1990’larda Yugoslavya’nın parçalanmaya başlamasıyla birlikte Bosna-Hersek’te patlak veren ve yaklaşık 3,5 yıl süren savaşta yaşanan soykırımın failleri birer birer yakalanıyor. Slobodan Miloseviç (2001) ve Radovan Karadziç’in (2008) ardından, en son, 26 Mayıs 2011’de Srebrenitsa soykırımının baş faili General Ratko Mladiç yakalandı. Yaklaşık 16 yıldır saklanmayı –bir şekilde- başaran bu kişilerden sonuncusu, Goran Hadziç de bugün (20 Temmuz 2011) yakalandı. Böylece, Eski Yugoslavya Savaş Suçları Mahkemesi (ICTY) tarafından aranan 161 kişinin tamamı ele geçirilmiş oldu.
52 yaşındaki savaş suçu zanlısı Goran Hadziç, 1992 yılında Sırplar tarafından tek taraflı olarak ilan edilen ve Hırvatistan topraklarının üçte birini kaplayan Krijina Sırp Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanıydı. Gençliğinden beri Yugoslavya Komünist Ligi (Savez Kominitsa Jugoslavije)’nin en aktif üyelerinden olan Hadziç, 1990 yılında Sırp Demokratik Partisi (Srpska Demokratska Stranka-SDS)’nin Vukovar İl Başkanlığı’na seçilmesinin ardından Hırvatistan siyasetinin en önemli isimlerinden biri haline gelmiştir. Takip eden süreçte, savaş koşullarının da etkisiyle siyasette hızla yükselmiş ve Mart 1991 itibariyle, Vukovar Belediye Meclisi Başkanlığı, SDS’nin Knin Şubesi Yönetim Kurulu üyeliği ve SDS’nin Batı Srem, Doğu Slavonia ve Baranja Bölgesel Yönetimi Başkan Yardımcılığı görevlerine getirilmiştir. Haziran 1991’de, ülkede Sırp nüfusun ağırlıklı olarak yaşadığı Batı Srem, Doğu Slovania ve Baranja bölgesi, Sırp Özerk Bölgesi olarak ilan edilmiş ve Goran Hadziç Başkan olarak tayin edilmiştir. Eylül 1991’de ise Başkanlığı resmi gazetede yayınlanarak meşruiyet verilmiştir. 26 Şubat 1992’ye gelindiğinde, Goran Hadziç sözde ‘Krajina Sırp Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı seçilmiş ve bu tarihten itibaren görevde kaldığı Aralık 1993’e kadar sayısız insanlık suçuna iştirak etmiştir.
Goran Hadziç: Bosna Savaşı’nın Yakalanan Son Kasabı
Bilindiği gibi, Bosna Savaşı’nın ilk provaları 1991 yılı başlarından itibaren Hırvatistan sınırında başladı. Çatışmalar esnasında Goran Hadziç’in bilgisi dahilinde, bölgede yaşayan Sırp asıllı olmayan çok sayıda sivil, yaşlı veya genç denmeden, çoğu zaman sudan bahanelerle gözaltına alındı ve hapse gönderildi. Hadziç’in, “Arkan” kod adı ile bilinen Zeljko Raznatoviç[1] ile birlikte tutukluları düzenli olarak ziyaret ettiği ve onların serbest bırakılmasını emrettikten sonra toplu olarak katlettirdiği ve katliamların sadece ateş ederek öldürme olmadığı; çok çeşitli işkence metotlarının uygulandığı, bu kişilere öldürmeden önce kendi mezarlarının kazdırıldığı, mayın döşeli arazilere bu insanların sürüldüğü ve mayınların patlaması ile birlikte hepsine birden aynı anda ateş edilerek öldürüldüğü gibi çok sayıda örnek, 2004 yılında Goran Hadziç hakkında hazırlanan iddianamede tek tek sıralanmıştır.
Hadziç’in birebir uyguladığı ve iştirak ettiği sayısız suçun arasında, belki de en acısı, 20 Kasım 1991’de Sırp güçlerinden oluşan Yugoslav Ordusu JNA tarafından Vukovar şehrinin teslim alınmasının ardından Vukovar Hastanesi’nde tedavi görmekte olan 264 kişinin (bu sayının tamamı Hırvatlardan ve Sırp asıllı olmayan diğer etnik gruplardan oluşmaktadır) şehrin 5 km güneyinde konuşlanmış olan JNA kamplarına götürülerek, burada saatlerce süren işkence ve dayakla katledilmesi; hayatta kalanların aynı gece 10’ar ve 20’şer kişilik gruplar halinde kırsal alanlara taşınarak burada topluca silahla öldürülmesidir[2]. Daha sonra cesetler yakılmış ve toplu mezarlara gömülmüştür. Vukovar şehrinin JNA tarafından teslim alınması ile birlikte, 18-20 Kasım 1991 tarihleri arasında, köyler ve şehirlere baskınlar düzenlenmiş; evler yakılıp yıkılmış; binlerce kişi, Hadziç’in emri ile Dalj toplama kampına gönderilmiş ve orada çeşitli işkenceler sonucu öldürülmüştür. ICTY’nin verilerine göre, 1991 nüfus sayımında söz konusu bölgede (Batı Srem, Doğu Slovania ve Baranja) yaşan Hırvatlar toplam nüfusun %47’sini (90,454), Sırp asıllı olmayan diğer etnik gruplar ise %21’ini (40,217) oluşturmaktaydı. Hadziç’in emriyle uygulanan etnik temizlik politikası sonucunda Hırvatlar ve Sırp asıllı olmayan diğer tüm vatandaşlar bölgeden sürülmüş, acımasızca katledilmiş ve geriye neredeyse homojen bir Sırp nüfus kalmıştır.
Sırbistan AB Üyelik Potasına Girdi
Srebrenitsa soykırımının ve Bosna Savaşı esnasında yaşanan insan kıyımının baş aktörlerinden biri olan Ratko Mladiç’in 26 Mayıs’ta yakalanmasının üzerinden yaklaşık iki ay sonra, Bosna Savaşı’nın son kasabı Goran Hadziç de yakalandı. Şüphesiz, 16 yıldır bir şekilde saklanmayı başaran bu kişilerin yakalanmasının ardında Sırbistan’ın AB üyelik sürecinin etkisi büyük. Zira Sırbistan sürekli olarak, başta Karadzic ve Ratko Mladic olmak üzere savaş suçlularının yakalanması için yeterince çaba harcamamakla ve sanıkların gizlenmesine göz yummakla suçlanmaktaydı. Hatta Mladiç’in yakalanma haberinden birkaç saat önce ICTY Başsavcısı Serge Brammertz, iki Sırp savaş suçları zanlıları Ratko Mladiç ve Goran Hadziç’in tutuklanması ile ilgili Sırbistan’ın Mahkeme ile daha fazla işbirliği yapması gerektiğine dair bir konuşma yapmıştı. AB, Sırbistan’ın üyeliğini, söz konusu kişilerin yakalanması şartına bağlamıştı.
Dolayısıyla, bugün gelinen noktada Sırbistan geç de olsa kısmen üzerine düşeni yapmış ve AB üyelik potasına girmiştir. Fakat önünde aşması gereken çok önemli bir engel daha var: Kosova meselesi. Bundan sonraki süreçte, gerek Sırbistan’ın gerekse AB’nin Kosova konusundaki tutumu çok daha fazla önem kazanacak.
Son notlar:
1- BM’nin 1994 yılında yayınladığı Yugoslavya’nın dağılma sürecinde “Etnik Temizlik Politikası” ile ilgili raporuna göre (http://www.ess.uwe.ac.uk/comexpert/ANX/IV.htm), Bosna Savaşı esnasında başlıca iki milis güç etnik temizlik uygulamasında ciddi bir rol oynamıştır. Bunlardan bir tanesi Vojislav Seselj’in komutasındaki “Çetnikler”; diğeri ise Zeljko Raznjatovic komutasındaki “Kaplanlar”dır.
2- Vukovar Hastanesi olayı ile ilgili ayrıntılı bilgi ve Goran Hadziç hakkındaki iddianamenin tam metni için bkz.: http://www.icty.org/x/cases/hadzic/ind/en/had-ii040716e.htm
Muzaffer Vatansever
USAK AB Araştırmaları Merkezi
Balkanlar Uzmanı
Kaynak: USAK