Anlı şanlı Avrupa Birliği, ekonomik krize dayanamadı ve bünyesinde birbirinden bağımsız büyük çatlaklar oluşmaya başladı.
Benim sayabildiklerim şimdilik 3 tane.
Üçü de ölümcül çatlak bunların.
Bir tanesi neredeyse üç sene evvel Macaristan’ın moratoryum ilan etmesiyle, yani yasal iflasının ilanı ile geliyorum demişti, geçen yıl İrlanda’nın ekonomik batışı ile kendini göstermeye başladı. Bunu Yunanistan’ın iflası takip etti.
Her ne kadar AB, Yunanistan’ı yaşatmak için elden geleni yapıyorsa da, Yunanistan artık batmış, eski tabirle müflis bir ülke.
Uzun bir müddet asla adam olmaz.
İkinci çatlak dün aniden İngiltere’de ortaya çıktı.
İngiltere “Euro Zone” bölgesine yani “Avrupa Para Birimi Uygulama Bölgesi”ne girmeyen ve Avro’yu ülkesinde kullanmayan yegane AB üyesi ülke.
AB’nin ekonomik yapısına güvenmediğinden ve Rusya’nın yönetiminde uzun yıllar kalıp, yeniden yapılanma süreci sonrasında da bağımsızlığını kazanmış AB üyesi küçük ülkelerin yükünü taşımak istemediğinden daha başından “Avro Bölgesi”ne girmedi.
Uzun zamandır İngiltere’nin AB üyeliği kendi vatandaşları arasında tartışılıyordu. Bazen bu konuyu gazeteler yazıyordu, bazen de gösteriler yapılıyordu.
1973 yılından bu yana AB üyesi olan İngiltere’de “AB’ye şüpheyle bakan” görüşleriyle bilinen ve tüm yetkinin Brüksel’de olmasını istemeyen Muhafazakarlar –bu partiye İngiliz halkı “Tories” veya “Tory Party” diye hitap etmektedir-, Euro bölgesindeki mevcut ekonomik krizle birlikte AB üyeliğini daha fazla sorgulamaya başladılar.
İngiltere’nin ünlü “The Guardian” gazetesinin yayımladığı kamuoyu araştırma şirketi ICM’nin son anketine göre, katılımcıların yüzde 49’u İngiltere’nin AB’den çıkması, yüzde 40’ı ise AB üyeliğinin sürmesi gerektiği inancında. Buna ilaveten de İngiliz halkının yüzde 70’i, İngiltere’nin AB üyeliğinin, İngiliz halkının görüşüne yani referanduma sunulmasını istiyor.
Bunu uzun zamandır dile getiren İngiliz Parlamentosundaki “İş Komitesi”, ki bu komite Parlamentoda arka sırada oturan Parlamenterlerden oluşmaktadır, kamuoyundan 100 binden fazla imza toplamalarının ardından AB üyeliğiyle ilgili referanduma gidilmesi konusunu Avam Kamarası’nda yani “Halkın Temsil edildiği Meclis”te gündeme koydurttu ve nihayet oylattı.
Oylama sonucunda 111 milletvekili İngiltere’nin AB üyeliğinin referanduma götürülmesi gerektiği yönünde oy kullanırken, 483 milletvekili de referanduma karşı çıktı.
Belli ki artık İngiltere’nin AB üyeliği, AB’nin kötü performansı ve gelecek vaat etmemesi nedeni ile İngiliz halkı tarafından sorgulanmakta. Birkaç yıl içinde İngiltereAB’den koparsa şaşmamak lazım.
Üçüncü çatlak ise gene dün İtalya’dan kökenlendi.
Avro Bölgesi liderlerinin borç krizine kapsamlı çözüm arayacakları bugünkü zirve öncesinde İtalya’nın Almanya ve Fransa’yı suçlaması fena bir kriz yarattı, liderler arasında gerginliği arttırdı.
Krizin temelini 23 Ekim’deki AB zirvesinde Almanya Başbakanı Angela Merkel ile Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi’ye adeta kendileri AB’nin patronlarıymış gibi, İtalya’nın harcamalarını kısması konusunda baskı yapıp posta koymaları oluşturdu.
Avro Bölgesi’nin bu günkü zirvesinde, zordaki ülkeleri kurtarması için oluşturulan Avrupa Finansal İstikrar Fonu’nun kaynakları mevcut 440 milyar Avrodan 1 trilyon avroya yükseltilmesi hedefleniyor ama Fransa ve Almanya’dan başka bu yükseltmeye katkı koyacak ülke yok gibi. İtalya ve İspanya’nın bu fonun tahvillerini alacak parasal güçleri yok.
Çatlaklar, hiç yokken bir oldu, birken iki oldu şimdi de iki iken üç oldu.
Bu gidişle AB’nin geleceği pek parlak gözükmüyor.
2015 yılına gelindiğinde Türkiye mi AB’ye girmek isteyecek yoksa AB’mi Türkiye’ye katılım daveti yapacak, bu çatlaklardan sonra kestirmek gerçekten de çok güç.
Prof. Dr. Ata ATUN