Mısır Dışişleri Bakanı Paris’te
Mısır Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, “Arap Barış Girişimi Takip Komitesi”nin Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlediği toplantı dolayısıyla bu ülkede bulunan Dışişleri Bakanı Nebil Fehmi’nin, ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’le de bir araya geldiği bildirildi.
Bakanların İki ülke arasındaki ilişkileri değerlendirdiği ve Mısır’daki gelişmeleri ele aldığı ifade edilen açıklamada, Fehmi’nin görüşmede “3 Temmuz’da belirlenen yol haritasını uygulamaya devam etmeye kararlıyız” dediği aktarıldı. Açıklamada, ikilinin ABD’nin gözetiminde başlatılan Filistin ile İsrail arasındaki barış müzakerelerinin gidişatı ve yaşanan son gelişmeler ışığında Suriye’deki krizi de görüştüğüne vurgu yapıldı.
(TUİÇ Akademi, Anadolu Ajansı)
3 Temmuz’da ki Yol Haritası Neyi İçeriyordu?
Mısır’da 3 Temmuz’da yaşanan darbeden sonra açıklanan ve yaklaşık 9 aylık bir süre olarak kendini tanımlayan süreç ya da yol haritası, ivedi bir şekilde anayasa çalışmalarının tamamlanmasını ve akabinde zaman kaybetmeksizin seçimlere gidilmesini ön görüyordu.
Yakın Doğu’da etkin bir bölgesel güç olmak isteyen Türkiye’nin açıktan olmasa da perde arkasından aynı hedefi gözetleyen rakibi Mısır’ın, Orta Doğu ile aynı döneme denk gelen bu kaotik düzeni aşacağı aşikar. Süreç elbette ki sıkıntılı olacaktır. Çünkü tarihsel diyalektik bir iyiden önce her şey kötüdür mesajını her daim sosyo-politik süreçte tüm çıplaklığıyla en etkili şekilde vermiştir. Bununda yine en iyi-bugün ivmeli bir yükselişe sahip olan ancak siyasi tarihinde muhtıraları, darbeleri, gece yarısı müdahalelerini iliklerine kadar yaşamış olan ve bölgede gizli rakip olarak görülen- Türkiye tüm yansımalarıyla bilmektedir.
Paris’te yaşanan bu görüşmenin tüm detayları elbette ki kayda değer. Ancak yapılan açıklamada asıl dikkat çekici olan unsur ise bakanlar arasında gerçekleştirilen görüşme konularından birinin de Filistin-İsrail arasındaki barış müzakereleri ve bölgesel gelişmeler olması. Anlaşılan Mısır bölgesel aktör Türkiye’den-dönemin siyasi olaylarının etkisiyle de-kaptığı barış için arabuluculuk sıfatının altını hala doldurabildiğini ve bölgede her zaman bir Mısır’ın var olduğu mesajını vererek imajının zedelenmesini önlemek niyetinde. Bölgede ki İsrail hegemonyasını, Amerikan müttefiki Suud ailesinin bölgede İslam ülkeleri üzerinde kurmaya çalıştığı etkinlik isteği, Türkiye ve İran gibi bölgesel iki güce ek olarak Akdeniz’i bir ileri karakol ve sıcak deniz hedeflerinde olmazsa olmaz olarak gören Rusya etkisini de göz önüne aldığımızda Mısır’ın rakiplerinin gerisinde kalmamak için bu doğrultuda adım atması mantıklı bir izlenim olacaktır. Zira politik bir ekmeğe dönüşen bölgede rakiplerinden koparabileceği her dilimi Nil ve Süveyş ile de besleyecek olan Mısır, bölgede etkin bir güç olabilecek ve belki de son birkaç yıldır kaybettiği itibarını yakalayabilecektir.
İçeride toplumsal bütünlük, siyasi istikrar ve en önemlisi tüm sorunlara çözüm olacak gibi bakılan yeni anayasa sorununu hedeflenen sürede tamamlama gayreti içerisinde olan Mısır için şu sıralarda elzem olan ise bunun ne şekilde ve ne kadar bir zamanda yaşanılacağı? Keza Kıptilerden Sünnilere, Şiadan Süryanilere çok fazla etnik unsuru içerisinde barındıran ülkede tüm bu sürecin etkin öznesinin kim olacağı da merak konusu.
Deniz DEMİR
TUİÇ Stajyeri