Bundan iki ay öncesine kadar 2012 ABD Başkanlık seçimi yarışında ikinci kez seçime katılacak olan Barack Obama’nın karşısına Cumhuriyetçi Parti’den çıkması beklenen adaylar ve bu adayların popülarite sıralamaları üç aşağı beş yukarı belliydi.
Örnek vermek gerekirse; Cumhuriyetçilerin sol kanadında tek aday olarak, eski vali, 2008 yılındaki ön seçimlerini daha önceden kaybeden John Mc.Cain’e oranla Mitt Romney kamuoyu yoklamalarında başı çekiyordu.
Cumhuriyetçi Parti’nin sağ bloğunda yaşanan bölünmeden dolayı üzerinde uzlaşılan bir aday bulunmuyordu. Buna rağmen; Teksas Valisi Rick Perry gerek karizması, gerek duruşu, gerekse Teksas Eyaleti’nin Cumhuriyetçiler için büyük önem arz etmesinden dolayı yarışı önde götürmekteydi. Mitt Romney’den hemen sonra Rick Perry de ikinci sırada yer almaktaydı. Aynı zamanda Cumhuriyetçi – sağ kanadında ünlü bir CEO olan Herman Cain de farklı bir aday profili çizerek üçüncü sırada yer almaktaydı. Bununla beraber, Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi Eski Sözcüsü, partide önemli ölçüde sözü geçen; ancak bu seçimde yaşı itibariyle ikinci bir John Mc.Cain eleştirisiyle karşılaşılma kaygısından dolayı yine muhafazakarların üçüncü adayı durumuna düşen Newt Gingrich, kendisine çok şans verilmemekle beraber dördüncü sırada yer almaktaydı. Süleyman Demirel’in Türk siyasetini tasvir ederken kullandığı bir sözü vardır. Kendisi ‘Yirmi dört saat siyasette çok uzun zamandır’ der. Demirel bu sözüyle; sadece Türk siyaseti için değil, aynı zamanda dünya siyaseti için de kısa süre zarfında ne kadar hadisenin değişebileceğini göstermektedir. İşte bir ay öncesine kadar ABD’deki tablo aynen bu durumdayken bugün ise ABD politikasında bambaşka bir resimle karşı karşıyayız.
ABD kamuoyunda herkesin daha karizmatik ve etkileyici olarak gördüğü, aynı zamanda kamuoyu yoklamasında birinci sıraya yerleşen Rick Perry; bir tartışma programı esnasında ülke geleceğine yönelik en önemli icraatlarını sıralarken; kendi projelerini unutmasından ötürü kendisiyle ilgili yaratılan karizmatik imajı birkaç dakika içinde yok etmiştir. Böylelikle Perry, seçimlerde bir anda geri plana düşmüştür.
Öte yandan; ABD’nin yaşamakta olduğu ekonomik kriz içerisinde CEO olarak görev almasına ve başarılı bir iş adamı olmasına rağmen; karıştığı seks skandalıyla kendisini toplum tarafından hoş karşılanmayan bir duruma düşüren Herman Cain, seçim sürecinin dışında kalmıştır. İşte tam da böyle bir süreçte; yani Cumhuriyetçi-sağ kanadın tek aday üzerinde birleşememesinden ve oyların bölünmesinden dolayı, Cumhuriyetçilerin liberal-sol kanadını temsil eden Mitt Romney’nin popülaritesi giderek azalmış ve aynı zamanda bir çok kişinin şans tanımadığı Newt
Gingrich’in arkasında ikinci sıraya gerilemiştir.
Bu gelişmeler doğrultusunda; bir ay öncesinin ABD politik genel durumuyla bugünün arasında uçurum olduğu rahatlıkla söylenebilir. Şüphesiz, on bir ay içerisinde bir çok değişikliğin daha olacağı aşikârdır. Ancak, Mitt Romney’nin Cumhuriyetçilerin sol kanadında olduğunu hesaba kattığımızda; Demokratların sağ tarafında yer alan Newt Gingrich’e oranla daha yüksek oy alacağı da bir gerçektir.
ABD’de Cumhuriyetçilerin sol kanadı ve Demokratların sağ kanadından oluşan ‘swing vote(değişken oy)’ diye adlandırılan kitleye Mitt Romney ; Newt Gingrich’e oranla daha fazla hitap etmektedir. Şüphesiz; 2012 seçimlerindeki en kritik nokta; Barack Obama’nın ekonomi politikalarının seçimlere kadar halka ne kadar yansıyıp yansımayacağıdır. Örnek olarak; işsizlik oranları, ekonomik büyüme gibi birçok denge unsuru seçimler yaklaştıkça Obama’nın istikbalini belirleyecektir.
Sonuç olarak; bir noktanın daha altı çizilmelidir ki; ABD’nin şu anki bulunduğu konjonktürde Newt Gingrich’e karşı yarışan Barack Obama; Mitt Romney’e karşı yarışmaktan daha avantajlı olacaktır. Diğer bir deyişle; Cumhuriyetçilerin kendi adaylarını belirlemek için daha zamanları olmakla beraber, Obama’nın kendisine rakip olarak Gingrich’i Romney’e tercih edeceğini tahmin etmek çok da zor olamaz.
Yrd. Doç. Dr. Burak Küntay
Bahçeşehir Üniversitesi
Hükümet ve Liderlik Okulu (HLO) Başkanı