Home Blog Page 120

Gelecek: Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC), Pakistan Halkına Fayda Sağlamaya Başladı.

Çin ile Pakistan arasında gerçekleştirilen Çin-Pakistan Ekonomik Koridoru (CPEC) Pakistan’ın alt yapı ve ekonomik koşullarını iyileştiren bir proje oldu. Pakistanlı bir Gazeteci Shaukat Paracha’nın görüşüne göre; bu koridorun tamamlanmasının ardından bölgedeki insanlar için büyük bir yarar sağlayacağını ve bölgede kalkınma ve refahın artacağını söyledi.

Paracha, geçtiğimiz yıl ülkeye temiz ve ucuz elektrik üretmeye başlayan ilk yer olan Qasim Enerji Santral Limanı’na yaptığı ziyarette Xinhua’ya yaptığı açıklamada, bu projenin CPEC kapsamında gerçekleştirilen en büyük ikinci enerji yatırımı olduğunu belirtti.

Bu enerji santralinin yılda yaklaşık 4 milyon aileye enerji sağlayabildiği tahmin ediliyor. Bu yüzden, Pakistan’ın enerji yatırımları için hayatî bir önem arz etmektedir.

Pakistan’ın Associated Press gazetesinde muhabirlik yapan Ziaul Amin, uzun bir süredir CPEC’i eleştirmekte ve karşıt raporlar düzenlemekteydi, fakat Amin, daha önce hiç Gwadar projesini yerinde görmemiş ve incelememişti. Pakistan’daki Çin Büyükelçiliği ve Pakistan Planlama ve Geliştirme Bakanlığı tarafından yakın bir tarihte düzenlenen ve Amin’in de katıldığı Gwadar ziyaretinden sonra, Amin’in fikirleri değişti ve bu projenin yerel halka büyük bir umut sağladığını ve onların yararına olduğu kanaatine vardı.

Amin ayrıca, bu projenin Pakistan’da 800 bin kişilik bir iş istihdamı yaratacağını ve ülkedeki işsizlik oranını bir hayli düşüreceğini de sözlerine ekledi.

Gwadar Limanı’nın işletme hakkına sahip olan, China Overseas Ports Holding Co.’ya göre; Gwadar’da çoktan otel, banka, lojistik ve balık işleme gibi farklı işletmelere ait kurulan 30 şirket, tam 790,5 milyon ABD doları üretim ve yatırım beklentisi oluşturdu.

Pakistan Başbakanı Shahid Khaqan Abbasi 2018 Ocak ayında, Pakistan ekonomisi ve ticaretinin geliştirilmesi için CPEC kapsamında bölgesel ve küresel ortaklarla iş birliği yapılması gerektiğini belirtti.

Bir zamanlar küçük, sakin bir balıkçı kasabı olan Gwadar’da okul, hastane, otel, banka gibi kurumların kurulmasının hayal olduğunu ancak CPEC projesi ile beraber bu rüyanın gerçeğe döndüğü görülmekte. Bu projenin gerçekleştirilebilmesi ve Pakistan halkının refahının sağlanabilmesi adına kolektif bir çaba gerekmektedir. Bu projeden rahatsız olan Hindistan’ın dış politikalarda nasıl bir adım atacağı ise ayrı bir merak konusu.

Enver Alper DEMİRCİ
o-Staj 2018 APAM Stajyeri

Kaynakça:

 

Xi, Çin-Hindistan İlişkilerinde Yeni Bir Sayfa Açmak İçin Modi’yle Buluşmayı Bekliyor

Asya-Pasifik Bölgesî’nde iki önemli güç, birbirlerini bölgede dengeleyen ve sürekli olarak çıkar çatışmaları içerisinde bulunan Çin ve Hindistan tarihî bir buluşma gerçekleştirdi. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile Hindistan Başbakanı Narendra Modi, cuma günü resmî olmayan iki günlük bir buluşmada bir araya gelerek bölgedeki sorunlar, iki ülke arasında gelecekte beklenen ilişkiler tartışıldı.

Xi Jinping, son üç yıl içerisinde Modi’yle gerçekleştirdiği toplantılar ve ziyaretlerle aralarında önemli bir çalışma ilişkisinin kurulduğunu söyledi ve bu ilişkinin iki ülke arasındaki bağlara da yansıması gerektiğini belirterek, Çin-Hindistan dostluğunun, karşılıklı gelişen iş birliğinin, ekonomik ilişkilerin de artırılması gerektiğini belirtti.

Xi Jinping, “İki büyük ülke arasındaki büyük iş birliği dünyayı etkileyebilir.” diyerek, adeta buluşmanın sloganını belirlemiş oldu. Ayrıca, iki ülke arasındaki dostluk ilişkilerinin gelişmesi gerektiğini ve bu ilişkilerin Yangtze ve Ganj nehirleri gibi sürekli olarak akmaya devam edeceğini söyledi.

Modi, Xi Jinping’in sözlerine katıldığını belirterek; iki ülke arasında ki iş birliğinin artırılması gerektiğini, Hindistan ve Çin arasındaki ilişkilerin, bölge ülkeleri için hayatî bir öneme sahip olduğunu ve iki ülkenin de bölgedeki barış ve refahın artırılması için çalışması gerektiğini söyledi.

Görüşmede tartışılan konulardan bazıları da; Çin-Hindistan sınır çatışmaları oldu. 1962’den beri devam eden Himalaya sınır problemi, Keşmir meselesi ve Bir Kuşak Bir Yol Projesi ile Çin’den birçok yardım alarak Hindistan’a karşı güçlenen Pakistan’ın durumu konuşulan konular arasındaydı.

Cuma günü, Çin Hubei eyaletindeki bir müzede gerçekleştirilen buluşmada ise, Xi Jinping, Hindistan ve Çin’in çok kadim iki uygarlık olduğunu ve kültürleri arasında birçok benzerlik olduğunu söylerken, bölgede iki büyük gücün Doğu’nun medeniyetlerinin yeniden canlandırılması ve eski ihtişamlı günlerine döndürülmesi gerektiğini, farklı uygarlıkların çeşitliliğine saygı duyulması gerektiğini söyledi.

Bölgenin çatışmalı iki büyük gücü arasında gerçekleştirilen bu toplantı, hem bölgenin refahı ve barışı açısından, hem de Doğu ülkelerinin geleceği için atılmış önemli bir adım oldu. Ayrıca, bu toplantıyla birlikte iki ülke arasında güvenli ve sağlam ilişkilerin atılacağı bir döneme de girilmiş oldu.

Enver Alper DEMİRCİ

o-Staj 2018 APAM Stajyeri

Kaynakça:

 

Amerikalı Öğrenci Otto Warmbier’ın Ebeveynleri, Kuzey Kore’ye Oğullarının Ölümü Üzerine Dava Açtı

  Amerikalı öğrenci Otto Warmbier’ın ebeveynleri, 2017’de Kuzey Kore’de gözaltında bulunduğu süreçte oğullarının “acımasızca işkence gördüğü ve öldürüldüğünü” söyleyerek Kuzey Kore’ye dava açtı.

Dava, Kim Jong Un ve Trump’ın buluşma planlarının konuşulduğu diplomatik olarak hassas bir döneme denk geldi. Warmbier’ın babası Fred Warmbier’ın yaptığı açıklamada,“ Oğlum, rehin tutulmuş, politik amaçlar için mahkum edilmiş, piyon olarak kullanılmış ve Kim Jong Un tarafından acımasız ve olağanüstü sert muamelesine maruz kalmıştır.” dedi.22 yaşında hayatını kaybeden Otto Warmbier, Ocak 2016’dan beri Kuzey Kore’de rehin tutulmuş, koma halinde iken ülkesine iade edilmiştir. Warmbier ülkesine döndükten birkaç gün sonra ölmüş, Ohio’da ki doktorları ölümün nedenini ise, beyne oksijen ve kan gitmemesi olarak açıkladı.

 

Kuzey Kore ise, botulizm ve işkence iddialarını reddetti. İncelemelerde de botulizme rastlanmadı. Davada, Kuzey Kore’nin Otto’yu haksız nedenlerle yani ajan olduğunu iddia ederek rehin alıp ve işkence edip öldürdüğünü söyledi. Kuzey Kore’nin, ABD’de bir elçiliği yok ve BM’de Kuzey Kore temsilcisi de herhangi bir açıklamada bulunmadı. Kuzey Kore, teröre destek veren devletler arasında olduğundan dava edilebilir nitelikte. Davanın, gelecek buluşmalara gölge düşürebileceği endişeler arasında ayrıca Koreler arasındaki umut verici gelişmeler sürmektedir. Davaya Kuzey Kore’nin tepkisi merak konusu olmaktadır.

Pınar ŞAHİN

O-Staj 2018 APAM Stajyeri

Kaynak:

32.Asean Zirvesi Singapur’da Toplandı

Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ‘nın 32. zirvesi, ülkeler arası iş birliğini ve ortak vizyonunu teyit ederek cumartesi günü sona erdi.

Singapur Başbakanı Lee Hsien Loong, ASEAN liderlerinin bu yıl, ASEAN’ın esnekliğini ve yenilikçi kapasitesini güçlendirmek için öncelikleriyle uyumlu fikirleri kabul ettiğini söyledi. Zirveden sonra düzenlediği basın toplantısında Lee, ASEAN Liderlerinin Esnek ve Yenilikçi bir ASEAN Vizyonu olduğunu ve ASEAN Akıllı Şehirler Ağı’nın kurulması olduğunu söyledi. Başbakan Lee’ye göre, tüm ASEAN üyesi ülkelerdeki insanlar, yaşamlarını ve geçim kaynaklarını iyileştirmek için teknolojiyi kullanacak. ASEAN Liderlerinin, dijitalleşmenin hızlı temposuna ayak uydurabilmesi için bölgesel iş birliğini ve koordinasyonu derinleştiren Siber Güvenlik İşbirliğinin önem arz ettiğini de belirten Lee ayrıca, ASEAN Suçlama Anlaşması’nın (MAET) tamamlanmasını, Singapur-ASEAN Gençlik Fonu’nun yeniden canlandırılmasını ve ASEAN Hukuk Akademisi programı olarak adlandırılan Singapur’daki yıllık eğitim çalıştayının kurulumunu duyurmaktan memnuniyet duyduğunu söyledi.

ASEAN liderleri, Lee’ye göre, bölgesel meseleler ve ASEAN’ın dış müdahaleleriyle ilgili görüşmeleri sırasında konulara iyi analizlerle yaklaştılar. ASEAN grupları: Brunei, Kamboçya, Endonezya, Laos, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland ve Vietnam. 32. ASEAN Zirvesi ve ilgili toplantılar 25-28 Nisan tarihleri ​​arasında Singapur’da gerçekleştirildi.

 

Zehra KÖSE

o-Staj APAM 2018 Stajyeri

 

Kaynakça:

Batı Sahra: MİNURSO’nun Görev Süresinde Değişiklik

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi 27 Nisan Cuma günü Batı Sahra’daki BM Misyonunun görev süresini yeniledi. Birkaç değişiklikten sonra, Sahara çatışmasıyla ilgili yeni karar en geç 30 Nisan Pazartesi gününe kadar Güvenlik Konseyi’nin oylamasına sunulması gerekti. Yeniden düzenlenmiş olan metin, BM misyonunun görev süresinin sadece altı ay uzatılmasını ve yıl sonuna kadar müzakerelerin sürdürülmesini gerektirmektedir.

 

Yenileme on iki oy ile onaylandı, Çin, Etiyopya ve Rusya çekimser kaldı. Çekimser kalan bu ülkeler ,Amerika Birleşik Devletleri’ni metnin başlatıcısı olarak suçluyor. Etiyopya protestoya bir doz ekledi. Addis Ababa kararın Sahra kayıtlarında Polisario’yla çatışan Fas’ın yerine gurur duyduğunu düşünüyor. Cherifian Krallığı da bu kararı memnuniyetle karşıladı, ki bu da BM’nin Büyükelçisi sözlerindeki yerini doğruluyor.

 

Diplomatların hepsi statükonun uzatılmasının kabul edilemez olduğunu kabul etti. Birleşik Devletler, Faslıların önerdiği özerklik planının ,“Batı Sahra halkının isteklerini karşılamada potansiyel bir yaklaşım” olabileceğini kamuoyuna açıkladı. Bağımsızlık için bir referandumun yapılmasını talep eden Polisario Cephesini kesinlikle reddeden bir öneri olduğunu söylemek mümkün.

 

 

 

 

Deniz ÜRESİN

o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

 

Kaynak:

 

 

 

 

 

Madagaskar: Hükümetle Muhalefet Arasındaki Müzakereler Başladı

İktidar partisi ile muhalefet arasında Antananarivo’da başlayan, cumhurbaşkanlığı ve yasama seçimlerinden birkaç ay önce Malagasy Cumhurbaşkanı Hery Rajaonarimampianina’nın istifasını talep eden Antananarivo’da müzakereler başladı.

Başkanlık partisi HVM Başkanı Rivo Rakotovao’ya verdiği demeçte: “Antananarivo’da Çarşamba akşamı Afrika Birliği’nin merkezindeki muhalefetle aramızda bir görüşme toplantısı yapıldı” açıklamasında bulundu. Muhalefet milletvekilleri ile Rakotovao arasındaki görüşmelerin Perşembe günü saat 18.00’de yeniden başlayacağını belirterek, tartışmaların içeriğini hakkında bilgi vermedi.

 

Muhalif liderlerden biri olan Andry Rajoelina’nın sağ kanat oyuncusu Augustin Andriamananoro, “Uluslararası toplum Afrika Birliği aracılığıyla kahramanları masaya oturmaya davet etti” dedi. “Afrika Birliği krizden çıkış yolunda uzlaşmacı bir yol arıyor” diye ekledi.

 

Hint Okyanusu’nda çalkantılı bir siyasi tarihe sahip büyük bir ada olan Madagaskar’daki bu yeni kriz, Cumartesi günü polisle çatışmaya dönüşen bir muhalefet gösterisi ile ortaya çıktı.Çatışmanın bilançosu: iki kişi öldü.

Muhalefet, elverişli olduğu düşünülen yeni seçim yasalarını protesto etmek için hükümeti sokaklara çıkmaya çağırmıştı. O günden bu yana, gösteriler günlük olarak ve sakin bir şekilde başkentte devam etmekte, 2014 yılından bu yana cumhurbaşkanlığı görevinden ayrılması için sloganlar da devam etmektedir. Muhalefetin siyasette yer edinebilmesi için protestolara ihtiyaç duyması siyasi bir eksiklikliğin göstergesi olabilir.

 

 

Deniz ÜRESİN

o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

 

Kaynak:

 

 

 

 

 

 

Birleşmiş Milletler’in 10 Yardım Görevlisi Güney Sudan’da Kayboldu

Birleşmiş Milletler, 10 insani yardım çalışanının Güney Sudan’da kaybolduğunu açıkladı. Ülkenin Orta Equatoria Eyaleti’nde hareket halinde olan bir insani yardım konvoyunun kaybolduğu ve konvoydaki 10 kişiden haber alınamadığı BM İnsani Yardım Ofisi tarafından açıklandı.

Yapılan açıklamada, insani yardım görevlilerinin nerede oldukları hakkında derin endişe duyulduğu belirtildi. Ayrıca Güney Sudan İnsani Yardım Koordinatörü Alain Noudehou: “Bu insanlar, Güney Sudan halkına yardım etmek için buradalar ve hedef alınmamalılar. Meslektaşlarımız şartsız bir şekilde salıverilmeliler” ifadelerini kullanarak tepkisini belirtti.

Kaybolan yardım ekibinin içerisinde çeşitli yardım kuruluşları çalışanlarının yanı sıra BM’ye bağlı kuruluşlardan temsilcilerin olduğu belirtildi.

Ülkede nisan ayı içerisinde aynı bölgede muhalif lider Riek Machar’a bağlı silahlı milislerin, insani yardım kuruluşlarında görevli 7 kişiyi “casusluk” yaptıkları iddiasıyla kaçırdığı, daha sonradan serbest bıraktığı biliniyor.

2011 yılında yapılan referandum ile Sudan’dan ayrılıp bağımsız olan Güney Sudan’da etnik ayrılıklar nedeni ile iç savaşa sürüklenmişti. Bir türlü istikrarın sağlanamadığı bu ülkede, BM tarafından hazırlanan raporlara göre, Güney Sudan’da 2013’ten bu yana 98 insani yardım görevlisi öldürüldüğü kaydedildi.

İç çatışmaların son bulması için insani amaçlarla bölgeye intikal eden yardım görevlilerinin kaçırılması, ülkenin güvenliği ve istikrarın sağlanması için yardımların kesilmesine sebep olabilir. İnsani yardım görevlilerinin serbest bırakılmaması durumunda, BM çatısı altında yapılacak olası bir barışa zorlama operasyonun, bölgede daha büyük çatışmaların doğmasına neden olabileceği gerçeğini gözler önüne sermektedir.

 

Merve ACAR

o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

Kaynak :

Fransız İş Adamı Bollore Hakkında Afrika’da Yolsuzluk İddası

Afrika’da yolsuzluk yaptıkları iddiasıyla gözaltına alınan Fransız taşımacılık ve iletişim sektörünün önemli şirketlerinden Bollore Grubu’nun sahibi ve üst düzey üç yöneticisinin gözaltı süresinin uzatıldığı duyuruldu.

Bollore Grubu’nun Afrika’da işletmesini sürdürdüğü 16 limandan ikisinin ihale işlemleri sırasında, devletin üst yöneticilerini ikna etmek için rüşvet vererek yolsuzluk yapıldığı iddia edildi.

Afrika ülkeleri Gine ve Togo’da bulunan limanların işletmesini 2009-2010 yıllarında haksızca aldığı iddia edilen Bollore ve şirketin içinde Gilles Alix’in de bulunduğu üç üst düzey yöneticisi hakkında da ön soruşturma açıldı.

Bollore’ye bağlı iletişim şirketi Havas’ın bazı Afrikalı liderlerin seçilmeleri ve iktidarlarını korumaları için düşük faturalı kampanyalar düzenlediği belirtilen haberlerde, şirketin bölgedeki gücünü kullanarak, siyasi değişiklikleri sağladığı da iddia edilmişti.

Dünyanın en büyük 500 şirketi arasında yer alan ve 1822’de kurulan Bollore Grup’un yaklaşık 60 bin çalışanı bulunan Bollore şirketinin haberlerin ardından borsadaki hisseleri yarım günde yüzde 6 değer kaybetti.

Vincent Bollore ile ilgili tartışmalı bir kitaba imza atan Jean-Pierre Canet, “Bu olayda en çok zarar görenler Afrikalılar. Togo demokratik bir ülke sayılmaz ama Gine gibi, demokratikleşme hedefi olan ülkelerin, Afrikalılar tarafından değil de, yabancı yöneticiler tarafından yolsuzluk olaylarına karışması gerçekten üzücü bir durum. Özellikle yabancı yatırımcıların bu şekilde söz konusu ülkelerde kazanç elde etmesi kabul edilemez bir durum.” açıklamasıyla yolsuzluk iddialarını değerlendirdi.

Bollore’nin ve üst düzey yöneticilerin haklarındaki suçlamalardan aklanamadığı takdirde,şirketin git gide kötü bir duruma sürüklenmesi kaçınılmaz olacaktır. Bu durum Gine ve Togo’nun hatta diğer Afrika ülkelerinin yabancı yatırımlara bakışını da değiştirebilir.

Büşra GÜRSOY

o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

Kaynak:

Güney Afrika Özgürlüğünün 24. Yılını Kutluyor

Güney Afrika’da Apartheid (ırk ayrımcılığı) Rejiminin 27 Nisan’da sona ererek ülkedeki tüm bireylerin ilk defa eşit bir şekilde oy kullandığı Bağımsızlık Günü’nün 24. yıl dönümü için kutlama programları düzenlendi.

Ülkenin Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, Bloemfontein şehrindeki Dr. Petrus Molemela Stadyumu’nda yaptığı konuşmada, “27 Nisan, Güney Afrika halkının hak ettiği saygıyı kazandığı ve onurunun iade edildiği bir milat oldu.” dedi.

Bugünün, bir ırkın başka bir ırkı aşağılamasının son bulduğu tarih olduğunu vurgulayan Ramaphosa, “Güney Afrikalılar olarak özgür olduğumuz son 24 yılda her alanda büyük gelişmeler kaydettik fakat daha yapacak çok fazla işimiz var.” diye konuştu.

Ülkedeki işsizliğe ve gelir adaletsizliğine dikkat çeken Ramaphosa, “Ekonomimizi gerekli seviyeye çekemediğimiz sürece ülkemize gerçek özgürlüğün gelemeyeceği bilincindeyiz. Ekonomik sıkıntılar çeken bu kadar insanımız varken siyasi başarılarımızı yeterli göremeyiz. Ekonomik ilerlemeler ile demokrasimizi ve insanımızı daha da güçlendireceğimize dair bir kez daha kendimize söz verelim.” değerlendirmesinde bulundu.

Güney Afrika’da 27 Nisan, seçme ve seçilme hakkı olmayan ikinci sınıf vatandaş statüsündeki Güney Afrika halkının Apartheid Rejimine karşı verdiği mücadelenin başarıya ulaşmasının yıl dönümü olarak kutlanıyor.

Nüfusun yüzde 90’ını oluşturan Güney Afrikalıların ilk defa oy kullandığı seçimlerde, ırkçılığa karşı verilen mücadelenin sembol partisi Afrika Ulusal Kongresi (ANC) iktidara gelmesiyle Nelson Mandela ülkenin ilk siyahi lideri olmuştu.

Apartheid, Güney Afrika’da Ulusal Parti’nin 1948’de iktidara gelmesiyle birlikte ırk ayrımı politikalarına sahip olan ve tamamen beyazlardan oluşan baskıcı hükümet sisteminin adıdır. Bu yönetim anlayışının içerdiği politikalar doğrultusunda karma evliliklerin yasaklanması, eğitimde fırsat eşitsizliği gibi birçok ırkçı yasa kabul edildi. Apartheid döneminde, siyah Güney Afrikalılar (nüfusun çoğunluğu) beyazlardan ayrı bölgelerde yaşamak zorunda kaldı, ayrı kamu tesisleri kullandılar ve iki grup arasındaki temas sınırlandırıldı.

 

 

Mustafa Nedim CAN

o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

Kaynak:

Nijerya’da Kiliseye Yapılan Silahlı Saldırı, Nijeryalı Müslüman Hakları Örgütü Tarafından Kınandı

Nijerya’da Benue eyaletinde 24 Nisan günü bir kiliseye silahlı saldırı dünzenlendi. Saldırı sonucunda 2’si rahip olmak üzere 15 kişi hayatını kaybetti. Nijeryalı Müslüman Hakları Örgütü (MURIC) saldırıyı kınadığını bildirdi.

Örgütün başkanı Ishak Akintola, yaptığı yazılı açıklamada, eyalete bağlı Ayar-Mbalom bölgesindeki kiliseye yönelik saldırıda 15 kişinin hayatını kaybetmesini üzüntüyle öğrendiğini belirtti.

Saldırıyı kınayan Başkan Akintola, “İnsanın hayatı kutsaldır ve Allah’ın verdiği canı sadece kendisi geri alabilir. Bu nedenle intikam için can almanın dinle alakası yoktur, aksine günahtır.” şeklinde açıklamalarda bulundu.

Başkan Akintola ayrıca, saldırıda 50 evin ateşe verildiğine işaret etti. Ülkede dinler arası çatışma çıkartmaya çalıştıklarını, fakat başaramayacaklarını sözlerine ekleyerek “Allah’ın evine saldıranların kalplerinde bir gram takva yoktur. O yüzden Allah’tan merhamet beklemesinler.” ifadelerini kullandı.

Ülke içerisinde din çatışmasından doğacak bir istikrarsızlık ve huzursuzluk ortamı yaratılmasını isteyen terörist eylemlerin faillerinin bulunup cezalandırılması büyük önem teşkil etmektedir. Ayrıca, tüm yetkililerin böyle hassas dönemlerde hedefin dinler arası çatışmalar olduğu bilinciyle açıklama yapan Başka Akintola gibi sağduyulu davranması, birlik ve beraberlik içinde hareket ederek sağlıklı bir döneme geçiş yaşanması için uğraşılmalıdır.

Merve ACAR

o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

 

Kaynakça: