Home Blog Page 108

Eğitim Reformu Yetersiz Kaldı

Beş yıl önce Meksika Başkanı Enrique Peña Nieto eğitim reformu ile ülkenin eğitim düzeyini daha iyi bir hale getirmek ve standartları iyileştirmek için bir adım atmıştı. Çıkartılan yasalarla öğretmenlerin işe alımında yeterlilik esasına dayalı tek tip bir yöntem belirlenip yolsuzluk ve usulsüzlük  olaylarının yaşandığı öğretmen birliklerinin etkinliğinin kırılması amaçlanmıştı. İktidar ve muhalefetin oy çokluğu ile kabul ettiği eğitim reformu ülkede umut  uyandıran bir gelişme olarak görülmüştü. Ancak kısa bir süre sonra isyanlar öğretmenlere işe alım ve terfi için uygulanan yeterlilik sınavları nedeniyle başlamıştı. Öğretmenler sokaklara dökülmüş ve pek çok kişi olaylar sonucunda tutuklanmıştı. Eğitim Bakanı Aurelio Nuno Mayer  isyanların onları kararlarından vazgeçirmeyeceğini belirtmişti.

Eğitim reformunun kabulünden sonra geçen beş yıla rağmen Meksika hala OECD raporlarına göre hala daha 35. sırada yer alıyor. Ayrıca yapılan araştırmalara göre Halk Eğitim Sekreterliği kurumunun öğretmenlerin eğitimi ve yetiştirilmesi için harcaması gereken parayı farklı yerlere harcadığı ortaya çıktı. Bu verilerin geçtiğimiz yıl açıklanmasından sonra reformun güvenilirliğinin azaldığı yönünde tartışmalar ortaya çıktı. Tartışmalarda eğitim reformunun 1 Temmuz’da yapılacak olan seçimler için önemli bir konu olduğu ve iktidardaki Kurumsal Devrimci Parti’nin başarısızlığı skandal olarak nitelendirildi. Eğitim reformu meselesi ülkeyi ikiye bölmüş ve önümüzdeki seçimlerdeki en önemli etkenlerden biri olarak görülüyor.

Selcan Buse DORA
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

Kaynakça:

Kolombiya’da Gergin Gündem

Kolombiya Başsavcısı geçtiğimiz gün yaptığı açıklamada, savaş suçları mahkemesinin, terhis edilen bir gerilla liderinin iadesini askıya almasının ardından Kolombiya’nın anayasal düzeninin tehdit altında olduğunu belirtti. Başsavcı Nestor Humberto Martinez, General Fernando Carrillo’ya gönderdiği mektupta, suçla mücadelede uluslararası işbirliğinin tehdit altına girdiği günümüzde, anayasal düzeni savunmak için kamu müdahalesinin şart olduğunu belirtti. Başsavcı ayrıca mahkemenin sınırlarını aştığını iddia etti.

Öte yandan Kolombiya’nın seçim kurumları Mart ayında yapılan seçimlerdeki dolandırıcılık iddiaları gerekçesiyle baskın altında. Yolsuzlukla mücadelede adı anılan Gustavo Petro, ülkesinin cumhurbaşkanlığı seçimlerine gittiği 27 Mayıs’ta adil bir seçim için kamuyu harekete geçmeye çağırdı.

Geçtiğimiz Perşembe günü Cumhurbaşkanı Juan Manuel Santos ise, komşu ülke Venezuela’nın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde oy kullandırmak için sınırda bulunan Kolombiya vatandaşlarını çağırdığını ve bu vatandaşlara ödeme yaptığını iddia etti. Kolombiya ve diğer komşu ülkelerin, seçimlerin otoriter lideri Nicolas Maduro lehine uygun olarak hileli yapıldığı görüşü Kolombiya’da şok etkisi yarattı.

Aynı hafta içerisinde bu gelişmeler yaşanırken, ülkenin kuzey kesiminde kalan Cauca Nehri boyunca yaşayan 5000 kişinin tahliyesini gerektirecek büyük bir sel baskını endişesiyle karşı karşıya kalındı. Şiddetli yağmur neticesinde, ülkenin hidroelektrik projesi olan Ituango Barajı’nı besleyen Cauca Nehri’nde su seviyeleri normalin dışında artış gösterdi.

Merve ÜN
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

Kaynakça:

Temer Hükümetinin İki Yılını Gösteren Gerçekler

Brezilya Devlet Başkanı Michel Temer, 15 Mayıs Salı günü Planalto Sarayı’nda, bakanlık ekibini ve müttefik üssün milletvekillerini hükümetin iki yılını analiz etmek için toplandı. 12 Mayıs 2016 tarihinde Başkan Yardımcısı Michel Temer,  Cumhurbaşkanı Dilma Rousseff’in ayrılmasıyla ülkenin en iyi siyasi koltuğunu devraldı. İki yıl içinde ülkenin ekonomisini geri kazanmaya, faiz oranlarını düşürmeye, enflasyonu düşürmeye ve kamu hesaplarını dengelemeye odaklandı.

Merkez Bankası’ndan (BC – Banco Central) alınan verilere göre, Haziran 2016 ile Mart 2018 arasında ekonominin temel faiz oranı,% 14,25’ten % 6,50’ye yükseldi. Aynı dönemde, resmi enflasyon oranı olan Geniş Tüketici Fiyat Endeksi (IPCA – Índice de Preços ao Consumidor Amplo) % 9.32’den % 2.76’ya düştü.

Faiz oranlarının düşürülmesine ve enflasyondaki düşüşe paralel olarak hükümet, Aralık 2016’da, Senato’da, Harcama Tavanının Anayasa’ya (PEC – Proposta de Emenda à Constituição) Önerilen Tadilatını onaylayabildi.

Teklifle federal hükümet, Ulusal Kongre ve Kamu Bakanlığı ve Yargı organları, bir yıl içinde bir önceki yıl uygulanan aynı miktar enflasyon düzeltmesiyle sınırlıdır. Kamu borcuna olan faiz ödemeleri ile ilgili masraflar bu yükümlülüğe dahil değildir. Enflasyonu ölçmek için kullanılan endeks, IPCA’dır. Limitin karşılanmaması halinde, ajansın ücretlerinin yükseltilmesi, personel alımı, yarışmalar yapılması ve yeterli oluncaya kadar yeni harcamalar yapması yasaktır.

Bu ayın başlarında Empresa Brasil de Comunicação (EBC) ile yapılan bir röportajda Başkan Michel Temer, kamu hesaplarını dengeleme çabasının bir parçası olarak harekete dikkat çekti. “Eğer tavan reformu ile ilgili olsaydık, bu önemsiz bir formülün parçasıydı. Topladığından daha fazla harcayamazsın. Bu bir aile örneğidir. Sen kazandığından daha fazla harcayamazsın. Kimse bunu zaman içinde yapmaya cesaret edemedi. Bunu yaparken, tamamen sorumlu bir şekilde yaptık, “dedi.

Gamze BOZKURT    
o-Staj 2018 LATAM Stajyeri

Kaynakça:

Güney Afrika’nın Kudüs Tepkisi: Tel Aviv Büyükelçisini Geri Çağırdı

0

Güney Afrika’nın Başkenti Cape Town’da, İsrail askerleri tarafından ABD’nin Büyükelçiliğini Kudüs’e taşımasına “Büyük Dönüş Yürüyüşü” sırasında tepki gösteren Filistinlilere uygulanan şiddeti protesto etmek için Güney Afrika Parlamentosu’nun önünde gösteriler yapıldı.

Güney Afrikalı birçok vatandaşın ve toplumun birçok kesiminden temsilcilerin bulunduğu gösteri sırasında okunan bildiride  “İsrail askeri, topraklarına dönmek isteyen insanlara açtığı ateş sonucu 33 insanı öldürdü. Bu insanların 17’si çocuklardan oluşuyor. Öldürülen insanların çoğu arkasından vuruldu. Buna soykırım demekten başka bir kelime bulamıyoruz. Güney Afrikalılar olarak Ramaphosa hükümetinden İsrail ile tüm ilişkileri koparmasını istiyoruz.” ifadesi kullanıldı.

Bunun üzerine Güney Afrika, Tel Aviv Büyükelçisini geri çağırdığını bildirdi. Güney Afrika Dışişleri Bakanlığı tarafından bir yazılı açıklama yapılarak bölgede yaşanan şiddet olayları kınandığı ifade edildi ve büyükelçinin geri çağırıldığı belirtildi. Açıklamada, “Gazze Şeridi’nde bulunan tüm İsrail güçlerinin geri çekilmesini istiyoruz. Büyükelçimiz Sisa Ngobane, yakında eve dönecek.” ifadelerine yer verildi.

Açıklamada ayrıca “Daha önce de belirttiğimiz gibi, Güney Afrika İsrail güçlerinin Gazze Şeridi ile Filistin topraklarına yönelik yıkıcı saldırılardan vazgeçmesi gerektiği görüşünü yineliyor” vurgusu yapıldı. Cape Town bununla birlikte ülkesindeki İsrail büyükelçisinin de ülkesine geri dönmesini istedi.

Filistin Dayanışma Hareketi’nden (PSC) Bernie Edelstein ise yaptığı açıklamada evine dönmek isteyen insanların katledilmesinin kabul edilemez olduğunu bildirdi. Ayrıca  Filistin halkının Güney Afrikalıların apartheid (ırk ayrımcılığı) rejimi döneminde yaşadıklarının aynısını yaşadığını ifadelerine ekledi. Filistinlilerin özgürlüğüne kavuşması ve evlerine dönebilmeleri için İsrail’e ekonomik, siyasi ve kültürel boykot uygulanmasının gerekliliğinin altı çizildi.

Güney Afrika’da vatandaşların yaptığı protestolar ve hükümetin aldığı bu diplomatik karar, Filistin halkına verilen desteği gözler önüne sermektedir. Güney Afrika, yapılan insan hakları ihlallerine karşı tüm dünyanın göstermesi gereken tepkinin bir örneğini oluşturarak üzerine düşen görevi yerine getirmiştir. Geldiğimiz çağda, dünyanın neresinde olursa olsun, hukuksuzca yapılan tüm eylemler, insanların yaşam hakkının elinden alması kabul edilemez olmalıdır.

Merve ACAR
o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

Kaynakça:

Kosova’da 8 Tutuklama

0

Kosova Mahkemesi, komşu Arnavutluk’ta düzenlenen 2016 Dünya Kupası karşılaşmasında İsrail milli futbol takımına yönelik bir saldırı planladığı için sekiz Arnavut’u hapis cezasına çarptırdı.

Başkent Priştine’de görülen davada Yargıç Hamdi İbrahimi Cuma günü, grubun lideri Visar Ibishi’yi 10 yıl hapis cezasına çarptırdı. Yakalanan diğer yedi kişi bir buçuk ile 6 yıl arası hapis cezasına çarptırıldı. Bir kişiye ise 2.950 dolar para cezası verildi.

Savcılıktan yapılan açıklamaya göre grup, İsrail ekibine patlayıcı maddeler ve otomatik tüfeklerle saldırmayı planlamıştı. Savcılık açıklamasına göre sanıklardan bazılarının ifadelerinde yer alan itiraflar, eylemcilerin saldırı emrini Kosova’da tanınmış IŞİD üyesi ve kendini “Suriye ve Irak Arnavutlarının Komutanı” ilan eden Lavdrim Muhaxheri’den aldıklarını yönünde. Ancak polise ve ailesine göre Muhaxheri Suriye’de öldürüldü.

“Bu topraklarda aşırılığa yer yoktur.” diyen yargıç, “Böyle insanlar eylemleri ile hem Kosova’da hem de Arnavutluk’ta bir belirsizlik ortamı yaratmayı, aşırılıkçı unsurların ülkeye girmesini ve terör eylemleriyle ülkeyi istikrarsızlaştırmasını sağlamayı amaçlıyor.” ifadelerinde bulundu.

Dünya Kupası elemesi esasen  İşkodra kasabasında gerçekleşecekti. Ancak güvenlik gerekçeleri nedeniyle Arnavutluk’un Başkenti Tiran’dan yaklaşık 45 kilometre uzaklıktaki Elbasan’da geniş güvenlik önlemleri altında gerçekleşti. Kasım 2016’da planlanan saldırının, Suriye’deki IŞİD grubu içinde mücadele eden iki Arnavut tarafından koordine edildiği söylenmişti. Yakalanan eylemcilerin evlerinde yapılan aramada polis patlayıcı cihazlar, silahlar, elektronik cihazlar ve aşırılık yanlısı din adamlarına ait çok sayıda yazılı eser bulunmuştu.

Kosova makamları, yaklaşık 180 vatandaşın Suriye ve Irak’ta aşırılık yanlısı gruplar içinde halen aktif olduklarını söyledi. Hem Kosovalı hem de Arnavut yetkililer, son birkaç yıl içinde Suriye ve Irak’taki isyancı gruplara daha fazla vatandaş katılmadığını iddia ediyorlar. Çoğunlukla etnik Arnavut Müslüman nüfusun yer aldığı Kosova’da, kendi topraklarında hiçbir terör saldırısı gerçekleşmemesine rağmen en az 200 kişi, IŞİD ile ilgili suçlardan gözaltına alınmış veya soruşturulmuştur. Kosova yurtdışındaki savaşlarda suçlu bulunan herkes için 15 yıla kadar hapis cezaları getiren bir yasayı 2015 yılında kabul etti.

Geçtiğimiz aylarda yine Kosova’da bir imam IŞİD ile bağlantısı bulunduğu, terör faaliyetlerine karıştığı ve teşvik ettiği gerekçesi ile yargılanmasının ardından suçsuz olduğu ispat edilmişti. Öte yandan Atlantic Council’ın Kasım 2017’de yayınladığı “Balkans Forward: A New US Strategy for the Region” başlıklı raporda bölgede IŞİD’in eylemlere başlamasının olası görüldüğü ve bunlara önlem alınması gerektiği belirtliyor. Balkanlarda IŞİD’in eylem sahası olarak ise en uygun görülen iki ülke Kosova ve Arnavutluk. Tüm bunlar ışığında ilerleyen zamanlarda Balkanlar ve terör ikilisi daha sık duyulacaktır.

Yusuf MEHMET
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

İngiltere Başbakanı Theressa May, Makedonya’da

0

Sofya’da gerçekleşen AB Batı Balkanlar Zirvesi’nden önce, Başkent Üsküp’te Başbakan Zoran Zaev ile bir araya gelen İngiltere Başbakanı Theressa May Makedonya-İngiltere ilişkileri ve Makedonya’nın AB’deki yeri hakkında konuştu.

İkili görüşmelerinin ardından ortak bir basın toplantısı düzenlediler. Öncelikle Makedonya’da çok güzel karşılandığını dile getiren Başbakan May, Makedonya Başbakanı Zaev’e teşekkürlerini bildirip, “Genel seçimlerden sonra yaşananları gördük. Büyük değişimler meydana geldi. Makedonya diğer ülkelere doğru açıldı. Desteğimize güvenebilirsiniz. Ülkeniz Avrupa’nın ayrılmaz bir parçasıdır.” şeklinde konuştu. May ayrıca Makedonya’nın Yunanistan ile üzerinde görüşmelerini halen sürdürdüğü isim sorununa dair de ‘’Yunanistan ile olan isim sorununda sizleri destekliyoruz” dedi.

Makedonya’nın bir Avrupa Birliği ülkesi olmamasına rağmen İngiltere ile ilişkilerinin ileriki dönemlerde daha da artacağının sinyallerini veren Başbakan, Balkan bölgesine dair güvenlik konularının ve buradaki Rus etkisinin gerçekleştirdikleri AB Batı Balkanlar Zirvesi’nin gündem konularından olduğunu ve önümüzdeki Temmuz ayında Londra’da düzenlenecek olan zirvede de görüşüleceğini dile getirdi.

Yunanistan ile Makedonya arasındaki isim sorununun önemine dikkat çeken May, “İyi bir irade ile hepimiz ileriye doğru yürüyebiliriz. Yunanistan ile olan isim sorununda sizleri destekliyoruz. Hızlı çözüme ulaşmanın önemli olduğu kanaatindeyiz çünkü bu her iki ülke için büyük bir öneme sahip” sözlerini kullanarak bu tarz ihtilafların ağır olsa da yüzleşilmesi gereken konular olduğunu söyledi.

Makedonya Başbakanı Zoran Zaev ise basın toplantısına Londra’da gerçekleşecek olan Batı Balkanlar Zirvesi’ne gönderme yaparak güvenlik, ekonomi, ulaşım ve bölgesel iş birliği konularının olumlu geçeceğine işaret ederek Theressa May ve AB’ye karşı ,“Bizlere Avrupa geleceği sağlayın, bunu hak ediyoruz. Bu, Makedonya vatandaşları ve bölge için ekonomi ve perspektif, AB ve dünya için ise istikrar ve güvenlik demektir.” şeklinde konuştu.

Theressa May Başbakan Zaev ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından Meclis Başkanı Talat Caferi ile de bir toplantı gerçekleştirdi. Bu görüşmenin ardından meclisten yazılı bir açıklama yayınlandı. Caferi öncelikle May’i ağırlamaktan mutluluk duyduklarını dile getirdi. İngiltere Başbakanı May, Makedonya’nın güçlenmesinin meclisin güçlenmesi yolundan geçtiğini dile getirdi.

May gerçekleştirdiği görüşmelere dair 25 yıl sonra Makedonya’yı ziyaret eden ilk İngiltere Başbakanı olmaktan gurur duyduğunu dile getirdi.

Her ne kadar Brexit sürecinde olsa da İngiltere AB için hala önemli bir ülke. AB için bu derece önemli bir ülkenin Makedonya’ya var olan sorunlarında ve AB üyeliği yolunda büyük destek vermesi Makedonya için önemli bir adım. 25 yıl aradan sonra yapılan bu ziyaret Makedonya’nın AB ülkelerinin kalbi ile olan ilişkilerinde ilerleme kaydedeceğinin belirtilerini gösteriyor.

Simge ŞAHİN
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Hırvatistan ve Romanya İlişkileri Gelişiyor

0

Hırvatistan Başbakanı Andrej Plenkovic Romanya’ya bir ziyarette bulundu ve bu ziyareti kapsamında Romanya Başbakanı Viorica Dancila tarafından Victoria Sarayı’nda, askeri bir tören eşliğinde karşılandı. İki ülkenin milli marşlarının okunduğu askeri törenin ardından başbakanlar, resmi delegelerin de katılımıyla görüşmelerde bulundu. Görüşmelerin ardından, başbakanların huzurunda, “Romanya Hükümeti ile Hırvatistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Savunma ve Güvenlik Alanlarındaki İkili İş Birliğinin Güçlendirilmesi Konusunda Niyet Beyanı” imzalandı.

Hırvatistan Başbakanı Plenkovic, 2019 ve 2020 yılları arasıyla Romanya ve Hırvatistan’ın sırasıyla AB başkanlığı edeceğini ve iki ülke arasındaki ilişkinin savunma iş birliğinin güçlendirilmesiyle gerçekleşeceğini açıkladı. ”Zagreb ve Bükreş olarak Avrupa’nın dış politika sahnesinde, iş birliğimizin yoğunluğuna katkıda bulunacak olan uyum faktörleri olarak birlikte hareket edeceğiz.” sözleriyle de geleceğe yönelik ikili ilişkilerini ifade etti.

Plenkovic, uluslararası savunma, havacılık ve güvenlik fuarı olan ve Hırvatistan’dan da dokuz şirketin katıldığı, ” 2018 Karadeniz Savunma ve Havacılık Fuarı”na Hırvatistan Savunma Bakanı Damir Krsticevic ile katıldı. Romanya başbakanının yanı sıra Romanya Cumhurbaşkanı Klaus Iohannis ve Temsilciler Meclisi Başkanı Liviu Nicolae Dragnea ile de temaslarda bulundu.

Romanya, 2019 yılının ilk yarısında Avrupa Birliği Konseyi Başkanlığı görevini üstlenecek ve başkanlık görevi 2019 yılının ikinci yarısı ile Finlandiya’ya ve daha sonra ise 2020 yılının ilk yarısında Hırvatistan’a geçecek. Konseyin 18 aylık dönemde ortak bir program hazırlayan ve ele alacağı konular ile başlıkları belirleyen bu üç ülke ”Trio” olarak adlandırılmaktadır.

1991 yılında bağımsız olan Hırvatistan’ın bağımsızlığı Romanya tarafından 1992 yılında tanındı ve birkaç ay içinde iki ülke arasındaki diplomatik ilişkiler başladı. Romanya 2007 yılında AB üyesi olurken, Hırvatistan 2013 yılında oldu. AB kapsamında çeşitli projelerde birlikte çalışan iki ülkenin genel olarak diplomatik ilişkiler iyi durumdadır ve son yıllarda siyasi ve ekonomik ilişkileri de gelişmiştir. İki ülke de NATO üyesidir.

Nuray KARAGÖZ
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Gine’de Başbakan ve Hükümeti İstifa Etti

0

Gine’de siyasi kriz patlak vermişti ve ardından Batı Afrika ülkesi olan Gine’de Başbakan Mamady Youla ve hükümette bulunan üyeleri, ülkedeki siyasi krizi gerekçe göstererek istifa kararı aldı. Devlet Bakanı olan ayrıca Hükümet Sözcüsü görevini sürdüren Kiridi Bangoura, basın açıklaması yaptı ve düşüncelerini öne sürdü. Konuşmasında; Başbakan Youla ve hükümet üyelerinin ülkenin içinden geçtiği siyasi krizden kurtulmak için istifaya karar verdiğini ve istifa dilekçelerinin Cumhurbaşkanı Alpha Conde’ye sunulduğunu kaydetti. Daha öncesinde Gine Başbakanı Muhammed Saif Fofana ve kabinesi, Devlet Başkanı Alpha Conde’nin yemin etmesinin ardından istifa etmişti. Fofana, yaptığı yazılı açıklama yapmıştı ve kabinesiyle istifa ettiğini duyurarak, “Bu normal bir şey. Cumhuriyet, demokrasi ve yasalar, yeni devlet başkanı seçildiğinde bir kabine seçmesini zorunlu kılıyor. Bu yüzden mevcut kabinenin istifa etmesi şart” ifadesini kullanmıştı. Ülkede, 11 Ekim’de düzenlenen devlet başkanı seçiminin ilk turunda oyların yüzde 57,84’ünü alarak yeniden seçilen Conde, 21 Aralık’ta düzenlenen törenle resmi olarak görevine başlamıştı.

Cumhurbaşkanı Conde’nin hükümetin istifasını kabul etti fakat yeni hükümet kuruluncaya kadar Youla ve ekibinin resmi görevlerine devam etmelerini istediği sözlerine ekledi. Öğretmen sendikalarının maaşların arttırılması için 8 Mart’ta başlattığı grev başlatılmıştı ve ayrıca muhalefetin 2 Şubat yerel seçim sonuçlarına itirazlarını dikkate alan Conde, hükümette değişiklik yapılacağını açıklamıştı. Conde, muhalefetin isteklerinin de dikkate alınacağını ifade etmişti.

Fatma Nur KARANİS
o-Staj 2018 AFRAM Stajyeri

Kaynakça:

Kosova’dan Ordu için “B Planı”

0

Kosova Hükümeti Kosova Güvenlik Gücü’nü (KSF) bir orduya dönüştürmek için bulunduğu girişimlerin sonuçsuz kalması üzerine, “B Planı” olarak adlandırdıkları yeni bir çalışma başlattı.

Geçtiğimiz aylarda KSF’nin orduya dönüştürülme çabalarında Sırp milletvekilleri vetolarına bağlı olarak anayasa değişiklikleri yapılamayacağından, dönüşümü yapmanın imkânsız olduğu ortaya çıktı. “B Planı”nın ortaya çıkmasındaki temel sebep de bu. Yeni plana göre, KSF’den orduya geçiş süreci on yıl sürecek.

KSF’nin organizasyon yapısına ait yasal bir paket başbakanlığa gönderildi ve belirli prosedürlerin ardından kabineye sunulacak.

Tasarı, oylama için Kosova Meclisine gelecek. Başbakanlığa gönderilen belgede, KSF’nin birkaç yıldır teşebbüs edildiği gibi bir orduya derhal dönüşmesini amaçlayan kısa bir geçiş sürecini öngörmüyor. Ancak bunun yerine kapasite, görev, mühimmat ve KSF’nin misyonuyla ilgili bazı sınırlamaların kaldırılmasına odaklanılıyor.

Başbakanlık ofisinden yapılan açıklamada tasarıyı içeren paketin ilgili bir bakanlıktan alındığı, ancak henüz bir hükümet toplantısına sunulmadığı belirtildi. Açıklamada ayrıca konu ile ilgili atılan her adımdan ve kaydedilen her gelişmeden basının bilgilendirileceğine yer verildi.

“B Planı”na ABD’nin tepkisi ise KSF’nin orduya dönüşümünün anayasal değişiklikler yoluyla mümkün olduğunun ısrarı ve tekrarlanması şeklinde oldu. Yapılan yorumlara göre, elçiliğin bu açıklaması Kosova hükümetinin KSF’nin anayasa değişikliği olmaksızın bir orduya dönüşmesini başlatma planına verdiği tepkiydi ve buna karşıydı.

Geçen dönem boyunca, Kosova kurumları KSF’nin görev süresini değiştirmek ve düzenli bir ordu yapmak için çok çaba harcadılar. Ancak, bu planlar anayasal bir değişiklik yapmak için parlamentoda “çifte çoğunluk” gerektiren anayasal bir zorunluluk nedeniyle gerçeğe dönüşemedi. Kosova Anayasası’na göre “çifte çoğunluk” tanımı, meclisteki tüm milletvekillerinin ve Arnavut olmayan 20 milletvekilinin 3’te 2’si anlamına gelmektedir. Arnavut olmayan toplulukların milletvekiline mecliste ayrılan koltuk sayısı 20. Bu 20 sandalyenin 10 tanesi ise Kosovalı Sırp milletvekillerine ait. Dolayısı ile bu gruptan istenilen çoğunluk sağlanamıyor ve tüm girişimler sonuçsuz kalıyor. Azınlık Sırp milletvekilleri kendi sorunlarının çoğunda, Kosova’nın ayrı bir devlet olmasına itiraz eden Sırbistan’ın çizgisini takip ediyorlar ve Kosova’nın düzenli bir orduya sahip olma fikrine şiddetle karşı çıkıyorlar.

Yusuf MEHMET
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça:

Saraybosna-Belgrad Otoyol Projesi Forumu

0

Bosna Hersek’in Başkenti Saraybosna’da “Saraybosna-Belgrad Otoyol Projesi’nin Bölgesel Ekonomi ve Kalkınmaya Katkısı” konulu iş forumu  ortaya koyuldu.

Forumda, Bosna Hersek Federasyonu Ticaret Odası Başkanı Mirsad Jasarspahic, “Otoyolun geçtiği güzergahların bir anlamda ekonomi koridoru haline gelecek, söz konusu alanların gelecek yatırımlar için son derece önemlidir.” şeklinde konuştu.

Batı Balkanlar Şehir Planlama Birliği Başkanı Sacir Sosevic , “Otoyol, bölgedeki en önemli yatırımlardan biridir. Planlama belgeleri üzerinde yapılan çalışmalar devam etmekte ve en kısa sürede bunu bitirmeyi hedeflemekteyiz.” diye konuştu.

Saraybosna-Belgrad Otoyol Projesi’ne ilişkin forum, eş zamanlı olarak Bosna Hersek’in Tuzla kentinde de düzenlendi. Yapılan açıklamalara göre, Belgrad ile Saraybosna’yı birbirine bağlayacak olan otoyol veya otoyol-ekspres yol karışımı kara yolunun, ilk güzergahının Saraybosna-Zenica-Tuzla-Brcko-Bijelina-Belgrad olması planlanıyor ve ikinci güzergah ise Saraybosna-Visegrad-Pozega-Belgrad olacak.

Türk firmaları tarafından yerli iş gücü kullanılarak inşa edilmesi planlanan projenin, yap-işlet-devret modeliyle yapılması öngörülüyor.

Bosna-Hersek’in başkentinde düzenlenen Saraybosna-Belgrad Otoyol Projesi’ne ilişkin forum Batı Balkan bölgesi için oldukça önem taşımaktadır. Bosna-Hersek’in başkenti Saraybosna’yı ve Sırbistan’ın başkenti Belgrad’ı  belli bir güzergah çerçevesinde birbirine bağlamayı hedefleyen proje, iki ülkenin ilişkilerini özellikle ekonomik anlamda oldukça etkileyeceğe benzemektedir.

Zehra SİVRİ
o-Staj 2018 BALKAM Stajyeri

Kaynakça :