Home Blog Page 140

Kolombiya’da FARC Seçim Kampanyasını Askıya Aldı

Kolombiya’nın eski isyancı grubu olan FARC, geçtiğimiz yıl silahlarını seçimlere katılma şansı karşılığında indirdi. Juan Manuel Santos’un Nobel Ödülü kazandığı bir anlaşmanın parçası olarak siyasi bir parti haline dönüşen FARC’ın başlatmış olduğu seçim kampanyaları şiddet protestolarıyla son buldu. Grup, güvenlik endişelerinden dolayı seçim kampanyalarını geçici süreliğine durdurdu.

Geçtiğimiz günlerde FARC, “Bizler bu tür protestoları önlemek için bütün siyasi partilere çağrıda bulunuyoruz ve tartışmaları, fikirleri ve önerileri sunduğumuz mevcut seçim kampanyasının adil oyun kuralları içerisinde olması için tüm partileri bir zirvede toplanmaya davet ediyoruz” diye açıklamada bulundu.

Bununla birlikte gelecek ay parlamento seçimlerine ve Mayıs ayında yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak olan FARC’tan yeni bir açıklama geldi. Mayıs ayında yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerine Rodrigo Londono, sağlık sebepleri dolayısıyla aday olmayacağını söyledi. Londono, protestolar da dahil olmak üzere sağ kanattan saldırıları da cumhurbaşkanlığı seçimlerinden çekilmesine bir neden olarak gösterdi.

FARC’ın senato adayı Ivan Marquez ise yaptığı bir açıklamada yapmış oldukları barış anlaşmasının diğer partilerce desteklenmesi halinde başka bir partiden gelen cumhurbaşkanlığı adayına destek vermeye açık olduklarını belirtti.

Merve ÜN
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

Kaynakça:

Eski Bolivya ve Kolombiya Cumhurbaşkanları, Küba’ya Girişlerinin Reddedildiğini Açıkladı

Eski Kolombiya Cumhurbaşkanı Andres Pastrana ve eski Bolivya Cumhurbaşkanı Jorge Quiroga, ödül almak için Küba’ya giderken adaya girişlerinin reddedildiğini söyledi.

Bolivya’nın eski Cumhurbaşkanı Jorge Quiroga ve Freedom House (Özgürlük Evi)  Yönetim Kurulu Üyesi olan Andres Pastrana, 2012’de adadaki şüpheli bir araba kazasında hayatını kaybeden Küba demokrasi aktivisti olarak adlandırılan Oswaldo Paya Ödülü’nü kabul etmek için düzenlenen bir törene katılacaktı. Eski cumhurbaşkanları, ödülü Latin Amerika ve İspanya’dan eski cumhurbaşkanlarından oluşan ve bölgedeki demokratik özgürlükleri ve değerleri savunan bir kuruluş olan IDEA adına kabul edeceklerdi.

Andres Pastrana ve Jorge Quiroga, 7 Mart 2018 tarihinde Kolombiya’nın Bogota Havaalanı’nda Küba’ya girişlerinin reddedildiğini söyleyerek basına açıklamalarda bulundu. İki eski Latin Amerika başkanının ülkede demokrasi ile ilgili bir ödül törenine katılmalarına izin vermeyi reddeden Küba makamlarına yanıt olarak Freedom House Başkanı Michael J. Abramowitz aşağıdaki ifadeyi yayınladı:

 “Eski Latin Amerika başkanlarının Küba’ya girmesini engellemek suretiyle Küba hükümeti demokrasi ve insan hakları için hor göründüğünü gösterdi. Bu eylemleri, hükümetin bölgedeki demokratik aktivistlerin yanı sıra bölgedeki demokratik liderlerin korkusunu yansıtıyor.”

Pastrana Twitter’da “Küba diktatörlüğü bizi bugün bölgeden demokratik ilkeleri savunmak için sınır dışı etti” diye yazdı. Aynı zamanda uçakta, kendisinin ve Quiroga’nın bir fotoğrafını, “libertad” ı (özgürlük) belirtmek için baş ve işaret parmakları ile “L” işareti yapıp gönderdi.

SİNEM DAY
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

 Kaynakça:

Avrupa Komisyonu, Romanya’nın Ekonomisine Yönelik Riskler Konusunda Uyardı

Avrupa Komisyonu, Romanya’nın ekonomisine yönelik sert iniş riskleri konusunda uyarılarda bulundu. Yapısal reformların yokluğunda, Romanya’nın aşırı ekonomik büyümesi sert bir inişe neden oluyor. Yolsuzlukla mücadele konusundaki ilerleme de tehlikeye girdi.

Avrupa Komisyonu’nun Romanya hakkındaki son raporunda “Güçlü ekonomik büyümeye rağmen eşitsizlik ve yoksulluk oranları hala yüksek. Bazı yapısal reformlar 2017’de tersine döndü, diğerleri ise durdu. Yolsuzlukla mücadelede kaydedilen ilerlemeler tekrar riske atıldı.” yer aldı. Romanya’nın ekonomisi 2017’de yüzde 7’ye ulaştı ve bu da Avrupa Birliği’nin en büyük büyüme oranıdır. Raporda, Romanya’nın ülkeye özgü 2017 tavsiyelerini ele alma konusunda sınırlı ilerleme kaydettiğinin altı çizildi.

Avrupa Komisyonu, “Geçmişteki reformların sürekliliğinin sağlanması, Romanya’nın katma değeri yüksek bir ekonomiye dönüşmesini destekleyecek ve ekonominin nihai bir gerilemeye karşı direncini artırabilecektir.” dedi. 2017 yılında reel GSYH büyümesi, gerek kamu gerekse özel sektörde ücret artışları ve dolaylı vergi indirimlerinin etkisiyle yükselen özel tüketim nedeniyle kriz sonrası dönemde hız kazanmıştır. Büyümenin yavaşlaması bekleniyor, ancak potansiyelin üzerinde kalıyor.

İhracat pazar payı artışlarına rağmen, ithalatın büyümesi ihracatı geride bıraktı ve cari işlemler açığı genişledi. Enflasyon 2017 yılında pozitif hale geldi ve hızlanacağı tahmin ediliyor.

Gamze  AZMAN
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi Portekiz’de

Türkiye-Portekiz Ortak Ekonomi ve Ticaret Komisyonu (JETCO) 3. Dönem Toplantısı’na Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi katıldı. Zeybekçi yaptığı konuşmada, “1.5 milyar dolar olan ticaret hacmimiz 2018 sonunda 1.8 milyar dolara çıkacak. Ancak Türkiye ve Portekiz arasındaki potansiyel bundan çok daha fazla.” dedi. Aynı zamanda Zeybekçi, “Türkiye’nin üçüncü ülkelerde yapacağı işbirlikleri ve yakalayacağımız fırsatlarla bu 5 milyar doları inanın 10’a katlamak hiç de zor değil.” dedi. AB ile Türkiye arasındaki Gümrük Birliği’ne de değinen Zeybekçi Gümrük Birliği’nin güncelleştirilmesiyle iki taraf arasındaki ticaret hacmi çok daha başka bir yere geçeceğini ve bunun tam anlamıyla ticari ve ekonomik bir entegrasyona dönüşeceği yönünde açıklamada bulundu.

Zeybekçi, Portekiz ile karşılıklı ticaretin arttırılması gerektiğini vurguladı. Toplantının ardından Bakan Zeybekçi ve Portekiz Dışişleri Bakanı Augusto Santos Silva, turizm, standardizasyon ve metroloji alanlarında iş birliği anlaşmalarını imzaladı.

İki ülke arasındaki ekonomi ve ticaret alanındaki ilişkilerin önemini belirten Portekiz Dışişleri Bakanı Silva, var olan ikili ilişkilerde sadece ticaret alanında değil aynı zamanda turizmde de ilerleme kaydedildiğinin değerlendirmesinde bulundu. Silva yaptığı açıklamada, “Ticaret hacmimiz yıllık yaklaşık 1,5 milyar dolar. Zaten önemli olan bu rakamı daha da artırmakta istekli olmamız.” dedi. “Hem Türkiye hem de Portekiz’in jeopolitik açıdan benzerlikleri var. Her ikimiz de Avrupa’yı diğer kıtalara yani Asya ve Amerika’ya bağlayan köprüleriz diyerek Türkiye ile ticaret ve yatırım alanlarındaki gelişmeler için gerekli adımların atılacağını açıkladı.

Ebrar GENÇ
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

İtalya’da Seçimin Galibi Popülist ve Sağ Partiler Oldu

İtalya’da yapılan genel seçimlerin galibi popülist ve sağ partiler oldu. Seçimlerde statüko karşıtı liderlerin elde ettiği başarı ve ana akım partilerin hüsrana uğraması, Euro bölgesinde tedirginlik yarattı. Ancak seçimlerde hiçbir ittifak ya da parti tek başına hükümeti kuracak çoğunluğa erişemedi. Bu sonuçlarla, Avrupa Birliği’nin üçüncü büyük ekonomisinin uzun bir siyasi istikrarsızlık dönemine girecek gibi göründüğü yorumları yapılıyor. Seçimlerde en yüksek oyu yüzde 37 ile sağcı ittifak toplarken, tek başına en çok alan partiyse popülist yüzde 32 ile Beş Yıldız Hareketi oldu.

Sağcı ittifak içerisinde en yüksek oyu alan göçmenlik karşıtı Lig partisi, ülkeyi yönetmeye hak kazandıklarını savundu. Partinin lideri Matteo Salvini düzenlediği basın toplantısında, “Yönetme hakkı ve görevine sahibiz.” derken, AB’ye karşı şüpheci bir yönetimin göreve gelmesi ihtimali karşısında borsalar ve Euro geriledi. Ancak Salvini yatırımcıların endişe etmesine gerek olmadığını söyledi.

Beş Yıldız Hareketi’nin lideri de, sorumlu bir liderlik rolü üstlenmeye hazır olduğunu belirtti. Salvini, Euro ve AB’yi ulusal bütçelere kısıtlamalar getirdiği gerekçesiyle eleştirirken, “Euro hataydı ve hata olarak kalmaya devam edecek.” dedi. Sağcı ittifakta eski başbakan Silvio Berlusconi’nin Forza Italia partisi de bulunuyor.

Salvini, Lig partisi olarak geniş bir koalisyona ilgi duymadıklarını ancak tüm partilerle görüşmek istediklerini belirtti. Partinin ekonomi şefi Claudio Borghi de Beş Yıldız Hareketi’yle ittifak ihtimalini gündeme getirdi. Böyle bir ittifakın kurulması halinde Avrupa’yla entegrasyona ilginin daha da azalacağı tahmin ediliyor.

Gözde Nur MERAL
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

İsviçre’de Halk, Devlet Televizyonu Vergisi için Referanduma Gitti

İsviçre’de Radyo ve Televizyon Vergisi’ni tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan “No Billag” inisiyatifi için yapılan referandumda “Hayır” kararı çıktı. Buna göre halk, yıllık 450 İsviçre Frangı vergi ödemeye devam edecek.

Ülkemizde “TRT payı” adlı verginin bir benzeri İsviçre’de de “Radyo ve Televizyon Vergisi” adı altında toplanıyor. Ancak İsviçre’de konuyla ilgili bir referandum düzenlendi. Ülke genelinde halk “No Billag” adı verilen insiyatif için sandık başına gitti. İsviçreliler, katılımın yüzde 54,4 olduğu oylamada, resmi olmayan sonuçlara göre, yüzde 71,6’sı Radyo ve Televizyon Vergisi’ni tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan “No Billag”‘ için “Hayır” dedi. Karara göre, yürürlükte olan Radyo ve Televizyon Yasası’yla televizyon cihazı ve radyo kullanımına bakılmaksızın, her ev televizyon ve radyo vergisi olarak yıllık yaklaşık 450 İsviçre Frangı ödemeye devam edecek.

Halk oylamasında “Evet” çıkması durumunda; İsviçre devleti savaş olmadıkça, radyo ve televizyon işletemeyeceği gibi halktan hiçbir şekilde radyo ve televizyon vergisi talep edemeyecekti. İsviçre devlet televizyonu RTS, halkın kararının memnuniyetle karşılandığını açıkladı

Doğrudan demokrasinin en güzel örneklerinden biri olan referandum sistemi İsviçre’de çokça tekrarlanıyor. İsviçre’de referandum düzenlenebilmesi için yüz bin imza toplanması yeterli. İsviçre daha önce de 2016 yılındaki referandumda çalışan, çalışmayan herkese 2500 Frank maaş bağlanması önerisini %78 hayır oyu ile reddetmişti.

Mustafa BİLGİN
O-staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

Doğu Guta için Ateşkes Kararı

Suriye ordusu Doğu Guta’yı militanların elinden kurtarmak için bölgedeki ilerleyişi sürdürüyor. Suriye hükümeti bölgedeki sivillerden güvenli olan geçiş koridorlarını kullanarak bölgeyi terk etmelerini istemişti. Birleşmiş Milletler Suriye Temsilcisi Stefan de Mistura bu bombardımanın durması için bir ateşkes gerektiğini söylemişti.

İsveç ve Kuveyt 9 Şubat’ta ateşkesle ilgili bir tasarı sunmuşlardı. 30 günlük bir ateşkes kapsamında Suriye’de mağdur olan insanlara hayati yardımların ulaştırılmasını içeren bu tasarı cihatçı militanlarla ilgili kesin sonuçlar içermediğinden soru işaretlerinin belirmesine neden olmuştu. Rusya Güvenlik Konseyi büyükelçisi ateşkes üzerinde anlaşma sağlayamadıklarını söyleyip ardından bir takım değişiklikler önermişti. Değişiklikler yapılan tasarıda Güvenlik Konseyi’nin ateşkese “karar verdiği” ifadesi yerine “çağrı yaptığı” ifadesi kullanılıyor.

İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström, Birleşmiş Milletler’in 30 günlük ateşkes kararını çok önemli bulduklarını belirtti. bu kararın insani yardımların bölgeye ulaşması anlamında yetersiz olduğunu ifadelerine ekleyen Wallström, ateşkesin yardıma muhtaç insanlara yardımların ulaşabilmesi açısından da çok önemli olduğunu söyledi.

Doğu Guta ve genel olarak Suriye’deki durumu değerlendirirken çok kötü ifadelerini kullanan Walsström, orada bütün acı çeken insanlara yardım eli uzatılması gerektiğini belirtti.

Wallström, Dünya Kadınlar Günü sonrasında bütün düşüncelerinin Suriye’deki acı çeken kadınlarda olduğunu söyledi. Dünyanın birçok yerinde ezilen ve şiddete uğrayan kadınların varlığından bahsedip, kadınların eşit haklara sahip olması gerekirken hala oy hakkına bile sahip olmayan kadınların yaşadığı ülkelerin var olmasına değindi. Devamında da 8 Mart Kadınlar Günü’nü önemsediğini söyleyip, feminist dış politika siyasetlerini devam ettireceklerini ifade etti.

EDA SUBAŞI
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

 

Trump’ın Ticaret Savaşları Söylemi Üzerine NAFTA Değişiyor mu?

Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, geçtiğimiz günlerde ”ticaret savaşları” söylemi altında ülkesinin adil olmayan vergilendirme sistemleri nedeniyle ticaret açığının 800 milyar doları bulduğunu ve özellikle alüminyum-çelik endüstrisinde vergilendirmelerde değişikliğe gideceğini açıklamıştı. Trump, çelik ürünlerinin ithalatına yüzde 25, alüminyuma da yüzde 10 vergi getireleceğini duyurmuştu. Alüminyum-çelik endüstrisi ticaretinin büyük çoğunluğunun yapıldığı Meksika, Çin ve Brezilya’dan çeşitli tepkiler geldi. Çin gerekli yanıtın verileceğini açıklarken, Avrupa Birliği Komisyonu da ek vergilere karşılık verileceğini belirtti.

ABD Sözcüsü Sanders, ek vergi uygulamalarının haftasonuna kadar imzalanacağı belirtti. Ulusal güvenlik nedeniyle Meksika ve Kanada gibi ülkelerin uygulamadan bir süre muaf tutulabileceği de açıklandı. Trump, Meksika ve Kanada ile 1992 yılında yapılmış olan NAFTA Anlaşması’nın çok kötü bir anlaşma olduğunu ve ülkeye yıllarca felaketten başka bir şey getirmediğini düşündüğünü açıklamıştı. Şimdi ise daha adil olan yeni bir anlaşma yapmak için görüşmeler yapıldığını ve eğer yeni bir anlaşma sağlanamazsa NAFTA’yı feshedeceğini açıkladı. Meksika ise ABD’nin NAFTA ile ilgili tehditlerine karşılık olarak Meksika’nın ticaret portföyünü genişlettiğini Avrupa, Brezilya, Japonya ve Çin ile ticaretini arttırma çalışmalarında bulunduğunu ve ABD’ye bağımlılığın azaltılacağını açıkladı. Meksika ekonomi sekreteri Ildefonso Guajardo; ABD’nin NAFTA’dan çekilmesi durumunda tarifelerin artacağını, Amerikan şirketlerinin pazar payında düşüşler yaşanacağını söyleyerek uyardı. NAFTA üzerine yapılan görüşmeler bu hafta Meksiko City’de tamamlanacak.

Selcan Buse DORA
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

Kaynakça:

Venezuela’da Muhalefet, Petro’yu Yasadışı İlan Etti

Muhaliflerin çoğunlukta olduğu Venezuela Ulusal Meclisi (AN), Şubat ayında piyasaya sürülen ulusal kripto parası Petro’yu gayrimeşru ilan etti.

Salı günü yayınlanan bir bildiride, Ulusal Meclis Maliye Komitesi Başkanı Rafael Guzman, Meclisin Petro’nun anayasaya aykırı olduğuna inandığını ve projeyi sahtekarlık olarak nitelendirdiklerini ve potansiyel yatırımcılara yönelik bir tehdit olduğunu belirtti. Ayrıca Guzman, Petro’nun yasal olarak piyasaya sürülebilmesi için 1999 anayasasında değişikliğe gidilmesi gerektiğini bildirdi ve Venezuela’da tedavüle yasal para sokacak tek kurumun Venezuela Merkez Bankası olduğunun altını çizdi.

Milletvekili Francisco Sucre de Petro’nun, anayasanın 12. Maddesine  aykırı olduğunu,  maden yataklarının “kamu kredisi şeklinde kullanılamayacağını” savundu. Sucre “Petrol yatakları ulusal varlıklarıdır ve garanti vermek için kullanılmazlar” ifadelerini kullandı.

Buna karşılık hükümet yanlılarının çoğunlukta olduğu Venezuela Kurucu Meclisi (ANC), Petro’yu, zararlı batı yaptırımlarını tersine çevirmeyi sağlayacak bir “isyan eylemi” olarak belirterek destekledi.

Öte yandan, Çinli kredi devi Degong, Petro’nun “küresel para sistemine yardımcı olabileceğini” iddia etti.

Bilindiği üzere Venezuela devlet destekli bir kripto para birimi oluşturan ilk ülke. Devlet Başkanı Francisco Maduro 20 Şubat’ta ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizi yumuşatmak ve ABD tarafından uygulanan yaptırımları atlatmak için Petro’nun ön satışını başlatmıştı.

Eralp Cemal PASİN
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

Kaynakça:

Arjantin’in Son Diktatörü Reynaldo Bıgnone Öldü

1976-1983 yıllarındaki kirli savaş döneminin son diktatörü olan Reynaldo Bignone Arjantin’inin Başkenti Buenos Aires’teki askeri bir hastanede hayatını kaybetti. Bir ordu yetkilisinin verdiği bilgiye göre 90 yaşında olan Bignone’nin ölüm nedeni kalp yetmezliği.

Reynaldo Bignone’in, Arjantin’de yapılan 1976’daki askeri darbe döneminde Buenos Aires’te bulunan Posados de Haedo hastanesinde gizli bir işkence merkezi kurduğu ortaya çıkmıştı. Aynı zamanda sayısız insanın kaçırılması, doktor ve hemşirelerin işkenceye uğramasından da bizzat suçlu bulunmuştu. Bunlarla da kalmamış, ülke yönetimini elinde bulundurduğu 1982-1983 yıllarında 30 fabrika işçisinin kaçırılması ve işkence edilmesi de suçları arasına dahil edilmiştir.

Bignone, yasadışı bir şekilde öldürme, işkence ve politik tutsaklardan bebek kaçırma da dahil olmak üzere çok sayıda işlediği insanlık suçları nedeniyle birçok defa ömür boyu hapis cezasına çarptırılmıştı.

Yaşanılan darbe öncesinde, 1970’li yıllarda CIA destekli yapılan Latin Amerika’daki sağ diktatörler tarafından uygulanan Condor Operasyonu sırasında da birçok insanlık suçu işlediği belirtilmiştir. Bunlar arasında Arjantin’deki siyasiler, sivil toplum kuruluşu liderleri, öğrenciler ve entelektüeller bulunmaktadır.

Arjantin askeri yönetimi altında 1976’dan 1983’e kadar yaklaşık 30.000 kişi öldü ya da ortadan kayboldu.

Ayrıca diğer bir işlediği insanlık suçlarından defalarca hüküm giymiş eski Arjantin generali Luciano Benjamín Menéndez de sadece sekiz gün önce hayatını kaybetmişti.

Duygu KÜÇÜKÇELEBİ
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

Kaynakça: