“İslam dini Almanya’nın bir parçasıdır.”[1] Almanya’nın eski Cumhurbaşkanı Christian Wulff’un bu sözleri, Almanya’da 2010 yılında büyük bir tartışmanın oluşmasına sebep olmuştu. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in, Wulff’un ifadesini tekrarlaması ve ona hak vermesi Almanya’da İslam dinine yönelik farklı yorumları yine gündeme getirdi.[2] Bu tartışmalarda çoğu zaman konu olan grup; fundamentalist ya da Selefi olarak adlandırılan ve yeniliklere kapalı olan, geriye dönük bir İslam’ı savunan bir topluluktur.
Almanya’da Sayıları 6.000’e Yaklaşan Selefiler
İslamcılık üzerinde çalışmalar yapan gazeteci Claudia Dantschke’ya göre, 1990 yıllarının ortalarında ilk kez Almanya’da ortaya çıktığı fark edilen Selefiler; ancak on yıl sonra alenen saldırgan davranışlarından dolayı halk arasında daha çok bilinmeye başlamıştır. Sayıları 2011’de yaklaşık 3.800 kişiyken, 2014 yılının sonuna gelindiğinde yaklaşık 6.000’e ulaşmıştır. [3] Konrad Adenauer Vakfı’nda İslam ve dinlerarası diyalog üzerinde çalışan uzman Thomas Volk, şu ana kadar Suriye’deki iç savaşa veya IŞİD’e katılmak için Almanya’yı terk eden 400 ve 500 arasında Alman vatandaşının olduğunu tahmin ediyor. Almanya İçişleri Bakanı Thomas de Maiziere ise, bu sayının 650 civarında olduğunu belirliyor.[4] [5]
Almanya Anayasası Koruma Daire’sinin yaptığı istatistik araştırmasına göre, radikalleşip Suriye’ye göç eden Selefilerin net ve klasik bir profili yoktur. Toplam 378 kişinin yüzde 89’unun erkek ve genç yaşlarda olması (genelde 21 ve 25 yaşlar arasında) ve göç edenlerin yüzde 14’ün din değiştirmiş kişilerden oluşması ise göze çarpan bir durumdur. Bu istatistiklere göre, dikkati çeken en önemli faktörler; radikalleşme sürecinde ilk olarak arkadaş çevresi (yüzde 30), Selefi Camiler (yüzde 23) ve İnternet etkisidir. (yüzde 18). [6]
Bu fenomen ile ilgili en çok merak edilen soru ise; Almanya gibi bir Batı ülkesinde ve liberal bir toplumda yaşayan gençlerin nasıl ve neden radikalleştikleridir.
Alman Gençlerin Selefiliğe Yönelik İlgisi Nasıl Gelişiyor?
Mannheim Yüksek Okulu’nda çalışan Dr. Prof. Rainer Kilb, gençlerin radikalleşmelerinin, hayatları boyunca yaşadıkları incitici olaylardan kaynaklı olduğunu söylüyor. Okul veya iş hayatlarında başarısızlıklarla karşı karşıya kalan gençler, hissettikleri öfkeyi ancak bir grup ortamında dışa vurabiliyorlar. Tıpkı Selefi gruplarında görüldüğü gibi şiddetli davranışlara meyilli olabiliyorlar. Selefi gruplarda görülen bu özellik, hem beraberlik ve ait olma duygusunu yaratmakta hem de güvenlik ve koruma hissi vermektedir. Bu nedenle, gençler için anlam ifade eden bir özelliği vardır. Dolayısıyla bu gruplardaki gençlerin, dini iddia taşıyan ve şiddet içeren aktivitelerle, yaşamış oldukları incinmelerin acısını çıkardıkları öne sürülmektedir. [7]
İslam bilimcisi ve yazar Michael Kiefer ile sosyolog Rauf Ceylan, Selefiler’in gençler için neden bu kadar etkileyici olduklarını şu şekilde açıklıyorlar: “Diğer göçmen organizasyonlarından ve cami cemaatlerinden farklı olarak (Selefiler), etnik kültürel konular üzerinden hareket etmiyorlar. Kendilerini daha çok genel bir cemaat olarak görüyorlar. Daha ziyade etnisiteye kör olan ve İslam toplumunun tamamını kasteden Ümmet fikri savunuluyor ve bu özelliğiyle dışlanma ve ayrımcılık yaşamış olan gençlere çekici geliyor.” [8]
Eğitimci ve İslam Bilimcisi Lamya Kaddor’a göre, çoğu gençlere camilerde değil, sokaklarda, spor derneklerinde veya gençlik yurtlarında; yani öğretmenlik, antrenörlük gibi gençleri kontrol edebilecek otoritelerinin olmadığı yerlerde Selefiler tarafından hitap edilmekte ve bu şekilde Selefiler ile temas haline geçebilmektedir. Aile ve arkadaşlar tarafından ise, bu durumun genellikle çok geç fark edildiği belirtiliyor. [9]
Dr. Peter Wichmann, Selefiler’in İslami seminerler, sunumlar ve internette yayınlanan videolar ve yazılarla gençlerin ilgisini çektiğini öne sürüyor. Almanya’da şehir şehir gezip konuşmalar yapan ve Alman medyasında “nefret hatibi” olarak adlandırılan Selefi vaizler, bunların arasında en çok bilinen Pierre Vogel, çok ilgi çekiyor. Bunun dışında Selefiler’in sokaklarda Kurân dağıtıp dini yaymak istemelerinin ve Alman medyasının etkisiyle daha çok gencin radikalleşmesine sebep olduğu belirtiliyor. [10]
“Yeniden Doğma Müslüman” Tecrübesi
Doç. Dr. Ahmet Yükleyen Avrupalı gençlerin Selefiler’e katılımını şu şekilde değerlendiriyor: “Küresel cihatçı hareketin Avrupalı katılımcılarının hayat hikayelerindeki ortak yön çoğunun bir ‘yeniden doğma Müslüman’ tecrübesinden geçmeleri. İlk aşamada gece hayatı, alkolizm, uyuşturucu bağımlılığı ve suça karışan bu gençler, yaşadıkları bir hastalık, geçirdikleri bir kaza, bir yakının ölümü gibi bir şokla uyanıyorlar. Bütün hayatı sorgulayarak bir arayışa giriyor ve bu aşamada Selefi düşünceyle tanışıp bütün cevapları bulduklarına inanıyorlar.”[11]
İlk başta yurt dışına çıkan Alman Selefiler, Suriye’deki iç savaşa ve Beşar Esad’a karşı savaşmak için katılıyordu. Ancak IŞİD’in ortaya çıkması ile Alman Selefiler, İslam Devleti için savaşmaya başladılar. Selefilerin terörist olup-olmadıkları ile ilgili tartışmaları Almanya Anayasası Koruma Daire’sinin eski direktörü şu şekilde yorumlamaktadır: “Her Selefi terörist değildir. Ama bizim tanıdığımız teröristlerin neredeyse tamamı ya Selefiler ile temas halindeydi ya da kendileri Selefi’ydi.”
Almanya’daki her bir gencin radikalleşmesi ve Selefiler’e katılma sebebi farklıdır. Yine de, bu konu üzerinde daha çok araştırılma yapılmalı ve radikalleşme konusu üzerinde durulmalıdır. Çünkü radikalleşmenin hangi sosyal gruplarda ve nasıl bir süreçle gerçekleştiği daha fazla anlaşılırsa, problemli gelişmelere karşı gelinebilir. Karşı tedbir uygulanmadığı müddetçe, Selefi grupların insan haklarını tehdit eden radikallikleri artmaya devam edecektir.
Kaynakça
[1] “Der Islam gehört zu Deutschland” (03 Ekim 2010)
<http://www.handelsblatt.com/politik/deutschland/wulff-rede-im-wortlaut-der-islam-gehoert-zu-deutschland/3553232.html>
[2] “Der Islam gehört zu Deutschland” (12 Ocak 2015)
<http://www.zeit.de/politik/deutschland/2015-01/angela-merkel-islam-deutschland-wulff>
[3] Dantschke, C. “Lasst euch nicht radikalisieren!” – Salafismus in Deutschland in: Schneiders. Thorsten Gerald (Hrsg.): Ursprünge und Gefahren einer islamisch-fundamentalistischen Bewegung, Bielefeld: Transcript Verlag. s. 171-186 (2014)
[4] Volk, T. “Neo-Salafismus in Deutschland, in: Analysen & Argumente, Ausgabe 155” (September 2014)
[5] “Ausreisen nach Syrien und Irak: IS-Miliz rekrutiert mehr Dschihadisten aus Deutschland” (06 Mart 2015)
<http://www.spiegel.de/politik/ausland/islamischer-staat-is-rekrutiert-mehr-deutsche-a-1022075.html>
[6] Busse, N. “Arbeitslose und Straftater ziehen in den heiligen Krieg” (27 Kasım 2014)
<http://www.faz.net/aktuell/politik/dschihad-in-deutschland-zieht-arbeitslose-und-straftaeter-an-13287950.html>
[7] Kilb, R. “Weshalb kann der kriegerische Islam so faszinierend für Heranwachsende sein?” Sozial Extra. s. 12-14 (2014)
[8] Kiefer, M: Ceylan, “R. Salafismus. Fundamentalistische Strömungen und Radikalisierungsprävention” Wiesbaden: Springer VS (2013)
[9] Tjong, S. “Wie Salafisten Judendliche ködern, erinnert an eine Sekte!” (07 Şubat 2015)
<http://www.focus.de/politik/ausland/islamischer-staat/interview-mit-lamya-kaddor-warum-sind-ihre-schueler-in-den-dschihad-gezogen_id_4452669.html>
[10] Wichmann, P. “Al-Qaida und der globale Djihad. Eine vergleichende Betrachtung des transnationalen Terrorismus”Wiesbaden: Springer VS (2014)
[11] “Avrupa’dan ‘Küresel Cihada’ Giden Yol” (21 Eylül 2014)
<http://www.aljazeera.com.tr/gorus/avrupadan-kuresel-cihada-giden-yol>
Ayşe GÜN
TUİÇ Stajyeri