Home Blog Page 133

Gana: ABD ile Yapılan Savunma Anlaşmasına Protesto

28 Mart Çarşamba günü, Gana’nın ABD ile imzaladığı savunma anlaşmasına karşı yapılan protesto yüzlerce kişiyi Başkent Akra’da bir araya getirdi.

Bu anlaşma ABD kuvvetlerinin ülkeye 20 milyon dolar karşılığında Gana Silahlı Kuvvetleri için eğitim vermesine izin verecek. Öyle ki, ülkedeki iki ana siyasi parti arasında gerginlik yarattı. Muhalifler, ülkenin “egemenliğine bir saldırı” sloganıyla tepkilerini gösterdiler

Bir muhalefet lideri, anlaşmayı imzalayan hükümetin devrilmesini talep ettikten sonra ihanetle suçlandı ve salı günü tutuklandı. Gana ve ABD arasındaki bu anlaşmayı reddetmek için Cumhurbaşkanı Nana Akufo-Addo’ya baskı yapmak isteyen muhalif milletvekilleri arasında binden fazla kişi var.

Bir öğrenci ve politikacılar örgütü olan “Gana First”, Gana hükümetiyle ABD arasında bir savunma anlaşmasının yapılmasına şiddetle karşı çıktı. “Gana askeri üslere karşı” “Gana’ya para için ihanet edecek misin?” “Egemenliğimiz satılık değil” gibi mesajlar afişlerde görüldü.

Eski Cumhurbaşkanı John Mahama protestoyu desteklediği bir tweet attı: “”Yurttaşlarım ve diğer demokratik güçler, anlaşmaya muhalefetini kanıtlamak için birleştiklerinden  #GhanaFirst sloganına katıldım.”

Ülke 1998 ve 2015 yıllarında benzer anlaşmalar imzalamıştır. Ancak bu anlaşmanın ek hükümleri mevcut. Anlaşmayı iptal etmek için Yüksek Mahkemede hükümete karşı şikayette bulunuldu.

Bu anlaşma Gana’nın egemenliğine bir saldırı olarak görülüyor. Gana halkının sert tepkisinin yerinde olduğunun kanaatindeyim. Büyük güçlerin Afrika üzerindeki “hakimiyeti” farklı yollardan yapılmaya çalışılsa da Afrikalıların bunu kabul etmemeleri ve tepkilerini göstermeleri gerektiğini düşünüyorum.

Deniz ÜRESİN
o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

Kaynakça:

Fransa’nın Afrika’daki Askeri Operasyonları Sivil Kayıplarına Neden Oluyor

“Fransız ordusu Afrika’da ne yapıyor” kitabının yazarı Raphael Granvaud, Fransa’nın yaklaşık 50 yıldır Afrika’da yürüttüğü askeri operasyonlarda sivil kayıplarına neden olduğunu belirterek, “Fransız ordusu sivil kayıpları gizlemek için her şeyi yapıyor. Bu yüzden Fransa’nın askeri operasyonlarının neden olduğu sivil kayıpların sayısı tam olarak bilemiyoruz.” dedi. Böylelikle Fransa operasyonlarının asıl amacı açığa çıkıyor.

Granvaud, Fransa’nın askeri operasyonlarının ekonomik boyutu olduğunu da belirterek, Serval operasyonunun bunun örnek teşkil ettiğini belirtti.

Granvaud, Fransa’nın, Afrika’da yürüttüğü askeri operasyonlarla siyasi nüfuz sağlamayı da amaçladığını ifade ederek, terörle mücadelenin Fransa için bir bahane olduğunu söyledi.

“Fransa’nın, Afrika’daki askeri operasyonları meşru değil.” diyen Granvaud, Fransa’nın askeri operasyonda bulunduğu ülkede sorun yarattığını ifade ederek, şunları söyledi:”Fransa, bazı askeri operasyonları örnek teşkil ettiği söylüyor. Örneğin, 2002’de Fildişi Sahilleri’nde Licorne operasyonu, Fransa bu operasyonların insani operasyonların olduğunu ve soykırımın gerçekleşmesini engellemeyi hedeflediğini söyledi ancak operasyonları tamamladığında gördük ki Fransa hiçbir sorunu çözmedi. Fransız askerleri Fildişi Sahilleri’nde bulunduğu için ülke 10 yıl boyunca ikiye bölündü. Orta Afrika’da ise Sangaris operasyonuyla hiçbir sorun çözülmedi, milisler silahları bırakmadı. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Fransa’nın askeri operasyonlarla çözmek istediği sorunların hiçbiri çözülmedi, hatta bazen sorunlar çoğaldı.

Tüm bu durumlar gösteriyor ki Fransa, sadece kendi çıkarlarını savunmak için Afrika’da müdahelede bulunuyor, bu yüzden Afrika’daki sorunları çözmek için askeri operasyon düzenleyecek en son ülke Fransa’dır. Afrika’da tarafsız müdahale isteseydi, askerlerini Birleşmiş Milletler’in hizmetine sunardı. Fransa bunu yapmıyor.

Demet GÖRMEK
o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

Kaynakça:

Global Liderlik Forumu Sertifika Programı 2018

BAŞVURULAR SONA ERMİŞTİR.

Global Liderlik Forumu (GLF) Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet Liderlik Okulu ve Amerikan Araştırmaları Merkezi tarafından Türkiyem Vakfı’nın da desteği ile her akademik yıl düzenlenen bir sertifika programıdır. GLF uluslararası ilişkiler düzeyinde küresel politikaları; Türkiye’nin bu küresel politikalar çerçevesinde bölgesel ve ikili ilişkilerini bir çok açıdan ele alarak katılımcılarına farklı bakış açıları kazandırmayı amaçlamaktadır.

21. yüzyılda önemle ve detaylı olarak incelenmesi gereken hususlardan biri olan liderlik, özellikle dış politika konusunda daha da fazla geliştirilmeli ve liderliğin gelişimi teşvik edilmelidir. Liderliğin ancak bilgi ve tecrübeyle beslenebilecek bir olgu olduğu günümüzde; özellikle küresel siyasetin içerisinde donanım, bilgi ve deneyim sahibi kişilerin olması gerekmektedir. Dış politikada, ülkelerin uluslararası kültür farklılıklarından ve iletişim kopukluklarından kaynaklanan anlaşmazlık ve uzlaşmazlıkların önünün ancak iyi eğitilmiş, konusuna hakim ve vasıflı liderler tarafından açılabileceği şüphe götürmez bir gerçektir.

Bu noktadan hareketle Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet Liderlik Okulu ve Amerikan Araştırmaları Merkezi olarak 21.yüzyılda lider yetiştirilmesi konusunda yapılacak çalışmalara büyük önem vermekteyiz. Uluslararası ilişkiler düzeyinde liderliği farklı açılardan ele alarak liderlik için gereken özelliklerin geliştirilmesini hedefleyen Global Liderlik Forumu her akademik yıl liderliğin farklı unsur ve konularını dünyanın dört bir yanında ve Türkiye’de liderlik nitelikleriyle ön plana çıkan bir çok konuğun katılımıyla gerçekleştirmektedir.
Bu sayede farklı konulardaki bilgi birikimlerini katılımcılarla paylaşan konuklarımız aynı zamanda günümüz dünyasında nasıl lider olunduğu ile ilgili deneyimlerini katılımcılarla paylaşırlar. Programın amacı bu sayede geleceğin liderlerini yetiştirme yolunda katılımcıları gerekli bilgi ile donatmak ve yeni bakış açıları kazanmalarını sağlayarak vizyonlarını genişletmektir.

Önemli Not: Global Liderlik Forumu; Bahçeşehir Üniversitesi Hükümet Liderlik Okulu tarafından düzenlenen ücretli bir sertifika programıdır. Programda yapılacak herhangi bir değişiklik ya da iptalden TUİÇ sorumlu değildir.

Önemli Not 2: Global Liderlik Forumu’na TUİÇ aracılığı ile başvurabilir seçilmeniz durumunda ücretsiz olarak katılabilirsiniz. TUİÇ yalnızca olumlu sonuçlanan başvurulara dönüş yapmaktadır.

Sorularınız için: [email protected]

Son Başvuru Tarihi/Saati: 11.04.2018 / 19:00
Başvuruların Açıklanma Tarihi: 12.04.2018

Sertifika alabilmek için %80 katılım zorunluluğu bulunmaktadır.

TUİÇ ARACILIĞI İLE ETKİNLİĞE ÜCRETSİZ KATILMA ÖNCELİĞİ, TUİÇ ÜYELERİNE, STAJYERLERİNE VE TEMSİLCİLİK EKİPLERİNE VERİLMEKTEDİR.

DERNEĞİMİZE ONLINE ÜYELİK İÇİN TIKLAYINIZ

 

DERNEĞİMİZE ONLINE ÜYELİK İÇİN TIKLAYINIZ

Kosova Meclisi’nde Gaz Bombalı Eylem

21 Mart Çarşamba günü Kosova Meclisi, Karadağ ile yapılan sınır anlaşmasını oylamak için bir araya geldi. Seçimler sırasında muhalefet partisi Kendin Karar Al Hareketi (Levizja Vetevendosje), oylamayı gaz bombası atarak protesto edip engel olmaya çalıştı.

Söz konusu anlaşma Viyana’da 2015 yılında yetkililer arasında imzalanmıştı ve uygulamaya konmak için Kosova Meclisi tarafından onaylanması bekliyordu. Kosova Meclis Başkanı Kadri Veseli, Kosova Demokratik Birliği (LDK) meclis grubunun sunduğu, Kosova-Karadağ sınır anlaşmasının onaylanması hakkındaki yasa tasarısı değişikliğini oylamaya sundu. Bu esnada Kendin Karar Al Hareketi milletvekilleri, bir adet gaz bombası atarak oylamayı engellemeye çalıştı. Bir anda bütün salonu saran gazdan etkilenmemek için vekiller salonu terk etti ve oturuma bir saatlik ara verilmek zorunda kalındı. Aranın ardından meclis salonuna geri dönen vekiller, ikinci bir gaz bombası ile karşı karşıya kaldı.  Oylamanın engellenmesi çabaları üzerine, Meclis Başkanı Veseli CNN’e verdiği demeçte, “Sınır Muhalefet Anlaşması, küçük bir muhalefet partisinin oylamayı şiddetli yollarla önlemeye yönelik girişimlerine rağmen, bugün meclis tarafından onaylanacak.’’ sözlerini kullandı.

Muhalefet parti, sınır anlaşmasını ‘’yaklaşık 30 kilometrekarelik bir alanın hatalı bir şekilde Karadağ’a bırakıldığı’’ gerekçesiyle engellemeye çalıştı. Parti üyeleri gerçekleştirdikleri protestodan sonra, gaz bombalı eylemlerini partilerinin facebook sayfasında paylaştı. Aynı parti, sınır anlaşmasının oylamasını 2 yıl önce de gaz bombası kullanarak engellemeye çalışmıştı.

Konuyla ilgili ABD’nin Kosova Büyükelçisi Greg Delawie, göz yaşartıcı gaz kullanımını kınadı ve milletvekillerine meclise dönme ve anlaşmayı onaylama çağrısında bulundu. Yaptığı başka bir açıklamasında “İflas eden fikirleri olan insanlar hedeflerine ulaşmaya çalışmak için siyasi şiddete başvururlar” dedi. “Bu Kosova’da olmamalı. Kosova bundan daha iyi. Bu bir Avrupa ülkesinde olmamalı. Göz yaşartıcı bir Avrupa meselesi değil.” diyerek vekilleri oylamaya çağırdı.

Eylemlerinin ardından muhalefet partili 5 milletvekili tutuklandı. Oylama günü tutuklanan, Drita Millaku,  Xhelal Sfeçla, Salih Zyba  Fitore Pacolli,  Valon Ramadani, Liburn Aliu ve Arbërie Nagavci 23 Mart Cuma günü tekrar serbest bırakıldı.

Karadağ-Kosova Sınır Anlaşması, Avrupa Birliği’nin Kosova’ya vize serbestisi vermesi için iki koşulundan biri idi. Protestolara rağmen gerçekleştirilen oylamada 80 evet, 11 hayır ile Kosova-Karadağ Sınır Anlaşması kabul edilmiş oldu ve 3 yıllık sorun çözüme kavuştu.

Kosova, Avrupa Birliği yolundaki altı Balkan ülkesinden biri ve vize serbestisi yolunda önündeki taşlardan birinin daha kalkması, Kosova Hükümeti için büyük anlam ifade ediyor. Avrupa Birliği üyesi olmaya çalışan Kosova hem ekonomik hem de politik sebeplerden bu entegrasyonun bir parçası olmak istiyor. Vize serbestisi için, Avrupa Birliği’nin kendisine sunduğu koşulları gerçekleştirmek adına ilk adımı attı. Sırada organize suçla mücadelenin arttırılması ve yolsuzlukla etkin mücadele edilmesi kalmış bulunmakta.

Simge ŞAHİN
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Bosna’da Savaşın Etkisi Sürüyor

Bosna Hersek 1992-1995 yılları arasında yaşanan savaşın izlerini yansıtmaya devam ediyor. Savaşın üzerinden çeyrek asırlık bir zamanın geçmiş olmasına karşın 112 bin civarında terk edilmiş ev bugünde savaşın hayaletini misafir etmeye devam ediyor.

Resmi rakamlara göre, savaştan önce 1,1 milyon konutun bulunduğu ülkede, 3,5 yıl süren savaş sonucunda 453 bin konutun hasar gördüğü bildiriliyor. Şu an bu konutlardan 112 bini hayla savaşın izlerini taşımaya devam ediyor. Savaşta sadece kırsal kesimdeki değil şehir merkezlerindeki binalarında hasar gördüğü belirtilmekle birlikte zarar gören evlerin kendi sahiplerinin çabaları ya da devlet, uluslararası toplum ve yerel yönetimlerin destekleriyle onarıldığı ve yeniden yaşanabilir hale getirildiği ifade edildi. Ayrıca savaş sırasında 2,2 milyon insan ülkeyi terk ettiği ve savaşın arından bunların 1 milyonundan fazlasının geri döndüğü de resmi kaynaklar tarafından bildiriliyor.

Bosna Hersek İnsan Hakları ve Mülteciler Bakanlığından yapılan açıklamada, savaş sırasında ülkedeki kayıtlı evlerin yüzde 42’sinin zarar gördüğü belirtildi. Açıklamada, Dayton Barış Anlaşması’nın ardından da tahribatın devam ettiğinin altı çizilirken zarar gören binaların yüzde 75’inin onarıldığı ifade edildi. Açıklamada, savaşta göç edenlerin yüzde 55’inin evlerine geri döndüğü belirtilirken, geri dönüşleri teşvik amaçlı yeniden yapılanma için 250 milyon avroya ihtiyaç duyulduğu kaydedildi. Ayrıca devletin tüm imkanları ile herhangi bir ayrım gözetmeden tüm etnik ve dini gruplara evlerine dönme konusunda kolaylık sağladığı ve insanların yeniden kaynaşması adına destek verdiği aktarıldı.

Bosna Hersek’te ki savaş son derece büyük yıkımlara sebep olmuştur. Ülkede bulunan konutların yarısına yakınının hasar gördüğü gerçeğini ele alırsak savaşın ne derece vahim sonuçlara yol açtığını anlayabiliriz. Yalnız konutların değil insanlarında çok büyük oranda zarar gördüğü savaş sonucunda bölgede yaşayan halkın savaşın izlerini taşıyan binaların varlığından ne derece rahatsız olduğunu tahmin etmenin zor olmadığını düşünmekteyiz. Bu hususta ülkede yoğun bir restorasyon çalışmasının varlığından söz edebiliriz. Restorasyon çalışmalarının hem savaş sırasında ülkeden göç eden insanların evlerine geri dönmesi açısından hem de hali hazırda ülkede yaşayan vatandaşların bir nebze olsun savaşı unutmalarını sağlamak adına son derece önemli olduğunu söyleyebiliriz.

Cihan DUMAN
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Avrupa Komisyonu’ndan Kosova’ya 24 Milyon Avro

Kosova Kamu Yönetimi Bakanı Mahir Yağcılar, Kosova Adalet Bakanı Abelard Tahiri ile Avrupa Komisyonu Kosova Birimi Şefi David Cullen ile görüştü. Yapılan görüşmede genel bağlamda Kosova’nın Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda yerine getirmesi kriterler ve bu kriterlerin yerine getirilmesindeki gelişimler konuşuldu. Kosova’nın Avrupa Birliği ile ilişkileri, kamu düzeni ve kamu reformuyla ilgili düzenlemeler konuşuldu. Kosova’nın Avrupa Birliği’ne üyelik yolunda ilerlemesi için atması gereken adımlar ve yapması gereken düzenlemeler konusunda fikir alışverişinde bulunuldu. Bakan Yağcılar, kamu düzeni, reformlar, hukukun üstünlüğü gibi konularda yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Sivil Hizmetler Yasası, Kamu Yönetimi Örgütleme Yasası, Maaşlar Yasası olmak üzere 3 yasanın bu yıl onaylanacağını söyledi. Bu 3 yasanın kamu düzeni konusunda temel olduğunu ve birçok düzenleme içerdiğini belirtti. Bakan Yağcılar diğer konulardaki düzenlemelerle ilgili çalışmalarda da istekli ve kararlı olduklarının altını çizdi. Şef Cullen da bu süreçteki çalışmaları ve katkılarından dolayı Bakan Yağcılar ve Bakan Tahiri’ye teşekkürlerini sundu.

Daha sonra Kamu Yönetimi Bakanlığından yapılan basın bildirisi ve açıklamaya göre, Şef Cullen Kosova’ya 24 milyon avroluk bir bütçe verileceğini söyledi. Cullen, bu bütçenin Kosova’nın sektörel bütçesine destek vermek amacıyla olduğunu ve Avrupa Komisyonu’nun da bu konuda kararlı olduğunu söyledi.

Kosova’nın Karadağ ile arasındaki sınır anlaşmasının çözümünün vize serbestisi konusunda şart olarak ileri sürülmesi Kosova’yı zor duruma sokmuş ve sıkıntılar yaşatmıştı. Bu süreçte, Avrupa Komisyonu ile olumlu ilişkiler ve destekler çok önemli görünüyor. Ve bu destek sorunların aşılması için itici güç görevi de görebilir.

Nur İNAN
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Kosova Siyasetine Yeni Soluk

Vetëvendosje (VV), son seçimler sonrasında Kosova parlamentosunda sahip olduğu 32 koltuk ile ana muhalefet olma görevini üstlenmişti. Geçtiğimiz günlerde parti lideri Albin Kurti ve bazı üyeler arasında partinin geleceği üzerine yaşanan anlaşmazlıklar sonrası partinin mecliste görevli 12 milletvekili ve parti içinde farklı kademelerde görevler üstlenmiş birçok partili, parti içindeki görevlerinden arka arkaya istifa etmişti. Parlamentoda görevli eski partililer bağımsız milletvekilleri olarak yeni bir grup kurdular.

Kurulan yeni grubun milletvekilleri, Kosova’daki refahın ilerlemesine odaklanacaklarını belirtti ve ülke insanının refahında en temel engel olan işsizlik gibi sorunların üstesinden gelmek için parlamentonun ideal bir ortam olduğunu söylediler. İşsizliğin yanı sıra yeni ve etkili güvenlik politikalarına ihtiyacın olduğunu bildiren bağımsız milletvekillerinden oluşan grubun lideri Dardan Sejdiu, grubun adını “Bağımsız Milletvekilleri Grubu” olarak duyurdu. Sejdiu yaptığı açıklamada toplumsal hareketlere yön veren sosyal sorunlara karşı mücadele konusunda titiz çalışmalar yapacaklarını söyledi.

Grup adına konuşan Sejdiu’nun çözüm için sunduğu başlıklarda ucuza enerji ve konut temini, işçiler için daha iyi çalışma şartları; çevre korumasına, toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına, kamu harcamalarını denetleyen ve kamusal yatırım çalışmaları öneren bir kurumun kurulmasına yönelik hukuki düzenlemeler üzerinde çalıştıklarını beyan etti.

Eşit bir toplumun sağlanması yönünde en büyük görev ve sorumluluğun meclise ait olduğunu söyleyen lider, bunu sağlamak için atılması gereken ilk adımın gelirin eşit dağıtılmasına imkân tanıyacak bir yasal çerçeve oluşturulması olacağını dile getirdi.

Kosova’da ideoloji ve politika yapımı konuları, kamuoyu tartışmasında ve siyasette önemli bir yer tutmamaktadır. Ülkenin 2008’deki bağımsızlığı öncesinde Kosova’da, nihai bağımsızlık hedefiyle devlet kurma sürecine odaklanan bir politik kültür gelişmiştir. Bağımsızlık sonrasında bu kültür, devlet kurumlarının yerleşik hale gelmesine yönelik çalışmalara özen gösteren, siyaseten gücü bu yöntemlerle elinde tutmaya çalışan pragmatik partilere ve parti liderlerine evirilmiştir.

Genel siyasi görünümün bu yönde olduğu Kosova’da, VV partisi savaştan sonra yozlaşmış siyasi partilere karşı, ideoloji temelli politika güden bir alternatif sunmak isteyen Kosovalı aktivist Albin Kurti tarafından kurulmuştur. VV, en dikkat çekici muhalefet partisi haline gelen ve sol siyasi kültüre dayanan bir karakter geliştirdi. VV’nin ana politik hedefi, bazen Arnavutluk ile birleşmeyi savunsa da, Kosova’nın toprak bütünlüğünü sürdürmekten yana şekillendi.  2017 genel seçimlerinde tek başına oyların %27,5’ini aldı ve oyların %33,7’sini alan Kosova Demokrat Partisi etrafındaki koalisyonda birleşen partilerin ardından ikinci oldular. Daha önceki hükümet kurma çalışmalarında olduğu gibi, 2017’de de VV hükümet dışında bırakıldı. VV’nin siyaseten dışlanmasının başlıca nedeni eylemci ve anti- demokratik davranışlarıdır. Bu davranışlara örnek olarak gösterilebilecek en yakın ve son örnek parlamentoda Karadağ ile sınırı belirleyen anlaşmaya yönelik yapılan oylama sırasında meclise göz yaşartıcı gaz bombası atmalarıdır.

Yusuf MEHMET
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Moldova ve Bosna AB Entegrasyonu İçin Güçlerini Birleştirdi

Bosna-Hersek Dışişleri Bakanları Tudor Ulianovschi ve İgor Crnadak ile Moldova Cumhuriyeti arasında Avrupa Entegrasyonu ve işbirliği konulu ortak bildiriyi imzaladılar.

Bakanların görüşüne göre, bu belge, Avrupa bütünleşme konuları hakkında  istişareler, deneyim alışverişi ve uzmanlık da dahil olmak üzere ikili işbirliğini derinleştirmeye yardımcı olacak. Tudor Ulianovschi ve İgor Crnadak, bu bildirgeyi imzalamanın, her bir ülkenin Avrupa Birliği’ne katılım hedefi ve bu yolda daha fazla iş birliğine açık olma konusundaki kararlılığını gösterdiğini belirtti.

Moldova Diplomasi müdürü Bosna Hersek’teki muadilini, Moldova Cumhuriyeti’nin bu yıl yaz aylarında Bosna-Hersek’in Güneydoğu Avrupa İş birliği Süreci (SEECP) Başkanlığı’nı almasını destekleyeceğini bildirdi. SEECP bünyesinde Saraybosna Hükümeti tarafından desteklenen eylem ve projeleri sürdürecektir.

İkili ekonomik iş birliğini inceleyen Bakanlar Tudor Ulianovschi ve Igor Crnadak, kullanılmayan bir potansiyelin bulunduğunu ve ticareti kolaylaştırıp yatırımları serbestleştirerek derinleştirme fırsatları olduğunu belirtti. Bu bağlamda, Moldova Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı, Moldova hükümetinin çıkarlarını, hükümetler arasında gümrük konularında karşılıklı idari yardıma ilişkin anlaşmayı imzalamayı kabul etti. Saraybosna’da Moldova, iki ülke arasındaki ticari, ekonomik ve kültürel ilişkilerin gelişimine katkıda bulunacak.

Buna karşılık Bakan İgor Crnadak, Bosna-Hersek’in Avrupa yolumuzdaki deneyim alışverişi de dahil olmak üzere Moldova Cumhuriyeti ile ikili ilişkilerin her boyutta genişletilmesiyle ilgilendiğini vurguladı. “Şu anda, devletlerimiz arasında imzalanan 25 ‘den fazla ikili anlaşmamız var, ancak özellikle özel sektör, adalet, ekonomi, turizm ve diğer alanlarda işbirliği alanlarının genişletilebileceğine inanıyoruz. Bosna-Hersek Dışişleri Bakanı, Moldova ve Bosna Hersek’ten kurumlardan alınan tüm girişimleri destekleyeceğini belirtti.

Bosna-Hersek Diplomasinin başkanı, “iki taraf arasındaki ve çeşitli bölgesel örgütler arasında devletlerimiz arasındaki diyalog devam edecektir.” diye belirtti.

Baktığımız zaman Bosna Hersek 2016’da resmi olarak AB üyeliği süreci için başvuru yapmıştı. AB ise Bosna’nın aday statüsü kazanıp kazanmadığını belirlemek için bir yıl sürecek bir süreç emretti. Bu bağlamda Bosna Hersek’in yoksullukla mücadele, yolsuzlukların ortadan kaldırılması ve genç işsizlik oranını düşürücü bir şekilde ekonomik tedbirlerin alınması gerekiyordu. Bu antlaşmayla beraber işsizlik oranının düşmesi, ekonomiye ayrılan yatırımların arttırılması ve ülkedeki refah arttırılması söz konusu. Bundan sonra Avrupa Komisyonu, Bosna’nın aday ülke olma kriterlerini karşılayıp karşılamadığını sorgulayacak.

Kadir AKKURT
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Ana Brnabıc: Sırbistan, Topraklarında Başka Bir Devletin Varlığını Tanımayacak

Sırbistan Başbakanı Ana Brnabic, Uluslararası Bilimsel Konferans’ta ‘Kosova ve Metohija’ hakkında konuştu.

Sırplar ve Arnavutların arasındaki çatışmanın, her iki tarafın da yalnızca kendi tarafının isteklerini destekleyerek çözülemeyeceğini, bir tarafın, diğer tarafın boyun eğip zorlanan her çözümü kabul etmesini beklemesinin anlamsız olduğunu söyledi. Böyle bir şeyin, özellikle de özgürlüğü ve kendi kararlarını verme hakkını alabilmek için ağır bir bedel ödeyen Sırp ulusu tarafından kabul edilmeyeceğini sözlerine ekledi.

“Bir çözüm, iki halk tarafından tutulan pozisyonları da hesaba katmalı.” dedi ve ülkesinin Kosova sorununun çözümü için olgun ve sorumlu bir şekilde çözüm sürecine katılmaya hazır olduğunu ancak kendi topraklarında başka bir devletin varlığını tanımayacaklarını vurguladı. ‘Kendisine “Kosova Cumhuriyeti” diyen projenin’ başarısız olduğunu ve olmaya devam ettiğini belirtti.

“Mevcut durumun sürdürülemez olduğu göz önüne alındığında, Avrupa’nın bu bölümünde kalıcı istikrar ve barışın tesis edilmesi için yeni ve belki de benzersiz çözümler aramak gerekir.” dedi. Brnabic, uluslararası toplumdaki etkili konular arasında böyle bir çözüm elde etmek adına bir ilgi varsa, kendisinin bunun mümkün olduğuna inandığını söyledi.

Başbakan Brnabic’in açıklamasına bakılacak olursa, Sırbistan’ın Avrupa Birliği’ne üye olmasına büyük engel olan Kosova’nın bağımsızlığının tanınması sorununun sonuçlanmasına yönelik bir adım atılmayacak. Ancak açıklamasında, ülkesi adına, bölgede çözüme yönelik başka bir girişime açık oldukları mesajını vermek istemiştir. Lakin, bağımsızlığın tanınması dışındaki herhangi bir çözüm girişimine Kosova yönetiminin ve halkının yanaşması söz konu bile değil denebilir. İki tarafın da geri adım atmadığı bu sorun, Sırbistan’a bir süre daha ayak bağı olmaya devam edecektir.

Dilek KARADAY
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Ekvador Ve Kolombiya, Saldırıları Görüşmek Üzere Buluşacak

Ekvator ve Kolombiya’nın güvenliğinde bir koordinasyon mekanizması olan İkili Sınır Komisyonu (Combifron), 24 Mart 2018’de Ekvador şehri Tulcán’da, sınır bölgesindeki son saldırıları görüşmek üzere bir araya gelecek.

Toplantı tarihi 23 Mart Cuma günü Quito’daki Savunma Bakanlığı’na bildirildi. Toplantı, Kolombiya sınırındaki Carchi eyaletinin başkenti olan Tulcán’da bulunan Ekvador Ordusu’nun 31 Andes Tugayı’nda gerçekleşecek. Ayrıca Savunma Bakan Yardımcıları, Dışişleri Bakanlıkları’nın Temsilcileri ve iki ülkenin istihbarat birimlerinin katılacağı toplantının bu Cumartesi günü saat 09:00 (14:00 GMT) civarında başlayacağı belirtildi.

Toplantının amacı, üç askerden oluşan Kolombiya sınırındaki kıyı ilçesi olan Mataje kasabasında Salı günü meydana gelen ve sonucunda ölülerin ve yaralıların olduğu patlayıcı saldırının ağırlaştırdığı sınırdaki güvensizlik durumunu ele almaktı. Ekvador’dan Lenin Moreno ve Kolombiya’dan Juan Manuel Santos, sınır bölgesini etkileyen güvensizlik nedeniyle Combifron toplantısını düzenlediler.

Son aylarda sınır bölgesinde görevlendirilen Ekvador kuvvetlerine karşı çeşitli saldırılar düzenlenmişti. Yetkililer, bu saldırıların esas olarak Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC)’nin eski gerilla grubundaki muhaliflerden oluştuğu iddia edilen suçlu gruplarına ait olduğunu belirttiler.

Ocak ayının sonunda Ekvador Ordusu, San Lorenzo kasabasındaki bir polis karakoluna yönelik bir patlamanın ardından uyuşturucu kaçakçılığı gruplarına karşı mücadelenin ana alanlarından biri olan bu bölgedeki güvenliği güçlendirdi. Bu saldırıdan sonra Ekvador, Kolombiya’dan silahlı suç gruplarının geçişini önlemek için sınır boyunca ülkenin güneyine kuvvetler göndermesini istedi. Bu olayların üzerine Ekvator Cumhurbaşkanı geçtiğimiz günlerde, “Kardeş ülkeler olarak, organize alanda suçla mücadele etmeliyiz” dedi.

Gamze BOZKURT    
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

Kaynakça: