20.YILINDA SREBRENİTSA

Toplumsal hafıza, topluluğun üyeleri tarafından bedensel pratiklere dökülerek kuşaktan kuşağa aktarılmasıdır. Geçmişin imgeleri, bedensel pratiklerle ve anma törenleri ile günümüze taşınır. Ritüele konu olan ve hafızaya taşınan anlatı tarihseldir. Toplumsal hafızanın tarihten beslenmesinin sebebi ise insanlığın hafızasının tarih tarafından oluşturulmasıdır. Toplumsal hafıza tarihin kendisidir ve gündelik hayata yayılır, kimliğin yeniden oluşmasına yardımcı olur. Toplumsal hafızayı gündelik hayata taşıyan şey ise toplumun üyeleri, yani bireylerdir. Anma, festivaller, hikaye anlatma ve yazma gibi kolektif eylemler olayları kaydeder ve geleceğe aktarır. Ben de bu yazıda Srebrenitsa Katliamı’nın 20.yılında yaşanan trajediyi hatırlamak ve unutmamak için gerçekleştirilen anma törenlerini ve bu törenlerin toplum açısından önemini anlatacağım.  Fakat öncelikle  ‘’Srebrenitsa’da ne oldu?’’ sorusunun cevabını vermeye çalışacağım. [1]

   Avrupa’da İkinci Dünya Savaşı’nın ardından en büyük insanlık trajedisi olarak kabul edilen Srebrenitsa, 6 Temmuz 1995’te Ratko Mladiç’in binlerce Boşnak’ın sığındığı Srebrenitsa’yı kuşatması ile başlamıştır. Toplamda 34.000 BM Koruma Gücü’nün görev yapması beklenirken, BM tarafından belirlenen altı güvenli bölgede sadece 7.600 asker görevlendirilmiş bunlardan sadece yaklaşık 600’ü Srebrenitsa’ya gönderilmiştir. 9 Haziran’da şehre giren Sırplar gözetleme kulelerindeki 30 Hollandalı askeri rehin alarak bunu pazarlık konusu haline getirmişler ve Boşnakların kendilerine teslim edilmesini istemişlerdir. Saldırılarını arttıran Sırplara yönelik NATO müdahalesi gündeme gelse de başta Hollanda’nın vetosu ile başlatılamamıştır.

    11 Temmuz’da Sırp Komutan Ratko Mladiç şehre girmiş ve Hollandalı General ile masaya oturarak anlaşmaya varmıştır. 12 Temmuz itibari ile kadın ve çocuklar Müslüman bölgelere götürülmek için otobüslere bindirilmiş, 12-77 yaş arasında erkekler ise ‘’savaş suçu zanlıları’’ olarak Sırplar tarafından alıkonulmuş ve bölgede ambarlar ve kamyonetlerde esir tutulmuştur. Esirler arasında kaçmaya çalışanlar görüldüğü yerde vurulmuştur. Toplu Katliam ilk kez 13 Temmuz’da Kravice yakınlarındaki depoda gerçekleşmiştir. Yaklaşık 5 gün devam eden katliam hakkında ilk bilgiler kaçmaya başaranlardan bir kaçının Müslüman köylere ulaşmasıyla duyulmaya başlanmıştır. 8 bini aşkın sivilin katledildiği bu kısa zaman diliminde yaşanan acılar Boşnakların hafızalarına derin acılarla kazınmıştır. Ve bugün yaşanan trajediyi ve soykırımı unutmamak için çeşitli simgeler kullanılıp, anma törenleri gerçekleştiriliyor. [2]

    Srebsenitsa’nın simgesi haline gelen ‘’Srebrenitsa Çiçeği’’, katliamı ve yaşanan acıları hatırlatır. 11 Temmuz’u simgeleyen 11 beyaz yaprak ve ortasındaki yeşil renkle Emine Şeçeroviç Kaşlı’nın bir yazısında söylediği gibi; “11 yapraklı Srebrenitsa çiçeği 11 Temmuz 1995 katliam gününü bizlere hatırlatıyor. Ortadaki yeşil renk yeniden doğuşu, etrafındaki beyaz renk ise masumiyeti simgeliyor. Bu katliamın başka hiç bir yerde, hiçbir zaman, hiç kimsenin başına gelmemesini ve Srebrenitsa annelerinin, adaletin bir gün vuku bulacağına dair inançlarını, umutlarını bu yeşil temsil eder. Aynı zamanda bu renk hem barış mesajı hem de yaşananların hiç bir zaman unutulmaması adına bir hatırlatıcıdır.’’ Srebrenitsa Çiçeği acıları ve katliamı hatırlatırken aynı zamanda geleceğe dair umut ve adalete olan inancı da saklıyor.[3] Sadece Srebrenitsa Çiçeği değil, katliamın 20.yılında çeşitli anma törenleri ile de Srebrenitsa unutulmamaya çalışılıyor. Ölüm Yolu olarak bilinen güzergahta ‘’Barış Yürüşü’’ gerçekleştiriliyor. Her yıl daha fazla insanın katıldığı ve bu yıl 11.cisi düzenlenen yürüyüşe farklı ülkelerden binlerce kişi katıldı. ‘’Barış Yürüyüşü’’ Srebrenitsa katliamından kaçanların orman yolundan Tuzla şehrine ulaşmak için kullandığı ve halk arasında ‘’Ölüm Yolu’’ denilen güzergahta hayatını kaybedenleri anmak için yapılan yürüyüşün adıdır. Bu yıl Nezuk kasabasında başlayan yürüyüş kurbanların defnedildiği Potoçari Anıt Mezarlığında son buldu. Barış yürüyüşüne katılan 8 binden fazla kişi 100 kilometreden fazla yol yürüdü.  Aynı zamanda Srebrenitsa katliamında hayatını kaybeden ve kimlik tespiti yapılan 136 kurban 11 Temmuz’da düzenlenecek cenaze töreni ile birlikte toprağa verilecek. Srebrenitsa Katliamı’nın 20.yılında düzenlenecek cenaze törenine birçok devlet ve hükümet başkanı da katılacak. [4]

     Bir insanın olduğu gibi topluluklarında bir geçmişi vardır. İnsanın deneyimleri geçmiş hakkındaki bilgisi üzerinde temellendirilir. Hatırlama olayı, kültürü yeniden üretir ve korur, aynı zamanda toplulukların geleneklerinde yer alan kültürel bir eylemdir. Geçmişin nasıl hatırlandığının yanı sıra geçmişte nelerin hatırlandığı da çok önemlidir. Yazının girişinde de bahsettiğimiz gibi ritüel haline gelen geçmişin imgeleri, anma törenleri ve festivaller gibi kolektif eylemler, olayları bugüne taşır. Srebrenitsa Annelerinin yaptığı Srebrenitsa çiçeği ve “Barış Yürüyüşü” aynı zamanda Mostar’da taşların üzerindeki ‘’Don’t Forget’’ yazısı gibi Saraybosna’da havan toplarının neden olduğu ölümleri unutmamak için yapılan “Saraybosna Gülleri” 20 yıl önce yaşanan acıların hatırlatıcısı ve geçmişin koruyucusu olmalarının yanında yaşanan acıların günümüze yansıyan izlerinin en büyük temsilcisidir.

    “Savaşta büyük zulme uğradınız. Zalimleri affedip affetmemekte serbestsiniz. Ne yaparsanız yapın, ama soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır.”

                                                                                                                          Aliya İzzetbegoviç

 

Meltem SARSILMAZ

BALKAM Araştırma Asistanı

 

KAYNAKÇA

 [1] ÇEVİKER, L. ‘’Şiddet ve Toplumsal Hafıza’’ Ankara-2009

 [2] USAK, ‘’Zamanın Unutturamadığı Dram: Srebrenitsa’’ Analiz No.10, 2011

 [3]http://www.on5yirmi5.com/yazar/emine-secerovic-kasli/95767/srebrenitsa-cicegi-turkiyede.html

 [4] Al Jazeera Turk -‘’Ölüm’’ Yolunda Barış Yürüyüşü,  http://www.aljazeera.com.tr/haber/olum-yolunda-baris-yuruyusu

 [5]Azra Imamovic – Remembering The 1992-1995 War in Bosnia and Herzeqovina= The Case of Sarajevo Roses

[6] Soğukömerlioğulları, M. ‘’Fuat Şükrü Dilbilen’in Yazılarında Toplumsal Hafıza’’ Karadeniz Araştırmaları, Güz 2010, Sayı 27, 161-179

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...