Home Blog Page 131

Madagaskar’da Seçim Öncesi Gerilim

Bu yılın sonunda gerçekleştirilecek olan cumhurbaşkanlığı seçimlerine birkaç ay kala siyasi gerilimler başladı. Yeni seçim yasaları, ortaya çıkan yolsuzluk ve tartışmalı hükümet kararları tartışılan konuların başında geliyor. Yıl sonuna kadar beklenen cumhurbaşkanlığı seçiminin kesin tarihi, henüz açıklanmamasına rağmen durum Madagaskar siyasi sahnesinde yer almaya başladı.

Son aylarda Devlet Başkanı Hery Rajaonarimampianina ve hükümetinin muhalefete ve medyaya olan korkusu sebebiyle gerçek bir otoriter sürüklenmeye yol açan tartışmalı kararları çoğalıyor. Aynı zamanda yargı ve sivil toplumun büyük bir kısmı, nüfusun önünde tepki vermekten çok yorulmuş ve uluslararası bir topluluğa son kaydedilen ekonomik ilerlemeden de memnun kalmıştır.

IMF heyetinin mart ayı sonlarında Antananarivo’daki sonuçlarının, bu yıl  % 5 oranında yenilenen enerji artışını teyit etmesi, iktidarın aldığı idari ve anayasal kararların ortasında fark edilmedi.

Jeune Afrique haberine göre, başkan iktisadi kaydının zaferi garanti altına almak için yeterli olmayacağını bildiği gibi, ikinci bir dönem için resmi olarak görev yapmakta, seçimden birkaç ay önce oyunun kurallarını değiştirmek ve ana rakiplerinin görevini zorlamak istemektedir.

Siyasi seçimlerin yaklaşmasının iktidar ve muhalif arasında bir çatışmaya sebep olması siyasette alışık olunulan bir durum. Ancak oy kazanabilmek için farklı boyutlarda ve adil olmayarak yapılan hareketler, günümüzde ne kadar çok olsa da doğru değildir ve halk daha sorgulayıcı yaklaşmalıdır.

Deniz ÜRESİN
o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

Kaynakça:

Suudi Arabistan’dan İsrail Açılımı

Amerikan dergisi The Atlantic’in genel yayın yönetmeni Jeffrey Goldberg’e röportaj veren Suudi Arabistan Prensi Muhammed bin Selman, İsrail’in kendi topraklarına sahip olma hakkı bulunduğunu söyleyen ilk üst düzey Suudi yetkili oldu.

Suudi Arabistan’ın fiili lideri olarak kabul edilen Prens Selman, “Yahudi halkının en azından atalarından kalan vatanlarının bir kısmında bir ulus devlete sahip olma hakkı olup olmadığını” soran Goldberg’e şu yanıtı verdi:

“Ben hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin kendi topraklarına sahip olma hakkı olduğuna inanıyorum. Ama herkes için istikrarı güvence altına alacak ve ilişkileri normalleştirecek bir barış anlaşmasına sahip olma zorunluluğumuz var.” dedi.

Veliaht prens “İsrail ile pek çok ortak çıkarımız var. Eğer barış sağlanırsa Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi ülkelerinin de aynı şekilde pek çok ortak menfaatleri olacaktır” ifadesini kullandı.

Suudi Arabistan İsrail’e yapılacak bir ticari uçuş için geçen ay ilk kez hava sahasını açtı. İki yıl süren uğraşlar neticesinde gelen bu karar, İsrail tarafından tarihi bir adım olarak nitelendirilip takdir edilmişti.

İki ülke arasındaki ilişkinin giderek arttığına  dikkat çekmek olağandır. İran ile ilişkileri gerilen Suudi Arabistan’ın İsraille yakınlaşması akıllara bir takım amaçları olduğunu getirmektedir. Geçtiğimiz ay Selman ile Trump’ın gerçekleştirmiş oldukları görüşme ise bu yakınlaşmanın bir kaynağı olarak görülebilir.

Suna KAYA
o-Staj 2018 ORTAM Stajyeri

Kaynakça:

●       Anonim, (2018), Saudi crown prince: Israelis have right to their own land,(https://www.aljazeera.com/news/2018/04/saudi-crown-prince-israelis-land-180403051145026.html), erişim: 7 Nisan 2018

●       Anonim, (2018), Suudi veliaht prensinden İsrail açılımı, (http://tr.euronews.com/2018/04/03/suudi-veliaht-prensinden-israil-ac-l-m-), erişim: 7 Nisan 2018

●       Anonim, (2018), Suudi Prens: İsrail’in hakkı var, (http://www.dw.com/tr/suudi-prens-israilin-hakk%C4%B1-var/a-43230020), erişim: 7 Nisan 2018

İngiltere, Ortadoğu’da İlk Askeri Deniz Üssünü Açtı

İngiltere, Ortadoğu’da ilk daimi askeri deniz üssünü Bahreyn’de açtığı bildirildi. Bahreyn haber ajansı BNA’ya göre, ülkenin doğusundaki Selman Limanı’nda kurulan üssün açılışına Bahreyn Veliaht Prensi Selman bin Hamed el Halife, York Dükü Prens Andrew ile her iki ülkeden yetkililer katıldı.

Veliaht Prens Selman açılışta yaptığı konuşmada, söz konusu üssün Bahreyn’in “terörizmle mücadelede uluslararası koalisyonu destekleme, dünya barışını, uluslararası su yolları ve küresel ticaret hareketini koruma konusundaki çalışmalarında” önemli bir kilometre taşı olduğunu söyledi. Aynı zamanda karşı taraf da üssün, iki ülkenin de çıkarlarına hizmet edeceğini dile getirdi.

Bahreyn Dışişleri Bakanı Halid bin Ahmed el Halife de bu üssün, İngiltere’nin 1971’den bu yana bölgede kurduğu ilk daimi deniz üssü olduğunu dedi ve İngiliz Kraliyet Donanması’nın kendi karasuları dışındaki en önemli tesislerinden biri olacak üssün ortak stratejik misyonlar için hayati destek sağlayacağını vurguladı.

Bölgede aynı zamanda Amerika’nın 5. Filosunun da bulunması her iki ülkenin de bölgede birlikte hareket ettiğini göstermektedir. Bundan sonra önemli olan ise İran’ın bu yapıya karşı alacağı tavırdır.

Kerem AYSU
o-Staj 2018 ORTAM Stajyeri

Kaynakça:

Türkiye Liderliğinde Rusya, İran Üçlü Zirvesi

Konferans yoluyla Akkuyu Nükleer Santrali (NGS) Temel Atma Töreni’ne katılacak Erdoğan ve Putin, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nin bahçesinde hazırlanan platforma geçerek canlı bağlantı ile temel atma törenine katıldılar. Ertesi gün yapılacak olan üçlü zirve için Putin Ankara’ da kaldı.

Suriye’ ye ilişkin müzakerelerin yapıldığı Cenevre görüşmelerinden sonuç alınamaması üzerine, ilki 22 Kasım 2017’de Soçi’ de yapılan üçlü zirvenin ikincisi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ‘nde gerçekleştirildi. Bölgede aktif rol alan 3 önemli ülkenin liderleri, basına kapalı olarak görüşmelerini sürdürdü.

İlk görüşme Erdoğan ve Ruhani arasında, ikincisi ise Putin ve Ruhani arasında oldu. Zirve sonrası yapılan ortak açıklamada “terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair” her türlü girişimlerin reddedildiği vurgulandı.

Soçi’de 30 Ocak’ta yapılan Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin siyasi sürecin önünü açan önemli bir kilometre taşı olduğuna değinilen açıklamada, kongrede kararlaştırılan anayasa komitesi kurma sürecinin en kısa zamanda BM’nin yardımıyla başlamasına destek verileceğine yönelik taahhüt vurgulandı.

Görülen o ki bölgede terörün önünü kesme kisvesiyle kıtalar ardından operasyona müdahil olmuş bazı devletler, Türkiye-İran-Rusya gibi bölge coğrafyasının devletlerini açıkça rahatsız etmekte. ABD’ nin ‘çekilme’ açıklamasından sonra dünya kamuoyunda ciddi bir belirsizlik var. Bu belirsizliği Türkiye-İran-Rusya üçgeni kaldırmalı ve gerekeni yapmalıdır.

Ahmet Mert İZMİR
o-Staj 2018 ORTAM Stajyeri

Kaynakça:

Lavrov: ABD’nin Nükleer Silah Kullanımına Yönelik Eşiği Düşürme Politikası Endişe Verici

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ABD’nin nükleer silah kullanımına yönelik eşiği düşürme politikasından endişe duyduklarını söyledi.

Moskova Uluslararası Güvenlik Konferansı’nda konuşan Lavrov “Stratejik istikrar alanında Washington, askeri üstünlük ve eşitliğin bozulmasını öncelikli tutuyor. Rusya sınırlarında küresel füze savunma sistemleri konuşlandırmaya yönelik çabaları ve NATO’nun askeri eylemleri artıyor. Bizim için ABD tarafından kaynaklı en endişe verici konu nükleer silah kullanımına yönelik eşiğin düşürülmesi” ifadelerini kullandı.

Lavrov, özellikle de İran nükleer programı, BM’nin Ortadoğu’ya ilişkin kararı, Paris İklim Konferansı Deklarasyonu, Dünya Ticaret Örgütü’nün temel prensipleri gibi büyük anlaşmaları bozmaya yönelik girişimlerinin ardından ABD’nin müzakere edilebilirliğinin akıllarda giderek daha da soru işaretlerine yol açtığını söyledi. Lavrov, uluslararası ilişkilerde revizyonizme yönelik bir eğilim olduğunu da belirtti.

Rusya’nın Stratejik Saldırı Silahlarının Azaltılması Anlaşması (START) doğrultusunda kimyasal silah stoklarını imha ettiğini ve stratejik silahlarını azalttığını belirten Lavrov, anlaşmadaki hükümler doğrultusunda Washington’a stratejik füze taşıyıcılarının yeniden teçhizatlandırılmasına yönelik ortak bir düzenleme çağrısında bulundu.

Lavrov “ABD’lilerin Ortadoğu’daki askeri varlığını haklı çıkarmak için küresel anlamda kontrollü kaos ortamını muhafaza etmek istediğine yönelik güçlü bir izlenimimiz var” dedi.

Lavrov, Rusya’nın özellikle de stratejik istikrar konusunda diyalog kurmak istediğini vurguladı. Lavrov “Gündemdeki öne çıkan konular ve stratejik istikrar konusunda her anlamda ve tüm faktörleri göz önünde bulundurarak diyalog kurmak istiyoruz. Rusya ve ABD liderleri de 20 Mart’taki telefon görüşmelerinde bunu konuştu. Liderlerin bu çok önemli konuya verdiği önemin bürokratik oyunlarla batağa sokulmaması ve iç siyasi entrikaların esiri olmamasını umuyoruz” ifadelerini kullandı.

Trump, Rusya’da 18 Mart’ta gerçekleşen başkanlık seçimlerindeki zaferinin ardından Putin’i telefonla arayarak tebrik etmişti. 20 Mart’taki görüşmede Trump, Putin’e yüzyüze görüşme teklif etmişti.

Öte yandan Moskova’nın diyalog çağrılarının Washington ve Brüksel’den yanıt bulamadığını belirten Lavrov, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün (OPCW) eski Rus ajan Sergey Skripal ve kızının zehirlenmesi olayı ile ilgili bir soruşturma başlatması konusunda ısrarcı olduklarını söyledi.

Lavrov “Dostane olmayan adımlara gereken cevapları vermeye devam edeceğiz. Gerçeği açığa çıkarmak istiyoruz. OPCW’nin olayla ilgili yeterli ve sorumlu bir soruşturma gerçekleştirmesinde ısrarcıyız” dedi.

İngiltere, Skripallerin zehirlenmesinden Rusya’yı sorumlu tutmuş ve bu iddialara destek veren ABD ile çok sayıda Avrupa ülkesi Rus diplomatları sınırdışı etme kararı almıştı.

Lavrov, Batı’nın Rusya üzerinden tek taraflı avantajlar edinemeyeceğini anlaması gerektiğini belirterek, Moskova’nın kimseye bir şey empoze etmeye çalışmadığını, cepheleşme istemediğini, ancak çıkarlarını koruyacağını vurguladı. Lavrov “Partnerlerimizle ilişkiler kurup, uluslararası hukuku, BM’nin rolünü göz önünde bulunduracak, başka ülkeler ve halkların gelenek ve çıkarlarına saygı duyacağız. Kimse ile cepheleşme istemiyoruz. Ancak kendi çıkarlarımızı, bağımsızlığımızı, egemenliğimizi tüm imkânlarımızı kullanarak etkin bir şekilde koruyacağız” dedi.

Lavrov, Batı ile Rusya arasındaki cepheleşmenin terörle mücadele, organize suçlar, uyuşturucu kaçakçılığı, iklim değişikliği gibi birçok konunun çözümünü aksattığını söyledi.

Lavrov, dün Lahey’de gerçekleştirilen OPCW yönetim kurulu toplantısına da değindi. Toplantıda Rusya İran ve Çin’le Skripal olayı ile ilgili Moskova ve Londra’nın yer alacağı ortak bir soruşturma yapılmasını teklif etti. Ancak Batı, bu teklifi bloke etti.

Lavrov “LewisCarroll’ın meşhur kitabında (Alice harikalar diyarında) kraliçe sanığa (savunma için) bir süre verilmesini istiyor. Ancak bundan sonra jürinin suçlu olup olmadığı hakkındaki kararını duyabiliyoruz. Ancak Carroll yalnızca masal türünden yararlanarak bir satirik eser yazmış. Lahey’deki dünkü toplantı da kendilerine saygısı olan yetişkinlerin masallara inanmadığını gösteriyor” dedi.

Mehmet EROL
o-Staj 2018 AVRAM Stajyeri

Kaynakça:

Yeni Zelanda Tarihi Eşcinsel Mahkûmiyetleri Silmek için Yasa Çıkardı

Yeni Zelanda parlamentosu, daha önce eşcinsel suçlardan suçlu bulunan kişilerin kayıtlarının silinmesine izin veren yasayı geçirdi ki bu birçok adaletsizliğin giderilmesine yardımcı olacak. Eşcinsellik, Yeni Zelanda’da 1986 yılında suç olma halinden çıkarıldı fakat bu tarih öncesinde hüküm giyenler halen kayıtlarda suç işlemiş gözükmektelerdi. Meclis üyeleri Perşembe günü kişilerin eşcinsel olmaları sebebi ile giydikleri hüküm cezalarının silinmesine olanak tanıyan tasarıyı oybirliği ile kabul ettiler.

Adalet Bakanı Andrew Little, “ Tarihi eşcinsel suçlarla yargılanmış bütün erkeklerden ve gökkuşağı komitesi üyelerinden maruz kaldıkları damgalama, önyargı ve diğer olumsuz etkilerden dolayı özür dilemek istiyorum” dedi. Bu tasarıda eşcinsel insanlara karşı ayrımcılığın artık kabul görmeyeceğine ve geçmişteki yanlışların yerine doğruları koyacağımızın net bir mesajı var diyerek sözlerini sürdürdü. Planın gelecek sene yürürlüğe girmesi ile kayıtlarının silinmesi için 1.000 kişinin başvurması bekleniyor. Hakkı elde edebilmek için mahkumiyete yol açan cinsiyetin 16 yaş ve üstü kişiler arasında ve mutlak bir uzlaşının sağlanmış olması gerek. Yürürlükten kaldırılan yasa ilk olarak 1908’de tanıtılmıştır. Bu yasa çerçevesinde, aileler merhum akrabalarının adına kayıtlarının silinmesi için başvuruda bulunabilirler.

Tasarı genel olarak erkeklere atıfta bulunuyor çünkü eski yasa genel olarak erkekler arasındaki ilişkiyi yasaklıyordu. Kadınlarda sosyal ayrımcılığa uğrasa da lezbiyenlik yasadışı değildi. Yeni Zelanda 1993’te eşcinsellere karşı ayrımcılığı yasaklayan yasalar çıkardı ve 2013’te Asya- Pasifikte aynı cinsiyetten evliliği yasallaştıran ilk ülke oldu.

Pınar ŞAHİN
o-Staj 2018 APAM Stajyeri

Kaynakça:

Trump’tan Çin’e 100 Milyar Dolarlık İlave Gümrük Vergisi Talebi

Dünyanın en büyük iki ekonomisinin karşılıklı olarak 50 milyar dolarlık ithalat vergisi koymasından sonra ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’dan yapılan yazılı açıklamasında, ABD Ticaret Temsilciliğinden (USTR) “haksız misilleme” gerekçesiyle Çin’e 100 milyar dolarlık ilave gümrük vergisi getirilmesini talep ettiğini açıkladı.

Trump, “USTR, incelemesinde tanımlanan uygulamaları ve politikaları kaldırmasını sağlamak amacıyla Çin’e 3 Nisan 2018’de yaklaşık 50 milyar dolarlık gümrük tarifesi getirilmesini önerdiğini açıkladı. Çin hatasını telafi etmek yerine, imalatçılarımıza ve çiftçilerimize zarar vermeyi seçti. Çin’in haksız misillemesi nedeniyle USTR’ye 301. madde kapsamında 100 milyar dolarlık ilave tarifelerin uygun olup olmayacağını değerlendirme ve uygunsa hangi ürünlere vergi uygulanacağını belirleme talimatını verdim.” şeklinde açıklamada bulunarak misilleme kararını gerekçelendirdi. Ayrıca Trump ‘adaletsiz ticaret uygulamalarının Amerika’nın çıkarlarını baltalamasına asla izin vermeyeceğini’ vurgulayarak ABD’nin serbest, adil ve karşılıklı ticareti destekleyecek, Amerikalıların fikri mülkiyetleri ve teknolojilerinin korunmasını sağlayacak görüşmelere hazır olduğunu ifade etti.

ABD Dış Ticaret Temsilcisi Robert Lighthizer’in ek gümrük vergilerinin uygunluk derecesini araştıracağı, olumlu sonuca varıldığı takdirde de ek gümrük tarifesi uygulanacak Çin mallarını belirleyeceği açıklandı. Lighthizer 60 günlük değerlendirme süresi tamamlanmadan gümrük tarifesinin uygulanmayacağını söyledi.

ABD ve Çin arasında olası bir ticaret savaşının başlangıcı olarak görülen gelişmeler, Trump yönetiminin, geçen ay ithal çelik ve alüminyuma sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10 ek gümrük vergisi getirmesiyle başladı. Çin, birkaç gün önce Washington’ın çelik ve alüminyum ürünlerine yönelik ek gümrük vergilere cevaben, ABD menşeli 128 ürüne yüzde 15 ila yüzde 25 tarife getirilmesi kararını aldı. Çin, birkaç gün önce Washington’ın çelik ve alüminyum ürünlerine yönelik ek gümrük vergilere cevaben, ABD menşeli 128 ürüne yüzde 15 ila yüzde 25 tarife getirilmesi kararını aldı.

Merve CURGA
o-Staj 2018 APAM Stajyeri

Kaynakça:

Eski Güney Kore Devlet Başkanı Park, Yolsuzluktan Suçlu Bulundu.

Eski Güney Kore Devlet Başkanı ve aynı zamanda bir dönem “Seçimlerin Kraliçesi” olarak da adlandırılan Park Geun-hye, yolsuzluk suçları nedeniyle Güney Kore mahkemesi tarafından 24 yıl hapis cezasına çarptırılırken 16.8 milyon dolar da para cezası verildi. Mahkemenin verdiği bu karar Güney Kore’yi ikiye böldü.

Güney Koreli muhafazakarların sevdiği siyasetçilerden birisi olan, hiç evlenmemiş ve bunun nedeni sorulduğunda “ben Güney Kore ile evliyim” diyen Park için taraftarları sokağa döküldü ve kararın adaletsiz olduğunu belirttiler. Ancak ülkenin diğer bir yarısı da onun “siyasî intikam” mağdur rolünü oynadığını ve bu konuda dürüst davranmadığını belirtiyor. Park ekim ayından beri mahkemenin düzenlediği oturumlara katılmayı reddediyor.

Seul Merkezî Bölge Mahkemesi, Park’ı rüşvet, gasp, gücü kötüye kullanma suçlarından yargıladı. Baş yargıç Kim Se-yun, Park’ın suçlarından muaf tutulamayacağını ve bir cumhurbaşkanının gücünü kötüye kullanmasının halk arasında infiale ve devlet kademelerinde de kaosa yol açabileceğine dikkat çekti. Ayrıca baş yargıç Kim, Park’ın 23 milyon dolar değerinde rüşvet talep ettiğini veya aldığını da söyledi.

Ülkede bir ilk olarak gerçekleşen, bir mahkeme kararının canlı yayında okunmasının ardından Park’ın verilen bu karara itiraz edebilmesi için kararın verildiği günden itibaren 1 hafta süresi var.

Enver Alper DEMİRCİ
o-Staj 2018 APAM Stajyeri

Kaynakça:

ABD ve Kuzey Kore İstihbaratı Bir Arada

Kuzey Kore lideri Kim Jong-un ve ABD Başkanı Donald Trump arasındaki tarihi randevu öncesi, tarafların gizlice temasa geçtiği iddia ediliyor.

CNN’nin bildirdiğine göre, Merkezi İstihbarat Teşkilatı direktörü Mike Pompeo bu çabaya önderlik etti ve Kuzey Kore’deki meslektaşıyla bir noktada görüşmesi bekleniyor.

Yetkililer, halihazırda var olan resmi istihbarat kanallarının kullanılabilmesi için, Pompeo’nun Dışişleri Bakanı olarak teyit edilmesi gerektiğini söyledi. Pompeo’nun önümüzdeki birkaç hafta içinde Senato onay sürecine girmesi bekleniyor.

Yetkililer, CIA’daki bir ekibin Trump ve Kim arasındaki zirveye hazırlıkları desteklemek için istihbarat arka kanalları aracılığıyla çalıştığını söyledi. İddialara göre, Kuzey Kore yönetimi, görüşmenin kendi başkentleri olan Pyongyang’da olması için ısrar ediyor. Ancak ABD tarafı görüşme için Beyaz Saray’ı gösteriyor.

Trump, Twitter hesabından konuyla ilgili olarak, “Kuzey Kore ile müzakerelerde muhtemel ilerlemeler sağlanıyor. Uzun yılların ardından ilk kez ilgili tüm taraflar ciddi bir çaba gösteriyor. Dünya izliyor ve bekliyor. Belki bu boş bir umuttur fakat ABD olumlu veya olumsuz her iki yönde de daha ileri gitmeye hazırdır” demişti.

İpek ŞAHİN
o-Staj 2018 APAM Stajyeri

Kaynakça:

Morales Divan’a Dilekçe Verdi

Bolivya Başkanı Evo Morales, pazartesi günü Şili ile Pasifik Okyanusu’na ulaşım üzerine süregelen anlaşmazlık ile ilgili dilekçe vermek için Lahey’e gitti. Bolivya, Uluslararası Adalet Divanı’ndan 2013 yılında açılan konuyla ilgili dava için Şili ile  görüşmelere başlamasını istedi. Bolivya 19. yüzyıldaki Pasifik Savaşı’nda eski kıyı bölgesini kaybetmişti ve denize ulaşımı kesilmişti. Bolivya savaş sonrasında Şili’nin diplomatik vaatlerini tutmadığını ve ”egemen erişim” ile ilgili uluslararası hukuk yükümlülüklerini yerine getirmediğini belirtti. Uzunca bir süre Bolivyalılar ülkenin gelişememesini Pasifik Savaşı sonrasında deniz ile bir ulaşımı kalmamasına bağlamışlardır. Pazartesi günü açıklama yapan Avukat Eduardo Rodriguez Veltze, Bolivya’nın 150 yıldır karalar ile çevrili ülke oluşunun tarihsel acısını çektiğini tekrar vurgulayıp Şili’nin Bolivya’yı tekrar denize bağlama sözlerinin tutulmadığını dile getirdi. Yapılan açıklamaların üstüne Şili Dışişleri Bakanı Roberto Ampuero gazetecilere ”Tarihe çok fazla atıfta bulunuluyor ancak hukuki meselelere aynı derecede önem verilmiyor.” dedi. Ayrıca binanın dışında toplanmış olan Bolivyalı ve Şilili küçük gruplar gösteri yaptılar.

Aslında Bolivya ücretini ödediği sürece kıyılara ticari olarak ulaşma hakkına sahipti, ancak ülke doğal gaz ve mineral ihracatını arttırmak için denize çıkan bir koridor talep ediyordu ve bir nevi bunu alacağının garantisi olarak da hala daha bir donanmayı elinde bulunduruyordu. Şili ise Bolivya’nın ihracat için gerekli tüm imkanlara sahip olduğunu ve konunun Pasifik Savaşı sonrasında imzalanan 1904 Barış anlaşması ile çözüldüğünü ve sınırların kesinlik kazandığını belirtiyordu. Anlaşmazlıklardan sonra 2015 yılında ise Divan, Şili muhalefetine rağmen dava hakkında yargı yetkisine sahip olduğunu açıklamıştı. 28 Martta başlayan sözlü argümanları sunma süreci devam ediyor, Divan yargıçları süreç sonunda bir karar verecek ve bilindiği üzere Uluslararası Adalet Divanı’nın verdiği kararlar taraf ülkeler için bağlayacı bir özellik taşıyor.

Selcan Buse DORA
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

Kaynakça: