamda geçen görüşmelerde, ikili iş birliğine yönelik tüm meselelerin ele alındığını belirterek, “Bugün yaklaşık 20 yıldır biriken tüm meseleleri çözdük. Bu tarihi ziyaret, iki ülke arasındaki tüm ilişkilerin dinamik olarak gelişmesine yeni bir dürtü olacaktır.” dedi.

Rahman, karşılıklı vize muafiyeti ve aşamalı olarak iki ülke arasındaki tüm kapıların faaliyete açılması, demir yolu, kara yolu ve hava taşımacılığının geliştirilmesi ve transit tarifelerinin düşürülmesi ve sınır anlaşması da dahil çok önemli dokümanların imzalandığına dikkati çekerek, iki halkın da menfaatlerine olan bu anlaşmaların stratejik önem taşıdığını ve ikili iş birliğinin yeni formatı için altyapı oluşturduğunu belirtti.

Ülkesindeki mevcut ve kurulmakta olan hidroelektrik santrallerin bölgedeki su-enerji sorununun çözümü için hizmet edeceği konusunda mutabık kaldıklarını, bu çerçevede Özbekistan’ın Tacikistan’da ki hidroelektrik santrallerin geliştirilmesini desteklemesini takdirle karşıladıklarını kaydeden Rahman, bu ziyaretin Özbek-Tacik ilişkilerindeki yeni tarihi dönemin başlangıcı olduğunu vurguladı.

İki ülke arasında, su-enerji kaynaklarının kullanımı ve tartışmalı sınır noktalarından dolayı çıkan anlaşmazlıklar 20 yıldır devam ederken, taraflar arasında 2001 yılında karşılıklı vize uygulaması başlatılmış, ardından da demir yolu taşımacılığı durdurulmuş ve 1300 kilometrelik ortak sınırdaki bazı gümrük kapıları kapatılmıştı.

Sibel Şevval KAÇAR
o-Staj 2018 AVRAM Stajyeri

Kaynakça:

2018 Rusya Devlet Başkanlığı Seçimleri

Rusya, altı yıl boyunca görev yapacak devlet başkanını seçmek üzere 18 Mart’ta sandığa gidecek. Kamuoyu yoklamaları, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in dördüncü kez adaylığını koyduğu seçimlerin galibi olacağını gösteriyor.Rus Kamuoyu Araştırma Merkezi (VTsIOM), Rusların yüzde 66’sının oylarını Rusya Devlet Başkanı Putin’den yana kullanacaklarını duyurmuştu. Rusya Kamuoyu Vakfı’nın (FOM) sonuçlarını aralık ayında açıkladığı bir diğer ankete göre ise, Rusya halkının yüzde 67’si Putin’e destek verecek. Aynı araştırma, halkın yüzde 8’sinin Liberal Demokrat Parti Genel Başkanı Vladimir Jirinovskiy’e oy vereceğini belirtirken, yüzde 4’lük kesimin tercihinin ise Komünist Parti Lideri Gennadiy Zyuganov olacağını gösteriyor. Araştırmaya göre, bu isimleri yüzde 1’er oyla Yabloko Partisi Lideri Grigoriy Yavlinskiy ve sosyetik Gazeteci Kseniya Sobçak takip ediyor. Seçimlerde olabilecek en yüksek katılımın sağlanması için ülkenin uzak bölgelerinde yaşayan Rusya vatandaşlarının 25 Şubat, yurt dışında yaşayan veya bulunanların ise 2 Mart itibarıyla oy kullanması söz konusu olacak. Türkiye’deki Rusya vatandaşları, 18 Mart günü yerel saatle 08.00’den 20.00’ye kadar İstanbul Başkonsolosluğu’nda ki sandıkta oy kullanabilecek. İstanbul Başkonsolosluğu’na uzak mesafede yaşayan Rusya vatandaşları, İzmit’in Darıca ilçesinde 9 Mart’ta 17.00-21.00 saatleri arasında, Bursa’da 10-11 Mart’ta 08.00-18.00 saatleri arasında oy kullanma imkanı sunulacak.

Öne Çıkan Adaylar

Vladimir Putin: Uluslararası arenadaki ‘Rus ayısı’

Biyografi: Putin siyasetin ön saflarına 1999 yılında geçti. İlk önce başbakan yardımcısı olarak göreve geldi, daha sonra 2 dönem başbakan, 3 dönem başkan olarak görev yaptı. Putin, Rusya’nın mevcut başkanı.

İç politika programı: Putin başkanlığının ilk döneminde vergi, bankacılık, toprak ve emeklilik, doğal tekel, konut ve toplumsal hizmet, iş ilişkileri ile ilgili reformlar ve başka yenilikler getirdi. Putin, Rusya’nın toprak bütünlüğü ve devlet yapısının güçlendirilmesi ile GSYİH’in önemli ölçüde yükseltilmesi gerektiğini ifade etti.

Dış politika programı: 2007 yılında Münich Güvenlik Konferası’nda konuşan Putin, ‘gereksiz derecede kibarlık yapmadan’ ABD’nin dış politikasına ve tek kutuplu dünya düşüncesine karşı çıkmıştı. Putin,‘tek efendinin, tek egemenin’ olduğu bir dünyanın modern koşullarda imkansız olduğunu, böyle bir modelin ‘Rusya’nın her nedense öğrenmeyi istemeyen bazı taraflara öğretmeye çalıştığı’ demokrasi ile bir ilgisi olmadığını söylemişti.

Grigoriy Yavlinskiy: Stalinizm ve 1990’lı yıllar mirasına karşı

Biyografi: Plehakov Enstitüsü mezunu Grigoriy Yavlinskiy, politikaya ilk adımını 1990 yılında, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti (RSFSC) Yüksek Sovyeti’nin, Bakanlar Kurulu Başkan Yardımcılığı ve Devlet Ekonomi Reformu Komisyonu Başkanlığı görevine gelmesine onay vermesiyle attı. Yavlinskiy ‘Elma Partisi’nden (Yabloko) dördüncü kez başkanlığa adaylığını koydu.

İç politika programı: Yavlinskiy’nin iç politikasındaki önceliği ‘gizli Stalinizm’ ve ‘feodalitenin sınırındaki vahşi kapitalizmle mücadele. Yavlinskiy’e göre, Rusya’nın, Avrupa’nın en güçlü ekonomisi haline gelmesi için devletin özel mülke saygı duymasını sağlamak, mülkün belirli ellerde toplanmasını engellemek, ekonomi ve iş alanındaki önemli değişiklikleri uyumlu hale getirmek gerekiyor. Yavlinskiy ayrıca, büyük şirketlerin temettü hisselerinin bir kısmının aktarılacağı, vatandaşlar için açılacak kişisel birikim hesapları ile yoksulluğun üstesinden gelineceğini savunuyor.

Dış politika programı: Grigoriy Yavkinskiy’ye göre, Rusya’nın dış politikadaki ilk önceliği eski Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri ülkeleri ile iyi ilişkiler kurmak olmalı. Ayrıca Batı Avrupa ülkeleri ile yakınlaşılmalı.

Pavel Grudinin: Rusya’nın WTO’ya üyeliğine karşı çıkıyor

Biyografi: Pavel Grudinin 1960 yılında Moskova’da doğdu. Küçük yaştan itibaren hayatı sovhozlarla bir ilişki içinde oldu, çocukken sovhozlarda yük taşıyıcı olarak çalıştı. Mühendislik öğrenimi gördükten sonra, onlarca yıl Moskova yakınlarındaki Lenin Sovhoz’unda çalıştı, 1995 yılında ise, sovhozun müdürü oldu. Moskova Bölge Duması’na seçildiği 1997 yılından beri de, siyaset hayatında. Rusya Komünist Partisi Kongresi’nin kararıyla Aralık 2017’de başkanlığa aday gösterildi.

İç politika programı: Pavel Grudinin, iç politikada büyük ölçüde ekonomik tedbirler alınmasından yana. Bu bağlamda, seçimlerde zafer kazanması durumunda Rusya’nın Dünya Ticaret Örgütü’ne (WTO) üye olmasına karşı çıkmak, sanayi, elektrik enerjisi, demir yolu, iletişim sistemleri ve banka yönetimi gibi stratejik açıdan önemli ve sistem oluşturucu endüstrileri millileştirmek istiyor.

Dış politika programı: Grudinin, başka ülkelerin Sovyetler Birliği dönemindeki gibi ‘Rusya’ya gelmek istemesi için’, Rusya’nın herkesi ‘birleştiren’, ‘temel’ bir fikrinin olması gerektiğini savunuyor. Grudinin “Biz gerçekten de büyük bir gücüz.” diyor.

Maksim Suraykin: İleriye, parlak Sovyet geçmişine doğru

Biyografi: 1978 yılında Moskova’da doğan Maksim Suraykin, tarih bilimleri uzmanı. Üniversitedeki öğrenimini tamamladıktan sonra bir bilgisayar donanımı tamir şirketi kurdu ve 10 yıl bu şirketi yönetti. Moskova Devlet İletişim Üniversitesi’nde İdari Bilimler Bölümü’nde öğretim görevlisi olarak çalıştı ve birçok bilimsel makale ile neşriyatın yazarı. 1996 yılından beri, siyaset hayatında. Rusya Federasyonu Komünist Partisi’ne girdi. 2010 yılında, ‘Rusya Komünistleri’ isimli bir kamu kuruluşunun başına geçti ve bu kuruluş tarafından 2018 başkanlık seçimlerine aday gösterildi.

İç politika programı: Maksim Suraykin’in seçim öncesi vaatleri arasında ‘sosyalist ekonominin yeniden canlandırılması için kapsamlı tedbirler alınması’ yer alıyor. ‘Rusya Komünistleri’nin yönetime gelmesi halinde, banka sistemlerinin ve ekonominin temel kollarının millileştirilmesini vaat ediyor. Komünistler ayrıca, bir şirketin kalifiye bir işçisi ve müdürünün gelirleri arasındaki farkın, en fazla beş kat olacak şekilde düzenlenmesi sözünü veriyor.Suraykin, yolsuzlukla mücadeleye de dikkat çekiyor. İç politika programı çerçevesinde, hukuksuz şekilde edinilen mallara el koyulması yönünde bir kuruluşun oluşturulması ve şirketlerin mali akışlarını kontrol edecek halk komitelerinin yeniden kurulmasını istiyor.

Dış politika programı: ‘Rusya Komünistleri’ dış politikada vatanseverlik temasına odaklanmaktan yana. İşçilerin çıkarlarının korunmasının dış politikanın çekirdeğini oluşturmasını savunan parti, ‘Varşova Paktı modelindeki emperyalizm karşıtı ülkelerin birliğinin’ yeniden kurulması gerektiği görüşünde.

Boris Titov: İş adamlarının profesyonel savunucusu

Biyografi: İş adamı ve Ombudsman Boris Titov, başarılı bir girişimci, şarap yetiştiricisi, Yükseliş Partisi’nin lideri. 2016 yılında ki Rusya Devlet Duması seçimlerinden bu yana, siyasetin ön saflarında, şimdi de Rusya devlet başkanı adayı.

İç politika programı: Boris Titov’un seçim programının en öncelikli konuları iş ve ekonomi. Başarılı siyasetçi ve iş adamı Titov, Rusya’nın gelişim formülünün iş dünyasının geliştirilmesi olarak görüyor ve bunun devlet hazinesi ile rublenin pozisyonunu güçlendireceğini savunuyor.

Dış politika programı: Titov, Rusya’nın uluslararası ticari konulardaki pozisyonunu güçlendirmek, yaptırım ve çeşitli borç erteleme sorunlarını çözmek istiyor.

Sergey Baburin: Rusya’nın, ŞİÖ ve BRICS’teki rolünü güçlendirmek istiyor

Biyografi: Rus siyasetinin kıdemli isimlerinden biri olan Sergey Baburin, 1959 yılında Kazakistan’da doğdu, çocukluğu Sibirya’da geçti. 30 yaşından beri siyasette aktif olarak yer alıyor. Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti (RSFSC) Yüksek Sovyeti’nin milletvekili olarak Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliğinin (SSCB) çöküşüne kararlı bir şekilde karşı çıktı. Baburin, lideri olduğu Rus ulusal muhafazakâr partisi ‘Rusya Tüm Halkların Birliği’ tarafından başkanlığa aday gösterildi.

İç politika programı: Sergey Baburin, iç politika programı çerçevesinde tüm idari kolları güçlendirmek adına anayasa reformu gerçekleştirilmesinden yana. Ekonomide ise kooperatif hareketinin kapsamlı olarak geliştirilmesini istiyor. Sosyal politikada Sovyet döneminden en iyi örneklerin yeniden canlandırılması görüşündeki Baburin’in iç politika programı, göçmen politikasını sıkılaştırmaya yönelik tedbirleri de içeriyor.

Dış politika programı: Baburin dış politikada, Rusya’nın Avrasya’daki jeopolitik pozisyonunun güçlendirilmesine, ülkenin bir parçası olan Kırım’ın geliştirilmesinin teşvik edilmesine odaklanmak istiyor. Baburin’e göre, parlamento Rusya’nın ŞİÖ ve BRICS’teki rolünün güçlendirilmesi için adımlar atmalı.

Vladimir Jirinovski: Göçmensiz endüstrileşmeden yana

Biyografi: Vladimir Jirinovski’nin uzun bir siyasi kariyeri var. Siyasi hayatına Rusya için bir dönüm noktası olan 1990’lı yıllarda başladı. Rusya Liberal Demokrat Partisi’nin lideri olarak geçirdiği yaklaşık çeyrek asırlık dönemde başkanlık seçimlerinde 5 kez yer aldı.

İç politika programı: Vladimir Jirinovski, Rusya’daki Rus halkına ‘devlet kuruculuk’ statüsünü geri vermeyi, Rusçanın güçlendirilmesi için ve ‘göçmenlerin baskınlığına’ karşı mücadele etmeyi istiyor. Ekonomi alanında 1990’lı yıllarda zarar gören endüstriyi yeniden canlandırarak geniş çapta endüstrileşme sağlamak istiyor. Dar gelirlilerin kamusal hizmet borçlarını silmeyi vaat ediyor. Jirinovski’nin planları arasında, ‘yolsuzluğa darbe indirmek’, küçük işletmeleri desteklemek üretim ve bilim vergilerinin muafiyeti sağlamak, fiyat artışını durdurmak, Sibirya ve Uzak Doğu’yu geliştirmek var.

Dış politika programı: Jirinovski’ye göre, 1917’de Rusya İmparatorluğu’nun çöküşünden bu yana Rus diplomasisi büyük hatalar yaptı ve artık dış politikada Rusya ve Rus halkının çıkarlarının korunmasına odaklanılmalı.Jirinovski ayrıca, İran ve Türkiye’nin de yer alacağı yeni bir Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin kurulmasını teklif etti.

Kseniya Sobçak: ‘Herkese karşı’ aday

Biyografi: Sunucu Kseniya Sobçak, eğlence programları sunuculuğundan tarz sahibi bir kadına ve kendini ‘herkese karşı’ aday olarak tanımlayan, 2018 başkanlık seçimlerine adaylığını koyma kararı alan muhalif bir gazeteciye dönüştü.

İç politika programı: Sobçak, birçok kez vatandaşların siyasi iradelerini ve inisiyatiflerini göstermesini zorlaştıran veya engelleyen yasaların gözden geçirilmesi gerektiğini söyledi. Sobçak, ifade ve toplanma özgürlüğü karşısındaki tüm siyasi ve şiddete dayalı olmayan eylemlerin ortadan kaldırılmasından yana. Sobçak’a göre, tüm büyük devlet kuruluşları tekel kurulmasını önleyici kısıtlamalarla özelleştirilmeli. Ayrıca yargı reformunun gerçekleşmesini savunan Sobçak, dini kuruluşların devlet bütçesi tarafından desteklenmemesi ve medyanın çalışmaları önündeki kısıtlamaların kaldırılması gerektiği görüşünde.

Dış politika programı: Rusya’nın bir Avrupa ülkesi olduğunu vurgulayan Kseniya Sobçak “Doğal olarak Rusya’nın partnerleri ve müttefikleri Avrupa’daki güçler, demokratik ve refah ülkeler. Rusya’nın çıkarına olan zayıf değil, güçlü bir Avrupa Birliği. Uzun vadede, AB ile birleşme yönünde anlaşma imzalama hedefi koyarak Avrupa ile partner ilişkileri geliştirmek için maksimum düzeyde çaba göstermeliyiz.” görüşlerini savunuyor.

Rusya Kamuoyu Vakfı’nın (FOM) yaptığı son anket, Rusya halkının yüzde 60’tan fazlasının 18 Mart’taki seçimlerde Devlet Başkanı Vladimir Putin’e oy vermeyi düşündüğünü ortaya koydu.

FOM’un 3-4 Mart’ta Rusya’nın 73 bölgesindeki 207 yerleşim biriminde 6 bin kişiyle konuşarak düzenlediği ankete göre, Rusların yüzde 64’ü 18 Mart’ta sandığa gitmeleri halinde oylarını Putin’den yana kullanacaklarını ifade etti.

Putin’e en yakın isim yüzde 6.6 ile Vladimir Jirinovskiy, yüzde 6.5 ile Pavel Grudinin ve yüzde 1.2 ile Kseniya Sobçak oldu.

Ankete katılanlara hangi adaya olumlu baktıkları da soruldu. Yüzde 71.5’lik kesim Putin’in adını verirken yüzde 15.2 Jirinovskiy ve yüzde 10.9 da Grudinin’e olumlu baktığını kaydetti. 2000-2008 arasında 4’er yıldan iki dönem devlet başkanı olarak görev yapan Putin, yasalar gereği 3. kez aday olamadığı için 2008 seçimlerine katılmamıştı. Bir dönem ara verdikten sonra 2012’de tekrar aday olan Putin, yasada yapılan değişiklikle 6 yıllık bir süre için yeniden Kremlin’e çıkmıştı.

Mehmet EROL
o-Staj 2018 AVRAM Stajyeri

Kaynakça:

Trump’ın Ek Gümrük Vergisi

ABD Başkanı Donald Trump’ın, ithal çelik ve alüminyuma sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10 oranlarında ek gümrük tarifesi uygulanmasıyla ilgili düzenlemeyi imzalamasına çok sayıda ülkeden tepki geldi.

Japonya; ithalat vergilerinin ikili ilişkiler üzerinde, “büyük etkisi” olacağını vurguladı.Güney Kore ise konuyu, Dünya Ticaret Örgütü’ne taşıma tehdidinde bulundu.

Kanada; Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşması (NAFTA) üzerindeki müzakereler sürerken, Kanada ve Meksika vergi artışından muaf tutuldu. ABD’nin en büyük çelik ve alüminyum tedarikçisi olan ülke vergi muafiyetini memnuniyetle karşıladı ancak Washington’a bu vergilerin kaldırılması için baskı yapmaya devam edeceğini açıkladı.

Çin; Çelik ve metal birlikleri misilleme talep etti ve hükümete, ABD’nin kömür, tarım ve elektronik ürünlerinin hedef alınması çağrısı yaptı.

Meksika; Ekonomi Bakanı Ildefonso Guajardo, gümrük vergilerinin NAFTA görüşmeleriyle ilişkilendirilemeyeceğinde ısrarlı.

AB; Konuyla ilgili görüşmeler yapmak istiyor ve ek gümrük vergilerini kınıyor. AB Komisyonu “muafiyet” çağrısı yaptı ve AB şirketlerinin, “adil olmayan ticaretin kaynağı olmadığını” söyledi.

Hollanda; Başbakan Mark, Rutte Trump’ın gümrük vergisi kararının “çok üzücü” olduğunu söyledi ve Hollanda’nın karşı önlemler almaya hazır olduğu uyarısı yaptı.

Avustralya; Başbakan Molcolm Turbull, ABD’nin iki ülkenin ticari ilişkileri konusunda hiçbir şikayeti olamayacağını söyledi ve hükümetinin “yorulmaksızın” muafiyet isteyeceğini belirtti.

İngiltere; Hükümet, “muafiyet ihtimallerini” değerlendirmek üzere AB’deki ortaklarıyla birlikte çalışabileceğini, İngiltere’de ki çelik ve alüminyum sektörlerini ise destekleyeceğini açıkladı.

Rusya, Trump’ın gümrük vergisi kararına itiraz edecek; Rusya’nın, ABD Başkanı Donald Trump’ın dün imzaladığı kararla çelik ve alüminyuma getirilen gümrük vergisi düzenlemesine Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) nezdinde dava açabileceği belirtildi. Putin, “Yaptırımların amacı tamamen farklı, Rusya’nın gelişimini durdurma isteğiyle ilgili, Rusya’yı durdurma amacını taşıyor.” dedi.

ABD Başkanı Donald Trump ise, ülkesinin “adil olmayan” ticaret nedeniyle zarar ettiğini ve ek gümrük vergilerinin sanayiyi canlandıracağını söylemişti. Çelikte yüzde 25, alüminyumda da yüzde 10 artacak gümrük vergileri iki hafta içinde yürürlüğe girecek.

Sıla Ezgi ARSLAN
o-Staj 2018 AVRAM Stajyeri

Kaynakça:

 

Rusya, Kırgızistan’da İkinci Bir Askeri Üs Kurup Kurmama Konusunda Kararsız

Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sooronbay Jeenbekov, Rusya’nın Kırgızistan’da ikinci bir askeri üs kurup kurmama konusunda kararsız olduğunu belirtti.Cumhurbaşkanı Jeenbekov, 6 Mart’ta seçildiği günden sonra ilk defa görüştüğü gazetecilerle buluşmasında konuyla ilgili açıklama yaptı.

Sooronbay Jeenbekov, “İkinci bir askeri üs konusunda Rusya henüz bir karar vermiş değil. Hava sahamızın korunması için ikinci bir askeri üs kurulması meselesi benim seçilmemden öncesine uzanıyor. Halihazırda, Rusya var olan askeri üssünü güçlendirmeye devam ediyor.” ifadelerini kullandı.

Kırgızistan’ın eski Cumhurbaşkanı Almazbek Atambayev, Kırgızistan’ın güneyindeki Bakten Bölgesi’nde bir Rus askeri üssünün kurulması teklifinde bulunmuştu. Almazbek Atambayev geçtiğimiz yıl, 19-24 Haziran tarihleri arasında Rusya’ya yaptığı ziyaretler sırasında ülkesinde ikinci bir Rus askeri üssü istediğini dile getirmişti.

Bilindiği gibi Tacikistan ise bu duruma tepki ile yaklaşıyor. Duşanbe’de, Afganistan’dan gelecek tehlikelerin Kırgızistan’ın güneyinde karşılanması tüm Tacik topraklarının korumasız bırakılması anlamına geldiği ifade ediliyor. Kırgızistan’ın, Afganistan ile sınırı olmamasına karşın güneyindeki Tacikistan Afganistan ile uzun bir sınıra sahip. Özbekistan ise, sınırında ve özellikle Fergana Vadisi’nde bir Rus üssü bulunmasına İslam Kerimov döneminden beri karşı duruyor.

Aralık ayında ise, Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Grigory Karasin, Kırgızistan’da bir üs daha kurulmasının gereksiz olduğunu söyleyerek var olan üssün bölgesel güvenliği sağlamaya yeterli olduğunu belirtmişti.

Ayrıca, Kırgızistan kendi topraklarında aynı zamanda hem Amerikan askeri üssünü hem de Rus askeri üssünü barındıran tek ülkedir.

 Begmurat ALLABERDİYEV
o-Staj 2018 AVRAM Stajyeri

Kaynakça:

Sudan’ın Kahire Büyükelçisi Görevine Döndü

Sudan’ın Kahire Büyükelçisi Abdulmahmud Abdulhalim’in yaklaşık iki ay aradan sonra yeniden görevine başlamak üzere Kahire’ye geldiği belirtildi. Uluslararası Kahire Havaalanı’ndan yetkililerden alınan bilgiye göre, Mısır Havayollarına ait bir uçakla başkente gelen Abdulhalim’i büyükelçilikten yetkililer karşıladı.

Mısır ile Sudan, Kızıldeniz sahilindeki “Halayib Üçgeni” olarak bilinen tartışmalı sınır bölgesi için karşı karşıya gelmiş, bunun üzerine Sudan yönetimi Kahire Büyükelçisi’ni “istişare” amacıyla 5 Ocak günü geri çağırdığını duyurmuştu.

Ocak ayı sonunda 30. Afrika Birliği Zirvesi çerçevesinde Etiyopya’nın Başkenti Addis Ababa’da bir araya gelen Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile Sudan Devlet Başkanı Ömer el-Beşir, iki ülke arasındaki engellerin aşılması için ortak bakanlar komitesi kurulması konusunda mutabakata varmıştı.

Mısır ve Sudan Ortak Bakanlar Komitesi şubat ayında Kahire’de bir araya gelerek diyalog çalışmalarının ilk adımını atmıştı.

Sudan ve Mısır arasındaki tartışmalı meseleler

Kızıldeniz sahilinde Mısır ile Sudan arasındaki sınırda yer alan 20 bin 850 kilometrekarelik “Halayib Üçgeni” adı verilen bölgenin egemenliğinin kime ait olduğu yönünde yaşanan tarihi tartışmalar zaman zaman iki ülkeyi siyasi ve askeri olarak karşı karşıya getiriyor.

İki ülke arasında, deniz sınırını belirleyen Halayib Üçgeni hakimiyetinin yanı sıra Nil Nehri’ndeki su hissesi ve diğer birtakım siyasi konularda anlaşmazlıklar bulunuyor.

Mustafa Nedim CAN
o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

Kaynakça:

Sierra Leone Başkanlık Seçimleri: %25 Resmi Sonuç Açıklandı

Sierra Leone’nin seçim organı olan Ulusal Seçim Komisyonu (NEC), 7 Mart 2018 tarihli cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili olarak bir dizi resmi sonuç yayınladı.

Rakamlar, iktidardaki Tüm Halklar Kongresi’ni (APC) ana muhalefet Sierra Leone Halk Partisi (SLPP) ile sıkı bir yarışta gösteriyor. Her iki taraf da şimdiye kadar sayılan oyların% 40’ından fazlasına sahip. APC takımından Dr Samura Kamara, 291.933 oy (% 44.64) ile destek olurken, SLPP takımından Julius Maada Bio 274,352 (% 41.94) ile geliyor.

Adayın ilk turda% 55 kazanması halinde, birinci ve ikinci adaylar arasından yapılan bir cumhurbaşkanlığı seçimleri, sonuçların onaylanmasından iki hafta sonra yapılır.

Parlamento ve konsey seçimleri, ilk olarak posta sistemini geçtikten sonra tek bir turda kararlaştırılır. 17 partinin (40 bağımsızın yanı sıra) yönettiği 752 aday arasından toplam 132 milletvekili seçildi.

Buna ek olarak, meclis üyeleri, meclis başkanları ve belediye başkanları olmak üzere toplam 511 yerel makam için 2.741 aday bulunmaktadır.

Sierra Leone’de halk, 2007 ve 2012’de yapılan seçimleri kazanan Ernest Bai Koroma’nın görev süresinin tamamlanmasının ardından yeni devlet başkanını seçmek için 7 Mart’ta sandık başına gidildi.

Sierra Leone Gözlemci Kurumu Başkanı Joseph Jimmy Sankaituah, AA muhabirine yaptığı açıklamada seçimin özgür ve adil olması için çalıştıklarını belirtmişti.

Ezgi ŞENYURT
o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

Kaynakça:

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Askeri İşbirliği, Elmas Ve Platin Projeleri İçin Zimbabve’de

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov Perşembe günü yaptığı açıklamada, ülkesinin Zimbabwe ile askeri işbirliğini sürdürdüğünü ve elmas sektöründeki fırsatları değerlendirmek istediğini ve bunun yanısıra Başkent Harare çevresinde 3 milyar dolarlık bir ortak platin projesinin yürütüleceğini söyledi.

Afrika turunda olan Lavrov, Zimbabwe Devlet Başkanı Emmerson Mnangagwa ve üst düzey hükümet yetkilileri ile toplantılar düzenleyerek Rus firmalarının ihracat amacıyla mal üretmesi için özel bir ekonomik bölge kurulmasını içeren bir anlaşma imzaladı.

Lavrov, “Ayrıca askeri ve teknik iş birliği oluşturma olasılıkları hakkında konuştuk. Bu konu üzerinde çalışan özel bir grubumuz var” ifadelerini kullandı. Savaş uçağı ve araçları da dahil olmak üzere Zimbabve’ye geleneksel olarak askeri teçhizat tedarik eden Batı ülkeleri, 2000 yılında eski cumhurbaşkanlığı Robert Mugabe hükümetine insan hakları ihlalleriyle suçlanması üzerine yaptırım uygulayarak tedarik sürecine son vermişlerdi.

Dışişleri ve Uluslararası Ticaret Bakanı Korgeneral Dr. Sibusiso Moyo (Emekli), ziyaretin Harare ve Moskova arasındaki sağlam ilişkileri daha da güçlendireceğini söyledi.

Bakan Moyo, “İki ülke arasındaki mükemmel siyasi ilişkiler, tarımsal mekanizasyon ve insan gücü gelişimi gibi pek çok alanda genişletilmiş ekonomik bağlar, ticaret, madencilik ve iş birliği için zemin oluşturdu.” dedi.

Mnangagwa’nın özel danışmanı Chris Mutsvangwa daha sonra gazetecilere verdiği demeçte, ayrıntı vermeden Zimbabve Savunma Bakanlığı’nın Rusya’yla askeri donanım temini konusunda görüştüğünü söyledi.

Lavrov’un bu ziyaretinin, Zimbabwe’nin 1980’deki bağımsızlığından beri gördüğü en büyük yatırımlardan biri olan madenciliği canlandırması bekleniyor. Lavrov, “Dünyada en büyük ve halen Zimbabve ile Rusya arasında bir ortak girişimle işletilen Darwendale platin depozitini araştırmak için ortak projenin uygulanmasına özel bir önem verdik” dedi.

Zimbabve, Güney Afrika’dan sonra bilinen en büyük ikinci platin yataklarına sahip olan ülkedir. Ayrıca Darwendale projesi şimdiye kadarki düşünülmüş en büyük yatırımdır. Devlet Başkanı Mnangagwa, ekonomiyi düzeltmek, yabancı yatırımcıları çekmek ve mevcut yatırımları korumak için reform sözü verdi.

Afrika Kıtası’nda bulunan birçok ülkenin doğal kaynakları oldukça fazla. Dünyada kolonyal dönemin sona erip bu ülkelerin bağımsızlığını kazanmasıyla birlikte yeni bir döneme girildiğini görmekteyiz. Bu dönemin kavramları devletler arasında ekonomik, askeri, politik iş birliği, stratejik ortaklık gibi kavramlar etrafında şekillenmekte. Türkiye de her büyük ülkenin yaptığı gibi Afrika Kıtası’ndaki ülkelerle ilişkilerini her anlamda derinleştirip, insani boyutun ağırlık kazandığı fakat ekonomik olarak ta kazan kazan ilişkisinin kurulduğu döneme hızlıca geçiş yapma sürecine ağırlık vermelidir.

Merve ACAR
o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

Kaynakça:

Mısır’da Konuşan Suudi Prens Türkiye, Katar Ve İran İçin ‘Şeytan Üçgeni’ Dedi

Suudi Arabistan’da ‘krallığı’ devralmaya hazırlanan Veliaht Prens Muhammed bin Selman, ilk yurt dışı seyahatini gerçekleştirdiği Mısır’da toplantı gerçekleştirdi. Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah es-Sisi ile görüştükten sonra bir Kıpti kilisesini ziyaret etti. Toplantıda tartışma yaratacak açıklamalarda bulundu. Bölge ülkeleri olan Türkiye, İran ve Katar’ı şeytan üçgeni olarak tanımladı. Bu ülkelerin Arapların güvenliğine tehdit oluşturduğunu söyledi. İran’ı mezhepçilik politikaları uygulayıp ayrımcılık yapmakla suçladı. Prens Salman bin Muhammed, Arap CBC kanalına konuştu ve basınla görüşmeler yaptı. Bir gazeteci, prens Muhammed’in Katar ile yaşanan krizin büyütülecek bir mesele olmadığını ve bir bakanın bir günde çözülebilecek bir sorun olduğunu belirtti.

Salman bin Muhammed’in “Erdoğan’ın yönettiği Osmanlılar, Müslüman Kardeşleri de kullanarak halifeliği yeniden getirmek istiyor. İran ideolojik devrimini yaymak istiyor.” ifadelerini kullandı. Prens Salman, Irak ve Mısır’ın Sina bölgesindeki terör gruplarını saydı ve sonrasında Türkiye ve İran ile birlikte ‘şeytan üçgeni’ suçlamasında bulundu. Salman Türkiye, Katar ve İran’ı teröre destek vermekle suçladı ve bu ülkeleri ‘şer ekseni’ olarak nitelendirdi. Muhammed bin Selman’ın sarf ettiği sözler küstah bir açıklama olarak nitelendirildi. Veliaht Prens’in bu sözleri söylediğine dair iddia El Cezire Arapça ve CBS Arap televizyonları tarafından yayınlandı. Toplantıya katılan gazetecilerden biri olduğunu söyleyen CBS’in Mısırlı program sunucusu Lemis el Hedidi, Salman’ın Arap ülkelerin terör riskiyle karşı karşıya olduğunu sözlerine ekledi.

Fatma Nur KARANİS
o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

Kaynakça:

 

Kenya, Yurt Dışındaki Mahkumların İadesini İstiyor

Kenya Dışişleri Bakanı Juma, “Mahkumların iadesi için birçok ülkeyle konsolosluklarımız üzerinden görüşmelere devam ediyoruz” dedi

Kenya Dışişleri Bakanı Monica Juma, yabancı ülkelerde hapis yatan bin 300 Kenyalı mahkumun geriye kalan cezalarını kendi ülkelerinde çekebilmesi için girişimlere başladıklarını duyurdu.

Juma, Başkent Nairobi’de düzenlediği basın toplantısında, Kenyalı bin 300 mahkumun yabancı ülkelerde hapiste bulunduğunu ve bunların kalan cezalarını Kenya’da çekmeleri için birçok ülkeyle görüşmelere başladıklarını söyledi.

Hükümetin, Kenyalı mahkumları evine geri getirebilmek için elinden gelen her şeyi yaptığını belirten Juma, “Bu mahkumların iadesi için birçok ülkeyle konsolosluklarımız üzerinden görüşmelere devam ediyoruz. Ancak yurt dışındaki Kenyalı mahkumların geri getirilmesi, biraz zaman alacaktır. Bu konuda sabırlı olunması gerekir.” ifadelerini kullandı.

Juma, Kenya’daki hapishanelerde 2 bin kadar yabancı mahkum bulunduğunu hatırlattı. Yurt dışındaki Kenyalı işçilere yönelik son yıllarda giderek artan suistimal ve kötü muamelelere değinen Bakan Juma, Suudi Arabistan’da ceza alan ve kötü muamele gören Kenya vatandaşlarına yönelik yoğun görüşmelerin sürdüğünü kaydetti.

Juma ayrıca, Suudi Arabistan’daki Kenyalı işçilerin korunması için iki ülke arasında işçi sözleşmesi imzalandığını belirtti.

Gürkan ŞENTÜRK
o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

Kaynakça: