Home Blog Page 136

İtalya’nın Ekonomik Sorunları Endişelendiriyor

İtalya’nın ekonomisi Avrupa borç krizinin patlamasından önce, 2008’de olduğundan yaklaşık %6 daha küçüktür. Yatırım, kriz öncesi zirveden %20 düştü.
Seçmenler, Avrupa Komisyonu tarafından yapılan bir ankete göre, en büyük endişelerinin yaygın olan işsizlik olduğunu söylediler. Son yıllarda daha fazla genç iş bulmuş, ancak 25 ila 29 yaş arasındaki İtalyanların üçte biri işsiz kalmaktadır. Bu, Avrupa’da ki en yüksek oranlardan biridir. İtalya Merkez Bankası geçtiğimiz yıl, 30 genç kadro ilan ettiğinde, 80 binin üzerinde başvuru yapıldığı bildirildi.

Yüksek işsizlik ve düşük istihdam önemli siyasi sonuçlar yaratıyor. İtalya, yıllarca hükümet borcu ile mücadele etti. Net ulusal borç, GSYİH’nin %120’sinin üzerindedir. 2007 yılından bu yana,%1 reel büyüme oldu ve enflasyon %2 civarındadır.
Capital Economics’te ki bir Ekonomist olan Jack Allen, daha fazla devlet harcamasının yatırımcıların endişelenmesine neden olacağını söyledi.

Ekonomistler, ülkenin büyümeyi hızlandırmak ve borç yükünü aşağı çekmek için büyük reformlara ihtiyaç duyduğunu söylüyor. Özel tüketim ve yatırım depresif bir tabandan büyüyor.
İtalyanların başkalarını ve de yabancıları itham etmek yerine, İtalya’nın kendi ekonomik yaklaşımının sonuçlarına bakması gerekir.UBS analistlerinin, İtalyan standartlarına göre güçlü olarak nitelendirdikleri ekonomik büyümenin bu yıl %1,5 oranında artması bekleniyor.

Gamze AZMAN
o-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

Kaynakça:

İngiltere, Eski Rus Casuslarına Karşı 23 Rus Diplomatı Sınır Dışı Ediyor

İngiltere Başbakanı Theresa May, eski Rus Casus Sergey Skripal ve kızı Yuliya’nın Salisbury’de sinir gazıyla zehirlenmesine ilişkin olarak, 23 Rus diplomatı sınır dışı edeceklerini ve bunun Soğuk Savaş döneminden bu yana gerçekleştirilen en büyük ihraç olacağını açıkladı. May, diplomatlara ülkeyi terk etmeleri için 1 hafta süre verdi.

May, başkanlık ettiği Milli Güvenlik Kurulu toplantısında, Rusya ile İngiltere arasında planlanmış üst düzey temasların da askıya alınacağını ifade etti.
İki ülke, son günlerde kötüleşen bir çatışmaya girdiler. İngiltere, olayla ilgili soruşturmayı genişletti ve Rusya ile ilgili baskıyı artırmak için dost ve müttefikler kurdu. Moskova ise, herhangi bir cezai eylem konusunda misilleme yapmakla tehdit etti.

May, İngiliz vatandaşlarının hayatlarını ve mülklerini tehdit etmek için kullanılabileceği yönünde kanıt elde etmeleri halinde, Rus devlet varlıklarını donduracaklarını da kaydetti. Başbakan, Ulusal Suç Dairesi, Ruslar da dâhil suçlulara ve yolsuzluğa karışmış elitlere karşı koymak için çalışmalarını sürdürecek. Bu kişilere ve paralarına ülkemizde yer yok diye konuştu.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in bu şekilde hareket etmesinin trajik olduğunu savunan May, yasalara uyan İngiltere’deki Rusya vatandaşlarıyla herhangi bir anlaşmazlığı olmadığının altını çizdi.

Gözde Nur MERAL
O-Staj 2018 AÇAM Stajyeri

KAYNAKÇA:

Slobodan Milošević’e Belgrad’da Anıt mı Yapılacak?

Sloboda Vatandaş Derneği’nin temsilcileri ve Sırbistan Sosyalist Partisi (SPS), onursal Başkanı Milutin Mrkonjic önderliğinde yirmi genç parti aktivisti, Belgrad’da Slobodan Milosevic’e bir anıt inşa etmek için Şehir Meclisi’ne tasarı sundular. Sırp Gazetesi Vecernje Novosti’nin haberine göre, Sırp ve Yugoslav olan eski liderin isminin bir sokak veya meydana verilmesini de talep ettiler. Bu tasarı, geçtiğimiz cuma günü belediye yetkililerine teslim edildi, ardından Sırbistan Cumhurbaşkanlığı’na devredildi.

Tasarıda bulunanlar, Milosevic’in Sırp halkının küçük düşmesine izin vermeyen, çok partili sistemi Sırbistan’a tanıtan, ülkeyi NATO’ya karşı savunan, modern Sırbistan’ın en büyük devlet adamlarından biri olduğunu ve ülke vatandaşlarının minnet borcunu bu şekilde ödeyebileceklerini düşünüyor.

SPS’nin Başkanı Ivica Dacic, tasarıyı desteklediğini ancak son sözün Şehir Meclisi’nde olduğunu söyledi.

Sloboda Derneğinin Başkanı Slobodan Lazareviç ise, bir anıt yaptırarak veya bir meydana isim vererek, halkın eski başkana borcunu ödeyeceğini ve kimsenin Sırbistan’a Milosevic iktidara gelene kadar saygı duymadığını söyledi.

Sırp kasabı olarak bilinen Slobodan Milosevic, 1986’da Sırbistan Komünist Partisi’nin başına, 1989’da da Sırbistan’ın başına geçmesiyle izlediği milliyetçi politikalarla Yugoslavya ve Balkanlar’ı felakete sürükledi. Sırp güçlerini destekleyerek; Boşnak, Hırvat ve Arnavutlara karşı katliamlara sebep oldu. Suç dosyası kabarık olan Milosevic, 11 Mart 2006 tarihinde savaş suçlarından yargılandığı sırada Lahey’de (Den Haag) hapishanede öldü. Tasarlanan anıtın, ölüm yıl dönümü için yapılacağı söyleniyor. Sırbistan’ın başkentinde olacak bu anıt, Boşnak halkı olmak üzere, dünya genelinde büyük bir tepki uyandırabilir. Sırp hükümetinin önümüzdeki günlerde vereceği cevap ise merakla bekleniyor.

Dilek KARADAY
o-Staj  2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Aleksander Vuçic: Bir Şeyler Yapmazsak Milletimiz Yok Olabilir

Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandar Vuçiç, Sırbistan’ın Başkenti Belgrad’da Kosova meselesi ve nüfus politikasına yönelik basın toplantısı düzenledi. Vuciç 14 Mart’ta yaptığı açıklamada, Sırbistan’ın Avrupa Birliği’ne katılım teklifinin anahtarı olan Kosova ile ihtilaf konusunda uzlaşmaya hazır olduğunu söyledi.

Avrupa Birliği, Belgrad ile Priştine arasındaki ilişkilerin normalleşmesinin bloğa katılmak için her ikisinin de bir araya gelmesi gereken kilit bir şart olduğu konusunda ısrar ediyor. Ülke nüfusunun önümüzdeki yıllar içerisinde giderecek azalacağına dikkat çeken Vuçiç, “Birkaç yıl içinde aynı emekli vatandaş sayısıyla çok daha düşük bir nüfusa sahip olabiliriz. Bu da millet olarak yok olacağımız anlamına gelir. Bunun suçlusu ne ABD ne de AB’dir, bu tamamıyla bizim suçumuz” dedi.

Birçok alanda görüşmeler yapan Vuçic, nüfus politikasına önem verip halkı da yanına alarak bu konuda gerekli çalışmaların yapılmasını istiyor. Baktığımız zaman yaklaşık 7 milyon nüfusa sahip olan Sırbistan’da kadın başına düşen ortalama çocuk sayısının 1.44 olduğunu belirtirken, 0.8 oranında bir artış ön görülüyor.

Kosova sorununa değinen Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksander Vuçiç, ‘Kosova meselesinin çözülmesi, ülkemizin çıkarına olacaktır. Her ne kadar kendilerine ya da arabuluculara güvenmesem de Arnavutlarla görüşmelerimize devam etmemiz gerekiyor, zira başka çaremiz gözükmüyor. Bununla birlikte bu sorunu çözersek insanların barış içinde yaşayacağı, her bireyin çocuk sahibi olmak istedikleri bir ortam oluşturulacaktır. Ayrıca çocuk sahibi olmak isteyenlerin bireylerin belirli miktarda masrafları karşılanacaktır.’ ifadelerini kullandı. Bu bağlamda nüfus politikasının artış yönünde olduğu, her ne kadar Kosova sorunun istenilen düzeyde olmadığı fakat bunun için fedakarlık göstermek gerektiğine karar verildi.

Kadir AKKURT
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Saraybosna’da, Batı Balkan Ülkeleri Dışişleri Bakanları Buluşması Gerçekleştirildi

Avrupa Birliği’ne (AB) üyelik yolundaki altı Batı Balkan ülkesinin dışişleri bakanları ile AB yetkililerinin katılımıyla Bosna Hersek’in Başkenti Saraybosna’da, “Batı Balkanlar Dışişleri Bakanları Toplantısı” gerçekleştirildi.

Bosna Hersek Dışişleri Bakanı İgor Crnadak’ın ev sahipliği yaptığı toplantıya, dışişleri bakanı seviyesinde olmak üzere Karadağ’ı Srdjan Darmanovic, Sırbistan’ı İvica Dacic, Kosova’yı Behgjet Pacolli, Makedonya’yı Nikola Dimitrov, Arnavutluk’u Ditmir Bushati katılım gösterdi. Toplantıya AB Dönem Başkanı Bulgaristan’ın Dışişleri Bakanı Ekaterina Zaharieva, AB Komisyonu Komşuluk ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Genel Müdürü Christian Danielsson da katıldı.

Geçen yıl İtalya’nın Trieste şehrinde düzenlenen Batı Balkan Zirvesi’nde alınan kararlar gözden geçirildi. Bu yıl da temmuzda İngiltere’de düzenlenecek zirveye yönelik hazırlıkların konuşulduğu görüşmenin ardından Danielsson, Zaharieva ve Crnadak ortak basın toplantısı gerçekleştirdi.

Crnadak, “AB’nin de desteğiyle bölge ülkeleri arasında daha iyi ilişkiler kurmayı ve bölge halkına fayda sağlayacak projeler gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.” şeklinde konuştu. Crnadak, Bosna Hersek’in dış politikadaki en önemli hedefinin AB’ye üyelik olduğunun üzerinde durdu.

Görüşmede Bulgaristan’da gerçekleştirilmesi planlanan Batı Balkanlar-AB Zirvesi’ni de ele aldıklarını belirten Crnadak, “Beklentimiz çok büyük. Zira bu zirve, 15 yıl önce Selanik’te düzenlenen zirveden sonraki en önemli zirve niteliği taşıyor. Bu zirvenin iyi sonuçlar doğurması için hepimiz elimizden geleni yapacağız.” şeklinde konuştu.

Crnadak, AB’nin Batı Balkanlar Stratejisi’ni de görüştüklerini belirterek, stratejinin bölge için teşvik niteliği taşıdığını; AB, Batı Balkanlar’ı kendisine dahil etme isteğini kanıtlamış olduğunu söyledi. Sofya’daki zirve Selanik’in devamı niteliğinde olacak.

Zaharieva da 17 Mayıs’ta Sofya’da düzenlenmesi planlanan zirve için yoğun bir şekilde çalıştıklarını ve  bugünkü toplantı kapsamında ele alınan konuların, bölgenin mevcut durumunun iyileştirilmesine katkı sağlayacağını  sözlerine ekledi.

Sofya’daki zirvenin, 2003 yılında Selanik’te düzenlenen zirvenin devamı niteliğinde olduğunu belirten Zaharieva, “Amacımız tüm bu gelişim sürecini, durdurulması mümkün olmayan bir evreye taşımak.” dedi. AB’nin Batı Balkanlar Stratejisi’yle ilgili olarak Zaharieva, bu stratejinin Batı Balkan ülkelerinin kendi çalışmalarına bağlı olarak gelişimi etkilediğini söyledi.

Danielsson ise, “Bunun nedeni, Batı Balkan ülkelerine bağlı meselelerin, AB’nin gündem maddelerinin başında yer alması. Bu, Bulgaristan’ın AB dönem başkanlığını son derece aktif bir şekilde yürütmesinden de kaynaklanıyor.” dedi. Şubatta yayınlanan Batı Balkanlar Stratejisi’nin çok net olduğunu söyleyen Danielsson, bunun Batı Balkan ülkelerinin AB’ye dahil edilmesi ve bu ülkelerin AB perspektifini içeren bir strateji olduğunu belirtti.

Stratejideki üyelik şartlarının önemine değinen Danielsson, şöyle devam etti:  “İlerleme kaydetmek isteyen ülkelerin ne yapması gerektiğini çok net bir şekilde açıklayan bir stratejiden söz ediyoruz. Hukukun üstünlüğü, ekonomi reformu ve barış, bu şartların başında yer alıyor.”

Toplantının ardından  ortak bildiri yayınlandı ve   bu tür buluşmaların bölgesel iş birliğini güçlendireceği, karşılıklı anlayışı getireceği ve bölgenin ortak çıkarları söz konusu olduğunda “tek bir ses” olarak hareket edebileceği ifade edildi.

Bildiride şu ifadelere yer verildi:

“AB’nin bölgesel istikrara, siyasal ve ekonomik bağların güçlendirilmesine verdiği desteği son derece değerli buluyor, AB’ye üyelik yolunda Batı Balkanlar’a verilen desteği memnuniyetle karşılıyoruz. AB’nin tüm bölgeye verdiği olumlu siyasi mesajı ve ülkelerin üyelik yolunda ilerlemesi adına ortaya koyduğu açık perspektifi destekliyoruz. AB’nin güvenilir bir ortağı olarak bölgede güvenliğin güçlendirilmesi, organize suçlar, yasadışı göç, terör ve aşırıcılıkla mücadele, sığınmacıların idaresi ve sınırların güvenliği noktalarında çalışmaya devam edeceğiz.”

 AB’nin kapılarının Balkanlara açık olduğu düşüncesini de ispat etmek amacıyla gerekli adımları attığını söyleyebiliyoruz. Bölgeye yönelik “Batı Balkanlar” ifadesini de özellikle kullanıyor olmaları Balkan ülkelerini yanlarına çekmek istediklerinin hatta zaten o bölgeyi de Batı olarak kabul etmiş olmalarının göstergesi niteliğindedir. Batı Balkanların AB üyeliğine hazırlanması için belirlediği; hukukun üstünlüğünü güçlendirmek, güvenlik ve göçmenler, sosyo-ekonomik gelişme, ulaşım ve enerji ağlarının geliştirilmesi, bilişim alanında yenilikler ve uzlaşı ile iyi komşuluk ilişkilerinin desteklenmesi konularının çözümü her ne kadar Batı Balkanlar için öncelikli önem arzeden konular olarak görünse de, kendi içinde  sallantılar yaşayan AB’nin güvenliği ve gücü açısından önemlidir.

Zehra SİVRİ
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

FARC Seçim Sınavıyla Karşı Karşıya

Kolombiya’da 2022 yılına kadar görev yapacak senato ve meclis üyelerinin belirlenmesi için seçimler yapıldı. Kolombiya’nın eski gerilla grubu, yeni seçmen adayı olan FARC da ilk seçim mücadelesine girdi. FARC’a 2016 yılında imzalanan barış anlaşmasının bir parçası olarak mecliste 10 sandalye hakkı verilmişti. Senato koltuğunu garantileyen eski bir FARC Komutanı Pablo Catatumbo, hayatında ilk kez oy kullandığını ve bunu barış için yaptığını söyledi. Kolombiya Devlet Başkanı Juan Manuel Santos seçimler için, ülkenin yakın tarihinin en güvenli ve şeffaf seçimler olduğunu belirtti.

Kolombiya halkı yaygın olarak eski gerillaların adaylığını reddettiler ve bunun yerine, FARC karşıtı kampanya yürüten sağ partileri tercih ettiler. Bir isyandan siyasi partiye dönüşen FARC, oyların %0,33’ünü aldı. Eski Cumhurbaşkanı Alvaro Uribe tarafından kurulan ve FARC’ın barış anlaşmasını şiddetle eleştiren Demokratik Merkez Partisi en büyük paya sahip olarak oyların %15,89’unu kazandı.

Kolombiya Uzmanı olan Kristian Herbolzheimer, “Birçok insan için FARC liderinin sokakta seçim kampanyası yapmasını hazmetmek çok zor, birçok kişi elleri kanlı insanların seçimlere katılabileceği konusunda hala öfkelidir.” dedi.

Bazı analistlerin görüşleri ise, FARC’ın geçmişinin asla seçim başarısına izin vermeyecek olması, barış süreci için kesin olarak kötü sonuçlar doğurmayacağı yönünde.

Merve ÜN
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

Kaynakça:

Başkan, FIU’nun Son Raporuna Açıklık Getirdi

Cumhuriyet Başkanlığı, son zamanlarda medyada yayınlanan Peru’daki Finansal İstihbarat Birimi (FIU) raporuna ilişkin birtakım açıklamaların yapıldığı bir bildiri yayınladı.

Finansal İstihbarat Birimi (FIU) raporu, belgenin saklı bilgilere sahip olmasına rağmen açıklanmış olan ve 26 Kasım 2004’ten, 30 Temmuz 2017’ye kadar Odebrecht-First Capital’in yaptığı transferlerle ilgilenen, Odebrecht şirketlerinin First Capital’e 4 milyon 945,653 dolarlık bu transferlerinin Başkan Kuczynski ile hiçbir bağlantısının olmadığını açıklayan bir rapordu. Açıklamalarda “Başkan söz konusu şirketin bir parçası değil. First Capital hissedarları Gerardo Sepúlveda, Elizabeth Karem, Leefhelm Orazio, Sepúlveda Hermanos ve Compañía ve Isidora, Antonia ve Gerardo Andrés Sepúlveda Leefhelm’den oluşuyor.” denildi.

Mali İstihbarat Birimi’nin (FIU) raporu ile ilgili olarak, belgenin ayrıcalıklı olduğu ve 26 Kasım 2004’ten 30 Temmuz 2017’ye kadar yapılan transferlerle ilgili olduğu açıklandı. Odebrecht, First Capital ve Westfield Capital, Devlet Başkanı Pedro Pablo Kuczynski hakkındaki bu konuya açıklık getirdi:

“Odebrecht şirketlerinin First Capital’e US $ 4.945.653 karşılığında transferlerinin Başkan Kuczynski ile hiçbir bağlantısı yoktur. Odebrecht’den, Westfield Capital’a 782.206 ABD doları karşılığında yapılan şirket transferleri, Gerardo Sepúlveda tarafından Westfield Capital adına imzalanan sözleşmelerin ürünüdür. Diğer taraftan, cumhurbaşkanının Westfield Capital’e 1,111,635 ABD doları bedelle devri, Cumhurbaşkanı Kuczynski’nin kendi hesabından 12 yıldan fazla bir süre için yapılmıştır.”

Gamze BOZKURT    
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

Kaynakça:

● Anonim,(2018), Presidencia aclara sobre el reciente informe de la UIF, <http://elperuano.pe/noticia-presidencia-aclara-sobre-reciente-informe-de-uif-64797.aspx>,  erişim: 17/3/2018

● Anonim,(2018), Presidencia aclara sobre reciente informe de la UIF, <http://andina.pe/agencia/noticia-presidencia-aclara-sobre-reciente-informe-de-uif-703503.aspx>,  erişim: 16/3/2018

Venezuela Polisi, Hugo Chavez’in Eski Casus Şefini Tutukladı

13 Mart Salı günü, Venezuela güvenlik güçleri,  eski içişleri bakanı ve şu anda Nicolas Maduro hükümetine karşı çıkan sol hareketin üyesi olan Miguel Rodriguez Torres’i gözaltına aldı. Venezuela İçişleri Bakanlığı, Rodriguez Torres’in “suç faaliyetleri” planlamak ve anayasaya karşı komplo kurmaktan şüphelenerek tutuklandığını belirtti.

Hükümet yetkililerine göre Torres, geçtiğimiz yıl Nicolas Maduro’ya karşı silahlı isyan başlatan ve kaçırdığı helikopterle İçişleri Bakanlığı ve Yüksek Mahkeme binalarına saldırı gerçekleştiren eski polis Oscar Perez ile bağlantılıydı.

Muhalefet, Rodriguez Torres’i Venezuela hükümeti adına insan hakları ihlalleri ile suçlasa da, tutuklamadan sonra Torres’in yanında görüş sergiledi. Muhalefet, Venezuela hükümetinin şu anda yaklaşık 300 siyasi tutuklu tuttuğunu ve serbest bırakılmalarını talep ettiğini de belirtti.

Dikkat çeken bir durum ise, Torres’in bir zamanlar önderlik ettiği organizasyon olan Servicio Bolivariano de Inteligencia Nacional (SEBİN) istihbarat polisi tarafından gözaltına alınmasıydı. 54 Yaşındaki eski general, 1992 yılında Chavez’in önderliğinde ki başarısız darbe girişimine katılmış, 2010 yılında ise, Chavez’in en güvenilir yardımcılarından biri olduğu için SEBİN’i yaratma ve yürütme görevini üstlenmişti. 2015 yılında, Maduro tarafından görevinden alındı. Daha sonra hükümetin açık sözlü bir eleştirmeni oldu.

Eleştirmenler, Rodriguez’in gözaltına alınmasının, Maduro’nun diktatör olduğuna dair kanıt olduğunu söylüyor. Bilindiği üzere Maduro, siyasi rakiplerin, muhalefet figürlerinin ve onlarca petrol yöneticisinin tutuklanmasını emretmişti.

Eralp Cemal PASİN
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

Kaynakça:

Çin’de Şi Cinping Yeniden Devlet Başkanı Olarak Seçildi

Çin Komünist Parti’nin (ÇKP) geçen ekim ayında yaptığı, 19. Ulusal Kongre’de ÇKP’nin Genel Sekreteri olarak seçilen Şi Cinping, devlet başkanlığının ikinci dönemine resmen başladı.

Başkent Pekin’de ki Büyük Halk Salonu’nda yapılan Çin Ulusal Halk Kongresi (ÇUHK), 13. Dönem 1. Genel Kurul Toplantıları kapsamında devlet başkanlığı ve başkan yardımcılığı seçimi oylamaya sunuldu. Ülkede en üst düzey yasama organı olan ÇUHK’de 2970 delegenin katıldığı oylamada Şi, oyların tamamını alarak yeniden hem ülkenin Devlet Başkanı hem de Çin Merkezi Askeri Komisyonu Başkanı oldu.

Devlet başkanı yardımcılığına aday gösterilen eski yolsuzlukla mücadele kampanyası sorumlusu Vang Çişan ise 2969 oy alarak yeni devlet başkan yardımcısı seçildi. Ardından, tören kıtasının selamladığı Şi ve Vang kürsüye gelerek anayasa üzerine yemin etti.

Ayrıca Çin Devlet Konseyince, ÇUHK’de 13. Dönem 1. Genel Kurul Toplantıları kapsamında kabul edilerek kanunlaşan ‘Kurumsal Reform Taslağı’na göre, yeni kabine 26 bakanlık ve komisyondan oluşacak şekilde yeniden yapılandırıldı.

Söz konusu seçimle Çin Devlet Başkanı Şi, 2018-2023 döneminde başkanlık görevini sürdürecek. Öte yandan,devlet başkanlığı ve başkan yardımcılığı için geçerli olan 10 yıllık görev sınırının kaldırılmasını öngören anayasa değişikliği ÇUHK’da geçen hafta kabul edilmişti.

Anayasa değişikliğinin kabul edilmesiyle Şi Cinping, ikinci dönem görev süresinin dolacağı 2023’den sonra da devlet başkanlığına devam edebilecek.

Merve CURGA
o-Staj 2018 APAM Stajyeri

Kaynakça:

Kuzey Kore Dışişleri Bakanı ve İsveç Dışişleri Bakanı Görüştü

Kuzey Kore Dışişleri Bakanı Ri Yong Ho, iki günlük resmi ziyaret için İsveç’teki temasları kapsamında İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström ile  Başkent Stockholm’de, Güney Kore ve ABD büyükelçiliklerine yakın bir villada  bir araya geldi. Kuzey Koreli Bakan Ri’nin, 4 kişilik heyetle geldiği İsveç’te dün akşam saatlerinde Wallström ile görüştüğü bildirildi.

Margot Wallström görüşmenin ardından gazetecilere açıklama yaptı. Margot Wallström, Ri Yong Ho ile ABD Başkanı Donald Trump ve Kuzey Kore Devlet Başkanı Kim Jong-un arasında yapılması planlanan zirveyi ele alıp almadıklarına ilişkin soruları yanıtsız bırakırken, görüşmelerin “iyi ve yapıcı” geçtiği değerlendirmesinde bulundu. Wallström, “Bundan sonra ne olacağını göreceğiz.” ifadesini kullandı.

Margot Wallström ile dün de bir araya gelen Ri, sabah İsveç Başbakanı Stefan Lofven ile de kısa süren bir görüşme yaptı.

Güney Kore Ulusal Güvenlik Danışmanı Chung Eui-Yong, Beyaz Saray’da ABD Başkanı Donald Trump’a Kuzey Kore Lideri Kim Jong-un’un görüşme davetini iletmiş, ABD Başkanı Trump’ın daveti kabul ettiğini ve iki liderin mayısta bir araya gelebileceğini açıklamıştı. Öte yandan, ABD Başkanı Donald Trump ile Kuzey Kore Lideri Kim Jong Un görüşmesinin tarafsız ülke İsveç’te yapılması bekleniyor. Kuzey Kore Dışişleri Bakanının İsveç ziyareti bu görüşmeye yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor.

Merve CURGA
o-Staj 2018 APAM Stajyeri

Kaynakça: