2. Dünya Savaşı Sonrası Japonya’ya Göç ve Göçmen İşçi Hakları

Özet

Japonya 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ekonomik anlamda kalkınmayı başarmış ülkelerden biridir. Ekonomik büyüme ise beraberinde artan işgücü ihtiyacını getirmiştir. Almanya gibi gelişmiş ekonomi ülkelerinde göçmen kabul etme sistemi varken Japonya uzun yıllar boyunca göçmen kabulü konusunda isteksiz kalmıştır. Çünkü toplumun etnik-homojen yapısının bozulacağı düşünülmüş ve bu nedenle oldukça katı bir göç politikası izlenmesine karar verilmiştir. Fakat her gelişmiş ülkenin kaderi olan göç konusu, Japonya için de geçerli. 1970’li yıllarda başlayan göç, en yüksek rakamlarına 1980 ve 1990’lı yıllarda ulaşmıştır. Artık göç ve göçmen haklarının hayatlarının bir parçası olduğunu bilen Japon hükümeti, göçmen hakları ile ilgili gerekli düzenlemeleri yapmaya başlamıştır. Bu çalışmada Japonya’ya 2. Dünya Savaşı’ndan sonra hangi milletlerin neden göç ettiği, göçmen işçilerin yasalar çerçevesinde ne gibi haklara sahip oldukları ve Japonya’nın bu haklar ile ilgili yaptığı düzenlemelere yer verilmiştir.

Anahtar Kelimeler: Japonya, Göç, Göçmen İşçi Hakları, Kadın Göçmen İşçiler.

Abstract

After World War II, Japan was one of the countries that underwent economic development. Economically developed countries like Germany had an immigration system. Japan, however, will be reluctant to accept immigrants for many years to come. Since the societies will  provide for a deterioration of the ethnic-homogeneous structure, they have decided to adopt a very strict immigration policies. But immigration, which is the fate of every developed country, was also applied to Japan. Immigration beginning in the 1970s reached its highest numbers in the 1980s and 1990s. The fact that immigration and immigrants’ rights are now a part of life in Japan have led the Japanese government to make the necessary arrangements regarding immigrants’ rights. This study will examine which nations immigrated to Japan after World War II, what rights migrant workers have under the law, and what regulations Japan is making regarding rights.

Key Words: Japan, Immigration, Rights of Migrant Workers, Migrant Women Workers.

 

Giriş

Japonya, 126 milyon nüfusu ile Doğu Asya’da bulunan bir ada ülkesidir. Ada ülkesinde Japon Göç Ajansı’nın verilerine göre 2,760 yabancı ikamet etmektedir. En fazla çoğunluğa sahip olan 716,606 nüfus ile Çinli yabancılardır. Çin’i sırasıyla Vietnam, Güney Kore, Filipinler, Brezilya, Nepal, Endonezya, Amerika, Tayvan ve Tayland takip etmektedir. İkamet statülerinde ise çoğunlukla daimi ikamet derecesidir. İkinci ve üçüncü sırada ise özel daimi ikamet ve teknik stajyer eğitimi ikamet statüsü yer almaktadır (Japon Göç Ajansı, 2021:3).

Japonya, 2. Dünya Savaşı sonrası ekonomik mucize yaratan ülkelerin başını çeker. Japon toplumu, tarımsal ağırlıklı bir ülkeden yüksek sanayi toplumuna dönüşmeye başlamış ve zaman içinde bu süreç tamamlanmıştır (Hunter, 2002:153). Bu sürecin başladığı 1954 sonrası döneme dönersek 1980’li yıllara gelindiğinde çoğu kırsal bölge şehirleşmiş ve Japon halkı sanayi sektöründe çalışmaya başlamıştı. Bununla beraber giderek artan bir işgücü açığı da ortaya çıkmıştı. Uzun yıllar Japonya göçmen almak konusunda herhangi bir isteklendirme ortaya koymadığı gibi kendi vatandaşlarının da yeterli olduğu görüşündeydi. Fakat eğitim seviyesi giderek yükselen Japon gençlerine çalışma koşulları riskli ve az maaşlı işler cazip gelmemeye başladı. Hükümet ise katı göç politikalarını korumaya kararlıydı. 1973 yılında yaşanan petrol krizi ile Japonya’nın yaşadığı durgunluğa rağmen 1970’li yılların sonunda ülkeye göç dalgası başlayacaktı. Endüstri sektöründeki problemin çözümü olarak Teknik Stajyer Sistemi adı verilen bir mekanizma ortaya çıktı. Çünkü göçmen alınacak ise bu insanların kalifiye olmaları gerekiyordu. Fakat bu sistemde yasal yollar adı altında ülkeye girişleri sağlananların çoğunluğu Doğu, Güneydoğu Asya ve Latin Amerika gibi bölgelerden gelenler olarak daha çok göçmen işçi olarak çalışıyorlardı. Bu sistemle çoğunluğu vasıfsız göçten oluşan grup ülkeye giriş yapmıştı. Bu dönemden itibaren “yeni gelenler” olarak adlandırılan grubu dört başlıkta toplayabiliriz:

  1. İlki, 1970’lerin sonlarında seks ve eğlence endüstrisinde çalışan kadınlardı ve bunların büyük kısmı Filipinler, Kore, Tayvan ve Tayland’dan gelmişti.
  2. İkinci grup, akınları Mültecilerin Statüsüne İlişkin Sözleşme’nin imzalanmasını tetikleyen Vietnam, Kamboçya ve Laos’tan oluşan Çinhindi ülkelerinden gelen mültecilerden oluşuyordu.
  3. Üçüncü “yeni gelenler” ise Çin’den dönen ikinci ve üçüncü nesillerdi.
  4. “Yeni gelenler” için genişleme dönemi, 1980’lerin sonundan 1990’ların başındaki “balon ekonomisinin” çöküşüne kadar uzanır (Asya ve Pasifik Göç Dergisi, 2000; Komai, 2000:314-315).

2. Dünya Savaşı Sonrası Japonya’ya Göç

İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya’ya göçü anlatmadan önce Japonya için yabancı kelimesinin ne ifade ettiğine bakmak daha iyi olacaktır. 1945’te savaşın sona ermesinden sonra anavatanlarındaki siyasi belirsizlik ve yüksek enflasyon oranı nedeniyle ve kısmen de biriktirdikleri varlıklarını ülkelerine geri göndermenin zorlukları nedeniyle uzun süredir Japonya’da bulunan “eski gelenler” ve onların soyundan gelenler olarak adlandırılan Koreli, Tayvanlı ve Çinli halkın bir kısmı geri dönmedi. Teknik olarak Japon topraklarından geldikleri için göçmen sayılmıyorlardı. Japonya’nın San Francisco Barış Antlaşması’nın imzalanmasıyla bağımsızlığını yeniden kazanmasıyla 1952 Göç Kontrol Yasası yürürlüğe girdi. Aynı yıl, Adalet Bakanlığı Sivil İşler Bürosu genel müdürü tarafından yayınlanan bir genelge ile Göç Yasası uyarınca “Japonya’da ikamet edenler de dahil olmak üzere hiçbir Koreli ve Tayvanlı bundan böyle Japon vatandaşı değildir.” kararına varıldı (Asya ve Pasifik Göç Dergisi, 2000; Komai, 2000:313). Böylece ülkede yabancı tanımı oluşmuş oldu. 

Japon ekonomisi 1960’lardaki ekonomik patlama sırasında işgücü sıkıntısı yaşamasına rağmen hem Japon hükümeti hem de büyük şirketler yabancı işgücüne bağımlı olmamayı seçti. 1960’lar ve 1970’lerdeki düşük göç seviyesi daha sonra analistlerin göçmenleri iki kategoriye ayırmasına yol açtı: 1952’den beri Japonya’da ikamet eden “eski gelenler” ve onların soyundan gelenler ve “yeni gelenler” ile 1980’lerde veya sonrasında Japonya’ya gelen yabancılar.

Japonya 1970’li yıllarda Vietnam Savaşı nedeniyle mültecilerin ülkesine girmesi konusunda isteksiz olsa da Çinhindi’deki 3 ülkeden (Vietnam, Laos ve Kamboçya) kaçan mülteciler yaygın olarak “tekne halkı” olarak bilinen 10 binden fazla mülteciyi ülkesine kabul etti. Japonya ise Almanya gibi dönemin endüstriyel açıdan gelişmiş ülkeleri gibi vasıfsız işçi göçünü kabul etmedi. Japonya kırsal kesimde yaşayan vatandaşlarını gelişen endüstride yeterli işgücüne sahip olarak görüyordu. Bu durum uzun yıllar boyunca devam etti. Ülkenin etnik-yapısal olarak kendisini homojen olarak tek bir toplum olarak görmesi göç konusunda agresif tutumunun anlaşılması bakımından ayrıca çok önemlidir. 1980’li yıllarda Japonya’nın endüstrisi gelişmiş ve çoğu bölgesi kentleşmişti. Bununla birlikte artan kentsel işgücü ihtiyacı gözler önüne serildi ve ülke gerekli olan işgücü talebini karşılayamadığı gibi sanayi sektörü de felç noktasına kadar geldi. Çünkü iyi eğitim almış, yüksek vasıflara sahip Japon gençlerinin “3K” (kirli, tehlikeli ve zor) olarak adlandırdıkları işleri yapmayı reddetmesi nedeniyle yerli iş gücü vasıfsız işgücüne yönelik artan talebi karşılayamaz hale geldi. Sonuç olarak ülke birdenbire kendisini artan yabancı işgücü talebine yanıt olarak Japonya’ya gelen çeşitli Pasifik Kıyısı ülkelerinden (esas olarak Doğu ve Güneydoğu Asya ve Latin Amerika) hızla artan bir göçmen işçi stokuyla karşı karşıya buldu.

1990’ların ortalarında Japonya’da ortalama çoğu imalat ve inşaat sektörlerindeki küçük ve orta ölçekli şirketlerde çalışan yaklaşık 800.000 vasıfsız yabancı işçi vardı (Tsuda, 2022). Bu göçler ile birlikte ülkede eğlence sektörü adı altında özellikle Tayland, Filipinler gibi ülkelerden yasal veya bazen de kaçak yollardan yüksek borçlandırma ile seks endüstrisinde çalışmaya zorlanan kadınların sayıca fazlalığı da bu yıllarda başlamıştır (Focus, 1996; Ishikawa, 1996). Bu, Japonya’nın o dönemde karşılaştığı en fazla göçmen sayısıydı. Fakat gelenler Japonya’nın katı göç politikasını yumuşattığı veya açık kapı politikası uyguladığı anlamına gelmiyor. Tam tersi olarak 1990’da son derece kısıtlayıcı yasa olan Göç Kontrolü ve Mülteci Tanıma Yasası getirildi ve özellikle vasıfsız işçi göçü engellenmeye çalışıldı. Bu dönemde göçler “yan kapı” veya “stajyer” sistemi olarak da karşımıza çıkan bir mekanizmanın sonucu doğrultusunda gerçekleşti. Böylece yasal yollardan vasıfsız işçiler ve Nikkeijin’i (Brezilya ve Peru’dan gelen Japon kökenli işçiler) ülkeye girmiş oldu. Ön kapı vasıflı ve profesyonel işçiler dışında herkese sıkıca kapatıldığından Japonya’daki tahmini 800.000 vasıfsız göçmen işçinin neredeyse tamamı ya yan kapıdan ya  da “arka kapıdan” düzensiz göç halinde girdi. Japonya’daki göç çalışmaları da ilk olarak en geniş kapsamlı olarak 1990’lı yıllarda yapılmaya başlanmıştır. 28-29 Nisan 1996’da Japonya’nın Fukuoka kentinde “Göçmen İşçilerin Sorunları” konulu ilk forum yine bu yıllarda düzenlendi. 2015 yılında ülke rekor sayıda 7.500 mülteci başvurusu aldı ancak yalnızca 27 kişiye mülteci statüsü verdi. Batı Avrupa ve Kuzey Amerika’nın nispeten cömert politikalarının tam tersine Japonya’nın 1951 Mülteci Sözleşmesi‘ni yorumlaması, savaş mültecilerini uygunluk dışında bırakarak oldukça dar kalıyor (Green, 2017).

Kikuko Nagayoshi’nin 2021 yılında yaptığı çalışmaya göre Japon hükümeti ülkeyi büyük ölçekli göçe, özellikle de vasıfsız işgücüyle uğraşanlara açma  konusunda  isteksiz  davranıyor. Ancak nüfus grileşip azaldıkça ve işgücü sıkıntısı daha da büyüdüğünden yurt dışından pek çok kişinin birkaç farklı programa girmesine zaten izin verildi. Hükümetin resmi bir istatistiği yok, ancak Japonya’daki göçmen sayısının yaklaşık 1,5 ila 2,5 milyon kişi olduğu tahmin ediliyor. Bu da tüm nüfusun yaklaşık %1,2 ila %2’sini oluşturuyor (Nagayoshi, 2021). 2003 yılında Japonya’nın İş Ve Ticaret Federasyonu tarafından yayımlanan “Japonya 2025” isimli 16 sayfalık çalışmada yabancılar ile ilgili açık kapının olması gerektiğine yer verilmiştir. ’’Japonya, Doğu Asya’nın yükselen ekonomilerini kendisi için birer rakip veya tehdit olarak algılamamalı. Eğer sınırlarını açar ve düşünsel kaynak biriktirebilmek için etkin bir şekilde çaba gösterirse, bölgenin canlılığına ve çeşitliliğine büyük fayda sağlayabilir’’ (Clements, 2014:117-119).

Japonya’da Göçmen İşçi Hakları

Japonya, Mültecilerin Statüsüne İlişkin 1951 Sözleşmesi’ne ve Mültecilerin Statüsüne İlişkin 1967 Protokolü’ne taraf olan devletlerden birisidir. 1970’lerin sonlarına ve 1980’lerin başlarına kadar yabancı sakinler toplu konutlara erişim, ulusal sağlık sigortası ve kamu sektöründe istihdam dahil olmak üzere Japon vatandaşlarının yararlandığı bir dizi sosyal ayrıcalıktan büyük ölçüde dışlandı. Aynı zamanda kötü çalışma koşulları, işçi komisyoncuları tarafından da sürekli olarak sömürü ve işveren suiistimalleri gibi sorunlarla da baş etmeye çalıştılar. Japon ekonomisi gelişmeye devam ederken ve ülke uluslararası itibarını artırmaya çalışırken hükümet bir dizi uluslararası sözleşme ve anlaşma imzaladı. Bu anlaşmalar, Japonya’yı uluslararası topluluğa daha fazla dahil etmenin yanı sıra, halihazırda Japonya’da ikamet eden yabancılara daha fazla eşitlik sağladı. Belediye, ulusal ve yerel yönetimler göçmenlerin devlet hizmetlerine erişimin önündeki ayrımcı engelleri kaldırdı. Yabancı uyruklu kişiler, hak kazanmaları koşuluyla ulusal sağlık sigortası sistemine katılıp emekli maaşı alabilme ve çocukları devlet okullarına kayıt yaptırma hakkını elde ettiler. (Green, 2017). Medeni ve Siyasi Haklar ile Ekonomik ve Sosyal Haklara İlişkin Uluslararası İnsan Sözleşmesi 1979’da onaylandı. Japonya Göç Yasası 1981’de revize edildi. Bunun sonucunda daimi ikamet statüsündeki göçmen işçilere sosyal güvenlik sistemine başvurma hakkı tanındı. Fakat göçmen işçiler emeklilik sigortası veya sağlık sigortası için devlet kurumlarına başvuru yapmamışlardır. Bunun nedenlerinden en önemlileri toplumda göçmen işçilere karşı duyulan önyargının çok fazla olması ve bu tür başvuruları takip etmemeleri gösterilebilir. 1989  yılında, high-skilled (yüksek vasıflı) işçilerin istihdamını artırmak için Göç Yasası yeniden revize edildi. Yapılan değişiklikle ikamet durumu listesi 18’den 28’e çıkarılarak yeniden düzenlendi. Amaç ise işçi sıkıntısını en aza indirmekti. Japonya’nın Teknik Stajyer Eğitim Programı (TITP), gelişmekte olan ülkelerden gelen vatandaşların Japonya’da beş yıla kadar imalat, inşaat, tarım ve sağlık hizmetleri alanlarında becerilerini geliştirmelerine olanak tanır (Migrants & Refugee Section, 2022). Fakat bu alanlarda çalışan belirli nitelikli işçi aile üyelerini yanına almadan 5 yıla kadar oturma izni hakkı tanınıyordu. 2019 yılında göçmenlere vizelerini kalıcı olarak yenileme ve aile birleşimi hakkı tanındı. Bu hakkın yıllar sonra verilmesinin nedeni Japon nüfusun yaşlı ve azalan genç işgücüdür. Aynı zamanda Adalet Bakanlığı gibi devlet makamlarının da bu konuda isteksiz olması ve Japonya’nın etnik-homojenlik, kültürel saflık ve jus sanguinis’e (kan ve soy ilkesi) dayalı bir ulus-devlet ideolojisiyle işleyen anlayışından dolayı özellikle vasıfsız göçmen işçilere verilen haklar ve düzenlemeler günümüzde de devam eden toplumun bazı kesimlerinden eleştirilere maruz kalmıştır.

1980’lerin başından itibaren kadın göçmen işçiler için iş fırsatı fabrika ve restoranlara doğru genişlese de çok sayıda kadın göçmen işçi, eğlence vizesiyle Japonya’ya geliyordu. Şarkıcı veya dansçı olarak çalışıyorlardı. Ancak işveren genelde göçmen kadınları seks endüstrisinde çalışmaya zorluyordu. Çünkü eğlence vizesi eğlence sektöründe yer alan işçileri aslında işçi olarak görmüyordu ve iş kanunu uygulanmıyordu ve göçmen kadınlara genelde altı aylık sözleşme yapılıyor ve para sözleşmenin sonunda veriliyordu. Birçok kadın göçmen işçi barlarda ve kulüplerde hostes, şarkıcı, dansçı ve striptizci olarak çalışıyor ve işveren tarafından zorla fuhuş yapmaya zorlanmaktaydı. Bu durumu genellikle “işlerinin” bir parçası haline getirmişlerdi. (Matsuda, 2022:3). Bu durum giderek artınca Göç Yasası dışında İş Güvenliği Yasası ve İşçi Sevk Yasası gibi yasalarla göçmen kadınların hakları korunmaya başlanmış oldu. Eğer kadın göçmen işçiler hosteslik ve garsonluk gibi işlerde çalışıyorlarsa işveren haksız yere yüksek miktardan çalışanı borçlandıramayacak ve pasaport gibi seyahat belgelerine el koyamayacaktı. Ayrıca işveren kadın göçmen işçileri şiddet kullanarak veya borçlarını ödemeye zorlayarak fuhuş yapmaya zorlarlarsa, Fuhuşla Mücadele Kanunu’nu ihlal etmiş olacaklardı.

Günümüze geldiğimizde ise göçmen işçilerin çalışma haklarıyla ilgili yapılan düzenlemeler ve sahip oldukları haklar Japonya Göç Ajansı tarafından 2021 tarihinde yayımlanan kitapta mevcuttur. Ayrıca teknik stajyer programı ile gelen göçmenler Uygun Teknik Stajyer Eğitimi ve Teknik Stajyerlerin Korunmasına İlişkin Kanun/Göç Kontrolü ve Mülteci Tanıma Yasası’na tabidirler. Yüksek vasıflı işçiler ise Göç Kontrolü ve Mülteci Tanıma Yasası’na tabidirler. İlk olarak istihdam türlerine göre göçmenlerin çalışacağı alanlar sıralanmış ve buna bağlı olarak geçici çalışma, sözleşmeli personel, taşeron ve yarı zamanlı işçilerin çalışma saatleri, haftada 1 gün olmak üzere kullanacakları izin günleri, özel günlerde veya bayramlarda çalışan süre için ekstra ücret hakkı verilmiştir. Sosyal güvenlik hakkı olarak sağlık sigortası, emeklilik sigortası, iş kazası sigorta hakları bulunmaktadır. Kadın göçmen

işçiler için hamile kadınların sağlık kontrollerine kaçıncı haftada gidecekleri ve doktor, hemşire ve ebe gibi sağlık çalışanlarının ücretsiz şekilde ev ziyaret etmeleri de verilen haklar arasındadır. Doğan çocuğun kesinlikle bildirilmesi gerekmektedir. Çünkü çocuk için de sağlık sigortası mevcuttur. Doğum yapan kişiye ise 420.000 Yen ödenir. İstihdam sigortası kapsamında olan bir sigortalı bir yaşından küçük (belirli koşullar karşılanıyorsa bu süre 14 ay yahut ilave bazı koşullar da karşılanıyorsa 18 ay veya 24 ay olabilir) bir çocuğa bakmak için çocuk bakım izni almış ise çocuk bakım izni ödeneği ödenir. Son yıllarda yüksek vasıflı işçiler için daimi ikamet sürecini hızlandırmak için hükümet ‘hızlı geçiş’ programını başlattı. 2019 itibari ile birlikte Adalet Bakanlığı Göç Kontrol Dairesi’ni kurdu.

Sonuç

Günümüzde dünyanın en gelişmiş ülkelerinden biri olan Japonya’nın konu göçmenler olduğunda ne kadar katı ve isteksiz olduğunu söylemek yanlış olmaz. Fakat şu da bir gerçek ki Japonya’da doğum oranı her geçen yıl giderek azalıyor ve nüfusunun çoğu 65 yaş üstü insanlardan oluşuyor ve aynı zamanda giderek yaşlanan bir nüfusa sahip. Hükümet isteksiz olsa da nüfus yapısının farkında olduğu için kademeli de olsa 2019 yılından itibaren göçmenler konusuna daha ılımlı yaklaşıyor. Fakat bu ılımlı yaklaşım Japon halkının bazı kesimleri tarafından çok fazla eleştiriliyor ve desteklenmiyor. Japonya Araştırma Enstitüsü’nün (JRI) Başkanı Yuri Okina’nın yazısında da paylaştığı gibi “Japonya’nın toplumu ve ekonomisi, yabancıları kabul etmeye devam etmedikçe sürdürülebilir değildir. Bu sadece ekonomik büyümeyi iyileştirmek için değil, aynı zamanda Japon toplumunda yabancıların sorunsuz bir şekilde kabul edilmesini ve uygun muameleyi teşvik etmek için de gereklidir.”

Merve Gizem Aydın
TUİÇ Akademi Stajyeri

Editör: Gizem Güven

 

KAYNAKÇA

Clements J. (2014). Japonya nasıl Japonya oldu?. Metropolis Yayınları,117-119.

Green D. (2017). As its population ages, Japan quietly turns to immigration. https://www.migrationpolicy.org/article/its-population-ages-japan-quietly-turns- immigration (Accessed 23.12.2022)

Hunter E. J. (2002). Modern Japonya’nın doğuşu. İmge Kitabevi, 153. Immigration Services Agency of Japan. (2022). https://www.moj.go.jp/isa/content/930004452.pdf (Accessed 20.12.2022)

Ishikawa Y. (1996). Migrants workers in Japan. Focus. 1996 Volume 4. https://www.hurights.or.jp/archives/focus/section2/1996/06/migrant-workers-in-japan.html (Accessed 21.12.2022).

Japonya Göç Ajansı (2021). Japonya’da yaşayan yabancılar için yaşama ve çalışma rehberi. https://www.moj.go.jp/isa/content/001371764.pdf (Accessed 24.12.2022).

Komai H. (2000). Immigrations in Japan. Asian and Pasific Migration Journal. Vol:9, No.3, 313-314-315.

Matsuda M. An assessment of international labour migration situation: the case of the female labour migrants. Genprom Working Paper. No.5, 3-4.

Migrants&Refugee Section (2022). “Migraiton profile Japanhttps://migrants-refugees.va/it/wp-content/uploads/sites/3/2021/10/2021-CP-Japan.pdf (Accessed 22.12.2022).

Nagayoshi K. (2021). Prejude against immigrants explained in numbers. https://www.u-tokyo.ac.jp/focus/en/features/z0508_00213.html (Accessed 23.12.2022).

Tsuda T. Reluctant hosts: the future of Japan as a country of immigration. https://migration.ucdavis.edu/rs/more.php?id=39_0_3_0 (Accessed 21.12.2022).

Yuri O. (2019). Japan opens its doors to foreign labour. https://www.eastasiaforum.org/2019/06/19/japan-opens-its-doors-to-foreign-labour/ (Accessed 20.12.2022).

Sosyal Medyada Paylaş

LEAVE A REPLY

Please enter your comment!
Please enter your name here

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Tarih:

Beğenebileceğinizi Düşündük
Yazılar

Orta Güçler Çok Kutuplu Bir Dünya Yaratacak

Dani Rodrik - Cambridge Bu yazı ilk olarak 11 Kasım...

Amerika Bir Sonraki Sovyetler Birliği mi?

Harold James, Princeton Üniversitesi'nde Tarih ve Uluslararası İlişkiler Profesörü. Bu...

Stabil Kripto Paralar Doların Küresel Statüsünü Koruyabilir

Paul Ryan, ABD Temsilciler Meclisi'nin eski sözcüsü (2015-19), American...

Avrasya’da Kolektif Güvenlik: Moskova ve Yeni Delhi’den Bakışlar

Collective Security in (Eur)Asia: Views from Moscow and New...