Özet
Uluslararası arenada küreselleşmenin etkisiyle gücün artık sadece devlet tekelinde olmadığı bir gerçektir. Buna istinaden uluslararası politikaları belirleyen devlet dışı pek çok aktör vardır. Bu ulusötesi aktörlerden biri de diasporalardır. Aslında diaspora toplulukları yüzyıllardır var olan topluluklardır; fakat, zaman içinde tanımı ve karakteristik özellikleri bir hayli değişime uğramıştır. Günümüzde diasporaların oldukça önemli bir konumda bulunduğunu ve kendi ekonomik, siyasi ve sosyal yöntemleriyle anavatanlarını ve ikamet ettikleri devletin dış politikasını şekillendirebildiğini görüyoruz. Sadece devlet bazında değil ayrıca başka devlet dışı ve devletlerarası aktörlerle de iş birliği içinde olup genel anlamda uluslararası politikayı etkileyebiliyorlar. Bunun haricinde diaspora topluluklarına tanınmış bazı özel hukuki düzenlemeler de mevcuttur. Çünkü iki devlet arasındaki ikili ilişkilere önemli katkıda bulundukları için bir araç olarak kullanılabilirler veya kendi ajandalarıyla devletlere baskı da uygulayabilirler. Bu açıdan bakıldığında bazı imtiyazlı haklara sahip olmaları politikalarını etkiliyor. Bu makalede de ABD’deki Türk diasporasının dış politikaya etkileri ve hukuki statüsü incelenecektir. Diaspora tanımı ve diaspora denildiğinde ne anlamalıyız sorusunun cevabı verildikten sonra ABD’deki Türk diasporasının tarihçesi ve ne tür bir etkisi/nüfuzu olduğu anlatılacaktır. En son ise Türk diasporasına verilen bir takım hukuki haklar ve bunun sebepleri incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Diaspora, vatandaşlık, ABD – Türkiye, anayasa, statüler.
Abstract
With the growing globalization in the international arena, it is evident that power is no longer in the monopoly of the state. In this sense, there are several non-state actors that define international politics, one of which is the diaspora. Although the definition and the characteristics of the diaspora communities have changed throughout history, they have been existing for many centuries. Nowadays, diasporas have the power to influence the foreign policies of their homelands and host states through economic, political, and social means. Not only do they have the ability to influence on the state level but also, they can influence by cooperating with other non-state and intergovernmental actors. On top of that, there may be some legal legislations implemented exclusively for diasporas. The reason for that is they can be used as tools for the bilateral relations between the homeland and the host states, or they can simply pressurize both states by their own agenda. From this perspective, their privileges affect their overall policies. In this paper, the effects of the Turkish diaspora in the US in the context of foreign policy and its legal status will be analysed. After ‘’What is to be understood by the term diaspora?’’ is explained, the history of the Turkish diaspora in the US along with its power will be examined. Finally, some legal privileges given to the Turkish diaspora and possible reasons for that will be explained.
Keywords: diaspora, citizenship, US-Turkey, constitution, status.
Giriş
Etimolojik olarak analiz edildiğinde “diaspora” terimi Yunancadan türetilir ve “yayılmak/saçılmak” anlamına gelir. Diaspora; savaşlar, ekonomi, din, toplum vb. gibi çeşitli nedenlerle kendi vatanlarından gönüllü veya istemsiz olarak yabancı topraklara göç etmiş insanlar için kullanılan genel bir ifadedir. Normalde, diaspora sürgün veya ceza gibi olumsuz çağrışımlarla ilişkilendirilir. Örneğin, Yahudilerin ve Ermenilerin deneyimleri klasik örneklerdendir. Bununla birlikte, diğer göçmen topluluklar da bugün diaspora olarak sınıflandırılabilir. Sonuç olarak, artan küreselleşmeyle beraber kavramın genişlediğini gözlemliyoruz. Safran (1991: 83), bir diasporanın birçok farklı özelliğe sahip olduğunu öne sürmektedir. Örneğin, anavatan hakkında kolektif bir hafızaya sahiptirler, bu da o diaspora üyelerine anavatanı yeniden inşa etme hissi verirken, ev sahibi ülke tarafından reddedilme duygusu yaratıyor; özellikle de diaspora grubu hakkında birtakım olumsuz genellemeler mevcutsa.
Peki diasporanın önemi nedir? Diasporalar bir nevi anavatan ve yaşadıkları ülke arasında köprü görevi görürler. Bu sebeple iki devlet arasındaki ikili ilişkileri de önemli ölçüde etkiliyorlar. Örneğin, lobicilik faaliyetleriyle ev sahibi ülkenin politikalarını etkilerken, anavatanlarının da siyasi ajandasını etki altına almaya çalışabilirler. Üstelik toplum içindeki sosyal ve politik güçleri ekonomik gücü de beraberinde getiriyor. Çünkü ekonomik yatırımları ve ticari girişimleri piyasaları oldukça etkiliyor. Öte yandan, ev sahibi devlet ekonomik ilişkilerden yararlanabilirken, anavatan ise güçlü ve örgütlü bir diasporasını global düzeyde gücünü ve etkisini arttırmak için kullanabilir (Yaldız, 2013: 314). Bu açılardan bakıldığında diaspora hem anavatan ve hem de ev sahibi devlet için oldukça değerli olan ve dış politikayı etkileyen önemli bir ulusötesi aktördür.
Küreselleşme sayesinde, çok önemli bir ulusötesi aktör haline gelen ‘diaspora’ anavatanları ile ev sahibi ülkeler arasındaki ilişkileri yönetmede ve uluslararası politikadaki diğer aktörleri anavatan devletlerini tercih etmeleri için etkilemede rol alabilirler. Bunun bir sebebi diasporalarda görülen ‘’anavatana hizmet’’ anlayışıdır. Özellikle ev sahibi devletin rejimi diasporanın mobilizasyonu ve ajandası için oldukça belirleyicidir ve ikamet ettikleri ülkede deneyimledikleri siyasi, sosyal ve ekonomik fırsat sistemlerine dayanmaktadır. Çünkü bir diasporanın nüfuzlu olabilmesi için yatırımlarının kuvvetli olması ve ülkenin parlamenter sistemi içinde olması gerekir. Brinkenhoff (2011), diasporaların anayurtlarını işçi dövizleri, insan sermayesi, hayırseverlik, miras turizmi ve vatandaşlık faaliyetleriyle desteklediğini, anavatanları ve ev sahibi devletleri çok taraflı ilişkiler kurmaya zorladığını vurgulamaktadır. Bu nedenle, diasporaların idaresi için kurulan organizasyonlar son yıllarda çoğalmıştır. Bu kurumlar devlet temelli olabileceği gibi uluslararası kuruluşlar tarafından da oluşturulabilir.
ABD’deki Türk Diasporası
21. yüzyılda diaspora kavramının genişletilmiş tanımı birçok etnik ve dini grubu içermektedir. Bunlardan biri Türk diasporasıdır. Aslında Türk diasporasının evrimi oldukça istikrarsızdı. Bunun başlıca sebebi diaspora teriminin kendi başına çok olumsuz ve zayıf bir şey olarak algılanmasıdır. Bu nedenle Türk hükümeti, Türk göçmenlerine kayıtsız kaldı ve bu da halk ile devlet arasında birlik eksikliğine neden oldu. ABD’deki Türk diasporası incelenecek olursa, Türk hükümetinin kendi diasporasıyla ilgili bakış açısının çok değiştiği görülebilir. Tarihsel olarak bakıldığında Türkiye’den ABD’ye üç göç dalgası yaşanmıştır: 1820-1920, 1950-1970 yılları arasında ve 1980’lerin ortalarından sonra (Senouci, 2016: 32). Her bir göç dalgası kendi içinde farklılıklar taşıyordu. Pak (1994) şu şekilde özetliyor; ilk dalga genel anlamda siyaseti pek etkilememiştir, çünkü çoğunlukla eğitim amaçları nedeniyle ABD’ye göç ettiler ve anavatana geri dönmeyi umuyorlardı. Ancak ikinci dalga kendi içinde yerel dernekler kurmaya başladı. Bu, esas olarak Kıbrıs sorununun yol açtığı siyasi kargaşa ve Yunan lobisinin düşmanca faaliyetleriyle ilişkiliydi. Öte yandan, üçüncü dalga örgütler aracılığıyla ulusal ölçekte koordine olmaya başladı.
Türk diasporasının zaman içinde Türk-ABD ilişkilerini de büyük ölçüde etkilediği söylenebilir. 1970’lerden bu yana incelendiğinde Kıbrıs sorunun Türk lobicilik faaliyetlerinde bir artışa sebebiyet verdiği gözlemlenebilir. Ancak, Türk lobiciliğinin önündeki en önemli engeller her zaman için Yunan ve Ermeni lobisi olmuştur. Bu durum doğal olarak Türkiye’nin sadece ABD ile değil aynı zamanda Yunanistan ve Ermenistan’la da ilişkilerini -siyasi ve ekonomik- olumsuz yönden etkilemiştir. Bu da diasporaların kendi anavatanlarındaki siyasi iklimi ne denli etkilediğini göstermektedir. Çünkü hükümetlerle beraber kamuoyunun da belirli bir doğrultuda şekillenmesi hükümete yapılan baskıyı arttırıyor. ABD’deki Türkler genel anlamda öbür etnik gruplara topluma daha iyi entegre olması ve daha küçük bir topluluk olması açısından farklılık göstermiştir (Pak, 1994). Ancak bu durum Türk topluluğunun ABD toplumunda zayıf bir şekilde temsil edilmesine yol açmıştır.
Türk diasporasının önündeki bir diğer engel de imajdı. Şöyle ki, Türk toplumuna karşı yerleşmiş önyargılar vardı. Zaten Türkiye ve ABD arasında da insan hakları, Ermeni sorunu, Kürt sorunu halihazırda olan problemlerdi. Ermeni ve Yunan lobisinin de desteğiyle bu problemler özellikle medya tarafından kamuoyunun gözüne sokuluyordu. Uluslararası medya diasporalar tarafından kendi politikalarını kovalamak adına yaygın kullanılan bir araçtır. Yani bu açılardan Türkiye’nin ve Türkiye’yi temsilen Türk diasporasının bir itibar sorunu vardı. Bu itibar sorunu Türkiye’nin ABD’yle ve AB ülkeleriyle ilişkilerini zaten 1990’lı yıllar boyunca bozmuştu. Ayrıca Türkiye’nin AB’ye tam üye sıfatıyla girmesini de oldukça zorlaştırıyordu. Bunu takiben 2000’li yıllardan beri Türkiye’nin diaspora politikasında değişiklikler oldu. Öncelikle Türk göçmen topluluğu resmi olarak diaspora olarak tanındı. Daha sonra, diasporanın imaj düzeltimi için ve ekonomik çerçevedeki önemi kullanılmaya başlandı. Akçapar ve Aksel (2017: 140) AKP hükümetinin çok yönlü dış politika anlayışı sonucu diasporayı hem yumuşak güç olarak hem de uluslararası arenada yükselen bir güç olmak için bir araç olarak kullandığını öne sürüyor. Türkiye, devlet önderliğindeki ulus aşırılaşmayı gerçekleştirmek ve nüfuzunu ve kontrolünü artırmak amacıyla diasporasıyla bağlantısını artırmıştır (Akçapar & Aksel, 2017: 156). Örneğin, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı 2010’da kurulmuştur. İlaveten, iletişimin kesilmemesi için diplomatik yollarla yeni iletişim kanalları da açılmıştır. Diasporaya yönelik bazı imtiyazlar da tanınmıştır. Bu genellikle hukuki düzenlemeler yoluyla yapılmıştır. Örneğin, oy hakkı ve çifte vatandaşlık hakkı düzenlenmiş ve genişletilmiştir.
Çok (Çifte/Çoklu) Vatandaşlık
Türk diasporası, Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışında yaşayan Türkleri yahut Türk vatandaşlarını ifade etmektedir. Türk diasporasının öznesi, Türkiye dışında yaşayan Türk vatandaşlarıdır. Bu ifadeden bahisle Anayasada Türk tanımının açık izahatı dışında bir de Türk Vatandaşlığı Kanunu’na bakmak ve açıklamalara yasal zemin oluşturmak gereklidir.
Türk vatandaşlığı, Anayasa’nın 66. maddesinde yer alan “Türk Vatandaşlığı” başlığı altında “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk’tür.” ifadesiyle tanımlanmıştır (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, t.y.). Bu tanım “Türk” sözcüğünü oldukça geniş manada ifade etmektedir. Türk vatandaşlığının ne anlama geldiğini yine yasal bir zeminde ifade edecek olursak 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu ikinci bölüm üst başlık Türk Vatandaşlığının Kazanılması madde 5’e göre “Türk vatandaşlığı, doğumla veya sonradan kazanılır” olarak ifade edilmiştir (Türk Vatandaşlığı Kanunu, 2009). Doğumla kazanılmasının esasen ne anlama geldiği kanunun 6. maddesinde “Doğumla kazanılan Türk vatandaşlığı, soy bağı veya doğum yeri esasına göre kendiliğinden kazanılır. Doğumla kazanılan vatandaşlık doğum anından itibaren hüküm ifade eder.” şeklinde açıklanmıştır (Türk Vatandaşlığı Kanunu, 2009). Sonradan kazanılan vatandaşlık için ise Kanun madde 9’da “Sonradan kazanılan Türk vatandaşlığı, yetkili makam kararı veya evlat edinilme ya da seçme hakkının kullanılması ile gerçekleşir.” şeklinde bir tanım yapma yoluna gitmiştir (Türk Vatandaşlığı Kanunu, 2009).
İfade edildiği üzere Türk vatandaşlığının kazanılmasında, kanunda düzenlenen yasal bağlar dışında herhangi bir ölçüt aranmamıştır. Esasen Türkiye, kişiye vatandaşlık kazandırırken, kişi zaten başka bir ülkenin vatandaşıysa bu hak ona bahşedilemez gibi bir ifadeye yer vermemiştir. Aksine Türk Vatandaşlığı Kanunu “çok(çifte/çoklu) vatandaşlık ve Mavi Kartlılar hususunda birtakım düzenlemeler yer almış ve bu hususta kişilerin önünü açma gayretinde bulunmuştur. Çifte/çok vatandaşlık durumları, birden çok devletin vatandaşlık ilişkisinden doğan hak ve yetkilerini aynı kişi üzerinde kullanmalarına imkân sağladığı için diplomatik himaye hakkının ileri sürülmesi, yetkili mahkeme ve uygulanacak hukukun tayini, askerlik yükümlülüğü ve nüfus kayıtlarının tutulması gibi konularda çıkabilecek olumlu vatandaşlık uyuşmazlıklarına hukuki zemin hazırlamaktadır (Güngör: 26.). 5901 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu madde 44;
“Herhangi bir nedenle yabancı bir devlet vatandaşlığını kazanan kişilerin, bu durumlarına ilişkin belgeleri ibraz etmeleri ve yapılacak inceleme sonucunda kayden aynı kişiler olduklarının tespiti hâlinde, nüfus aile kütüklerindeki kayıtlarına çok vatandaşlığa sahip olduklarına dair açıklama yapılır.” (Türk Vatandaşlığı Kanunu, 2009).
şeklinde bir düzenlemeye yer vermiştir. Bu hükümden bahisle kişilerin Türk vatandaşlığına sahip olmasının yanı sıra yabancı ülke vatandaşlığına da haiz olabilecekleri anlaşılmaktadır. Bu hususta kanunda herhangi bir engele yer verilmemiştir. Çoklu vatandaşlık ifadesinin kanunda geçmesiyle esasen vatandaşlık sayısı hususunda herhangi bir sınırlandırmanın da yer almadığı görülmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ise çifte/çok vatandaşlığı engelleyen kanuni bir düzenleme yoktur. Fakat yasal olarak da karşıt hiçbir eylemde bulunmamaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nde çifte/çoklu vatandaşlığa ilişkin iki karşıt görüş öne çıkmaktadır. Bunlardan birincisine göre çifte vatandaşlığın yaygın imkanlar sunduğunu ve daha fazla göçmenin bu hususta desteklenmesi gerektiği yönündedir. 11 Eylül 2001 terör saldırısından sonra sayıları artan birinci görüşe karşıt düşünenlere göre, çifte/çok vatandaşlığın entegrasyonu zedeleyeceğini, refah seviyesini azaltacağını ve uyuşmazlık hallerinde Amerikan menfaatlerini tehlikeye sokacağını vurgulamaktadırlar. Uygulamada, vatandaşlık başvurusunda bulunan kişinin asli vatandaşlığından çıkıp çıkmadığına bakılmamakta, kişinin asıl vatandaşlığını kazandığı devlete Amerikan vatandaşlığını kazandığı hakkında herhangi bir bildirimde bulunulmamaktadır. Bu nedenle ne Amerikan devleti ne de asıl vatandaşlığın edinildiği devlet, kişinin çifte/çok vatandaş olduğunu bilemeyebilir (Martin, 2013: 190). Soy bağı esası; Türk hukukunda olduğu gibi, çifte/çok vatandaşlığın doğumuna sebep olan başlıca hallerden olmakla beraber vatandaşlığın kazanılmasında kendisinden vazgeçilemeyen bir prensiptir (Nomer, 1994: 56). Soy bağı esası (jus sanguinis) ve toprak esası (jus soli) Amerika Birleşik Devletleri’nin vatandaşlık kazanımında oluşturduğu sistemin karma bileşenlerini oluşturmaktadır. Esasen ABD, çifte/çoklu vatandaşlık hususunda muhafazakâr bir tutum sergilememektedir denilebilir.
Yurt Dışında Yaşayan Türklerin Oy Kullanma Hakları
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 67. maddesi Türk Vatandaşlarının “seçme, seçilme ve bağımsız olarak veya bir siyasi parti içinde siyasi faaliyette bulunma ve halkoylamasına katılma hakkına sahip” olduğunu belirtmektedir (Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, t.y.). 1950 yılına kadar yurt dışında yaşayan Türklerin nasıl oy kullanacağına dair bir düzenleme bulunmamaktaydı. 1950 yılında çıkarılan seçim kanunu ile yurtdışında olanların da seçmen olarak kaydedilmesinin önü açılmış oldu. Fakat Türk diasporası, oy kullanabilmek için ülkeye gelmek zorundaydı. Son yapılan yasal düzenlemelerden sonra yurt dışında kurulan sandıklarda oy hakkını kullanan Türk diasporasının oyları ülke genelinde partilere dağıtılmaktadır. Yurt dışında yaşayan Türkler genel seçimlerde oy kullanabilmektedir. Oy hakkının genişletilmesi olası bir seçimde mevcut hükümetin devamlılığını korumasına katkı sağlayabilir. Bu da diasporanın anavatanı doğrudan etkilemesi demektir. Buna karşın, yurt dışı seçmen kütüğüne kayıtlı seçmenler, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun 94/A maddesinin 3’üncü fıkrası uyarınca, yerel seçimlerde oy kullanamazlar.
ABD, bünyesinde barındırdığı Türk Diasporasının, Amerika’da yapılan seçimlerde oy kullanabilmesi hakkında cevaz vermiş midir? sorusu akıllara gelebilmektedir. Bu sorudan hareketle, Amerikan Bildirgesi’nin 20. maddesine göre, fiil ehliyetine sahip herkes, doğrudan ya da temsilcileri aracılığıyla kendi ülkesinde, gizli, periyodik ve özgür genel seçimlere katılma hakkına sahiptir. Bildirinin bu maddesine göre seçme ve seçilme hakkı yalnızca vatandaşlara tanınmış bir haktır. Buna karşın Amerikan Anayasa Mahkemesinin 1974 yılında verdiği kararda; oy kullanma hakkı anayasal bir hak olarak değil, temel insan hakkı olarak kabul edilmiştir. Karara göre vatandaşlık, oy kullanmak için gerekli bir koşul değildir. Böylece oy kullanma hakkının sadece vatandaşlara değil yabancılara da tanınabileceği kabul edilmiştir (Harper-Ho: 493).
Cumhurbaşkanlığı seçiminde ABD’deki Türk Diasporası oylarını başkonsoluklar, büyükelçilikler, limanlar, hava alanları, gümrük kapılarında kullanma imkânı bulmuşlardır. Katılım oranı %29,6 olmuştur. Türklerin yoğun olarak yaşadığı ve yaklaşık bir buçuk milyon Türk seçmeni içinde barındıran Almanya’daki katılım oranı %45,7 olmuştur. ABD’deki bu katılım oranı, Almanya Türk diasporası ile kıyaslandığında oldukça geride kalmıştır (Anadolu Ajansı, 2018).
Sonuç
Diasporalar yüzyıllardır var olan ve farklı şekillerde tanımlanan topluluklardır. Günümüzde küreselleşmenin etkisiyle uluslararası arenada önemli aktörler haline gelmişlerdir. Çünkü hem anavatanlarını hem de ikamet ettikleri ülkenin ikili ilişkilerine ve dış politikalarını etkileme gücünü sahiptirler. Hatta bir takım hukuki imtiyazlara da sahiptirler. Bu kâğıtta bu imtiyazlar/haklar ABD’deki Türk Diasporası özelinden incelenmiştir.
Aybüke AKİT
Sena HASANHANOĞLU
Uluslararası Hukuk Staj Programı
Kaynakça
Akçapar, Ş. K., & Aksel, D. B. (2017). Public diplomacy through diaspora engagement: The case of Turkey. Perceptions: Journal of International Affairs, 22(3), 135-160.
Amerika Birleşik Dev. Seçim Sonuçları – 24 Haziran 2018 Genel Seçim. (2018). Yeni Şafak: https://www.yenisafak.com/secim-2018/yurtdisi-abd-secim-sonuclari
Brinkerhoff, J. M. (2011). Diasporas and conflict societies: conflict entrepreneurs, competing interests or contributors to stability and development?, Conflict, Security & Development, 11(2), 115-143.
Karademir, E. (2018). Türk hukukunda çifte/çok vatandaşlıktan kaynaklanan sorunlar. Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 20(1), 239-264.
Martin, P. (2013). “US Experience With Double Citizenship”, Vatandaşlık, Göç, Mülteci ve Yabancılar Hukukundaki Güncel Gelişmeler (Ed. Hailbronner, Kay/Tiryakioğlu, Bilgin/Küçük, Esin/Schneider, Katja), (2. baskı.) Türkiye Barolar Birliği Yayınları, (175), Ankara.
Nomer, E. (1994). Türk devletler özel hukukunda çifte vatandaşlık (Çifte Vatandaşlık), Milletlerarası Hukuk ve Özel Hukuk Bülteni, 14(1-2), 56.
Öztürk, N. (2013). Yabancıların yerel seçimlerde oy kullanma hakkı. Public and Private International Law Bulletin, 33(1), 125-168.
Pak, M. A. (1994). Lobbying in the United States: reputation management of Turkey. (Doctoral dissertation, Bilkent University).
Safran, W. (1991). Diasporas in modern societies: myths of homeland and return. Diaspora: A journal of transnational studies, 1(1), 83-99.
Senouci, F. M. (2016). The Turkish diaspora in the United States: immigration and identity formation. International Journal of Academic Research and Reflection, 4(2), 32-39.
Türk Vatandaşlığı Kanunu. (2009). Resmi Gazete: https://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2009/06/20090612-1.htm
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası. (t.y.). TBMM: https://www5.tbmm.gov.tr//develop/owa/tc_anayasasi.maddeler?p3=66
Türkiye Seçimlerinde Oy Kullanma. (t.y.). T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı: https://www.ytb.gov.tr/soru-cevap/turkiye-secimlerinde-oy-kullanma
Yaldız, F. (2013). Diaspora kavramı: tarihçe, gelişme ve tartışmalar. Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları (HÜTAD), 18(18), 289-318