Dayton Antlaşması ile çizilen günümüz sınırlarına göre Bosna-Hersek’in doğusunda, Sırp Cumhuriyeti’nin içinde bulunan Srebrenitsa, yakın tarihimizin hafızalara kazınan en büyük trajedilerinden birine şahit oldu. Bosna Savaşının bitmesinin beklendiği günlerde sekiz binin üzerinde kişinin toplu bir şekilde öldürüldüğü bu kent, II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa kıtasında gerçekleşmiş en büyük insan kıyımının yaşandığı topraklar olarak tarihe geçti. Savaşın başından beri çekingen kalan uluslararası toplum, önleyemediği bu yıkımın bedelini ödetmekte de sınıfta kaldı. 26 Şubat 2007’de Lahey’deki Uluslararası Adalet Divanı, yaklaşık bir hafta süren Srebrenitsa’daki katliamı “soykırım” olarak kabul etti; ancak Sırbistan’ın devlet olarak sorumlu tutulmayacağına karar verdi.
Bugün, 11 Temmuz 2011; on altı yıl önce Sırp ordularının komutanı Ratko Mladiç’in BM tarafından silahlardan arındırılarak sözde “güvenli bölge” ilan edilen altı bölgeden biri olan Srebrenitsa’yı teslim aldığı ve “işte 11 Temmuz 1995’te, Sırp şehri Srebrenitsa’dayız. Büyük bir günün arifesindeyiz. Bu şehri Sırp halkına armağan ediyoruz. Nihayet, isyanlardan sonra bu topraklarda Türklerden intikam almamızın zamanı geldi” sözleri ile arşivlerde yer aldığı tarih. Mladiç’in bu sözlerinin ardından başlayan beş günlük katliam sonucunda sekiz binden fazla Müslüman Boşnak erkek topluca öldürülmüştür. Srebrenitsa yakınlarında yerleri halen tespit edilemeyen birçok toplu mezar bulunmaktadır. Açılan toplu mezarlardan kimlikleri tespit edilen soykırım kurbanları her yıl 11 Temmuz’da düzenlenen anma törenleriyle Srebrenitsa mezarlığına defnedilmektedir.
Srebrenitsa Soykırımı’nın anma törenlerinin yaklaştığı günlerde (26 Mayıs 2011), 16 yıldır aranan savaş suçları ve soykırım zanlısı Ratko Mladiç’in yakalanması, bölgede büyük yankı uyandırdı. Kimileri “ulusal kahraman” olarak nitelendirdikleri Mladiç’in yakalanmasına protestolarla karşılık verirken, Bosna savaşında yakınlarını kaybeden sessiz çoğunluk ise bir anlamda teselli buldu. Sırp yetkililerin ve siyasi analistlerin en fazla üzerinde durduğu nokta ise bu gelişmenin, Sırbistan’ın AB üyeliği yolunda önemli bir engeli kaldırmış olmasıydı.
Konuya ilişkin analizin tam metnini okuyabilmek için tıklayınız.
Muzaffer Vatansever
USAK AB Araştırmaları Merkezi
Balkanlar Uzmanı
Kaynak: USAK